Makale

KÜLTÜR VE DİN

Dr. Adil ŞEN / Kırşehir İmam-Hatip Lisesi Öğrt.


KÜLTÜR VE DİN

Kültür (cultura], Latince bir kelime olup, ekin, ekip- biçmek, sürmek v.b. anlamlara gelmektedir. Bundan başka kelimelerle de bileşik olarak kullanılan bu kelime her kullanıldığı tabir ve kavramla anlam ilişkisi içerisinde çok zengin bir literatür ve geniş bir muhtevaya sahiptir(1).
Kültür hakkında terim olarak birçok tarifler yapılmıştır. Kelimenin anlamlandırılmasında bir süredir sosyal antropoloji ve ilkel kavimler sosyolojisinin ön plana çıkması ile, kavramda bir görecelilik meydana getirmiştir. Bugün herkesi doyurucu bir biçimde bu soruna cevap vermek güçtür. Nitekim kültürle ilgili alanlarda çalışan ilim adamlarının hemen hepsinin onu yeniden tarife girişmeleri de bunu göstermektedir(2). Bütün bu güçlüklere ve ifade farklılıklarına rağmen hemen hemen aynı gerçeği dile getiren bu tariflerin esas itibari ile şu kısa cümleye sığdırılması, kültür kavramının ana özelliğini belirtilmesi bakımından mümkündür. Kültür, insanın insan tarafından tesis edilmiş olan maddi ve manevi unsurlardan meydana gelmiş çevresini ifade eder, insan, tarihi süreç içerisinde bu çevrenin evvelki nesillerden devir aldığı unsurlarını kısmen geliştirerek, kendinden sonraki nesillere devir eder. Bundan ötürü kültürün sosyal miras olarak da isimlendirildiği bilinmektedir.
Bazı sosyologların aynı zamanda medeniyet ismini verdikleri maddi kültür; yapılarımız, tekniklerimiz, yollarımız, istihsal ve ulaştırma vasıtalarımız gibi gözle görülür maddi unsurlardan ibaret ve kendi eserimiz olan çevre şartlarımızdır.
Manevi kültür (hars-irfan] ise bir milleti millet yapan, onun öz şahsiyetini belirleyen moral unsurlardan ve maddi kültürün içini dolduran mutevadan ibarettir(3).
Kültürün en mühim unsurlarından biri olan din, üzerinde durulmaya değer bir başka vakıadır. Çeşitli ilim dallarına mensup ilim adamlarının; kainat, insan, toplum ve fizikötesini anlamlandırırken karşılaştıkları en derin ve aşkın vakıa dindir. insanoğlunun bulunduğu her zaman ve mekânda hak veya batıl birçok dinlere inandığı141, ruhi ihtiyaç, inanç ve sosyal hayatı kurma ve korumada dinin baş etkenlerden birisi olduğu görülmektedir(5).
Burada üzerinde durmak istediğimiz asıl nokta, İslam dini ve milli kültürümüz arasındaki ilişki olduğu için; mevzunun bu cephesi üzerinde durmaya çalışacağız.
Yol, adet, kanun, hakimiyet, teslimiyet vb. birçok anlamlara gelen din (6), terim olarak ele aldığımızda; Allah (c.c.)’m Peygamberleri aracılığı ile insanlara gönderdiği, insanların kendi iradeleri ile seçip, dünya ve ahiret’te kendilerini saadete götürecek inanç, ibadet ve ahlaki hükümlerin toplamının dini oluşturduğunu görmekteyiz(7).
İslam dini doğuşundan günümüze kadar kendisini kabul eden milletlerin tarihi birikimi, coğrafi yapıları ve kültürleri ile etkileşim içerisinde, bugün adına “İslam Medeniyeti” veya “İslam Kültürü” de denilen bir tarihi vakıayı vücuda getirmiştir(8). Bu medeniyetin inşasında büyük emeği olan milletimizin kültür ve benliğinin oluşumunda dinin rolünü ve önemini inkâr etmemiz mümkün değildir. Şüphe yok ki, milletimiz müslümandır. Dünya Türklüğünün hemen tamamı bu dini kabul etmiştir ve bin yıldır ona yürekten bağlıdır. Ve kılıcıyla da kalemiyle de onun hizmetinde olmuştur(9).
Türklerin müslüman olduktan sonra kendi meziyetlerine ilave olarak(10), İslam kültürünün ana özellikleri olan; iman, bilgi, hoşgörü, evrensellik, etkileme gücü, yararlılık, birliktelik vb. hususlarla mücehhez bir şekilde İslam kültürünün kaynaklarını teşkil eden; Kuran, Sünnet, Tasavvuf, Örf ve Adetler, islami ilimler ve Tarihi süreç(11) içinde yeni bir kimlik ve kültür inşa ettiği bilinmektedir.
Birkaç misal vermek gerekirse; ilim ve fikir sahasında Ze- mahşeri, Ebu’s-Suud, ibn-i Sina, Farabi, Biruni; Tasavvuf sahasında Ahmet Yesevi, Mevlana, Hacı Bektaş-ı Veli, Yunus Emre; Tarihi şahsiyet olarak Alparslan, Fatih, Yavuz ve Kanuni sadece Türk İslam kültürünün kıymetleri değil, ünü cihanşümul boyutlarda değerlerimizdir. Şüphesiz bu listeye bir çok ilavede bulunmak mümkündür.
Ayrıca milletimizin islamiyetin özünü teşkil eden Tevhid Akidesi ile yaşayışımız ve kurduğumuz medeniyeti şekillendirdiği, toplumun alt-üst sosyal tabakalaşmasına imkan vermeden dini adetlerimizi ve yönelişlerimizi tanzim ettiğini; bu akidenin maddi tezahürü olarak bilhassa cami mimarisinde Külliye şeklinde ortaya çıktığını görmekteyiz. Misafirhaneler, hanlar, hamamlar, şifahaneler, imaretler, kütüphaneler, vakıflar ve medreseler; islamın infak, zekat, sadaka vb. mali ibadet anlayışı temelinde yapılanması, işleyişi ve yüklenen anlamları ile bize has olarak teşekkül etmiştir.
Çok köklü idare ve teşkilatçılık kültürüne sahip milletimizin bu kabiliyetini islamın adalet prensibi ile mezcederek kurduğu devletlerin tebaası olan ırklar için huzur ve emniyet kaynağı olduğunu da bilmekteyiz, idaremizde asırlarca hoşgörü ve mutluluğu tadan milletlerin; terk etmek zorunda kaldığımız bölgelerde bugünkü halini görmek, bizim idaremizin insaniliği ve kültürümüz hakkında fikir veriyor kanaatindeyiz.
Saray ve idareciler etrafında meydana gelen yüksek kültür yanında; milletimizin kendi seviyesine uygun olarak oluşturduğu halk kültürü bir bütün halinde teknik, mimari, ilim, edebiyat, sanat, musiki ve folklorik uslup ve çeşitliliği ile her biri kökü derinlere dayanan veya o figürleri ihsas ettiren kültür un- surlarımızdır. Bütün bunları gözden geçirdiğimizde; kültürümüzün tarihi süreç içinde din ile ve içli-dışlı, onu aksettiren veya ondan izler taşıyan maddi- manevi kültürün mana-şekil bütünlüğü içinde milli benliğimizi oluşturduğunu söylemek herhalde yanlış olmaz kanaatindeyiz.

(1) Enculturation: Kültüre Girme; Cultu- rel Anthropology: Kültürel Antropoloji, Cultural Modernization: Kültürel Çağdaşlaşma; Culturel Valve: Kültürel Değer; Culturel Ecology: Kültürel Ekoloji; Cultural Log; Kültürel Gecikme; Cultural Relativism: Kültürel Görecelik; Cultural Alienation: Yabancılaşma; Cultural Deprivation; Kültürel Yoksunluk vs. Bkz. Ömer DEMİR-Mustafa ACAR, Sosyal Bilimler Sözlüğü. 3. Bsk. Ank. 1997, S. 143-144.
(2) Mümtaz TURHAN Kültür Değişmeleri 1st. 1969. S. 37.
(3) Amiran KURTKAN BİLGİSEVEN. Genel Sosyoloji, 4. Bsk. 1st. 1986. s. 15-17; Orhan OKAY, Kültür ve Edebiyatımızdan, Ank. 1991. S. 7-4; 12-13.
(4) N. Sazi KÖSEMİHAL; Sosyoloji Tarihi, 1st. 1982, S. 272-301.
(5) Peter L. BERGER. Dinin Sosyal Gerçekliği. (Çev. Ali Coşkun) 1st. 1993. S. 29-95.
(6) İBN MANZUR, Lisanul-Arap, C. XVII, Kahire 1401 (1981), S. 2430.
(7) Û. Nasuhi BİLMEN, Büyük İslam İlmihali 1st., S.9-11; Ebül-A’la EI-MEV- DUDİ. Kur’an’a Göre Dört Terim (Cev. İsmail Kaya, Osman Cilacı). 21. Bsk. 1st. 1991, S. 99-108.
(8) Ande MİOUEL. İslam ve Medeniyeti [Doğusundan Günümüze] (Çev. Ahmet Fidan-Hasan Mentes), C.l.ll. Ank. 1991;
(9) Mehmet ERÖZ. Milli Kültürümüz ve Meselelerimiz 1st. 1993 S. 12.
(10) İbrahim KAFESOĞLU. Türk Milli Kültürü 14. Bsk. 1st 1996.
(11) H. Ali KASIR. Kültür Bilinci 1st. 1993 S. 115-148.