Makale

AKIL SAĞLIĞINI KORUMA VE ÖĞRENME METODLARI

Mustafa KAYA / Musahhih


AKIL SAĞLIĞINI KORUMA VE ÖĞRENME METODLARI

İnsan, canlılar zincirinin en üst halkasını teşkil eden, üstün bir yaratılışa sahip ve bir bakıma nizam içerisinde nizam özelliği taşıyan varlıktır. Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde “Biz insanı en güzel biçimde yarattık”(1) buyurarak bu gerçeğe işaret etmiştir. Cenab-ı Hakk, en şerefli bir mahluk olarak yarattığı biz insanları, diğer canlılardan ayıran ve hakikate ışık tutan akıl gibi bir nimete sahip kılmıştır. Nitekim dinimiz, akıl sahiplerini muhatap alarak onlara sorumluluk yüklemiştir. Akıl sahibi olmayanlara ise sorumluluk yüklememiştir. Binaenaleyh, aklı olmayan deliler mükellef (dinin emirlerini yapmak ve yasaklarından sakınmakla sorumlu) değildirler.
Kur’an-ı Kerim’e göre insanı insan yapan, onun her turlu aksiyonlarına anlam kazandıran ve İlâhî emirler karsısında insanın yükümlülük ve sorumluluk altına girmesini sağlayan akıldır. Kur’an’da akıl kelimesi biri geçmiş diğerleri geniş zaman kipinde olmak üzere kırk dokuz yerde fiil seklinde geçmektedir. Bu ayetlerde genellikle “akletme’nin yani aklı kullanarak doğru düşünmenin önemi üzerinde durulmuştur. Kur’an terminolojisinde akıl “bilgi edinmeye yarayan bir güç” ve “bu güç ile elde edilen bilgi” seklinde tarif edilmiştir.191
Sözlükte düşünme, anlama ve kavrama gücü manalarına gelen akıF, hiç şüphesiz insanın sahip olduğu en önemli hâzinelerden biridir. İnsan; onunla bilgi sahibi olur, iyi ile kötüyü birbirinden ayırır ve eşyanın hakikatini anlar. Akıl olmadan ne tecrübelerden ders çıkarmak sözkonusu olabilir, ne bilgi çoğaltılabilir, ne dil olgunlaşabilir, ne de insanı diğer canlılardan ayıran gelişmeler gerçekleşebilir.
Bu sebeple, Allah’ın biz insanlara yüklediği sorumluluklardan biri de akıl sağlığına dikkat etmek ve bu emanete gerekli önemi vermektir. Üyleki, insanların bu sayede düşünceleri sağlıklı, hafızaları gerçeklerle güç bulan, zihinleri berrak, akılları parlak ve kuvvetli olsun.
Tabiplerin görüş birliği sağladığı; ilim adamlarının sakınmayı önerdikleri; bedende had- safhaya varacak zararları meydana getiren nedenleri şöyle sıralamışlardır:

Uyuşturucu Madde Bağımlılığı

Alkollü içkilerin bütün çeşitleriyle yaptığı tahribat, insan sağlığını katletmekte, akli dengeyi bozup cinnet getirmeye sebep olmaktadır. Nitekim, Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.]: “İçkiden sakının. Çünkü o, bütün kötülüklerin anasıdır”’(4) buyurur. Unutulmamalıdır ki, aklın değeri ancak aklı olan insanlarca idrak edilir. Haşan Basri hazretlerinin bu husustaki ifadesi son derece dikkat çekicidir: “Eğer akıl para ile alınsa, herkes akıl almaya koşar. Ne hazindir ki, bu asırda bazı insanlar (aklı değilde] aklını gideren içkiyi satın alıyor, yazıklar olsun onlara.”(5)
Aklı basındaki sağlıklı insanlar tıbbi gerçekler bakımından da her insan içkiden son derece kaçınmalıdır. Çünkü kandaki alkol oranı % 0,05 (onbindebes) ise, (ki bu oran alkol, aç karnına içilen iki sise biradan da ileri gelebilir] önce sadece insana has olan, davranışların en yüksek seviyesi sayılan zihnî faaliyetlere zararı olur. Matematik hesaplarını yanlış yapar. Kararları ve hükümleri hatalıdır. Dikkati azalmıştır. Hafızası bozuktur. Duyduğu sesler hakkındaki hükümleri yanlıştır. Edep hissi azalmıştır.161
İçkiden kasıt sarhoş etme ve uyuşturma illetidir. Esrar, afyon, eroin, kokain ve morfin gibi maddeler de bu illettendir. Dolayısıyla bu özellikleri taşıyan herşey- den sakınılmalıdır.
Sigara Kullanımı
Günümüz modern tıp ilminin tesbitlerine göre, sigarada insan sağlığına zararlı 3000 (üçbin) kadar madde bulun maktadır. Buna karşılık hiçbir faydasının olduğu tesbit edilmiş değildir. Bu zararlı maddelerin basında da nikotin ve zift gelmektedir. İnsan organizmasına pekçok tahribat yaptığı bilinen sigaranın akıl üzerindeki olumsuz tesirlerinden biri, sinirleri heyecana getirir, hafızaya tesir eder; zihin ve düşünme melekesini zayıflatır. Nitekim, Texas-Gal- veston Üniversitesi öğretim üyelerinden Lindo Wong, fareler üzerinde yaptığı araştırmalar sonunda nikotinin öğrenme, hafıza ve heyecan duymayla ilgili beyin hücrelerini öldürdüğünü belirlemiştir.
Fare beyninde, öğrenme, hafıza ve heyecanla ilgili bölgeden alınmış dokulara nikotin zerkettiğini anlatan Wong, nikotinin, sinir hücrelerinin potasyum salmasına neden olduğunu ve bundan etkilenen sinir hücrelerinin diğerlerine sinyal yollamasını zorlaştırdığını bildirmiştir.7İ
Sigaranın damarlarda kireçlenmeye yol açarak, beyine giden kan ve dolayısıyla oksijeni azalttığından hafızayı zayıflattığı bir gerçektir. Öyleyse, pek çok zararı olan sigaradan Yüce Allah’ın “Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın”’(8) buyruğu gereğince uzaklaşmalıyız.

Fazla Uyku

Uyku; bilincin kaybolması ve organik etkinliğin, özellikle sinir duyumunun istemli kas hareketlerinin çok azalmasıyla ortaya çıkan, normal, geçici, dönemsel, psikofizyolojik durumudur. Uyku, genellikle dış uyarıların algılanmadığı, bedensel ve ruhsal gevşeme ve dinlenme durumudur. İnsanların normal olarak hergün belirli bir süre uyumaları gerekir. Yeteri kadar uyumayan insanlarda birtakım bedensel ve ruhsal rahatsızlıklar görülür. Uykusuzluk nedeniyle güçleri ve becerileri azalacağı, dikkatleri zayıflayacağı gibi fazla uykuda da aynı etkiler görülerek, uyku halinin devamı gözlenir.
Dinimiz, çalışmayı emretmektedir. Dinine bağlı bir insan verimli olmak için her türlü çabayı sarfeder, gerekli tedbirleri alır. Sefahat ve tembellik içinde asla bulunmaz. Zihnin daha zinde olması için ihtiyacı olan uykunun aşırısına kaçmaz. Peygamberimiz (s.a.s.}; “Dünyasını ahireti, ahiretini dünyası için bırakan hayırlınız değildir. Dünya, ahirete götüren bir vasıtadır. İnsanlara yük olmayın..”(9) buyurarak, çalışmaya teşvik etmiştir. Çalışmaya engel faktörlerden olan uykunun aşırısından kaçınmamız, hafızanın kuvvetlenmesi ve ufkun genişlemesini sağlayacağından verimin artmasına sebep olacaktır.

Çok Yemek

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.] sofradan, iyice doymadan (mideyi tıka basa doldurmadan) kalkılmasını on- dört asır önce bizlere tavsiye etmişlerdir. İhtiyaçtan fazla gıda almak, hem israftır. Hem de sağlığımıza zararlıdır. Kur’an-ı Kerim’de: "... Yeyin, için, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez”(10) buyurularak, yemenin ve içmenin de bir ölçüsü olduğu zikredilmektedir.
Bu güzel nasihata uyulmazsa sağlığımız açısından birçok problemlerin ortaya çıkacağı bilinen bir gerçektir. Alınan besinlerden vücut, kendine lazım olanı alıp, artanını dışarı atar. Ama vücut, her istediği gıdayı atıp istediğini bırakamaz. Vücuda sokulan her gıda; ya vücudun inşası için kullanılır, ya hemen yakılır (dolayısıyla enerjiye dönüştürülür) yahut vücuda zarar verir endişesiyle derhal dışarı atılır.
Vücut, büyümesi ve dokularının devam ettirilmesi için lâzım olan gıda maddelerinin fazlasını ne yakabilir, ne de oksitlendirebilir.
Fazla alınan gıdalar ya yağ şeklinde depo edilir, yahutta tortu olarak dışarı atılır. Bu işlem için vücudun ve diğer organlarının harcadığı çaba daha fazla bir kuvvet ister ki, vücut aldığı normal gıdalarla bunu sağlayamaz. Yalnız fazla çabayla da kalmaz, organları yıpratır ve bitirir. Canlı organlara daimî suretle yüklenen böyle bir yorgunluğun sonu nereye varır düşünmek mecburiyetindeyiz.

Müstehcen Şeylere Bakmak

müstehcen filimler ve görüntüler aklî dağınıklığa sebep olur, hafıza ve düşünme melekesini zayıflatır, üstelik kıymetli vakitleri heba eder ve lüzumsuz şeylerle uğraştırıp asıl görevden alıkoyar.
Dr. Alexis CARREL, “insan Bu Meçhul” adlı kitabında diyor ki:
- "Cinsel ifrazla ilgili guddeler harekete geçince ifrat ettiği bir çeşit madde kanla birlikte beyne hücum eder de, beynin bazı merkezlerini uyuşturur ve bu sebeple insan berrak şekilde düşünemez olur. ’(11)
Tabii cinsel konularla haşır- neşir olmanın, insanların akıllarına zarar veren, tehlikeli sonuçlar doğuran daha birçok olumsuz te’sirleri vardır. Peygamberimiz (s.a.s.) de dualarında şöyle derdi: “Ey Allahım! Kulağımın, gözümün, dilimin, kalbimin ve şehvetimin şerrinden sana sığınıyorum.(12)
İnsanoğlunun kendini geliştirebilmesi, zihnini daha aktif hale getirebilmesi ve verimli çalışabilmesi için baslıklar halinde verdiğimiz akıl ve hafıza üzerinde olumsuz tesirleri bulunan hususlardan kaçınmanın haricinde, hafızasını daha iyi kullanması için bazı me- todları da uygulaması gerekmektedir.
Hafıza; öğrenilen, işitilen, görülen, hissedilen kısaca dış çevreden alınan bilgilerin hatırda tutulması (organizmanın geçmiş bir olayı yazmadan kaydetmesi] ve gerektiğinde kullanılmasıdır.
Öğrenme; tekrarlayarak ve hayatın içinde yasayarak davranışta veya düşünce seviyesinde meydana gelen devamlı değişikliktir. Hafıza ise öğrenmenin uzantısıdır, birşey öğrenildiği anda hafıza işe karışır. Bugün için hafıza işleminde dört safha olduğu kabul edilir. Algılama, kaydetme, depolama ve hatırlama. Ezberlenmiş bilgiler hariç, birşeyi hatırlamadan önce, onu algılamak yani idrâk etmek gerekir. Hatırlama; öğrenilmiş ve ezberlenmiş bilgi ve becerilerin saklanarak yeniden kullanılması ve yaşanmış olayların yeniden canlandırılmasıdır.
Hafıza, düşünmek için gerekli malzemeyi temin eder ve saklar. Kullanılan adalenin geliştiği gibi, hafıza da zamanla ve sık kullanma yoluyla kuvvet kazanabilir. Ancak izah edildiği gibi uyuşturucu madde bağımlılığı, sigara kullanımı, fazla uyku, çok yemek, müstehcen şeylere bakmak gibi unsurlar hafızanın zayıflamasına neden olmaktadır.
Hafızanın önemi ilk insandan itibaren bilinmektedir ve çok sayıda araştırmaya konu olmasına rağmen, sırları henüz tam anlamıyla çözülmüş değildir. Yapılan araştırma ve deneyler neticesinde, hafızayı daha etkili bir biçimde kullanmada bazı metodlar geliştirilmiştir. Bunlar:

Dikkat

Duyguları ve düşünceyi bir konu üzerinde toplama isidir.1131 Belirli bir anda alabileceğimiz bilgi miktarı sınırlı olduğundan dikkatimizi öğrenmemiz gereken konuya odaklayarak yoğunlaştırmamız gerekmektedir. Su anda bu satırları okurken, aynı anda çevrenizde olup bitenleri gözlemeye ve başkalarının konuşmalarını anlamaya çalışınız. Dikkatiniz dağılacağından, anlamakta zorluk çekersiniz. Yahut bu satırları okurken çevrenizde olup bitenleri bir kenara bırakıp, başkalarını dinlemekten vazgeçip, dikkatinizi toplayıp, konuyu anlamaya çalışın. Neye dikkat edeceğinize karar verip, seçici olarak algılamaya baslarsanız, daha sonra hatırlama yolunda büyük bir adım atmış olursunuz.


Tekrar

Bir konuşma veya yazıda aynı düşünceyi, kelimeyi birçok defa söylemektir.1141 Yeni öğrenilen bilginin iyice yerleşmesi ve kolaylıkla hatırlanabilmesi için tekrar edilmesi şarttır. Tekrar tâlimin, bilgiyi tazelemenin ve ondan yeni düşünceler geliştirmenin temelidir.

Organize

İyi ezberlemenin diğer bir şartı da organize etmektir. Okuduğumuz konunun hangi kitapta, hangi bölümde ve hangi başlık altında bulunduğunu bilmemiz gerekir. Bu organizasyon, okuduğumuz bölümün kendinden önceki ve sonraki bölümlerle ne tür bir âhenk ve ilişki içinde olduğunu gösterir. Titiz âlimlerimiz bir kavram veya konuya yorum getirirlerken, öncesine ve sonrasına (siyak ve sibak] dikkat ederlerdi. Biz de seçici olarak bu kavramları anlamaya başlayınca hangi kavramın önemli olduğunu görür ve tekrar ederken de bu kavramlara önem veririz. Meselâ sizden, dokuz kelimeden oluşan bir listeyi ezberlemeniz isteniyor. Kelimeler; Göz, Ali, kartal, kulak, Ahmet, kaplan, el, Mustafa, tavsan. Yukarıdaki kelimeler kolayca ezberlenebilir: Öncelikle kelimeler üçerli grup haline getirilir. üzel isimler (Ali, Ahmet, Mustafa] organlarımız (göz, kulak, el] ve hayvan isimleri [kartal, kaplan, tavsan] bir arada organize edilir. Bu isimleri ağaçlandırma tekniğiyle öğrenebiliriz.

Özel İsimler Organlarımız Hayvan İsimleri

Ali Göz Kartal
Ahmet Kulak Kaplan Mustafa El Tavsan

Uygun Öğrenme Metodtarını Kullanmak

Bunların birçok türü vardır. Bunlardan biri olan “bölgeyle çağrışım kurma” usulünü örnek olarak ele alalım. Bu, Çiçero’nun geliştirdiği bir metoddur ve zihnimizde yapacağımız gezintide birtakım cisimleri çok iyi bildiğimiz bazı yerlerle eşleştirme esasına dayanır.
Pazara çıktığımızda hatırlamak istediğiniz her maddeyle yolunuz üzerindekiler arasında münasebet kurun. Alıs-veris listenizde hatırlamak istediğiniz su maddeler olsun: Süt, yumurta, domates, muz, fındık, fıstık vs. Sokaklarda sütlerin yerlere döküldüğünü, kapının önünde yumurta’nın kırılmış olduğunu, sokak lambalarından domateslerin sallandığını, asansör kapısının önünde muz kabuğunun olduğunu, asansörün içinde fındık, fıstık kabuğunun yerlere saçıldığını düşünün. Hayaliniz ne kadar canlı olursa o kadar iyi hatırlarsınız.
Türkiye’nin yedi bölgesinde yetiştirilen en önemli ürünleri, Türkiye haritasına yerleştirerek, ürünlerin maketlerini gözünüzün önünde canlandırıp, onları kabartma haritaya yapıştırdığımızı düşünelim. Bölgelerde yetiştirilen ürünleri, Türkiye haritasıyla bölgeler arasında ilişki kurarak hatırlayabiliriz.

Yeni Deyişler Geliştirmek

Bazen yeni deyişler (geliştirerek bilgiyi / hatırlamayı kolaylaştırabiliriz. Yüz yıllardır tecvid ilmi öğretilirken, özel hallere mahsus harfler bir beyti oluşturan kelimelerin ilk harfi veya güzel bir sözün harfleri seklinde anlatılmaktadır. Mesela, ihfa harfleri (te, se, cim, dal, zel, ze sin, şın, sad, dad, tı, zı, fe, kaf, kefjdir. Bunlar: “sıf, za, sena, cüde, şahsın, kad, sema, kerema.
Da, zalimen zid, tüka, düm taliben, fetera" seklinde öğrenmede kolaylık olsun diye kelimelerin başlarına getirilerek beyitleştirilmiştir.
Türkçe’deki sert sessizleri kolay öğrenmek için (ç,h, f, k, p, s, s, t] öğrenciler, FıSTıKÇı SaHaP" şeklinde deyiş uydurmuşlardır.
Hafızayı daha etkili bir biçimde kullanmaya yönelik bu sayılan prensipler, öğrendiklerimizi nasıl hatırlamamız gerektiğini öğretecek ve öğrenirken zorlandığımız konuları daha kolay hatırlamamızı sağlayarak, hafızamızı zenginleştirmeyi hedefler.
Ayrıca hafızaya giren bilgilerin tam öğrenilmesi ve unutulmaması için su dört şarta da dikkat edilmelidir: 1- Gözle alma, 2- Dudakla tekrarlama, 3- işitme, 4- Yazma.
Sonuç olarak, gerek iş hayatında gerekse okul hayatında başarının artması ve kazanılan bilgilerin kalıcı olabilmesi için gerekli olan bilgileri paylaşmaya çalıştık. Bilgilerden anlaşılan sudur ki, öncelikle akıl sağlığına dikkat ederek, hafızayı bilgi almaya hazır bir vaziyette bulundurmalıyız. Hafızanın bilgi kapasitesini arttırmak için ise, bazı metodlara dikkat etmeliyiz. Hatta yeni yeni metodlar geliştirmeliyiz. Çünkü ilk emri “oku” ile başlayan Yüce Allah’ın Peygamberimize hitabı: “Rabbim, benim ilmimi artır, de”(15) olmuştur. Peygamber Efendimizin (s.a.s.) mirası da ilim olduğuna göre müslüman bu mirasa sahip olmak için hertürlü gayreti sarf etmelidir.

1) et-Tîn, 4.
2) T.D.V. Islâm Ansiklopedisi, c.2, sh. 238.
3) Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu yay. Ankara 1988, c.1, sh. 34.
4) Camiu’l-Usûl fî Ahadisi’r-Resûl, c.5, s. 103.
5) Mecalis, Abdullâtif, sh. 151.
6) Alkollü içkiler, Sigara ve Diğerleri,
Prof. Dr. Alparslan Üzyazıcı, sh. 48.
7) Sevgili Düşmanım Sigara, Behzat Sasal, sh. 114.
8) Bakara 195.
9) Camiu’s-Sağir, 2/115.
10) A’raf, 31.
11) Islâm’da Aile Eğitimi [Evlilik, Çocuk Terbiyesi ve Esasları), Celal Yıldırım, c.l, sh. 324.
12) Ihyâu ’Ulûmi’d-Dîn, Mehmet A. Müftüoğlu, c.l, sh. 941.
13) Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu yay. Ankara 1988, c.l, sh. 373.
14) A.g.e., c.2, sh. 1443.
15) Tâ-Hâ, 114.