Makale

SÜTÇÜ İMAM VE BAYRAK HADİSESİ

SÜTÇÜ İMAM VE BAYRAK HADİSESİ

Şerafettin ÖZDEMİR

Tarih 22 Şubat 1919… Hür doğmuş hür yaşamış, esaret nedir görmemiş, zilletin acısını tatmamış olan Maraş’ımızın İngiliz’ler tarafından işgal edildiği gündür. Millî hislerden mahrum milletler ve devletler, namusuyla, şerefiyle yasamak isteyen ve yaşayan milletlere felaket getirmekte kat’iyyen tereddüt göstermezler. Halbuki Maraş’lılar milliyetlerini ve dinlerini seven namuslarıyla hür olarak yaşayan insanlardır.
Güney ve Doğu Bölgemizde olduğu gibi, İngiliz Albayı Thomas Edward Lawren-ce’nin gizli desise ve entrikala-n ile İngilizler mezkûr tarihte Ermeni’lerin ve rahiplerinin bandoian eşliğinde sevinç gösterileri arasında, çiçeklerle zafer naralan ile Şeyhadil Mevkiinden Maraş’a girmişlerdi, ama görülen ve hissedilen odur ki, ileriyi düşünen gelecek tehlikeyi sezen İngiliz’ler 15 Eylül 1919 da Fransızlarla "Suriye itilaflanâmesini’ imza ederler. Buna göre:
1 Kasım 1919 da Maraş’ı terkedip yerlerini Fransız mütecavizlerine bırakırlar. Fransızlar ebedî Türk Yurdu olan ve olacak Maraş’ı 15 Eylül 1919 da işgale başladılar. Başladılar ama, yine Ermeniler Maraş sokaklarında nara atıyorlar bağırıyorlar, zafer sarhoşluğu içerisinde "Kahrolsun Türkler, kahrolsun Türk Padişahı, yaşasın Fransızlar ve Ermeniler" diye avaz avaz çığlık koparıyorlardı. Nihayet Fransızlar, Ekim 1919 Çarşamba günü meni çetelerinin öncülüğünde mağrurca Maraş’a girdiler.
Ermeni Stirek Fransız lejyönerlerini karşılamak için şehirde ne kadar davulcu, zurnacı varsa istedikleri ücreti vererek tutmak ister. Bu maksatla en iyi davulcu Çeribaşı Halil ağayı bulur ve teklif eder, ağadan aldığı cevap enteresandır. Halil ağa: "Eğer göndereceğim davulları altın ile dolduracak da olsanız yine de oraya bir tek davul bir tek zurna göndermem, din kardeşlerimin bağrına çomağımı vuramam" der.
Fransızlar Ermeni işbirliği içerisinde güle oynaya Maraş’a girdiler ama, bu işgal karşısında imanlı, vatansever Maraş insanı, hasılı hürriyet sever Türk insanı bu işgali, bu çılgınlığı bu rezaleti kabul edecek bağrına taş basıp olayı içine sindirebilecek miydi? Hayır, milyon defa hayır...
Daha işgalin ilk günleri... 31 Ekim 1919 Cuma günü Fransızlardan güç ve kuvvet alan şımarık Ermeniler Maraş sokak ve caddelerine dağılmışlar rastladıkları Türklere hakaret ediyor, dine imana mukaddesata dil uzatıyor, Fransız işgalcileri de bu acı manzaralara seyirci kalıyordu. Sarhoş Ermenilerden birisi içtiği içkinin tesiri ile hamamdan çıkan bir Türk hanımına saldırdı ve peçesini yırttı. "Artık burası Türklerin değildir. Fransız Memleketinde peçe ile gezilmez" diyerek Türk kadınına ilişmek istedi. Peçesi yırtılan hanım bayıldı. İşte tam bu sırada olayı gören Sütçü İmam, Hazreti Hamza’nın (RA) kafir Ebû Cehil’in kafasını yaraladığı gibi, hemen silahını çekerek Ermeni askerlerine doğrulttu ve bir Ermeniyi yere sererek, oradan uzaklaştı. Küçücük bir dükkanda sütçülük yaparak geçimini temin e den Kahramanımız Uzunoluk Camiinde imamlık yapıyordu. Onun içindir ki Millî Mücadelede mütecaviz ve emperyalist kuvvetlere karşı ilk defa silah çeken Sütçü İmam, Kurtuluş savaşımızın da muştusu olmuştur.
Ermeni’ler Fransız Komutanı Yüzbaşı Andre’yi Maraş kalesindeki Türk bayrağının indirilerek yerine Fransız bayrağının çekilmesi için tahrik ettiler. Nitemik kaledeki Türk bayrağı indirilerek yerine Fransız bayrağı çekildi. Çekildi ama, imanlı, bayrağına aşık, zulmü kabul ermeyen aziz milletimiz, 28 Kasım 1919 cuma günü kalede Türk bayrağının indirildiğini görünce Cuma namazı için camide toplanmaya başladılar. Ezan okundu. Sünnetler kılındı. Hatip hutbe okumaya başladı. Daha Elhamdülillah der demez, dışarıda "Bayraksız Namaz Kılınmaz" sesleri duyuldu. Büyük bir heyacanla, tekbirler getirip minberdeki sancak alınarak, kalabalık bir cemaat kaleye doğru yürüyüşe geçti. Ulu cami imamı Rıdvan Hocanın hürriyeti elinden alınan bir milletin cuma namazı kılmasının dinen uygun olmadığını beyan etmesi he-yacanı doruk noktasına ulaştırdı.
Kaleye ilk defa ulaşmayı başaran Onbaşı Osman Fransız bayrağını indirip yerine Türk Bayrağını öperek, yüzüne, gözüne sürerek göndere çekti. Daha sonra kale burçlannda bayrağımızı gören halk da cuma namazını eda eyledi. Bu arada Maraş Müdafaa-i Hukuk Cemiyyeti kurularak Ulu Cami Medresesinde çalışmalarına başladı. Dolayısıyla vatansever Maraş halkı ayaklanmış dişini tırnağına takarak kazmasını, küreğini, baltasını, nacağını silah yaparak sokak çatışmalannı başlattı. Bir taraftan Türkoglu islahiye ve Antep taraflanndan gelen Fransız kuvvetlerine, Milli kuvvetlerimiz ağır zayiatlar verdirirken içerde de halk, imanını silah yaparak, 22 gün geceli-gündüzlü süren kanlı çatışmalar neticesinde 11 Şubat 1920 günü General Querette Ma-raş’tan geri çekilme kararı almıştır.
Kış, soğuk açlık, yokluk kıtlık, zulüm aziz milletimize nevbahar, gül-gülizar mütecaviz ve işgalci Fransızlara da tarihi bir ders, unutulmayacak bir tokat, hafızalardan ilelebed silinmeyecek bir realite olmuştur. Maraş’ımız dan Fransızların hezimetle rezaletle çekilmesine müteakip Mustafa Kemal Paşa ve Kazım Kara Bekir Paşa çektikleri telgraflarla Maraş’lıları kutladılar. Mustafa Kemal telgrafında:
"Garp Medeniyyetinin lideri olduğunu iddia eden Fransızların zulüm ve yolsuzluğuna ve 10 yıldan beri fiili haki-meyitini imha hareketine karşı milletimiz silahla müdafaaya mecbur olmuştur. 20 güne yakın bir zaman zarfında Ermeni’lerle birleşen Fransız kuvvetlerine her türlü mahrumiyet içinde karşı koyan ve muvaffak olan Kahraman Maraş’lıları bütün memleket namına tebrik ederiz. Maraş’lıların bu kahramanca müdafaaları ile millet davasının azamet ve yüceliğini milletimizin yaşamak, müstakilen yaşamak hususundaki iradelerini bütün dünyaya karşı ilan ettiler. Şehitlerimize dualar, kahramanlarımıza hürmetler, selamlar.
Erzurum vilayetimizde bulunan XV. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa da, Maraş Mutasarrıflığına gönderdiği telgrafında "Maraş Kahramanlarının Türklüğe has olan celadet ve fedakârlıkları neticesinde sevgili bayrağımızın yine Maraş üzerinde dalgalandığını haber almakla bütün Kolordum büyük bir sevinç duymaktadır. Öldünüz, fakat TÜRKLÜĞÜ ÖLDÜRTMEDİNİZ. Necip tarihimize hayatınızla emsalsiz bir menkibe-i celadet yazdınız. Maraşlılann ve sizin alınlarınızdan öper, Kolordumun samimi hislerini arzeylerim."