Makale

OSMANLI ŞEYHÜLİSLAMLARININ TERACİM-İ AHVALİ

OSMANLI ŞEYHÜLİSLAMLARININ TERACİM-İ AHVÂLİ

“Şeyh’ü’l-İslâm ve Müfti’l-Enâm”

— 32 —

MEHMED BEHAİ EFENDİ

Ahmed REFİK

Hoca Sa’dü’d-Dîn Efendi’nin torunudur. Rumeli Kazaskeri Azîz Efendi’nin mahdûmudur. Behâî Efendi 1004 senesinde dünyaya geldi. Gençliğinde pederinin mesleğine sülûk etti, otuz dokuz yaşında Selanik ve Halep Kadısı oldu. Şedîd idi. Haleb’de Beylerbeyi Ahmed Paşa ile geçinemedi, o zamanlar Murâd-ı Râbi’ İstanbul’da tütünü yasak etmişti; tütün içenler birer birer i’dâm ediliyordu. Ahmed Paşa bu vaziyetten is­tifâde etti. Behâî Efendi hakkında: “Mükeyyifât âlûdedir. Elinden tütün çubuğu düşmez. İcrâ-yı ahkâm-ı şer’iyye etmeğe şuûru yoktur.” diye haber verdi, Behâî Efendi bir sene sonra azl ve Kıbrıs’a nefy edildi. Behâî Efendi Kıbrıs’da bir sene kaldı, afvedildikten sonra (1048) Şam Mevleviyyetine, Edime (1054), İstanbul (1055) Kadılıklarına nail oldu. Az bir zaman sonra Anadolu ve bir ay mürurunda Rumeli Kazaskeri nasbedildi (1056), yine o sene azledildi ise de ikinci defa Rumeli Kazaskerliği’ne ve (1059) da Makaam-ı Fetvâ’ya suûd etti.

Behâî Efendi’nin Meşîhati Ağalar saltanatı hengâmına tesâdüf et­mişti. Kara Murad Ağa, Bektaş Ağa, Kethüda Bey gibi eşhâs bu işte milletin hukukunu sıyânet ediyor gibi görünmüşler, Sultan İbrâhim’in hal’ ve katline sebeb olmuşlardı. Bilâhare nüfûz ve kuvvet ellerine ge­çince, Osmanlı mülkünü mevrûs malları gibi paylaşmağa başlamışlardır. Behâî Efendi bu müzebzeb, müşevveş, nizâm ve kanundan muarrâ devir­de Meşihat Makaamını ihraz etti. Zamânında İngiliz konsolosu mes’elesinin zuhûru felâketine sebeb oldu. İngiliz Konsolosu İngiliz teb’asından birinin da’vâsını İzmir Kadısına rü’yet ettirmek istemez, uhûd-ı atîka ah­kâmını ileri sürer, Kadı cebren istimâ’ etmek ister. Konsolos, mahkeme hademelerini ite kaka dışarı çıkar, nihayet mes’ele Behâî Efendi’ye ak­seder. Behâî Efendi Konsolosu azlettirmek ister, Melek Ahmed Paşa’ya haber gönderir, Ahmed Paşa idâre-i maslahat etmek ister. Fakat Behâî Efendi sabredemez, Galata’ya bir adam gönderir, İngiltere Sefirini ko­nağına hapseder.

Behâî Efendi’nin bu hareketi azline sebebiyet verdi, Bergama’ya nefyolundu, bir müddet Gelibolu’da oturdu (1061), bir sene sonra ikinci def’a Şeyhülislâm oldu (1062), iki sene sonra da hunâkdan vefât etti (1064).

Hıtâb-ı irciîden oldu bî-hûş

Behâî kâse-i mevti kılûb nûş

vefâtına târîhdir. Behâî Efendi ilmen yüksek bir zât değildi. Hadîd mîzâc, tama’kârdı. Zekâsı olduğu için bâzan idâre-i maslahat etmeğe mu­vaffak olurdu. Fukara ve muhtâcîni sıyânet etmez, tevcîhât husûsunda garaza binâen hareket ederdi. Behâî Efendi bu hareketi ile rakiplerinin büsbütün adâvetini celb eylerdi. Müddet-i fetvâsı dört sene beş aydır.