Makale

DİN İŞLERİ YÜKSEK KURULU KARARLARINDAN

DİN İŞLERİ YÜKSEK KURULU KARARLARINDAN

ESTETİK AMELİYAT
İslâm dini, insanın yaratılıştan var olan güzelliklerini daha belirgin hâle getiren, takı takma, saçları tarama, meşru ölçüde süslenme, güzel giyinme gibi davranışlarını mübah kılmıştır. Ancak, yaratılıştan verilmiş özellik ve şekillerin değiştirilmesini yasaklamıştır. Nitekim Peygamberimiz (s.a.s.), süslenmek maksadıyla vücutlarına dövme yapan veya yaptıranları, dişlerini yontarak seyrekleştiren ve şeklini değiştirenleri kınamıştır.
Bu itibarla, Allah’ın yarattığı şekli beğenmeyerek, ameliyatla bazı organların şekillerini değiştirmek, doğal güzelliğin üzerinde güzellik aramak dinen caiz değildir.
Ancak, vücudun herhangi bir organında, insanı aşağılık kompleksine iten, toplum içinde küçümsenmesine ve böylece elem ve üzüntü duymasına sebep olan bir anormallik veya fazlalık bulunursa, bunun ameliyatla düzeltilmesi bir tedavi şeklidir. Bu sebeple, böyle bir amaçla yapılan ve yaptırılan estetik ameliyat, dinen de sakıncalı değildir.

SAÇ EKTİRMEK
Hadis kaynaklarında, Peygamberimiz (s.a.s.)’in dökülen saçların yerine saç taktırmaya izin vermediğine dair rivayetler vardır.
a) Medineli Müslüman bir kadın (cariye) evlenir, sonra hastalanır ve saçları dökülür. Ailesi, bu kadına saç taktırmak ister ve dini hükmünü Peygamberimize sorar. Peygamberimiz buna izin vermez ve "saç takana ve taktırana Allah merhamet etmesin (lânet etsin) der" (bk. Müslim, Libas, 11 7; Buhari, Libas, 83)
b) Bir kadın Peygamberimize gelir, evlendirmek istediği kızının hastalık sebebiyle saçlarının döküldüğünü, saç taktırmak istediğini söyler. Peygamberimiz izin vermez ve "Allah saç takana ve taktırana merhamet etmesin (lânet etsin) der" (bk. Müslim, Libas, 115).
Peygamberimizin saç taktırmayı yasakladığına dair başka rivayetler de vardır (bk. Müslim, Libas, 116-120).
Bir kısım İslâm bilgini bu hadisleri delil alarak saç taktırmanın dinen caiz olmadığı söylemişlerse de hadisler tetkik edildiğinde Peygamberin saç taktırmaya izin vermemesinin, muhatapları aldatmaya ve yaratılışı değiştirmeye yönelik olduğu görülür (bk. Müslim, Libas, 120).
Aldatma ve yaratılışı değiştirme amacı taşımayan saç taktırma hadislerde geçen yasak kapsamına girmez. Dolayısıyla saçı dökülen bir kimsenin tedavi ile bunun önlenmesi veya yeniden saç bitmesini sağlamak için ilaçlar kullanması, saç ektirmesinde dinen bir sakınca yoktur. Ayrıca saçları dökülen bir insanın, bu durumu psikolojik açıdan kendisini rahatsız ediyorsa saç ektirebilir ve takma saç kullanabilir.

SIKÇA SORULAN SORULAR

SARGI ÜZERİNE MESH EDİLEBİLİR Mİ?
Vücudun herhangi bir yerinde kırık, çıkık veya yaradan dolayı sargı bulunduğunda, abdest alırken veya guslederken bu sargı çözülerek altı yıkanır ve yaranın üstü meshedilir. Ancak sargının çözülmesinin zararlı olması hâlinde çözülmeyip üzerine meshedilebilir. Sargının çoğunluğunun sadece bir defa meshe- dilmesi yeterlidir. Yapılan bu mesh, o uzvun hükmen yıkanması sayılır. Hatta meshetmenin de zararlı olması hâlinde, bundan da vazgeçilebilir. Sargının abdestsiz veya cünüp iken sarılmış olması meshe engel olmadığı gibi belirli bir süresi de yoktur; yara veya kırık iyileşinceye kadar devam eder.
Sargıya meshettikten sonra bu sargı değiştirilirse veya sargı düşerse, mesh bozulmaz; iade edilmesi de gerekmez. Ancak, yaranın iyileşip sargının çıkarılması durumunda mesh bozulur. Yara iyileştiği hâlde sargı olsa bile mesh bozulur. Bu durumda, yaraya zarar vermeden sargı çözülerek altının yıkanması gerekir.
VARİS ÇORABI ÜZERİNE MESH YAPILABİLİR Mİ?
Varis hastalığından dolayı ayağa giyilmesi gereken varis çorapları, kırık, çıkık üzerindeki sargı hükmündedir. Bu itibarla, varis çorapları üzerine meshedilmesinde bir sakınca yoktur.

ABDEST UZUVLARINDA YARA VEYA HASTALIK BULUNMASI HÂLİNDE NASIL ABDEST ALINIR?
Abdest uzuvlarından birinde yara veya hastalık bulunan kişi, bu organın yıkanması zarar verecekse, yıkamayıp ıslak elle mesheder. Mes- hedilmesinin de zarar vermesi durumunda, bu da terk edilir. Bu rahatsızlık abdest veya gusül uzuvlarının çoğunluğunda ise, abdest veya gusül yerine teyemmüm edilir.

ÇORAP ÜZERİNE MESHEDİLEBİLİR Mİ?
Mestler üzerine meshin caiz olmasının şartları arasında; mestlerin bağsız olarak ayakta durabilecek kadar katı olması, içine su almaması ve normal yürüyüşle yaklaşık 5 km. veya daha fazla yürüyüşe dayanıklı olması yer almaktadır. Bu şartları taşıyan çorapların üzerine meshetmek caizdir. Bu nitelikleri taşımayan çorap üzerine meshedilmez.
Bunun yanında, mestler üzerine giyilen çoraplar ince olup, abdest alırken üzerine meshedildiğinde altına ıslaklığı geçirirse, üzerine meshe- dilmesinde sakınca yoktur.
Mest üzerine giyilen çorap altına ıslaklığı geçirmediği takdirde üzerine meshedilmesi caiz değildir.

ÇIPLAK AYAK ÜZERİNE MESHEDİLİR Mİ?
Namazın şartlarından biri olan abdestin farzları dörttür; yüzü yıkamak, elleri dirseklerle beraber yıkamak, başın dörtte birini meshetmek ve ayakları topuklarla birlikte yıkamak.
Maide suresinin 6. ayetindeki, "ercüleküm" kelimesinin bazı kıraatlerde esre okunması sebebiyle, ayakların yıkanmasının değil, meshedilmesinin farz olduğunu ileri sürenler bulunmaktadır. Hz. Peygamber’in abdest bozduktan sonra almış olduğu abdestte ayaklarını mesh ettiğine dair rivayetler vardır (bk. Buha- ri, Vudu’. 48, 49; Müslim, Tahare, 77-81) Ancak bu rivayetler diğer hadislerle birlikte değerlendirildiğinde, Hz. Peygamber’in bunu, namaz kılmak için aldığı abdestlerde yapmadığı görülmektedir. Ayrıca söz konusu rivayetler, ayakların çok az suyla yıkanması şeklinde de yorumlanmıştır.
Hz. Peygamber, abdest alırken ayaklarını üçer defa yıkamış, bunun kendisinin ve diğer peygamberlerin abdesti olduğunu söylemiştir (Buhari, Vudu’, No. 155).
Ayrıca, ayaklarını iyi yıkamayanları veya ayaklarını meshedenleri gördüğünde, yüksek sesle "vay abdestte yıkanmayan topukların ateşten haline, abdesti tam alınız!" diye iki veya üç defa ikazda bulunmuştur (Buhari, Vudu’, No. 158; Müslim, Tahare, No. 241; Ebû Davûd, Tahare, 46).
Hz. Peygamber’in bu sert ikazı, ayakların abdestte yıkanmasının farz olduğunu göstermektedir.
Ayete bütün olarak bakıldığı zaman ayakların meshedilmesi değil yıkanması gerektiği anlaşılır. Şöyle ki; "... dirseklerle birlikte ellerinizi-kollarınızı yıkayın" emrinin peşinden "iki topukla birlikte ayaklarınızı yıkayın" emri verilmiştir. Bu emri kollarda olduğu gibi ayaklarda da yıkamak şeklinde anlamak ayetin siyakına daha uygun düşmektedir. "Dirsekler" ve "iki topuk" kelimelerinden önce "ilâ" edatı kullanılmış olması da bunun göstergesidir. Ayakların meshedilmesi söz konusu olsaydı "iki topuk" zikredilmezdi. Nitekim aynı ayette su bulamayanların teyemmüm etmeleri emredilmiş, ellerinizi dirseklerle birlikte meshe- din denilmemiş; dirsekler zikredilmeden sadece "... yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin..." buyurulmuştur.
LENS GUSLE ENGEL MİDİR?
Gusülde gözün iç kısmını yıkamak farz olmadığından lens takmak gusle engel değildir.
SPİRAL KULLANMAK GUSLE ENGEL MİDİR?
Spiral kullanmak guslü gerektirmediği gibi, gusül yapmaya da engel değildir.
DIŞ KAPLATMAK VEYA DOLGU YAPTIRMAK CAİZ MİDİR? BUNLARI YAPMAK GUSLE ENGEL MİDİR?
Mazerete binaen diş doldurmak ve kaplatmak caiz olup, abdest ve guslün sıhhatine mani değildir. Ancak çıkarılıp takılabilen dişlerin, gusülde ağzı yıkarken çıkarılması gerekir.