Makale

Kadir Gecesi'ni Anlayabilmek

Kadir Gecesi’ni
Anlayabilmek

Hasan Şakir Sancaktar
Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi

Kadir gecesi ile ilgili, Kur’an-ı Kerim’de müstakil bir sûre vardır. Beş âyetli ve Kur’an-ı Kerim’in 97. sûresi olan bu sûreye Kadir Sûresi denir.
Yüce Rabbimiz, bu sûrede şöyle buyuruyor: "Gerçek şu ki, biz Kur’an-ı Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin o büyük fazilet ve şerefini sana bildiren nedir? Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. O gecede melekler ve rûh (Cebrâil), Rablerinin izniyle, her bir iş için yeryüzüne inerler. O gece tan yeri ağarıncaya kadar bir selâmdır." (1) Cehalet karanlıklarından insanoğlunu kurtaracak olan; ilim, iman, hakikat yollarını bildiren Kur’an-ı Azimüşşân Kadir gecesinde gönderildi. İçerisinde Kadir gecesi bulunmayan bin aydan daha hayırlı bir gece. Bazı zamana, mekâna özel şeref bahşedilmesi, insanoğlunun maddî, manevî bütün gücünü sarfederek, Allah’ın affına bir an önce erişebilmesi içindir. Bir ibadetin, bir hasenenin karşılığı on kat, üç- yüz kat, yediyüz kat, bazan de böyle, otuzbin kat; Ka’bede namaz ise, Mescid-i Nebi, Kudüs Mescidi dışındaki camilere göre yüzbin kat daha sevaptır. Eğer bu ibâdet, sabır ve ihlâsla pişirilmiş, sünnet esaslarına bağlı kılınarak yerine getirilmişse karşılığındaki ücretin derecesine, değer biçilemez. Yüce Rabbimiz: "Allah yolunda sabredenlere mükâfatları hesapsız olarak verilecektir."(2) diye buyuruyor.
Sûrede geçen "Ruh da iner" âyetindeki rûh, Hz. Cebrail’in diğer bir adıdır. Ancak, büyük bir melek, yahut meleklerden bir tâife veya Kur’an-ı Azim veyahut Rahmeti llâhiyye olmak ihtimali de vardır.
Ekseriyetin kabulüne göre bu sûre Mekke’de nazil olmuştur. Ancak taşıdığı derin, geniş ve zengin manalar nedeniyle müfessirlerden bir kısmı Medine’de nazil olduğunu söylemişlerdir.
İslam Dini’nde uğursuz, hayırsız gün, gece ve zaman yoktur. Bu husustaki söylentiler asılsızdır. Bütün günler, geceler hayırlıdır, uğurludur, mübarektir. Ancak, bazı günler ve geceler vardır ki diğerlerine nazaran daha bereketli ve daha feyizlidir: Cuma, arefe, bayram, kandil günleri ve geceleri gibi.
Mübarek kandil gecelerimizin en büyüğü olan Kadir gecesi müstesna bir gece, her hayırlı işimizin kaynağı olan Kur’an-ı Kerim, "Levhi Mahfuzdan dünya semasına kitap halinde toptan bu gecede indirilmiştir. Daha sonra yine Ramazan ayında, Kadir gecesinde başlayarak Hz. Cebrâil vasıta- sıyle 23 senede, tedricen Hz. Peygamberimize vahyedilmiş- tir.
Kadir kelimesinin anlamı geniş ve şümullüdür: Hüküm, takdir, şeref, azamet, tazyik ve sıkışıklık manalarına gelir. Kadir gecesi, bütün bu anlamlara cevap veren, deva olan bir gecedir. Zira bu gece için Ce- nab-ı Hak: "Helâl ile haramı ve diğer hükümleri açıkça bildiren bu kitaba, Kur’an’a yemin ederim ki, hakikaten biz onu mübarek bir gecede indirdik. Gerçek, biz onunla inançsızların uğrayacağı azabı haber vericiyiz. O, öyle bir gecedir ki her hikmetli iş, katımızdan bir emir ile, o zaman ayrılır."(3) diye buyurmaktadır. Evet, Kadir gecesinde yalnız bir sene zarfında olacak olaylar değil, bir çok senelere, asırlara, devirlere teallük edecek olayların takdiri de yapılmaktadır.
Bu mübarek gece, müminler için şeref, yücelik: çok sevap kazanma, günahlardan arınma gecesidir. Sayısızca rahmet meleklerinin yeryüzüne indiği, ma şeri bir kalabalık meydana getirdiği, ev ev ziyaret ederek mü’minlerin bağışlanması için Cenab-ı Hakk’a tazarru1 ve niyazda bulundukları bir gerçektir.
Geçen milletlerde, kahraman bir kişinin, Allah yolunda bin ay silaha sarılarak savaştığı ve bu nedenle kazandığı büyük sevabın düşünüldüğü: yine aynı şekilde başka dört kişinin seksen sene, Yüce Allah’a devamlı ibadet edip, ulaştıkları dereceye gıpta edildiği, bu sevap ve derecelerden daha fazlasını kazandıracak mübarek sûrenin geldiği Kadir gecesidir bu.
Allah Tealanın, özellikle Kadir gecesinde mü’minlere selâmı var; meleklerin de selâm ve duaları vardır. O gece şeytan zararsız hale getirilir, mü’minlerin dua ve niyazları hızlanır; Allah’ın affına nâil olacakları, kuvvetle ümit edilir ve beklenir. Yeter ki yalvaralım, yakaralım; göz yaşlarımızla günah kirlerimizi yıkamaya ve çıkarmaya çalışalım. Zira Cenab-ı Hak: "Ey Mü’minler, hepiniz Allah’a tevbe ediniz ki, felâh bulasınız." (Nûr:31), "Rabbinizden mağfiret dileyiniz, sonra da ona yöneliniz." (Hûd: 3), "Ey iman edenler, bir daha günaha dönmeyecek şekilde tevbe ediniz; Allah’a yöneliniz." (Tahrim:8), "Ey Habibim, kullarıma de ki: Ey kendilerinin aleyhinde, günahda haddi aşanlar, Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir." (Zümer:53) diye buyurmaktadır.
Sevgili Peygamberimiz (S.A.S.) de bir çok hadisi şeriflerinde tevbe etmenin gerekliliğini bildirmişlerdir. Bunlardan bir kaç tanesini örnek olarak vermek isterim: "Allah’a and içerim, kasem ederim ki, ben, Allah’a günde yetmiş defadan fazla tevbe ve istiğfar ediyorum. Ey insanlar, Allah’a tevbe ve istiğfar edi- niz."(4)
"Kulunun tevbesinden dolayı Allah Tealanın sevinci, sizden birinizin ıssız çölde devesini kaybedip de tekrar bulduğundaki, sevincinden daha fazladır. (5) "Gündüz günah işleyenlerin tevbe etmesi için, Allah, geceleyin; gece günahkâr olanların tevbe etmeleri için gündüzün, tevbeyi kabul elini açar. Bu hal, kıyamete kadar devam eder."(6)
"Akıllı kimse, kendisini sorguya çeken ve ölümden sonrası için çalışandır. Âciz kimse, nefsini hevasına tabi kılar ve Allah’dan gayret etmeden, çalışmadan bir takım şeyler bekler." (7) "Allahım, senden hidayet, takva, iffet ve gınâ isterim." (8) "İyi işler yapmakta acele ediniz. Her şeyi unutturan fakirlikten, yahut azdıran zenginlikten, aklı ve bedeni bozan hastalıktan, yahut saçma sapan söyleten ihtiyarlıktan, yahut belası daha büyük ve acı olan kıyamet den daha başka bir şey mi bekliyorsunuz." diye buyurur.
Hz. Aişe vali- “ demiz anlatıyor:
"Dedim ki Ya Resûlallah, Kadir gecesine rastlarsam ne diyeyim? Efendimiz buyurdular ki şöyle söyle: "Ey Allah’ım, Sen çok affedicisin, affı seversin, beni affeyle" (9)
Kadir gecesini görmek, anlayabilmek rahmânî bir keşfe ermekle mümkün olur ise de göz pınarlarını yaşlarla dolduran, bir daha günah işlememek üzere Allah’a söz veren ve yönelen, af edilmesi için gerçekten yalvaran, yakaran; inanç, ibadet ve ahlâkî yaşamında Kur’an esaslarına dayanan; ihlâs ve samimiyet üzere olan mü’minler, Kadir gecesini görmüş ve idrak etmişler demektir.
Kadir gecesine ait özel bir ibadet şekli yoktur. Ancak, bu mübarek gecede çokça Kur’an okumalı; tevbe, istiğfar etmeli; salat-ü selamda bulunmalı; Kelime-i Şehadet ve Kelime-i Tevhid getirmeli; kaza namazı olmayan bahtiyar Müslümanlar, diledikleri kadar nafile namaz kılmalı; kaza namazı olanlar ise en az 3-5 günlük kaza namazı kılmalı. Gündüzlerini de aynı şekilde ibadetle, teşbih ve hamdle geçirmeli.
Kadir gecesinin kesin olarak belli olmadığını, bütün senenin her hangi bir gecesi olabileceğini söyleyenler varsa da, Bakara sûresi âyet 185’de Yüce Rabbimiz "Ramazan ayı öyle bir aydır ki, insanlara doğru yolu gösteren, hak ile bâtıl arasını ayıran Kur’an o ayda indirilmiştir..." buyurarak, Kadir gecesinin Ramazan ayı içerisinde bulunan bir gecede olduğunu açıkça beyan etmiştir.
Ancak, hangi gecede olduğunda ise ittifak edilememiştir.
Sevgili Peygamberimiz (S.A.S.), Ramazan gecelerinden herhangi bir gece de Kadir gecesidir, diye araştırmak, ihya etmek ve değerlendirmek isteyen sahabeye daima müsaade etmişler, Ramazan gecelerini böylece ihlasla değerlendirmelerini istemişlerdir.
Hz. Aişe (R.A.)nin anlattığına göre, Hz. Peygamberimiz (S.A.S.), Ramazan ayının son on gününde, camide ibadete (itikâfa) çekilirler ve şöyle söylerlerdi; "Sizler Kadir gecesini Ramazan ayının son on gecesinde, hatta tek olan gecelerde arayınız." (10)
Ashabdan, Hz. Ubeyy-bin Kâ’b (R.A.) Kadir gecesinin Ramazan-ı Şerifin 27. gecesi olduğuna yemin ederdi. Hz. Abdullah bin-Mes’ud (R.A.) da Kadir gecesinin Ramazan ayında, hatta 27. gece olduğunu bilirdi; fakat, Mü minlerin özellikle o geceye ağırlık verip, diğer gün ve geceleri ihmal edeceği endişesiyle açıklamaktan çekinerlerdi diye ,,Tirmizi"de buyurulmaktadır.
Günahta ısrar eden, hak, hukuk gözetmeyen, helâl kazanç sağlamayan, Dinine, devletine faydalı olmayanlar için Kadir geceleri ne yapsın, nasıl fayda sağlasın.
Pırıl pırıl akan ilahi pınara girmeyen, kir ve paslarını gidermeye çalışmayan için pınar ne yapsın?
Sevgili Peygamberimiz (S.A.S.), buyururlar ki: "Üç şey ölünün ardından kabre kadar gider: Ailesi, malı ve ameli. Bunlardan ikisi döner, birisi kalır. Dönenlerailesi ile malı; kalan da amelidir."(11) "Cennet size ayakkabınızın bağından daha yakındır; cehennem de öyledir." (12)
"Her insan, ne gibi amel üzere ölürse, o amel üzerine dirilir." (13) "Başkalarını doğruluğa çağıran kimseye, kendisine uyanların sevabı gibi sevap verilir. Bununla beraber onların sevabından da hiç birşey eksilmez. Sapıklığa günaha çağıran kimseye de onlara uyanların günahı gibi günah verilir. Bununla beraber ona uyanların günahlarından da hiç bir şey eksilmez."(14)
Sonuç olarak denebilir ki, Kadir gecesi, Mü minin Yüce Rabbimizin rahmet ve mağfiret kapısını, açılıncaya kadar, yorulmadan, bıkmadan çalması gereken özel bir gecedir. Bir insan kulluğunun bilinci ve şuuru içerisinde ise, gerçekten bağışlanmasını, affedilmesini istiyorsa, bu mübarek gece büyük bir fırsattır. Ancak, o kişinin inancında, ibadetinde şirk, riya olmamalı; zimmetinde kul hakkı, devlet ve millet hakkı bulunmamalı. Bu kabil günah kirleri, o güzel rahmet deryasında, gerçek manada yıkanıp temizlenmeye engel olur.
Şuurlu, bilgili, müttakî, ihlâslı, ibadetleri yerli yerinde; haram ve şüpheden uzak olan bir Müslüman için hergün bayram; her gece de Kadir gecesi kadar feyizli, bereketli ve değerlidir.
Yüce Rabbimiz, bütün Müminleri, bu mübarek gecelerin feyz ve bereketine; rahmet ve gufranına erenlerden, her gece ve gündüzünü "Kadir gecesi" olacak şekilde değerlendirenlerden eylesin.
Aziz milletimizin ve bütün İslam aleminin Kadir gecesini kutlar; barış, huzur ve saadet içerisinde yaşamalarının devamını Cenab-ı Hakk’tan niyaz ederiz.

(1) Meal, Merhum Haşan Basri Çan- tay’ın Kur‘an-ı Hakim ve Meali Kerim adlı eserinden alınmıştır.
(2) Zümer Sûresi: 29
(3) Duhan Sûresi: 2-5
(4) Riyazu’s-Salihin, Babut-Tevbe
(5) Feyzûl Kadir (Ibn Hanbel, Tirmizi) Hadis No: 115
(6)Sahihi Müslim: Kitabüt-Tevbe, Ha- dis No: 2746-47
(7) Keşfül Hafa, Ahmed, Ibn Mace, Hakim (Hadis no: 2029) ve R.Salihin H.No:
(8) Feyzûl Kadir, H. No: 1492-93: 1501, 1515
(9) R. Saiihin, H.No: 575 (Tirmizi) (Menhelül Vârideyn Şerh Riyazüs- salihin)
(10) R. Saiihin, H.No: 1193 (Tirmizi)
(11) R. Saiihin, H.No: 1188-1192, (Buharı’, Müslim)
(12) R. Saiihin, H.No: 104, (Buhari, Müslim)
(13) R. Saiihin, H.No: 443, (Buhari)
(14) R. Saiihin, H.No: 116. (Müslim)