Makale

Radyo ve Televizyondaki Dini yayınlar Üzerine

Radyo ve Televizyondaki Dini Yayınlar Üzerine

Şükrü OZBUGDAY
Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi

Kimilerinin bilgi çağı, kimilerinin teknoloji asrı, kimilerinin de komünist felsefenin yıkıldığı yüzyıl dediği, son çeyreğini bitirmek üzere bulunduğumuz yirminci yüzyıl, iletişim yüzyılı olarak da nitelenebilir.01
İşte bu noktada günümüzdeki kitle ileşitim araçlarının önemi ortaya çıkmaktadır. Bunlardan özellikle televizyon artık insan kitlelerinin sosyal ve kültürel hayatlarının ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir ve bu niteliği evrensel mahiyettedir. Gelir seviyeleri yüksek olmayan alileler dahi televizyon sahibi olmakta, şehir ve köylerin en fakir sayılabilecek evlerinin çatılarında TV antenleri yükselmektedir.
İnsanların bu talepleri yanında televizyon teknolojisinde de çok önemli gelişmeler olmuş ve bunlar halen devam etmektedir. Kanal sayıları artmakta, yayınlar renkli hale dönüşmektedir. Bu süratli gelişme, televizyonun insanlar üzerindeki etkisini daha da artırmaktadır.™ Sonuçta ekran karşısındaki izleyici algıları ve “tekrar” la oluşan etkilenmeyle, “ortak görüş ve çizgi” ye gelmektedir. Dinî, kültürel ve sosyal değer yargıları bu süreçte tahrip yg da yok edilmekte ve yerine yenileri konulabilmektedir. Bir milletin öz değer ve yargılarının başında şüphesiz din gelmektedir. Çünkü din bir milleti oluşturan, manevi unsurların en önemlilerinden biridir. İnsanlığın var oluşundan beri, fert ve topluma yön vermiş, her devirde insanların yaşayış ve davranışlarında tesirini göstermiş, bütün bilim ve sanatların kaynağı olmuştur.
Diğer taraftan tarih boyunca insanlar, düşünce, inanç ve yaşayışlarını kendi toplumlarına anlatabilmek ve medeniyetlerini gelecek kuşaklara da aktarabilmek için çeşitli vasıtalardan istifade etmişlerdir. Dolayısıyle dinî inanç ve yaşayışın toplum fertlerine anlatılmasında, gelişen teknolojik vasıtaların kullanımı da kaçınılmazdır. Medeni bir toplum için din, başlıbaşına İçtimaî bir vâkıa, yayın planlanması ve uygulamasında gözardı edilmesi mümkün olmayan bir gerçektir. Biliyoruz ve inanıyoruz ki, İslam kendinden önceki dinleri aşan şekilde, mensuplarını daha aydınlık bir geleceğe yönelten, müsbet ilme itibâr eden ve sürekli ilerlemeyi esas alan bir dindir.
Bugün dünyada radyo ve televizyon yayını yapan bütün ülkelerde dinî yayınlara büyük önem verilir, yeterli yayın saati tahsis edilir ve hazırlanmasında titizlik gösterilir. T.C. Anayasası, Radyo ve Televizyon yayın kurumlarını yönlendiren kanunlar, inanç ve din hürriyeti ile, dini eğitimi teminât altına almış, uygulama esaslarını hükme bağlamıştır.®
Buna ragmen, radyo ve televizyonlarımızdaki dinî nitelikli programların, Avrupa ülkelerindekilerle mukayese edildiği zaman, kemiyet ve keyfiyet bakımından daha geride olduğunu görürüz. Örneğin, İngiltere’de televizyon ve radyolardaki toplam dinî program miktarı 772 saat olup, oran olarak diğer programlar içerisindeki yeri %5.5’dur.
İtalya’da ülke genelinde bulunan 3500 mahalli radyodan 500’ü dinî yayın yapmaktadır. 500 mahalli TV istasyonundan 45’i doğrudan kiliseye bağlı olarak yayınlarını sürdürmektedir.
Hollanda’daki yayın kuruluşlarından 4 tanesi kiliselerle organik bağı olan dinî amaçlı kuruluşlardır. Bu kuruluşlar radyo ve TV’deki programlarını kendileri hazırlıyor ve kendi kilise yetkililerince denetlendikten sonra yayınlanmaktadır.
Fransa’da dinî gruplar kendi programlarını kendileri hazırlamakta ve dinî otoritelerine kontrol ettirmektedirler. Bu programlarda naklen ibâdet yayınlarının yanısıra, dinî magazin ve sosyal problemler dile getirilmektedir.
Ayrıca, devlet televizyonu Antenne 2’de her pazar 3,5 saat dinî programlar yayınlanmakta, 1000 kadar mahalli radyodan 48 adedi sadece dinî yayın yapmaktadır.
Almanya’da düzenli dinî yayıncılığın tarihi 1952 lere dayanır. “Kilise Radyo ve Televizyon Komisyonu” adlı yayın kuruluşu, hazırladığı dinî programları ücretsiz olarak televizyon ve radyolarda, yayınlatma imkânına sahiptir. Bu kuruluşun ayrıca, çeşitli TV kanalları ve radyolarda yıllık yaklaşık 2000 saat dinî yayın yapma kontenjanı bulunmaktadır.
İspanya’da; İspanyol Radyosunda yıllık 108 saat genel dinî program, 26 saat da naklen ibâdet programı, televizyonda ise 144 saat genel dinî program, 77 saat kiliseden naklen yayın yapılmaktadır. Bundan başka Katolik kilisesinin
120 istasyonu bir radyosu mevcuttur.
Danimarka’da da televizyon ve radyolarda haftalık düzenli dinî yayın yapılmaktadır. Bu programların süresi % 1,5 civarındadır. Halen bu ülke ‘de 30 mahalli radyo ve 3 mahalli TV. dinî yayın yapmaktadır.
Portekiz’de ise, televizon’da 137 saat genel dinî yayın, kiliseden de 69 saat naklen dinî yayın yapılmakta, programlar katolik kilisenin işbirliği ile hazırlan- maktadır. Katolik kilisenin ayrıca bütün ülke çapında yayın yapan bir radyo istasyonu bulunmaktadır.
Türkiye’mizdeki dinî yayıncılığa gelince, devlet kontrolünde olan TRT’nin televizyon kanallarında toplam yıllık miktar 204 saat, radyolarda ise toplam yıllık miktar 146 saattir. Buna göre dinî yayınların diğer yayınlar içindeki oranı TV. kanallarında %1,4 radyolarda ise, %2,015, toplam %3’ dür.(4)
Özel radyo ve televizyonların bir kısmında, dinî yayınlara yer verilmezken bir kısmında TRT’nin dinî yayınlarından daha fazla yer verilmekle birlikte, muhtevâ ve niteliklerinde önemli ölçüde dinî arızaların; bidat ve hurafelerin yer aldığı müşâhede edilmektedir.
Pekçok Avrupa ülkesinde dinî programlar, ya dinî otoritelerce hazırlanmakta, ya da hazırlanan programlar onlara denetlettirilmekte veya bunlarla müştereken hazırlanmaktadır.
633 Sayılı Kanun gereğince “Toplumu din konusunda aydınlatma” görev ve yetkisi Diyanet İşleri Başkanlığınındır. Bu hükme rağmen radyo ve televizyonlarda yapılan dinî yayınlar mevzuunda bu kuruluşlarla bugüne kadar mevzûata dayalı işbirliği maalesef kurulamamıştır.
Bu yayınlarda çoğu zaman- dinî ve fıkhî yanlışlıklara kadar varan- olumsuz anlatımlara ve halkı yanlış yönlendiren batıl inanç ve hurafelere rastlan- maktadır. Halkımız bu yetersizlik ve yanlışlıklar konusunda bilmeyerek Diyanet İşleri Başkanlığı’nı suçlamaktadır.
Bu itibarla, İslam Dini gibi evrensel mesajlar taşıyan, toplum hayatı ile yakından ilgilenen, bir din adına yapılan programlarda ve onun kutsal kitabının tilâvetinde, konunun uzmanlarından müteşekkil bir kurulun görüşlerinin alınmasında zaruret vardır.

(1) Dr. Abdülbakî KESKİN; D.I.B. Genel Hizmet Politikası; I. Din Şûrası Tebliğ ve Müzâkereleri; D.I.B. Yayınları, Ankara 1995, C.2, S.237
(2) Prof. Dr. Nevzat YALÇINTAŞ; Televizyonun Dinî Hayattaki Rolü; I. Din Şûrası Tebliğ ve Müzâkereleri; D.I.B. Yayınları, Ankara 1996, C.2, S.402
(3) H. Rıdvan ÇONGUR; 60 Yılda Dinî Programlar... Diyanet Aylık Dergi, Yıl: 1992, Sayı: 14
(4) Alişen BAŞGÖNÜL; "Religious Broadcasting in Europe" adlı tez çalışmasından, Diyanet Aylık Dergi, Yıl: 1992, Sayı: 14