Makale

DÜNYADA VE ÜLKEMİZDE ÇEVRE SORUNLARI

DÜNYADA VE ÜLKEMİZDE ÇEVRE SORUNLARI

Hanife BOZKURT

Çevre; başta İnsanlar olmak üzere bütün canlıları etkileyen ve ondan etkilenen herşey demektir.
İnsan ve diğer canlılar bir arada, uyum ve denge içindeki varlık ve gelişmelerini sürdürmektedirler. Bu dengeye yapılan dış müdahaleler dengeyi aksatmaktadır. Bu dengenin bozulmasına etken olan faktörler ise başlıca çevre sorunları olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu faktörlerin başında zihniyet sorunu gelmekte ve onu da nüfus, sanayileşme, kentleşme ve turizm izlemektedir.
İnsanın doğaya egemen olma çabası, en az maliyetle en çok kâr etme felsefesi doğanın acımasızca tahrip edilmesine yol açmıştır. Ayrıca mevcut tüketim alışkanlık-lan ve tüketimin sürekli kamçılanması da çevre sorunlarının sürekli artmasının başlıca nedenlerindendir.
Doğal kaynakların sınırlı kaldığını kabul edersek buna karşılık dünyada nüfusun sürekli artması bu kaynakların azalmasına hatta yok olmasına neden olmaktadır. Artan nüfusu besleyebilmek için doğal kaynakların çok dikkatli kullanılması gerekmektedir. Yine bu nüfusun tükettiği kaynaklarla birlikte ortaya çıkan atıkların tabiat tarafından emilememesi de ayrı bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.
İnsanlığın ilk yıllarından beri çevre sorunları varsa da bu, sanayi devrimine kadar önemsenmeyecek ölçüde idi. Sanayi devrimiyle birlikte doğada bulunan doğal kaynakların sorumsuzca kullanılması çevremize çok büyük zararlar vermiştir. Aynı zamanda da tükenmiş ya da tükenmeye yüz tutmuştur. Bunun karşısında yeni alternatifler ortaya çıkarılmıştır. Ancak bunların da zararlı atıkları olduğundan suyumuzu, havamızı ve toprağımızı kirleterek çevremizi yaşanmaz bir hale sokmuşlardır.
Köylerde yaşayan insanların sanayinin kurulduğu kentlere göç etmesiyle çarpık kentleşme dediğimiz çevre sorunu ortaya çıkmıştır. Mevcut yerleşim alanı yeterli olmadığından verimli toprak alanlarının ve zengin doğal kaynakların bulunduğu yerlerin yerleşime açılması çevre sorunları açısından büyük olumsuzluklar ortaya çıkarmaktadır.
Ayrıca son yıllarda turizm de çevre sorunları arasına girmiştir. İktisadi, sosyal, kültürel pekçok faydası olan bu olgunun doğal ve tarihsel zenginliklerin yok edilmesinden, kıyı bölgelerinde deniz ve kıyıların tahrip edilmesine kadar pekçok şeye sebep olduğunu bilmekteyiz.
Kıyı bölgelerinde turizm sebebiyle nüfusun yoğunlaşması, atıkların artması ve yerleşim alanı açmak için ormanların yakılması gibi sorunların sebebi olmuştur.
Dünyada ve ülkemizde çevre sorunlarının görünümüne şöyle bir bakacak olursak; sanayileşmiş ülkeler başta olmak üzere bütün ülkelerde insanlığı tehdit edecek boyutlarda sorunlara rastlanıldığı görülmektedir.
Başta bazı canlı türlerinin hızla yok olması olmak üzere, verimli toprak ve arazi parçalarının çölleşmesi, Avrupa ve Amerika’yı tehdit eden asit yağmurları, sera etkisi, enerji krizi, radyoaktif maddelerin yaygınlaşması ve getirdiği hastalıklar, sürekli olarak artarak insanlığı olumsuz bir biçimde etkilemektedir. Bu etkilenme ise artık, kirlenmeye sebep olan ülkeleri aşmış ve bütün gezegenimizi tehdit eder duruma gelmiştir.
Doğal denge birkaç noktadan bozulduğu için birbirine bağlantılı bir biçimde sistemin bütün öğelerine yansımakta ve hayatın her alanında tehlike canlan çalmaktadır. İnsanlık ve gezegenimiz için birbiriyle bağlantılı dört temel faktör ve tehlike vardır. Bunlar kitlelerin imhasına yol açacak dünya savaşları, aşın nüfus, kirlenme ve doğal kaynakların tükenmesidir. Bunlar birbirine bağlantılı ve çözümleri çok zordur.
Dünyada ve ülkemizdeki çevre sorunları;
- Klasik çevre sorunları dediğimiz hava, su ve toprak kirlenmesi,
- Kuraklık ve açlık,
- Silahlanma ve savaşlar,
- Nükleer enerji,
- Sağlık sorunları ve uyuşturucu,
- Asit yağmurları, olarak ortaya çıkmaktadır. Şimdi de ülkemizdeki çevre sorunlarımızı kısaca gözden geçirelim.
Başlıca sorunlarımızdan biri olan hava kirliliğinin nedenleri genel olarak kentleşme, gübre sanayi, demir-çelik sanayii, çimento sanayii, petro kimya sanayii ve enerji üretimidir.
Başkentimiz Ankara hava kirliliği ile karşılaşan ilk kentlerimizden birisidir. Ayrıca Ankara, sanayisiz kirlenmenin de bir örneği olarak gösterilebilir. Çünkü hava, sanayi yüzünden değil yanlış yerleşim, yakıt olarak kullanılan maddeler ve motorlu taşıtların eksozlarından çıkan gazlardan kirlenmiştir.
Bunun yanında havanın sanayi yüzünden kirlendiği illerimiz de vardır. İstanbul, İzmit, Adapazarı, Adana, Kırıkkale, Karabük gibi...
Ülkemizin çevre sorunları içerisinde en eskiye uzananı toprak kirlenmesidir. Toprağın kirlenmesine neden olan faktörlerin başında erezyon olmak üzere yaşlılık ve çoraklık, toprağı tanımadan ve gereğinden fazla yapılan gübreleme, endüstriyel atıkların toprağa verilmesi, verimli toprakların yerleşim alanı olarak kullanımı, asit yağmurları ve kıyı bölgelerdeki toprakların turistik kullanıma açılması gelir.
Akarsularımız organik, mikrobiyolojik, radyoaktif, inorganik ve ısısal kirleticiler tarafından, göllerimiz sanayi kuruluşları tarafından, yeraltı sularımız tarımda kullanılan kimyasal maddeler ve bazı sanayi atıldan tarafından, denizlerimiz ise sanayi atıkları, katı atıklar ve kanalizasyon, deniz taşım araçlarının sintine ve balast sulan, civardaki rafineri ve petro-kimya tesislerinden boşaltılan atıklar tarafından kirletilmektedir. Bu aynı zamanda su ürünlerinin de yok olması demektir.
Kıyılarımız ise tarımsal çalışmalar, toprak erezyonundan gelen sedimentler, hızlı kentleşme ve kıyı bölgelerinin yerleşime açılması dolayısıyla şehirlerin katı atık ve kanalizasyonlar, kıyı bölgelerimizde kurulan enerji üretim sistemleri, göl ve akarsularımızda taşımacılık yapılması, maden, kum çıkarılması, endüstriyel atıklar ve son yıllarda da gelişen turizm dolayısıyla kirlenmektedir.
Kültür ve tabiat varlıklarının tahrip edilmesi ve tarihi eser kaçakçılığı da değişik bir çevre sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ayrıca dengenin korunmasında temel bir unsur olan orman, çayır ve mer’aların tahrip edilmesi ile millî parkların korunamaması da ülkemiz açısından büyük sorun teşkil etmektedir.
Ulaşım, sanayi kuruluşlarının çıkardığı ses, ticari amaçlı reklam ve müzik yayını ve benzeri nedenlerle ortaya çıkan gürültünün ise ciddi beyin tahribatlarına yol açtığı herkesçe bilinmektedir.
Büyük yerleşim merkezlerinin etrafını kaplayan gecekondular, kentlerin çevresini bozmakta, oralarda yaşayanlara sağlıklı bir yaşama imkânı sunamamaktadır.
Bütün bunların dışında katı atıklar dediğimiz tabiat tarafından emilemeyen atıklar, besin maddelerinin üretimi sırasında besin değerini bozan ve bitkilere zarar veren böcekleri, mikroorganizmaları ve diğer zararlıları yok etmek için kullanılan kimyasal maddeler ve enerji üretimini de çevre sorunları arasında sayabiliriz.
Kısaca, insanın kendi eylemleri ile kirlettiği çevre sonuçta insan yaşamını tehdit eder duruma gelmiştir. Nüfus, sanayileşme, kentleşme, turizm ve benzeri nedenlerle hızla bozulan, yok olan, insan çevresinin korunması, iyileştirilmesi yine insanın elindedir. Ancak, insanlık çevresini iyileştirmesi için bozduğundan daha çok çaba harcaması gerekmektedir.
Günümüzde, hava kirlenmesi, su kirlenmesi, toprak kirlenmesi, su ve deniz kirlenmesi ve benzeri alışılmış klasik sorunlardan açlık, silahlanma, uyuşturucu ve benzeri değişik boyutlu pekçok sorunlar insan yaşamını zorlaştıracak hatta imkânsız kılacak hale getirmiştir.
Burada bizlere yani bütün insanlığa düşen görev şudur: Sorunun boyutlarını ortaya koymak, dünya kamuoyunun gündemine getirerek çevre sorunlarının tüm insanlığın göstereceği ortak çaba ile çözümleneceği bilincini kazandırmak gerekmektedir. Tabiidir ki sorunun esas çözümü bütün insanlığın tek tek ve toplumlar düzeyinde kendi yaşadığı çevreye sahip çıkmasındadır.
***