Makale

Diyanet İşleri Başkan Vekili Lütfi DOĞAN’ın Kurban Bayramı Mesajı

Muhterem

Diyanet İşleri Başkan Vekili

Lütfi DOĞAN’ın

Kurban Bayramı Mesajı

Değerli vazife arkadaşlarım; 10.3.1968 Pazar günü mübarek Kurban Bayramıdır. Bizleri huzur içerisinde bu mazhariyete eriştirdiği için Cenâb-ı Hakk’a şükrederiz. Bu mutlu ve mübarek bayramınızı tebrik etmek­le birlikte mukaddes görevlerimizle ilgili birkaç hususa burada işaret et­meyi uygun bulmaktayım:

Bilindiği gibi din, insanları kendi ihtiyar ve iradeleri ile hayra ve biz­zat iyiliğe sevk eden İlâhî bir düsturdur. Yüce dînimiz, bu iyilik ve hayır­ları en beliğ bir tarzda ve akl-ı selîmi hayran edecek şekilde, Peygamber Efendimiz’in rehberliği ile bizlere bildirmiştir.

Takdir edersiniz ki, ferd, aile ve cemiyet yararına îfâ edilen bütün görevler şereflidir. Fakat en mukaddes ve en şerefli hizmetin yerine geti­rilme sorumluluğunu sizler üzerinize almış bulunuyorsunuz. Teşkilâtımı­zın bütün kademelerinde görevli bulunanların özellikle siz Müftü, Vâiz ve İmam-Hatiplerimizin bu pek şerefli hizmetin mânevi sorumluluğunun îcab ettirdiği ağırbaşlılık, müsamaha ve olgunluk içerisinde dînimizin em­rettiği ve mületimizin de kanunlar ile uhdemize emanet ettiği mukaddes görevlerimizi yerine getirmeniz sizlerin en büyük başarınız olacaktır. Bu­nun sonucu olarak necib milletimizin takdirleri ile birlikte Cenâb-ı Hakk’ın da rızasını kazanmış olacaksınız.

Sizler ilim ve hikmette, i’tikad, ibâdet ve güzel ahlâk esaslarım en iyi şekilde halkımıza öğretmekte, onların hased, kin ve intikam hissi gibi duygulardan uzak kalarak birbirlerini Allah için ve kardeşçe sevmeleri­ni temin etmekte, Peygamberlerin vârisi mevkiinde bulunuyorsunuz.

Aziz milletimiz bu mübârek hizmetinizin en güzel şekilde yerine ge­tirilmesini sizlerden beklemektedir. Aslında bu kudsî görevin icâb ettirdiği ilim, zarafet ve olgunluğu bütün arkadaşlarımın hâiz olduklarından emin bulunmaktayım. Bununla birlikte şu esasların görevlerimizin haricinde dahî göz önünde bulundurulmasının gerektiğine kaaniyim:

Vaaz ve hitâbelerimizde ve diğer görevlerimizde, babanın evlâdına, kardeşin kardeşine gösterdiği şefkat ve muhabbeti aziz milletimize karşı göstermeyi kendimize düstur edinmemiz, Kur’ân-ı Kerîm’in emrettiği hik­met ve müsâmahayı ve Peygamber Efendimiz’in güzel ahlâkım kendimize örnek almamız; halkımız için faydalı olan konuları Kur’ân-ı Kerîm ve Hadîs-i Şerîf’in ışığı altında hazırlayıp “ahsen’ül-Kavl” ile telkin etmemiz, vazifeye bağlılık, bütün insanlara karşı güleryüz ve âdil muâmele icrâ et­memiz, vaaz ve hutbelerimizde olduğu gibi bütün davranışlarımız ile İs­lâmiyet ve İslâm ahlâkı yönünden halkımıza en güzel örnek olmamızdır. İşte bunların hepsi manevî sorumluluğumuzun esasım teşkîl etmektedir.

Sizlerin derin bir mes’ûliyet duygusu ve akl-ı selîm ile bu esaslara riâyet edeceğinize emin bulunduğumu tekrâr etmek isterim.

Siz vazifeli arkadaşlarımın mübârek Kurban Bayramınızı tebrîk eder, Kurban Bayramının milletimiz için saâdet vesilesi olmasını Allah’dan di­ler, bu duygularımın câmiamızda görevli bütün arkadaşlarıma duyurul­masını ricâ ederim.