Makale

Milli Hakimiyete Giden Yol

Merhaba

Milli Hakimiyete Giden Yol

Harun ÖZDEMİRCİ
Dini yayınlar Dairesi başkanı

"Milletimizin dahilî ve haricî istiklâl-i tam dahilinde mukadderatını bizzat deruhte ve idare etmeğe başladığını bütün cihana ilan ederek Büyük Millet Meclisini Açıyorum.’’ Bu ifade, tarih sahnesinden silinmek istenen bir milletin varlığına sahip çıkma azim ve kararlılığı içerisinde başlattığı millî mücadelenin ve bağımsızlık savaşının yönetileceği ve yönlendirileceği Türkiye Büyük Millet Medisi’nin açılışında en yaşlı üye sıfatıyla oturuma başkanlık yapan Sinop Mebusu Şerif Bey’e aittir.
16 Mart 1920’de İstanbul ikinci defa ve kesin olarak I. Dünya Harbi’nin galibi müttefiklerce işgal edilince ve 18 Mart’ta da Osmanlı Medis-i Mebu- sam’nın dağılması neticesinde, 19 Mayıs 1919’da Millî Mücadele meşalesini yakan Atatürk Ankara’da "fevkalade salahiyeti haiz” bir meclisin toplanmasını istemiştir, işgal edilmiş vatan topraklarının kurtarılması, milletin bütünlüğü ve geleceği için kararlar alacak Meclis 23 Nisan 1920’de Cuma günü Atatürk’ün tamimiyle dua ve merasimlerle açılmıştır. Cumhuriyet tarihimizin önemli dönüm noktalarından biri olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kuruluş tarihi daha sonra bu Meclisi kuranlar tarafından "23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” olarak ilan edilmiştir.
Bu tarih, ulus olma bilincine ulaşmış, bir toplumun kendisi ile ilgili kararlan alacağı hür, demokratik bir hukuk devletinin çatısının oluşturulduğu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılış yıl dönümüdür. Atatürk’ün "Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir" veciz sözünün hayata geçirilişinin sene-i devriyesidir. Bu bayramın, bizzat Atatürk tarafından, geleceğimiz, her şeyimiz çocuklarımıza, armağan edilmiş olmasının ise ayrı bir anlamı ve ayrı bir kıymeti vardır, çünkü çocuklarımız bizim elimizde, geleceğimiz ise çocuklarımızın elinde şekillenir. Çocuklarını evrensel erdemlerle yetiştiremeyen topluluklar, ulus olmanın ve ulus olarak yaşamanın erdemlerine de ulaşamazlar.
Bu bakımdan 23 Nisan, tarihimizde bir dönüm noktasıdır ve millet olarak var olma mücadelemizin sonucunda tercihimizi evrensel erdemlerden yana koyuşumuzun ifadesidir. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra yapılan Millî Mücadele hiç şüphesiz ki, imanın, milletçe, hürriyet, istiklâl, birlik, beraberlik, fedakârlık ve gayret şuurumuzun bir neticesi olarak kazanılmıştır. Bu büyük mücadelenin kazanılmasında, 23 Nisan 1920 tarihinde açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi ve onun, rahmet, şükran ve minnetle
andığımız değerli üyelerinin üstün gayret ve fedakarlığı yatmaktadır. Diyanet İşleri Başkanımız Mehmet Nuri YILMAZ’ın da bir makalelerinde belirttikleri gibi, TBMM, Anadolu ve Trakya’nın atan kalbi, düşünen beyni, içine düşülen karamsarlıktan, Cenab-ı Hak’tan sonra en büyük ümit kaynağı olmuştur.
İlk Meclisin gerek teşekkülünde ve işletilmesinde, gerekse Anadolu halkı ile bütünleşmesinde din adamlarının rolü büyük olmuştur. İlk Meclis üyelerinin mesleklerine göre bir tasnifi yapıldığında, bu meclis üyelerinin 1/6’sını din adamlarının oluşturduğu görülecektir. Din adamları bir yandan mecliste görev ve sorumluluk yüklenirken, diğer yandan da halkı şuurlandırmışlardır.
Milletlerin birlik ve beraberliklerini sürdürmelerinde mensup oldukları dinin önemi büyüktür. Sıkıntılı günlerde başlatılan Millî Mücadele azminin, dalga dalga Anadolu insanına yayılmasında o gün önemli hizmetler ifa etmiş olan din görevlileri, bizim için her zaman örnek alınacak davranış sergilemişlerdir. Toplumu din konusunda aydınlatmakla görevli olan ve bağımsızlık sonrası bir Cumhuriyet müessesesi olarak kurulmuş olan Diyanet İşleri Başkanlığı mensupları bu günde millî birlik ve beraberliğimizin korunmasında harç olma bilinç ve kararlılığındadır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve Yüce Türk Milletinin bir kurumunun mensubu olmanın şeref ve onurunu bütün iliklerinde hissetmektedirler. Bu onuru yaşama ve yaşatma azim ve karanlığındadırlar.
Hal böyle iken, son zamanlarda bir dizi asılsız ve mesnetsiz iddiaları içeren nereye ve ne maksatla verildiği belli olmayan bir raporun, basın aracılığı ile kamuoyuna sunulmuş olması, tüm teşkilat mensuplarımızı üzmüş ve derinden yaralamıştır. Bu teşkilat mensuplarını "rejimle mücadeleye girmiş, millî birlik düşmanlarının bölücü faaliyetleri karşısında sessiz ve duyarsız kalmış” gibi gerçek dışı beyanlarda bulunanların, kamuoyuna ve mensuplarımıza karşı özür dileme mecburiyetleri vardır. Bunun takipçisi olmak hepimizin görevidir.
Türk tarihinin en önemli dönüm noktalarından birisi olan TBMM’nin kuruluşunun yıl dönümü ve 23 Nisan Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun. Her şeyin gönlünüzce olması dileği ve bir sonraki sayımızda buluşmak ümidiyle hoşçakalınız.