Makale

30 AĞUSTOS VE ZAFERLERİMİZ

Merhaba

30 AĞUSTOS VE ZAFERLERİMİZ

Harun ÖZDEMİRCİ
Dini Yayınlar Dairesi Başkanı

Tarihimizde Ağustos Ayı’nın yüce Milletimiz için büyük önemi vardır. Ağustos Ayı birçok zafer coşkusunun milletçe yaşandığı bir zaman dilimidir.
Bu zaferlerden ikisi var ki, Türk tarihi için önemli bir dönüm noktası olmuştur. Bunlardan ilki Anadolu’nun kapılarını Türk Milleti’ne açan 1071 Malazgirt Zaferi. İkincisi ise kendisine yurt edindiği Anadolu’dan Türk’ü atma planlarının yapıldığı ve karış karış topraklarının istila edildiği bir dönemde, bu toprakların Türk yurdu olarak kalacağının dünyaya bir kez daha öğretildiği İstiklal mücadelemizde önemli yeri olan Büyük Taarruz’dur.
Bu cennet vatanın bize yurt olması kolay kazanılmış bir sonuç değildir. Ağır bedeller ödenmiş ve büyük mücadeleler verilmiştir. Büyük zaferler büyük milletlerin işidir. Milleti harekete geçiren ise kendi içerisinden çıkardığı kahramanlardır. Bu millet Anadolu’yu yurt edinmeye karar verdiğinde Alparslan’ı, bu topraklar elinden çıkmak üzere iken de Mustafa Kemal’i çıkarmıştır. Onlar bayrakları bayrak yapanın üzerindeki kan, toprağı vatan yapanın da uğruna verilen can olduğunu bilen, en zor ve en kötü günde dahi gözünü kırpmadan canını ve kanını vereceğini hiç şüphe duymadan kavrayan kahramanlarımızdır. Bunun içindir ki bu iki büyük zafer onlara nasip olmuştur.
Büyük zaferler, büyük kahramanların öncülüğünde, güçlü ve kararlı ordularla elde edilebilir. Orduyu güçlü kılan sadece donanımı değil, milletten aldığı moral destektir. Bunun içindir ki millî mücadele yıllarında hatiplerimiz, şairlerimiz ordunun moral gücünü ayakta tutmak için gayret göstermişler ve halkla orduyu bütünleştirmek için çaba sarfetmişlerdir. Millî şarimiz Mehmet Akif Ersoy’un millî mücadele yıllarında yazdığı şu mısraları bunun en güzel örneğidir.
“Yılmam ölümden yaradan, askerim;
Orduma "gazi” dedi Peygamberim.
Bir dileğim var, ölürüm, isterim:
Yurduma tek düşman ayak basmasın.
Amin! Desin hep birden yiğitler,
“Allahüekber!" gökten şehitler.
Amin! Amin! Allahüekber!"
İşte ay yıldızlı bayrağımızın dalgalandığı, ezanların minarelerden susmadığı, Anadolu’nun bize vatan olarak kalmasını sağlayan 30 Ağustos Zaferi’nin üzerinden 79 yıl geçmiştir. Ancak unutmayalım ki, düşmanlarımızın cennet vatanımız üzerindeki emelleri ve hesaplan sona ermiş değildir. Taktik ve yöntem değiştirmiştir. Çanakkale’de, Sakarya’da, Dumlupınar’da topla, tüfekle istiklal ve hürriyetimizi elimizden almayı başaramayanlar, bizi içten yıkmak istemektedirler. Özellikle milletimizin arasına çeşitli vesilelerle sokulmak istenen ayrımcılığın hepsi esasen bu sinsi oyunların bir parçasıdır.
Bu sinsi plan zaman zaman ülkemizde içeride buldukları işbirlikçileri vasıtasıyla çeşitli ayrımcılığa dayalı şiddet ve terör olaylarını çıkarma çabalarıyla su yüzüne çıkmaktadır. Şiddet ve teröre geçit vermeyen ordumuz ve güvenlik kuvvetlerimizin varlığı, onları rahatsız etmekte ve başka bir oyunu tezgahlama hevesine sürüklemektedir. Ordu ve güvenlik kuvvetlerinin millet nezdindeki kuvveyi maneviyesini yıkmak, bu güçlerimizle halkı karşı karşıya getirmek. Buna asla fırsat vermemeliyiz ve hepimiz bu sorumluluğumuzun bilincinde hareket etmeliyiz.
Öyleyse bize düşen, tarihi hadiselerden ibret almak, uyanık olmak, bu hain oyunlara gelmemektir. Yüce dinimizin bizden istediği birlik, beraberlik, kardeşlik, sevgi ve hoşgörü içerisinde vatanımızın ve devletimizin kalkınması ve güçlenmesi için gayret göstermemizdir. Bunu başarabildiğimiz takdirde geleceğimize güvenle bakabilir ve kanlarıyla sulayarak vatan yapıp, bize bu toprakları emanet eden şehitlerimizin ve atalarımızın ruhlarını şad etmiş oluruz.
Zaferlerle dolu geçmişimizi anmamızı anlamlı kılan ondan ders çıkarmaktır. Bu vesileyle bu toprakları Türk vatanı haline getiren kahraman ecdadımızı, bütün şehitlerimizi bir kez daha rahmetle, gazilerimizi de şükran ve minnetle anıyor, birlik ve dirliğimizin bozulmamasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyorum.
Herşey gönlünüzce olsun, hoşça kalınız.