Makale

HALK SAĞLIĞI EGİTİMİ VE DÎN ADAMLARIMIZIN BU MÜHİM ALANDAKİ VAZİFELERİ

HALK SAĞLIĞI EGİTİMİ VE DÎN ADAMLARIMIZIN BU MÜHİM
ALANDAKİ VAZİFELERİ[1]

Prof. Dr. Tevfik SAĞLAM (Merhum)

Kaldı ki müslümanlık mevcut dinler arasında bugünkü sıhhat kaidelerine en çok uyan dindir. Sihhat kaideleri İslâmm temellerinden biridir. İbadetlerimizin bir çoğu aynı zamanda sıhhati sağlayan hareketlerdir. Böyle olduğu halde bu kaidelere en çok riayet etmeyenler de şüphesiz ki Müslümanlardır.

Çoğu putperestlikten ve Hristiyanlıktan kalmış olan ve Müslümanlığın menetti­ği bir çok bâtıl i’tikatlar halkımızın cehli yüzünden milletin sağlığını kemirmektedir. Bir hastayı hekime götürüp devâsını arayacak yerde okuyup üflemeden, muska tak­maktan, kurgun dökdürmeden, adak adamadan medet umma yüzünden nekadar canın heder olduğunu gözümüzle görüyoruz. Bütün bu haller Müslümanlığa münâfî değil midir?

Sıhhat kaideleri içinde Müslüman dini ahkâmına mugayir hiç bir şey yoktur. Bu durum sağlık eğitimi vazifesini üzerine alacak olan din ulemâmızın işini son derece kolaylaştırmaktır. Bu her din için öyle değildir. Meselâ yüz milyonlarca hintlinin dini olan Brahmanizmde Ganje nehri mukaddesdir. Suyu pak ve mukaddes addedilir. Hint­liler bu suya ölülerini ve her türlü mulevessatını atarlar ve kendileri de ruhlarını ve bedenlerini levsden tahtir için bu nehre girerler ve suyunu içerler. Hindistan’da Be­nares şehrinde gözümle gördüm: Cahili, münevveri, binlerce halk bu suya giriyor. Halbuki nehre iki yandaki evlerin lağımları akmaktadır. Bu lağımların aktığı yerde, tam bir lağım suyu manzarasında olan suya girip güsl ediyorlar ve o suyu tiksin­meden içiyorlar, ellerindeki kaplara doldurarak evlerine götürüyorlar. Bu Brahmanizmin 30 asırdan beri yerleşmiş bir i’tikadıdır. Bu suyun pis olduğunu bir çok hastalıkların menşei olduğunu halka inandırmak kabil midir? Brahmanların bunu halka anlatmasına imkân var mıdır? Halbuki müslümanlık bu hususta ne kadar titiz kai­deler koymuştur! Hades ve necasetten taharette suyun pâk olmasını şart koşan İs­lâmiyet aptes almakta kullanılmış olan suyu, mâi müstamelin bile tâhir olduğunu fa­kat mutahhar olmadığını bildirmektedir.

Hristiyanlıkta da temizlik çok azdır. Dini bütün bir katoliğin veya ortodoksun yeni doğduğu zaman yapılan vaftiz banyosundan sonra yıkanmaması lâzımdır. Bun­larda din yolu ile temizlik propagandası yapmak çok zordur. Buna rağmen bugün din hükümlerini bir tarafa bırakarak, hristiyanların çoğu gerek vücutlarını ve gerek be­denlerini, itiraf etmelidir ki, Müslümanlardan daha temiz tutmaktadırlar.

Hristiyanlıkta riyazet, bedene eziyet etmek, dünya işleriyle alâkayı kesmek dinin esasıdır. Müslümanlıkta böyle bir şey yoktur. Katolik papazları, rahibeler evlenemezler ve böylece dünyaya zürriyet getiremezler. İnsanlar için esas bu olsaydı Allah’ın in­sanlarda tenasül unsurlarını yaratması abes olmaz mıydı? Hristiyanlıkta bir takım mezhepler vardır ki hasta oldukları zaman mahza eziyet ve ıztırap çekerek selâmet-i uhreviyyelerini kazanmak için kendilerini tedâvi ettirmezler. İslâm nazarında bu intihardan başka bir şey midir? Hristiyanlıkta ruhbaniyet vardır, aizze vardır, hristiyanlar bunların şefaatine nâil olmak için onlara yalvarırlar, onlara adak adarlar, on­lardan medet beklerler. Bizde ise Allah’ın indinde kulların hiç bir farkı yoktur; mübârek tanınan insanların Allah indinde basit bir köylüden yahut bir süprüntücüden da­ha makbul olduğunu kimse bilmez. Allah ile kul arasında hiç bir vasıta yoktur, hiç bir ferdin peygamberden gayri kimsenin şefatine ihtiyacı yoktur. Bizde bugün tek­kelere bağlılık, evliyaya adak adamak, mezarlara iplik bağlamak, hattâ klişe ve ayaz­malara mum dikmek hep hristiyanlıktan kalma âdetlerdir. Bunlara inanan halkımı­zın bir çoğu vaktinde hastasını hekime gösterip şifasını sağlayacağı yerde bu bâtıl kuvvetlerden medet umarak sıhhatlarını ve hayatlarını fedâ etmektedir. Bu hususta din ulemâsı tarafından bu itikatların müslümanlıkça bâtıl ve hattâ bazan küfür dere­cesinde günah olduğunu halka anlatmak hiç de güç bir şey değildir.

Mâlum-u âlileridir ki, îslâm dini, insanların dünyevi ve uhrevî necat ve saadetle­rini sağlayıcı ahkâmı ihtiva etmektedir. Bu ahkâm bidâyet-i İslâmdan beri zamanın tebeddülü ile kıymetinden hiç bir şey zayi etmeyen en yüksek ahlâk prensiplerini ih­tiva ettiği gibi, Kur’ân’ın farz kıldığı ve Peygamberimizin sünnet-i seniye olarak bizzat yaptıkları ve ümmetine tavsiye ettikleri ibadetlerin cümlesinin ruhî ve manevî kıymet­lerinden başka halkın maddî ve bedenî iyiliğini sağlayan yüksek meziyetleri vardır. Ahkâm-ı diniyeyi yalnız tatbik edilmediği takdirde uhrevî ukûbatı mûcip olacak bir emir olarak telâkki edip de halka yalnız bu yönden telkin yapmak ve bu ahkâmın hikmet vaz’ını anlatmaksızm onlardan yalnız günah korkusiyle körü körüne ittibâ beklemek büyük bir hatâdır. Kur’ân ibadete müteallik âyetlerinin hikmet-i nuzülleri ni yalnız manevî cepheden değil, maddî cepheden de halka izah etmek, din ulemâsının esas vazifelerinden biridir.

Halkı tenvir ve irşad ile muvazzaf ve mükellef olan din ulemâsının bir kısmının bu hususta büyük bir ihmal gösterdikleri şüphesizdir. Eğer bu ahkâmın manevî de­ğerleri yanında, maddî faideleri de halkın fikrine sokulacak olursa, müslümanlar kendi dinlerinin kıymet ve yüksekliğini daha iyi takdir ve o ahkâma daha kuvvetle temessük edeceklerdir.

Ulemâmızın bu hususta ki ihmallerinin sebebi bu ahkâmın, ilmin bugünkü telak­kilerine ne derece uygun olduğunu lâyikiyle bilmemeleri ve bunun da tahsilleri esna­sında kendilerine lüzûmlu derecede öğretilmiş olmamasıdır. Bu kusurun düzeltilmesi ve bu eksikliğin giderilmesi mutlak bir zarurettir. Bunun için de imam ve Hatip Okullarına iyi bir hıfzıssıhha dersi konması gerektiği gibi mevcut vâizlerimizin ve hattâ köy imâmlarımızın tertiplenecek kısa süreli kurslarla tenvir edilmeleri lâzımdır.

İşte Diyanet İşleri Riyasetinin ve Türkiye Halk Sağlığı Komitesinin işbirliği ile şimdilik Ankara’da ve İstanbul’da tertip edilen kursların gayeleri mümtaz vaizlerimize sağlık eğitimi hakkında gereken bilgileri vermektir. Bu muhterem zatlar bir yandan da maiyetlerindeki vaizleri ve köy imamlarını tenvir ve irşat edeceklerdir.

Biz size gereken sağlık bilgilerini vereceğiz. Bunları vaızlarınızda münasip su­rette halka telkin etmek sizin işinizdir. Bu vazifeyi kemal-i liyakatla îfa edeceğinize hiç şüphemiz yoktur.



[1] Vâiz için tertip edilen Sağlık Eğitimi Kursunun açılış söylevi