Makale

SU VE İNSAN

ALAATTİN KOÇAK/ Sür. Yay. Şb. Müdürlüğü

SU VE İNSAN

Yüce Allah (cc.), Kur’an-ı Kerim’de insan hayatında suyun yerini ve tartışılmaz önemini çok çarpıcı bir ifadeyle vurgulamıştır. Suyun pek büyük bir nimet olduğuna dikkat çekmiş ve şöyle buyurmuştur: “Size tohumlar, bitkiler; ağaçlan sarmaş-dolaş olmuş bağlar ve bahçeler yetiştirmek için üstüste yığılıp sıkışan bulutlardan şanl şanl akan sular indirdik."1
Bir başka ayette de Allah’a ortak koşanlara ve onların taptıklarına meydan okuyar ve şöyle buyuruyor: “Deki; suyunuz çekilecek olsa, söyleyin bakalım, size kim bir akar su getirebilir?" 2
Kainattaki bütün varlıkları yaratan ve yaşatan Yüce Allah’dır. Varlıklar içerisinden, eşref-i mahlûkat olarak insanı seçen ve tercih eden de O’dur. Üstelik, insanı en güzel surette yaratıp yeryüzünün halifesi kılmıştır.
Cenab-ı Hakk, insanı birçok nimet ve hasletlerle donatmıştır. Başta akıl nimeti olmak üzere; diğer canlılara vermediği pekçok ayrıcalıkları insana vermiştir. Mutlak Yaratıcının, insana bahşettiği nimetler, sayılamayacak kadar çoktur.
Yüce Allah, insana lütfettiği bunca güzel nimetler ve hasletlere paralel olarak-, ona bir takım görevler ve sorumluluklar yüklemiştir. Bu sebeple, insan; ömür boyu Allah’a ibadet ve kulluk etmekle mükelleftir. Daima O’nun emirlerini tutup yasaklarından sakınmak, kendisine verilen sonsuz nimetlere karşı Allah’a şükretmek gibi vazifeleri vardır insanın.
Bu hususta Yüce Yaratıcı, insanoğlunu tekrar tekrar ikaz ederek dikkatini çekmiştir. İnsanın başıboş bırakılmadığını, dünya hayatındaki güzel davranışlarından dolayı müka- faatlandırılacağını, hatalı hareketlerinden de mesul tutulacağını bildirmiştir. Verdiği nimetlere karşı nankörlük yapılmamasını istemiştir. İstisnasız herkesin verilen nimetlerden ve bu dünyada yapıp-ettiklerinden kıyamet gününde hesaba çekileceğini önceden beyan etmiştir.
Yüce Allah (c.c.), yarattıklarının hepsinden üstün tuttuğu insanı, şerefli ve mükerrem kıldı. Onun dünyada ve âhirette mutluluğunu sağlayacak sebepleri ve imkanları yarattı. Canlı-cansız bütün varlıkları insanın emrine ve hizmetine musahhar kılan O’dur. İnsan unsurunu huzur ve rahata erdirmek için, dünyayı sayısız nimetlerle kuşatan yine O Yüce Kudrettir. O, insandan lütfunu esirgememiştir. İnsanın muhtaç olduğu her türlü nimeti cömertçe ihsan etmiştir...
İşte biz insanlara ve diğer canlılara bahşedilen bu sayısız nimetlerin en hayatî ve en önemlilerinden bir tanesi de “su” nimetidir. Su o derece kıymetli bir nimettir ki, onsuz hayat imkânsızdır. Hele bir canlı varlık için; susuz hayat asla düşünülemez.... Su, Aziz ve celil olan Yüce Allah’ın bizler için yarattığı aziz bir nimettir. O nedenle atalarımız, yapılan bir iyilik, ikram edilen bir bardak soğuk suyu aziz bilmişlerdir. İkram edilen su ile, yanan yüreklerin serinlemesi karşısında, memnuniyet belirtirken: “su gibi aziz ol” duasında bulunmuşlardır. Suyu canımız gibi aziz bilmeli, gözümüz gibi sakınmalıyız. Onu bilinçsiz ve hoyratça kullanmaktan kaçınmalıyız.
Evimizde, İşyerimizde, okulumuz. da, kışlamızda, hastanemizde ve gasilhanemizde hep su kullanıyoruz. Her zaman o büyük nimetten yararlanıyor ve içinde yüzüyoruz. Elimizi, yüzümüzü yıkarken boşa akıttığımız su! İnsana ve bütün canlılara hayat veren bir damla... Yağmur damlası, yapraklar üzerinde tutunup kalan çiğ . damlası, kapalı çeşme musluğundan akan tek damla, ağlayan insanın gözlerinden akan damlalar. Bütün bunlar biraraya toplanacak olsa göl olur. Verimli tarlalar, bağlar, bahçeler sulanır, bereket olur. Eğer toprak suyu emip içmezse sel olur, felâket gelir!...
Bir damla sudan ne çıkar mantığı çok yanlıştır. Onu katiyyen hafife alamayız. Atalarımız: “Damlaya damlaya göl olur” dememişler midir? Bir damla su kaya deliğinde donarsa kayayı çatlatır. Buhar olursa koca bir gemiyi ı yürütür. Hiç birimiz bir damla suyu küçümseme, heder etme hakkına ve lüksüne sahip değiliz. Bir damla suda bile Cenab-ı Hakk’ın sonsuz kuvveti ve kudreti gizlidir...
Yüce Rabbımız Enbiya Sûresinin
30. âyetinde: “Biz her diri şeyi sudan meydana getirdik” buyuruyor.
Bir damlasının bile hayat kurtardığı düşünülürse; suyun kadrini ve kıymetini iyi bilmek gerekir. Su hayattır. Hayat da su. Zira, hayat su ile başlamıştır...
Dudakları kuruyan hastalar su isterler. Yaralı bir insan veya bir başka canlı su ister. Son nefeslerini alıp vermekte olan insanın ağzı su ile ıslatılır... Bütün bunlar, canlıların hayatında suyun ne kadar önemli, nasıl vazgeçilmez bir ihtiyaç maddesi olduğunu göstermiyor mu?
Uçsuz-bucaksız kızgın kum çölünün bir köşesinde yeşilliklerle süslü bir vaha. Ortasında geniş, durgun, tatlı sulu, pırıl pırıl güzel bir göl. Bütün bunları, yukarıdan adeta bir örtü gibi kaplamış masmavi bir gökyüzü. Günlerden beri aç, susuz, yorgun-argın yol kateden bir insan tesadüfen buldu burayı. Son derece yorgun, bitkin ve ter içindeydi. Harâret basmıştı bütün hücrelerini... Hemen atından indi. Kollarını sıvayıp elini yüzünü yıkadı. İki avucuyla kana kana su içti. Diz çöküp, başını suyun içine saldı. Bu hareketi birkaç defa tekrar etti. Serinleyip “oh” dedi... Sonra bütün benliğini kaplayan bir "rehavet içinde suya dikti gözlerini. Hafifçe tebessüm ederek: "Allah’ım! Sana çok. şükür” dedi. Sonra, gökyüzünün suya aksedişine baktı uzun uzun....Onca yorgunluk ve bitkinliği bir nebze olsun atmıştı üstünden. Amansız çöl sıcağında yanıp kavrulan ciğerleri serinlemiş, içi biraz rahatlamıştı. Birden dudakları şu sözcükleri terennüm etmeye başladı: “Sen ne büyüksün ya Rabbi! Ne güzel gökyüzü ne serin bir vaha, ne güzel bir manzara. Şükürler olsun sana, çok şükür Ya Rabbi!..”
Sahip olduğumuz bütün ihtiyaç ve tüketim maddelerinin kullanımında ve değerlendirilmesinde olduğu gibi, suyun kullanımında da azami hassasiyeti göstermek zorundayız. Onu en tasarruflu bir biçimde kullanmaya alışmalıyız. Zira, konuya millî ekonomimiz açısından yaklaştığımızda da buna mecburuz! Yüce dinimizin her türlü israfı yasaklamış olduğunu asla unutmayalım!...
Hayatınızda hep, ama hep su gibi aziz olmanız dileğiyle...

(1) Nebe, 14, 16.
(2) Mülk, 30.