Makale

GELİŞEN İLETİŞİM ARAÇLARI VE DİNİ YAYIN

BİR BAŞKA AÇIDAN


GELİŞEN İLETİŞİM ARAÇLARI VE DİNİ YAYIN


Dr. Abdulbaki KESKİN

Kimilerinin bilgi çağı, kimilerinin^ teknoloji asrı, kimilerinin de komünist felsefenin yıkıldığı yüz yıl dediği (1), son çeyreğini bitirmek üzere bulunduğumuz yirminci yüzyıl, iletişim yüzyılı olarak da nitelenebilir.
Zira, yaşadığımız çağın, en büyük olaylarından biri de, iletişim araçlarında kaydedilen heyecan verici gelişmelerdir.
Nitekim, bundan bir nesil önce, Sosyal Teorisyen Marshal McLuhan, üzerinde bulunduğumuz planetin, herkesin birbirini tanıyabileceği global bir köy haline geleceğini iddia ediyor, iletişim araçlarının, sınırları kaldırılmış bir dünya yaratacağını söylüyordu (2).
Şüphesiz, her fikrin arkasında bir rüya; her hareketin arkasında da bir fikir var... Biz, Sosyal Teorisyen M. McLu-han’ın bu rüyasının gerçekleştiğini, modern harp teknolojisi ürünlerinin ağırlıklı bir biçimde kullanılması bakımından yüzyılımızın en büyük savaşlarından biri diyebileceğimiz Körfez olayında açıkça gördük...
Hemen hemen dünya nüfusunun tamamına yakın büyük çoğunluğu, takriben 150 ülke, bu savaşı, daha olaylar meydana gelirken "Cable Television" denilen "CNN"in kurduğu uydu ağı ile saniyesi saniyesine izleyebilmiştir.
Hatta harekâtı planlayan "Pentagon" uzmanlarının; Başkomutan sıfatı ile savaşı ilan eden ABD Cumhurbaşkanının bile, savaşa ilişkin gelişmeleri değerlendirirken, CIA, KGB, Mossad gibi ajan kuruluşların raporlarına dahi büyük ölçüde ihtiyaç duymadan, "CNN" in anında tesbh ettiği görüntülerden yararlandıkları bildiriliyor...
Gerçekten, Allah’ın, en şerefli yaratığı olan insanın, akıl.ve gayreti ile ortaya koyduğu bu harikulade araçlar, bütün dünyayı, tüyler ürperten -faciaları ve çılgınlıkları ile, her gün evlerimize taşımaktadır...
Düşünüyorum... Acaba, bu araçlar, her gün seyretmek zorunda kaldığımız bu facialar ve çılgınlıklar yerine, insanlığın ıstırabını dindirecek, onu, var oluş gayesinden haberdar edecek İslâm’ın sevgi, kardeşlik ve barış mesajlarını taşıya-mazmıydı?.. Elbette taşıyabilirdi.
Bundan 1400 küsur yıl önce, Hz. Mu-hammed (S.A.S.) in bahadır süvarileri ile çevredeki devletlere; Veda Hutbesinde, ağızdan ağıza 124 bin Sahabeye ulaştırdığı İslâm’ın Mesajını, aynı canlılık, aynı bilgi ve ihlas ile "CNN" gibi bir iletişim aracını kullanarak, şimdiye kadar, tüm insanlığa duyurabil-seydik, şüphesiz, bugün çok daha farklı bir dünya ve çok daha farklı bir insan toplumu içerisinde yaşıyor olacaktık...
Özünde ve ruhundaki problemlere rağmen kilise (3), bugün bu araçları en yüksek seviyede kullanıyor...
Halen, sadece Amerika Birleşik Devletle-ri’nde 1300 den fazla radyo istasyonu dinî yayın yapıyor... Yayınlar, bu istasyonların pek çoğunda, haftanın 7 gününde 24 saat sürdürülüyor... ’The New Inspirational Net Work"; "Bible Broadcasting Network", "CBN Radio Net-work" gibi kuruluşlarla, "Family Radio Network" gibi, sadece aileyi; "The Child-ren’s Sonshine Network" gibi, sadece çocukları hedef alan radyo istasyonları bunlardandır...
Bu ülkede ayrıca, 24 saat dinî yayın yapan televizyon kurumları da var.. "ACTS, American Christian Television System"; "TNA, Tele Communication Inc."; "EWTN, Eternal Word Television Network"; "Family Channel" gibi kuruluşlar ülke çapındaki yayınlarına devam ederken; "Family Net, The Family Television Network" adındaki başka bir televizyon kuruluşunun da tam 115 milyon aileye dinî yayın sunduğu belirtiliyor(4).
Tabiatiyle, bu yayınlardan önemli bir kısmı da, uydular aracılığı ile Amerika Kıtası dışına taşınmaktadır.
Meselâ, tanınmış papazlardan Dr. Ro-bert A. Schuller tarafından 1969’da kurulan ve "Cristal Churc" diye bilinen kiliseden, Latin Amerika, Kanada, İngiltere, Hollanda ve Doğu Avrupa’nın bazı kesimleri dahil, toplam 22 ülkeye ’Tele Cast" olarak naklen dinî yayın yapılmaktadır.
Bu yayınların 1000. programının tamamlanması vesilesiyle 24.9.1989 tarihinde televizyonda "The hour of the power" başlığı ile sunulan konuşma sırasında eski Cumhurbaşkanlarından Richard Nixon, Gerald Ford, Ronald Regan ve bugünkü Başkan George Bush, eski Çalışma Bakanı Elizabeth Dole ve sanat dünyasından tanınmış kişiler, ekrana çıkarak papaz Dr. R.A. Schuller’e gayretlerinden dolayı teşekkür etmiş ve hizmetlerinin devamını dilemişlerdir (5).
"Tomorrow’s World" programı etrafında toplanmış entellektüel Hristiyan dinadamları ile, Papalığın, sadece 22 ülkeye değil, bütün dünyaya yönelik olarak yaptıkları yayınları, herhalde hatırlatmaya gerek yok sanırım...
Ancak, bütün bunlara rağmen, tüm insanlığın duymak, anlamak, kavramak, inanmak ve kurtulmak için özlemle beklediği başka bir mesaj var...
Bu mesaj, Yahudilik ve Hristiyanlığın orijinlerini de içeren, dünyanın en genç ve en son İlahi Dini İslâm’dır... Fakat bu kurtarıcı ve evrensel mesajı insanlığa kimler, hangi bilgi, hangi ihlas, hangi inanç ve hangi araçla sunacaklardır? Asıl mesele budur.
Kuran-ı Kerim’in, "Siz, insanlar için ortaya çıkarılan, doğruluğu emreden, fenalıktan alıkoyan, Allah’a inanan hayırlı bir ümmetsiniz..."(6) sözleri ile tanımladığı ümmet, acaba, bugün nüfusu bir milyara ulaşan İslâm Dünyası mıdır?
Şüphesiz, biz öyle olduğuna inanıyoruz... Ama ne varki, bugün bu dünyanın pek çok yerinde, bırakınız başka ülkelere, kendi insanlarına bile yapılan dinî yayınlar, zaman bakımından ’son derece sınırlı, içerik bakımından kontrollü-çok defa lâdinî-şu veya bu prensibe angaje olmuş, antipatik, bilgisiz kişiler tarafından sunulmaktadır.
Belki işin daha da acı olan bir yanı İslâm Dünyasının liderliğini iddia eden, ancak mali kaynakları Müslüman halktan ziyade, büyük ölçüde Batılılar tarafından kullanılan, zengin bazı İslâm ülkeleri, gelişmiş bu iletişim araçlarını satın alarak veya kiralayarak İslâm’ın emrine verecekleri yerde, maalesef, milyarlar harcayarak kendileri için Amerika’da, Avrupa’da kaşaneler, malikaneler satın almakta ve bankalar kurmaktadırlar.
İnancımızda ümitsizliğe yer yok... İslâm Dünyası’nda daha çok tabandan kaynaklanan ve yakın geçmişte başlayan sağlıklı gelişmeler, demokratik arayışlar içten ve dıştan gelen bütün engellere rağmen, eninde sonunda bu gidişe bir dur diyecek, Kur’an’ın tanımladığı evsafa gerçekten uygun bir ümmet, bir millet doğacak, İslâmın kurtarıcı mesajını tüm tazeliği ile bütün insanlığa en gelişmiş iletişim araçları ile bir bütün olarak duyuracaktır.
Aksi halde, asırlardan beri dünyanın şurasında-burasında oluk oluk akan insan kanını kim durduracak?.. Her yıl açlık ve sefaletten çığlıklar içerisinde kıvranarak can veren ve çoğu Müslüman olan milyonlarca çocuğu hayata kim iaede edecek?.. Tarih boyunca birlikte yaşadıkları halde, bugün etnik veya başka sebeplerle birbirlerini bopaz’amaya kalkan insanları hangi ideoloji ı jtıracaktır?...
Biz, bugünlerin pek u^ak olmadığını düşünüyor ve insanlık adına rahat bir nefes almak istiyoruz...

(1). A. KESKİN, YİRMİBtRİNCİ YÜZYIL NELERE GEBE, Diyanet Aylık Dergi, Eylül 1991, Sayı 9.
(2) TİME, January 6; 1992.
(3) A. KESKİN, KİLİSENİN KRİZİ, Diyanet Aylık Dergi, Ekim 1991, Sayı 10.
(4) SATELLITE PROGRAM SERVİCES, New Jersey.
5) A KESKİN, KİLİSE, Diyanet Gazetesi, Haziran 1990, Sayı 6
6) Kur’an-ı Kerim, 3/110.