Makale

MÜSLÜMANLIKTA EVLENME VE İSRAF

MÜSLÜMANLIKTA EVLENME VE İSRAF

İbrahim Halil TURAL

Alacacı Camii İmam-Hatibi

İsraf dinimizde ve kanunumuzda yasak edilmiş bir gerçektir.

Kur’ân-ı Kerim’de —“Yeyiniz, içiniz israf etmeyiniz. Şüphe yok ki Allâhu Teâlâ müsrifleri sevmez.” diye buyurmuştur. (Enfal Sûresi, âyet: 31) Bundan başka men’-i ısrâfât kanunu da hâlâ yürürlükte olmasına rağmen günümüzde cereyan eden pek çok hâdiseler israfçılığın zirvesine yükselmiştir. Binaenaleyh şöylece bir sıralıyalım:

1 — Haftalarca sünnet düğünü, nişan düğünü ve evlenme düğünü diye şenlikler yapılıyor. Bu düğünlerde 25-30 kadar çalgıcı (çingene) gu­rubunun düğün bitinceye kadar yiyip içme, sigara, içki vesâire.. gibi masraflarım düğün sâhibi ödüyor. Geniş çapta ücretleri de ayrı... Bu ve­sile ile de düğün sâhibi civarda ne kadar tanıdığı, dostu ve akrâbası var­sa ufak birer hediye gönderip tesir altında bırakarak adı geçen düğün­lere davet ediyor. Mahallî halka ve misafir davetlilere çalgıcı vâsıtasiyle şabas —caba— çağırtıp para toplayıp gelir sağlıyor.

2 — Cahiliyet devrinden kalma bir âdet şöyle ki: Köle gibi öz ev­lâdı olan kızım —ciğerpâresini— 20-30 bin lira paraya satıp o yavrunun kam pahası olan mehrini, kalın başlık nâmı altında alıp yiyorlar da zer­re kadar vicdan azâbı dahi duymuyorlar. Halbuki bu mevzûda Yüce Allâhımız bakın ne buyuruyor: “Kadınlara mehirlerini bir atiyye olarak veriniz. Şâyet size ondan bir miktârını gönül hoşluğu ile bağışlar iseler âfiyetle, kolaylıkla yiyiniz.” (Nisa Sûresi, âyet: 4)

Demek ki kadınlar mehrini kendileri bağışta bulunmadıkça hiçbir kimse yemeye veya harcamaya selâhiyetli değildir. Nitekim Peygamber Efendimiz de bir hadîs-i şeriflerinde şöyle buyuruyorlar: “Mehrinin az­lığı; nikâh ve düğün islerinin kolay olması kadının meymenetine, hayırlı ve uğurlu olmasına delâlet eder. Nikâhın hayırlısı kolayca olup biten, koca üzerine ağırlığı olmayarak kolaylıkla mehri verilebilen nikâhtır! Bundan başka gelin olacak kızın kardeşi; kardeş yolu, amcası; amca yolu ve dayısı; dayı yolu diye her birisi 800 ilâ 1000 lira arasında damat­tan para alıyorlar, ikinci maddenin başından beri saydığımız vurguncu­luklar bilhassa köylerimizde daha çok vâki olmaktadır.

3 — Cehiz mevzuuna gelince: burada köylü ve şehirlisi aynı şekil­de davranırlar. Zîrâ ikisi de kendi çapında gösterişi ve isrâfı prensip edinmişlerdir! Falanın kızının şu kadar cehizi, altını var da ben ondan küçük adam mıyım? diye şeriatın emirlerini arkasına atarak şöhret düş­künlüğünü hedef edinenler, karşısındakinin bir daha maddeten doğrula­mayacağım hesâba koymuyorlar. Şu koltuk takımı, bu hah, ötekisi çay takımı, berikisi kahve takımı, karyola, büfe takımı, altın bilezik vesaire, para vermenin ve borçlanmanın hesâbı yiter. Bu zorluklar karşısında gelin hanım eve geldikten bir kaç gün sonra dâmat beyin evine borçlular gelip gitmeye başlar. Yavaş yavaş altınları almanın yolunu yapmaya başlarlar. Gelin hanım vermemek ister nihâyet zorla alırlar veya ala­mazlarsa kavga gürültü başlar gelinin anne ve babası keyfiyetten haber­dar olup işe karışırlar, dâva da büyür. Geçimsizlik başlar, iş mahkeme­ye intikal eder. Ve hattâ acı ayrılmalara kadar varır. İşte böylece eve sükûn, huzûr ve sürür getirecek gelinceğiz bir çok huzursuzluklar geti­riyor.

4 — Evlenmek ve çocuğunu sünnet ettirmek dinimizde sünnettir. Bilindiği gibi sünnet Peygamber Efendimizin yolu ve mübarek sözleridir. Peygamberine son derece bağlılık gösteren bu müslümanlar yukarıdaki sünnetleri işlerken yanı sıra bir de Mevlid ilâve ediyorlar. Çok güzel. Yalnız burada akün almadığı bir şey var. Adamcağız bu merâsime teşebbüs edince ilk işi evinde bir kaç masa donatıyor, içkiler geliyor, ho­parlör kuruluyor, okuyucular geliyor, hoparlörle şarkılar, türküler sa­bahlara kadar halkın uykusunu kaçırıp rahatsız ediyor. 24 saat içkili âlem devam ettikten sonra bu âlem sona eriyor. Masalar toplanıp bu se­fer hocalar (Mevlidhanlar) geliyor, aynı mekân ve hoparlörde Mevlid sadaları başlıyor, Biribirine zıt iki hareket. Bu manzara, kilisede şarabı içip puta pislik yapan kuş gibi ki; Keşiş ona ey kuş! Müslüman isen ni­çin şarap içtin? Yok eğer hıristiyan isen neden putu kirlettin, dediği gi­bi, bu zevat da ne yaptıklarının farkında değillerdir. Aşağı yukarı 10 binlerle lira sarfiyle yapılan sazlı, cazlı ve içkili düğünlerle akabindeki Mevlid okumalar cidden üzücü olaylardır. Bundan başka 3-5 arkadaşı ile katılmış olduğu içkili âlemlerde, sazlarda ve barlarda 10.000 leri sarfedenlerin hareketleri kulaklarımızı tırmalamaktadır.

Yukarıdanberi saydığımız hususlarda müslümanlar bu davranışlariyle her ne kadar kendilerini sorumsuz addediyorlar ise de, bir gün ge­lecek ki, huzûru Rabbü’l-âlemîn’de ve O mahkeme-yi Kübrâ’da yaptık­larının hesâbını vereceklerdir. İşte bu Müslümanlar bu meş’um davranışlariyle kendi hayatlarını maddeten ve mânen felce uğrattıkları gibi millî serveti de hebâ etmektedirler.

Cenâb-ı Allah bu israfları şeytanlara kardeş saymıştır. Allah cüm­lemizi doğru yoldan ayırmasın.