Makale

SUN'I İLKAH'LA İLGİLİ BAŞKANIMIZ SAYIN LÛTFİ DOĞAN’IN BEYANÂTI

SUN’I İLKAH’LA İLGİLİ BAŞKANIMIZ SAYIN LÛTFİ DOĞAN’IN BEYANÂTI

"İslâmiyet, insanı lâyık olduğu en üstün’dereceye yükseltmiş ve yaratıl­mışların en şereflisi olduğunu kainata îlân etmiştir. İslâmiyet, insanın ve in­sanlığın bu şerefli mevkiini koruması İçin de şu beş husûsu kabûl etmiştir: . 1 — Aklı muhafaza, 2 — Dînî muhafaza, 3 — Can emniyetini muha­faza, 4 — Nesli muhafaza, 5 — Servetin muhafazası.

Görülüyor ki, İnsanlığın normal bir şekilde huzurunu sağlamak için neslin muhafazası, dînî bakımdan bir zarörettir. Bunun İçin de âile yuvası mukaddes bir müessese olarak kurulmuştur. Nikâhın zıddına olan ve neslin bozulmasına yol açan zinâ ve buna vesîle olacak her türlü davranışlar dînen yasak kılınmıştır. Bu prensiplerdeki yücelik açıktır.

Bunun İçindir ki, hiçbir millet meşru âile kurmak- faziletinden kendisini yoksun bırakmamıştır. Çünkü, başka türlü hareket İnsan tabiatına aykırıdır. Bu durumun böyle devam etmesi İnsanlık haysiyet ve şerefi için bir zarûret- tir. ifade edilmesi dahi İnsanı ürperten ve tiksinti veren "Sun’î İlkah keyfi­yeti" dînî bâkımdan memnu olduğu gibi İnsanlık haysiyetine tevcih edilen darbelerin en ağırlarından olduğu âşikârdır. Böyle bir konunun İlmî araştır­malarla da müsbet bir İlgisi düşünülemez."

LÜtfi DOĞAN
Diyanet İşleri Başkan V.
İzmir, 8 Haziran 1970 .
ÖZEL
Sayın lûffi Doğan
Diyanet işleri Başkan Vekili
Diyanet işleri Başkanlığı
Ankara
Muhterem Efendim,

5 Haziran 1970 Cuma günü, sun’î ilkah hakkında, Türk Haberler Ajansına vermiş olduğunuz beyanâtı dikkatle okudum ve sîzlere yazmağı uygun buldum.

Bir înfertilite kliniği nasıl çalışır {kısırlık kliniği) şeklinde, basına vermiş olduğum malûmat, sansasyonel bir havadis olması için, bütün diğer kısımları çıkartılmış, sanki bütün işimiz yatnız sun’î İlkahmış gibi, ortaya en büyük manşetlerle atılmıştır. Aynı havadisi, ben de, bir okuyucu olarak okumuş olsaydım, çoğunluğun gösterdiği tepkiyi gösterirdim. Haberi tekzip etmememe gelince, buna âit sebepleri şöyle sıralayabilirim:

Makalede, az da olsa, bîr hakîkat payı mevcuttu; makalenin yayınlanmasından hemen sonra, vazifelen yurt dışına çıktım ve ancak Mayıs sonlarında döndüm; tekzip edilen makaleler, nasıl anlaşılmaz şekilde basılmaktadır, bunu her gün gazetelerde görmekteyiz; halkın ve otoritelerin, bu husustaki görüşlerini merak etmekteydim.

Yurt dışında, muhtelif tarihlerde, kısırlık kliniklerinde, uzman olarak çalıştıktan sonra, 1968 yılında yurda döndüm. Yurt dışında çalıştığım sürece yapmış olduğum araştırmalar 9 ayrt makale halinde muhtelif yabancı tıp mecmualarında, bu arada da birkaçı, Hacettepe Tıp/Cerrahi mecmuasında da basılmıştır. Bu makalelerden bîri de, yurt dışında yapılmış olan 39 sun’î İlkah’a ve neticelerine âitti.
Türkiye’de, sun’î ilkah konusundaki çalışmama gelince: Gazetenin 66 adet diye gösterdiği raksm, tam bir mübalâğadır. Gâyem, yurda dönüşte, kadınlarda mevcut ve adına cervical facıor ve sperm immunity dediğimiz ve kısırlığa, kocaları tamamen normal olsa dahî sepep olan bu iki problem üzerinde? Çalışmaktı ve çalıştım. Su hâdiselerde, erkek tamamen normal, fakat kadının rahim ağzı ifrazında bir bozukluk veya meniye karşı olan bir bağışıklık sebebiyle gebelik olmamaktadır. Teşhis konunca, yegâne bildiğimiz tedavi yolu, taze meniyi (kocadan alınan) eşinin rahmi içine, muayyen bir teknikte, yumurtlama günü zerketmektir. Bu çalışmamızla elde ettiğimiz gebeliklerin sayısı, yüz güldürücü olmuştur.

Kocasının tedavisi imkânsız olduğu durumlarda, kart kocanın ısrarı ve yazılı muvafakatleriyle ve yalnız evli çiftlere, başka bîr şahıstan meni almak suretiyle de sun’î ilkah yapılmıştır Bu hastaların adedi Türkiye’de dörttür. Vak’aların ilk ikisi, karı ve kocanın ecnebi uyruklu ve vericilerin de ecnebi olduğu vak’alardır. Bu iki çift, halen yurt dışındadırlar ve gebeliklerinin âktbetini bilmiyoruz. Diğer iki vak’ada, kan koca Türkfürler. Bu vak’alardan ilki, iki aylık bir düşük ile neticelendi, diğerinin ise, gebeliğinin devam ettiğini zannediyoruz, zîrâ, bu mesele gazeteye aksettikten sonra kendilerini bir daha göremedik. Mart 1970’den sonra, başka sun’î ilkah yapmadık ve durdurmağa karar verdik Sun’î İlkah, kliniğimizde, tekrar başlamamak üzere, tam olarak durdurulmuştur.

Yukarıda îzah edilen metodlarla ve yumurtiama mekanizması bozuk kadınları yumurtlatan İlâçlarımız ve kapalı tüplerini açmak İçin kullandığımız ve adına çan dediğimiz plâstik âletler sâyesinde, yurdumuzda, hâlen başka kliniklerde tedavisi mümkün olmayacak 60 kadar kadının gebe kalmasına yardım ettik. Hürriyet gazetesindeki 66 rakamı da herhalde buradan gelmektedir.
Sun’î ilkah yapmadan önce, hukukî yönleri için, hukuk müşavirleriyle görüştüm. Sun’î îlkah’ın evli çiftlerde ve kocasının da yazılı müsâadesi sonucu yapılması sebebiyle, bunun bir zinâ gîbi kabul edileceğini tahmin etmedim ve ortada bir cinsî temas olmadığından, bir evlât edinme şeklinde kabûl ettiğimden, dînî otoritelerle temas etmedim. Hatalı hareket etmiş olduğumu şimdi görmekteyim.

Hiçbir maddî menfaat gözetmeyen, özel muayenehânesi olmayan, yalnız muayyen bir devlet maaşı alan Hacettepe Üniversitesinin Ödediğiyle geçinen ve kirada oturan bir hekimim. Sun’î ilkahlar da tamamen ücretsiz yapılmıştır ve gâyemiz çocuk sevgisiyle çırpınanlara hizmet etmekti.

Yukarıda da belirttiğim gibi, sun’î ilkah’ın her türlüsü (kocanın menisı ve yabancı meni ile) Mart 1970 târihindenberi durdurulmuş bulunmaktadır ve tekrar başlamayacaktır.
Durumu bilgilerinize arzeder, en derin hürmetlerimin kabûlünü rica ederim.

Doçent Dr. Kemal ÜSTAY