Makale

EDİTÖRDEN- Namaz, mümini manen Cenab-ı Hakk’a yaklaştıran ve...

EDİTÖRDEN

Dr. Yüksel Salman

Namaz, mümini manen Cenab-ı Hakk’a yaklaştıran ve Allah katındaki derecesini yükselten en kutlu ibadettir. Namaz kulluğun en bariz göstergesi, müminin büyük bir onurla ve şerefle sadece yaratıcısının manevi huzurunda eğilmesi ve Rabbiyle buluşmasıdır. “Beni anmak için namaz kıl.” (Ta-Ha, 20/14.) emrine uyan mümin; Rabbini unutmamanın, O’nunla beraber olmanın ve yüce davete icabet etmenin manevi hazzını yaşar. Bir kul için namaz, bir imtiyaz ve çok özel bir ayrıcalıktır.
Namaz, kişinin günlük hayatını disipline etmesi ve sürekli açık bir şuurla gün boyunca temiz bulunmasını temin etmesi gibi özellikleri yanında, kişiyi ruhi sıkıntılardan uzaklaştıran, sorumluluk duygusunu artıran ve her davranışını kulluk bilinci ile gerçekleştirmesine katkı sağlayan bir ibadettir. Kişiyi kötülük ve olumsuzluklardan uzaklaştırması ve ahlaki açıdan güzelleştirmesi ile manevi bir temizlik ve rehabilitasyon işlevi de gören namaz, tüm bunların ötesinde bizleri Allah’ın rızasına ulaştıran, sevgili Peygamberimizin ifadesiyle gözümüzün nuru olan bir ibadettir.
Namaz denildiğinde aklımıza gelen ilk çağrışım, ilk mekân camidir. Namazgâhlarımız olan camiler; ibadet bilincimizi tazeleyen, toplumsal dayanışmayı ve kardeşlik ruhunu pekiştiren yerlerdir. İslam medeniyetinin merkezinde yer alan camiler; bencillikten toplum bilincine, kesretten vahdete erdiğimiz ve tüm Müslümanlar olarak ümmet olabilme bilincine eriştiğimiz ulvi mabetlerdir. Cemaatle kıldığımız namazlar; aynı zamanda sosyal bir birlikteliği, kardeşlerimizle sadece bedenen yan yana durmayı değil, omuz omuza olmayı, darlıkta, sıkıntıda, sevinç ve huzurda bir ve beraber olmayı ifade eder. Müslümanın diğer Müslüman kardeşleri ile birbirine en yakın olduğu zamanlar namaz vakitleri, birbirlerine en yakın olduğu yerler de yan yana saf tutup ilahî huzurda el bağladıkları camilerdir. Camiler ve bu camilerde topluca kılınan namazlar, toplumsal kaynaşmanın ve kardeşlik bilincinin güçlendirilmesinde de çok önemli bir yere sahiptirler.
Bilindiği üzere içinde bulunduğumuz ekim ayının ilk haftası ülkemiz genelinde “Camiler ve Din Görevlileri Haftası” olarak kutlanmaktadır. Camiler ve Din Görevlileri Haftası’nın bu yılki teması “Cami ve Namazla Arınma” olarak belirlenmiştir. Bu gündem çerçevesinde hazırladığımız dergide; Diyanet İşleri Başkan yardımcılarımızdan Prof. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz’ın kaleme aldığı “Namaz Divan-ı İlahîde Durup Tevhide Ermektir” isimli makalede namazdaki sembollerin ve eylemlerin insanın maddi ve manevi dünyasını inşa etmede sağladığı faydaları bulacaksınız. Diyanet İşleri Başkan yardımcılarımızdan Dr. Ekrem Keleş, “Alnı Secdeye Varan Simalar” isimli yazısında; namazın kişiye kazandırdığı ve kişilerin ruh dünyasının aydınlanmasına sağladığı katkıları ele aldı. Haydar Bekiroğlu “Camiyle Hayat Bulmak Camiye Hayat Vermek” başlıklı yazısı ile bizlere camilerin toplum hayatı için önemini hatırlattı. Doç. Dr. İsmail Karagöz, “Huzurda Huşu ile Durmak” yazısında huşu ile eda edilen bir namazın kişiyi Rabbine yaklaştırdığını vurguladı. Prof. Dr. Hüseyin Peker ise “Namaza Psikolojik Bir Bakış” isimli makalesiyle namazın kişide meydana getirdiği psikolojik ve zihnî değişiklikleri kaleme aldı. Ali Aygün’ün, namaz konusunda yaptığı çalışmalarla bilinen Abdullah Yıldız ile yaptığı söyleşiyi de ilgi ile okuyacağınızı belirtelim.
“Cami ve Namazla Arınma” gündemine dair birbirinden değerli yazılarımızla sizleri baş başa bırakırken, başta Diyanet İşleri Başkanlığımız personeli olmak üzere tüm milletimizin “Camiler ve Din Görevlileri Haftası”nı kutluyorum. Ebediyete göçen din gönüllüsü hocalarımızı ve personelimizi rahmet ve minnetle yâd ediyorum. Gelecek sayıda görüşebilmek duası ile.