Makale

TARİHİ BİR YILDÖNÜMÜ VE GENÇLİK

Başyazı

TARİHİ BİR YILDÖNÜMÜ VE GENÇLİK

Mehmet Nuri YILMAZ
Diyanet İşleri Başkanı

Onsekizinci asırdan itibaren İslâm dünyasının gerilemesiyle birlikte, Batılı müstemlekeci devletlerin işgaline uğramaya başlaması ve Birinci Dünya Savaşı öncesinde bazı batılı devletlerin kendi aralarında; "Hasta Adam" ismiyle adlandırdıkları Osmanlı’nın topraklan üzerinde pazarlık yapmaları, bütün İslâm dünyasının koruyucusu ve önderi konumunda olan Devlet-i Aliyye’nin merkezi olan İstanbul’un harbin sonunda işgal kuvvetlerinin kontrolüne girmesi, bütün Anadolu’da ve İslâm dünyasında derin bir üzüntüyle karşılanmıştır. 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi’nden sonra, üç yıl önce Çanakkale önlerinde mağlup olan İngiliz, Fransız, İtalyan donanmaları mütareke hükümlerine göre rahat rahat İstanbul’a gelmişler, gemilerini Padişah Sarayı’nın ve Meclis-i Mebusan’ın önünde demirlemişlerdi. Türk aydınlarını ve vatanperverlerini canevinden vuran bu gelişme, halkın da derin bir endişe ve karamsarlık içine düşmesine sebep olmuştur. Bununla birlikte II . Meşrutiyet devrinde izlenen Almanya’ya yakınlık politikası yerine, şimdi İngiliz, Amerikan ve Fransız sempatizanı politikalar takip edilmesi bazı basın-ya- yın organlarında hararetle savunuluyordu. Müttefik devletler Anadolu’yu dahi küçük parçalara bölmenin hazırlığı içinde idiler. 15 Mayıs 1919’da İzmir’in Yunanlılarca işgal edilmesi bütün Anadolu’da tepki ile karşılandı. İşgallere karşı mitingler düzenlendi. Dernekler kuruldu. 19 Mayıs 1919’da Üçüncü Ordu Müfettişi olarak Samsun’a çıkan Fahri Yaver-i Hazret-i Şehriyarî Mirliva (Tümgeneral) Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun, Havza ve Amasya’da başlattığı direniş faaliyetleri derin bir coşku ile desteklenmiştir. Mahallî din görevlilerinin bu konuda Mustafa Kemal PAŞA’ya, Rauf ORBAY’a, Rafet BELE’ye verdiği destek ve ilgi önemlidir. Aynı destek Erzurum ve Sivas Kongresi’nde de devam etmiş, İslâm dininin; "İstiklal ve vatan savunmasına verdiği önem" konusundaki ana temaları bu dönemde Ulema ve Taleb-i Ulûm tarafından samimiyetle dile getirilmiş ve Anadolu halkı şuurlandırılmıştır. Denizli Müftüsü A. Hulusi Efendi, Ankara Müftüsü M. Rifat (BÖREKÇİ) ve Erzurum’da Raif Hoca bu hareketin manevî mimari arı ndandır.
23 Nisan 1920’de Ankara’da açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışından itibaren bu destek artarak gelişmiştir. Millî şair M. Akif ERSOY ve Sebilü’r-Reşad Gazetesi ekibi de Ankara’ya gelmiş; Mehmet Akif de Burdur Mebusu olarak Meclise girmiştir. En buhranlı günlerde Akif, gelecekten emin bir ruh hali içinde idi. Şu mısraları 1921 yılında yazmıştır;
"Saldırsa da Ehl-i Salib ordusu kol kol, Üçyüz bu kadar milyon esir olmaz emin ol!"
Türk’ün başlattığı bu mücadele aynı zamanda İslâm dünyasının da kurtuluş mücadelesi idi. 1922’deki Büyük Taarruz’un Türk ordularının kesin zaferi ile sonuçlanması İslâm-Türk dünyasında sevinçle karşılanmıştır. 1912’den itibaren 10 yıl savaşmış olan Müslüman Türk Milleti’nin, Müstemlekeciliğe direnme konusunda da en büyük dayanak ve önder olduğu Alem-i İslâm’a bir kez daha ispat edilmiştir. 19 Mayıs 1919 tarihi milletimizin tarihinde çok önemli bir dönüm noktasıdır. Sıkıntı, bunalım ve ümitsizliğin yaygınlaştığı bir dönemde; dinî-millî hamaset ruhuyla "Ya istiklal, ya ölüm!" parolasıyla başlatılan bu hareket, nusret-i İlahî ve fedakarlıkla dolu mücadele sonunda zaferle neticelenmiştir. Yeni nesiller bu tarihi, Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı olarak kutlarken; bu olayın taşıdığı manayı ve’ gerektirdiği tarih şuurunu da kavramak zorundadır. Yeni sayıda buluşmak üzere.