Makale

Süleyman Nahîfî Ve Fazîlet-İ Savm (ZUHRÜ’L-ÂHİRE) Adlı Eseri

Süleyman Nahîfî Ve
Fazîlet-İ Savm (ZUHRÜ’L-ÂHİRE) Adlı Eseri

Dr. Âmil ÇELEBİOĞLU

Süleyman Mehmed Nahîfî, mîlâdî on yedinci asrın takriben ortalarında doğ­muştur. Babası Abdurrahman, onun da babası Yazıcı Salih’dir.1 Devrinin meşhur âlim ve hattatlarından ve aynı zamanda nakşibendî tarikatı şeyhlerin­den olan Müstakimzâde Süleyman Sa’deddin Efendi (1718-1787) ile amca çocuklarıdır.2

Nahîfî, rahatlıkla Arapça, Farsça tercümeler yapacak ve şiirler yazacak kadar bu dillere ve kültürlerine hâkimdir. Meşhur hattat Hâfız Osman’dan sü­lüs ve nesih’den icâzet alıp sonraları ta’lîkde de mahâret kazanmıştır.3

Babasının yeniçeri olması hasebiyle Nahîfî de ilkin yeniçeri kalemine girer. Ebû Kavuk Mehmed Paşa’nın yanında yazıcı olarak İran taraflarını, ayrıca Konya tarîkıyla Mısır’ı, İbrâhim Ağa (Dâmad İbrâhim Paşa) yanında da Avusturya taraflarını dolaşır. Baş Mukataacılık, şıkk-ı sânî defterdarlığı gibi vazifelerde bulunup en son defterdâr-ı şıkk-ı sânî iken kendi isteği ile mütekâid olur. 1151 (1738-39) de âlem-i cemâle intikal eder. Mezarı, Topkapı dışın­da “Müslüman Fransız Mezarlığı” yanındaki köşededir. Taşındaki kıt’anın “Bu Süleyman-ı Nahîfî rûhuna el-Fâtiha” mısra’ı ölüm târihini verir.4

Süleyman Nahîfî, ilmi ve kültürüyle kuvvetli ve dînî heyecanı hâkim velûd bir san’atkârdır. En çok na’t-ı şerîf yazan şâirlerimizden birisidir.

“Bülbül-i nâlân olup

Çağırırım dost dost

Ol güle hayran olup

Çağırırım dost dost.

Cezbe-i şevk u visal

Buldu Nahîfî kemâl

Yunus u Mısrî-misâl

Çağırırım dost dost.”

gibi Yûnus tesirinde birçok İlâhileri ve çeşitli makamlarda bestelenmiş şiirleri vardır.5

Dîvan, Hilyetü’l-Envâr, Mevlîdü’n-Nebî, Kasîde-i Bürde şerh ve tahmisleri gibi vs. eserlerinin yanında Nahîfî’nin asıl şöhretini, Hazret-i Mevlânâ’nın altı ciltlik Mesnevî’sinin manzum tercemesi sağlamıştır.6

İslâmî edebiyatta “Fazîlet-nâmeler” umûmî adı altında edebî bir nev’i olarak gruplandırabileceğimiz ve şimdiye kadar bütünüyle üzerinde durulmamış bir hayli eser mevcuddur.

Hemen her mevzuda manzum veya mensur olarak çeşitli fazîlet-nâmeler, te’lif veya terceme olarak kaleme alınmıştır, içlerinde gerçekten târihî ve edebî kıymeti hâiz olanlar çoktur. Bunlar, mevzularına ve şekillerine göre tas­nif edilip incelendikçe bilhassa İslâmî Türk edebiyatındaki edebî nevi’lerin ve şiir mevzularının sanıldığından çok daha fazla olduğu bu vesîle ile de görü­lecektir.

Manzum veya mensur, küçük veya büyük hacimde karşılaştığımız fazîlet - nâme tipindeki eserler, çok kere isimleriyle nevi’lerini ve muhtevalarını belirt­tiği gibi değişik bir adla da karşımıza çıkmaktadırlar.

Fazîlet-nâmeler, İslâm âleminin mukaddes şehirlerinin faziletine, târihine ve çeşitli husûsiyetlerine dâir olabilirler; Fezâilü’l-Mekke, Fezâilü Mekke ve’l- Medîne ve’l-Kuds, Fezâil-i Harameyn-i Şerîfeyn, Fezâil-i Mısr, Fezâil-i Şam vs. gibi. Veya Fezâil-i Mescid-i Aksâ, Fezâil-i Hulefâ-i Râşidîn, Fezâil-i Hazret-i Alî, Fezâil-i Kureyş, Fezâilü’l-Etrak gibi ma’bed, halîfe, şahıs ve milletlerin fazîlet ve husûsiyetlerine dâirdir. Yâhud da Fezâil-i Kur’ân, Fezâilü’l-Cihad, Fezâilü’l-Ezkâr, Fezâilü’ş-Şuhûr, Fezâil-i Ramazan, Fezâilü’s-Sıyâm gibi deği­şik mevzulardadır.

Bunlardan takdîm etmiş olduğumuz Süleyman Mehmed Nahîfî’nin “Fazîlet-i Savm”ı, mesnevî şeklinde olup iki yüz elli üç beyitten ibarettir. Bunun, müstakil bir eser olması mümkün olduğu gibi Nahîfî’nin yine mesnevî tarzında “Zuhrü’l- Ahire” adlı eserinin son kısmı olması da muhtemeldir.

Bu eserin, İstanbul kütüphanelerinde rastladığımız iki nüshası da bir mec­mua içindedir. Birisi hayli imlâ ve istinsah hatâlarıyla doludur.7 İkincisiyse da­ha sağlam görünmektedir.8 Metnini verdiğimiz ikinci nüshanın bulunduğu mecmuada Nahîfî’nin şu eserleri de mevcuddur:

1. Mevlîdü’n-Nebî, 1a - 21b

2. Risâle-i Mi’râciye, 21b - 42a

3. Hicretü’n-Nebî, 42a - 56b

4. Hilyetü’l-Envâr, 57a - 113a

5. Zuhrü’l-Ahire, 113b - 132b

6. Enfüs-ü Âfâk, 132b - 152a

7. Nasîhatü’l-Vüzerâ, 152b - 160a

8. Ravzatü’s-Safâ fî Sîreti’l-Mustafâ, 161b - 198b.

Bunlardan yedinci ve sekizinci risâleler mensur, diğerleri manzumdur.

________________________________________________

(1) Mecelletü’n-nisab, Müstakimzade Süleyman Sa’deddin, Süleymaniye ktp. No: 628

(2) Mecelletü’n-nisab, Müstakimzade Süleyman Sa’deddin, Süleymaniye ktp. No: 628

(3) Mecelletü’n-nisab, Müstakimzade Süleyman Sa’deddin, Süleymaniye ktp. No: 628

(4) Boğaziçi köprüsü çevre yolları hafriyatı dolayısıyla Nahîfî merhûmun yakın zamana kadar mevcud olan mezarının kaybolduğu duyulmuşsa da bizzat kontrol etmemiz mümkün olamamıştır.

(5) Tercemetü’l-Meşâyih. Hüseyin Ayvansarayi, Süleymaniye ktp., Esad Ef. bl. No: 2705.

(6) Daha fazla malumat için bakınız: Mesnevî-i Şerîf, aslı ve sadeleştirilmişiyle man­zum Nahifî tercümesi, Hazırlayan: Âmil Çelebioğlu, c. 1-2, 1967, c. 3-4, 1969, İst.

(7) Süleymaniye ktp., Mihrişah Sultan bl., No. 399, yk. 236-242.

(8) Süleymaniye ktp., Hamidiye bl. No. 252/5 yk: 127-132; Ölç: 272x160, 198x92, st: 28, yz: nesih, kt: âharlı, krem renginde, su yollu ve su damgalı, mihrâbiye ve mevzu başlıkları rûmi, hatâî motifli nefis tezhibli, cedveller yaldız, ct. kahverengi, meşin, tam ve çeyrek yaldız şemseli, mıklaplı.

_________________________________________________

FAZÎLET-İ SAVM-I ŞEHR-İ RAMAZAN

127b

Rükn-i İslâmın biri ey nîk-nâm

Oldu rükn-i rûze-i şehr-i sıyâm

128a

Savmdır sermâye-i şevk u ferah

Savmdır dâğ-ı dil-i hüzn ü terah

Oldu a’mâlin şerif ü efdâli

Savm-ı pâk-i mazhar-ı es’savmu lî

Savmdır müsteclib-i ferrûbihi

Feyz-yâb-ı va’de-i eczibihi

5. Reh-nümâ-yı cennet-i Adn-i berîn

Cünnet-i hâs-ı ibâd-ı sâimîn

Sâimîn-i mü’minîne bî-gümân

Didi peygamber ki vardır ferhatân

Biri anın ferhat-i iftardır

Hem ikinci ru’yet-i didardır

Ya’ni kim zevk-ı tecellî-i likâ

Maksad-ı aksâ-yı ashâb-ı bekâ

Bundan a’lâ ârife var mı murâd

Kim cemâlin göstere Rabbü’l-ibâd

10. Mefhar-ı âlem rivayet eyledi

Hak Taâlâ’dan hikâyet eyledi

Kim hadis-i kudsidir fehm it anı

Canda hıfz eyle bu kavl-i rûşeni

Âdem oğlu itse bir hüsn-i amel

Ecri tâ ondan yidi yüzdür emel

Fi’l-i savm ammâ benimdir didi Hak

Eylerim ana mücâzâtı ehak

Cümle-i tâat ana mahsûs iken

Rûzenin bu fazlın idrâk eyle sen

15. Zâtına tahsis idüp Rabb-ı Kerim

Ehl-i savmın eyledi ecrin azîm

Hem hadîsinde didi Fahr-i enâm

Rûh-ı pâkine salât ile selâm

Fazl-ı şehr-i rûzeden virdi haber

Ümmete lûtf ile itdi müjdeler

Didi kim olup muzâaf ziyneti

Her sene tezyin iderler cenneti

Çünki teşrif eyleye mâh-ı sıyâm

İre bu vech ile havrâya peyâm

20. Leyle-i ûlâ idince ibtidâ

Ol gice sâdır ola emr-i Hudâ

İre tarf-ı arşdan bir bâd-ı hûb

Gülşen-i Firdevs’e lûtf ile hubûb

Berk-ı eşcâra dokundukça nesîm

Eyleye nezzâre havrâ-yı Naîm

Fehm ider ol neş’eden ser-cümle hûr

Âleme geldi yine mâh-ı sürür

Eyleyüp şevk ile takdîs-i Samed

Diyeler ey Kaadir ü Ferd ü Ehad

25. Kim bu şehri rûzede sâim ola

Tâatında sıdk ile kaaim ola

Eyleyüp tezvîc ana yâ Rab bizi

Rûşen eyle dide-i bînâmızı

Olsun onlar kâm-yâb-ı izdivâc

İdelim anlarla kesb-i ibtihâc

Eyle fazlından ibâdı behre-ver

Her tarafdan rûşen olsun dîdeler

İde sâim kullarına Rab muîn

Behre-yâb-ı izdivâc-ı hûr-i în

30. Hûr-i în ammâ ki nûr-ı ayn-ı can

Nakş-ı hüsnü hayret-efzâ-yı cihan

128b

Çeşm ü ebrû can-fezâ vü dil-firîb

Hüsn-i tal’at âteş-i sabr u şekib

Cebhesinde muhtefî sad mihr ü

Mâh

Şem’inin pervanesi peyk-i nigâh

Kaddi dilkeş şîve-i reftârı hûb

Hüsn-i hulkı nüsha-i cezb-i kulûb

Hüsn-i güftârı hitâb-âmiz-i nâz

Lûtf-ı reftârı şerer-hîz-i niyâz

35. Zevk-ı vaslı mâye-i ömr-i ebed

İşvesi berk-efken-i sabr u hıred

Ârız olmaz hüsnüne şeyb ü herem

Bilmez aslâ n’olduğun hüzn ü elem

Kârı dâim nağme-i ıyş u farab

Cünbişi mevkûf-ı etvâr-ı edeb

Sen esîr-i lezzet-i arz-ı niyaz

Ol dakaayık-güster-i envâ’-ı nâz

Sen mey-i ışk ile ser-germ-i vedâd

Ol müheyyâ girde-i nukl-ı murâd

40. Sohbetinden âdeme gelmez melâl

Hicrine bir dem rızâ emr-i muhal

Hüsnüne aşk u mahabbet dâimâ

Artar eksilmez zihî zevk u safâ

Hûr-ı îne olmadı, mevt-ü âdem

Hüsnü mevkûf-ı tarâvet dembedem

Gayre bakmaz hüsn ile olsa melek

Ana ancak hâtır-ı şevher gerek

Vasf olunmaz hüsnü lâfz u harf ile

Lûtfun anla kaasıratü’s-sarf ile

45. Haymesi ak inciden âmâdedir

Hüsnüne ins ü melek dil-dâdedir

Hûr-ı maksûrât-ı Firdevsî makaam

Hacle-gâh-ârâ-yı va’d-i fi’l-hıyâm

Ola yitmiş hülleden pîrâyesi

Her biri hüsn ü behâ sermâyesi

Birbirinin levnine hâil değil

Levninin keyfiyyeti zâil değil

Her biri olmuş muattar tîb ile

Revnak-efzâ hulle-i pür-zîb ile

50. Nefha-pîrâ ola yitmiş dürlü tîb

Itri hoş-bû levni hûb u dil-firîb

Bir serîr üstünde her bir hûr-i în

Ol serîr ammâ ki gâyet dil-nişîn

Vaz’u tarhı dürr ile mensûcdur

Hem kızıl yâkuut ile memzûcdur

Ferş-i istebrakla zîbende bisât

Bâis-i envâ’-ı şevk u inbisât

Ola yitmiş ferş-i nerm ü dil-pesend

Ol serîr-i dilkeşe pîrâye bend

55. Oldu yitmiş câriye her hûr ile

Sanki encümdür meh-i pür-nûr ile

Bendegân-ı sâimîne ol İlâh

Bunca ihsân eyledi bî-iştibâh

Zikr olan eltâf-ı Rabb-i zi’l-minen

Oldu her bir rûze mâh-ı rûzeden

Ya’ni bunca fazl-ı Rabb-i muktedir

Ecr-i savm-ı yevm-i şehr-i rûzedir

Tâat-ı uhrânın ecri gayrdır

Fi’l-i hayrın bil cezâsı hayrdır

129a

60. Ol Kerîm’in gör kemât-i kudretin

Eyle endîşe nevâl-i ni’metin

Cümle kullar kim anın mahlûkudur

Cümle ni’met-dîdevü merzûkudur

Gör atâsın bî-nefâd ü bî-hisâb

Eyler ihsân ücret-i ecr ü sevâb

Nef’-i tâat darr-ı ısyân yok ana

Hep sana âid ne eylersen sana

Rabbenâ aslihlenâ a’mâlenâ

A’tinâ mes’ûlenâ a’mâlenâ

65. Sen de insâf eyle ey abd-i hakîr

Gör ne ihsanlar ider Rabb-i Kadîr

Eyleyüp tâat-i Hakk’a sa’y-i tâm

İdegör savm u salâta ihtimâm

Sınf-ı a’mâl içre yokaur mâ-hasal

Savma benzer ya’ni bir hâlis amel

Fazl u ihsanıyla Rabbü’l-âlemîn

Hem riyâdan eyledi savmı emîn

Gayri tâatde olur havf-ı riyâ

Rûzedir ammâ emîn-i Kibriya

70. El-hazer gâyet riyâdan kıl hazer

Hüsn-i a’mâli riyâ berbâd ider

Savm odur kim sâhibi âgâh ola

Niyyeti mutlak li-vechi’llâh ola

Savm ammâ ola ber-vefk-ı rızâ

Sanma kim taklîd-i inde’l-iktizâ

Sıdk ile ihlâs ile kaaim ola

Serbeser a’zâsı hep sâim ola

Şâd olup teşrîf-i mâh-ı savm ile

Gam çeke noksân-ı leyi ü yevm ile

75. Açtığı ol günde âdet bilmeye

Kendüyi ehl-i nedâmet kılmaya

Şâd olup hengâm-ı teşrifinde hem

Hîn-i tevrî’ eyleye izhâr-ı gam

Kalb ü kavli fi’line yeksân ola

Tâ sezâ-yı rahmet ü ihsân ola

Rûzenin gör fazlın ey zât-ı lâtif

Çünki teşrîf ide bu şehr-i şerîf

Cümle ebvâb-ı semâ meftûh olur

Rahmet-i Hak feyz-bahş-ı rûh olur

80. Nefha-i can-bahş-i rahmet subh u Şâm

Ehl-i tâata olur zîb-i meşâm

Ol safâyı ehl-i hâl olan bilür

Mazhar-ı sırr-ı kemâl olan bilür

Serbeser bâb-ı cehennem bend Olur

Kullara eltâf-ı bî-mânend olur

Feyz-i teşrifi bu mâhın hem dahi

Nâil-i feyz eyler ehl-i berzahı

Ref’ olup kabrin azâbı cümleden

Kesb-i âsâyiş iderler cân u ten

85. Hizb-i şeytan mazhar-ı tedmîr olur

Her biri pâ-beste-i zencîr olur

İmdi bil kadrin derûnun pâk kıl

Nâ-sezâ ef’âlden imsâk kıl

Kıl meâsîden menâhîden hazer

İtmesün gafletle evkâtın güzer

Tevbe kıl cümle zünûbundan Tamâm

İdegör hüsn-i kıyâma ihtimâm

129b

Kizb-ü gıybet zemm-ü bühtan eyleme

Savmını bîhûde noksân eyleme

90. Bid’at-ı menhiyyeden eyle hazer

Hem harâma eyleme sarf-ı nazar

İrtikâb-ı lehv ü mâlâya’niden

Eyle zabt-ı dîde vü sem’ü dehen

Kalbine yol bulmasın sa’y it meded

Kimseye bu’z u adavet yâ hased

Hasmı irzâ deynini eyle kazâ

Râh-ı Hak’da ol talebkâr-ı rızâ

Gıll u gışdan kıl müberrâ sîneni

Jeng-dâr itme sakın âyîneni

95. Kıl haram ile hazer iftardan

Havf u haşyet eyle ol Gaffâr’dan

İtmeğe infâk-ı etbâ’u ayâl

Sa’y kıl tâ idesin kesb-i helâl

Müştebih lokma gıdâsından sakın

Nefs-i bed-kârın hevâsından sakın

Eyle perhiz-i hatâ yâ vü zelel

Olmasın savmın keder-yâb-ı halel

Zikr ü teşbih ü tilâvet üzre ol

Hakk’a tâat ü ibâdet üzre ol

100. Mescide var kalbi tefrîh eyle gel

Zikr ü tesbîh ü terâvîh eyle gel

Fî FARZİYYETİ’S-SAVM

Şehr-i mahsûs oldu çün şehr-i Sıyâm

Farzdır anda oruç tutmak tamâm

Müslimîn ü müslimâta muttasıl

Mâh-ı savmın rûzesi farz oldu bil

Sâf idüp âyine-i cân u dili

Sâim olmak yâni şehr-i kâmili

Sâbit oldu hükm-i istitbâ ile

Rûzenin farziyyeti icmâ’ ile

105. Kim anın farziyyetin inkâr ider

Şer’-i âlî-şân anı ikfâr ider

Özr-i şer’î olmadıkça bil ayân

Ruhsat-ı iftâr yokdur bî-gümân

Her mükellef zümre-i İslâmdan

İmtinâ’ itmez anı itmâmdan

Müslime farz oldu bu savmı edâ

Özr ile terk eylese eyler kazâ

Oldu haddi rûzenin bî-reyb ü şek

Fecr-i sâniden gurûb-ı şemse dek

110. Fecr-i sânî bil odur olsa bedîd

Fark ola târ-ı siyâh ile sefîd

Çünki teşrîf eyleye mâh-ı sıyâm

Ekl ü şürb vat’î olur gündüz Harâm

Savm odur niyyet kılup bî-imtinâ’

Olmaya hîç ekl ü şürb ile cimâ’

Bil ki oldu savma niyyet eylemek

Gîceden tâ dahve-i kübrâya dek

Didiler ba’zı rivâyetde kibâr

Niyyetin encamıdır nısfü’n-nehâr

115. Dahve-i kübrâ zevâl ü intisâf

Akreb oldu birbirine bî-hilâf

Maksad oldur niyyet-i sâim tamâm

Ekserinde gündüzün bulsun nizâm

130a

Tâsi’ u işrîn-i Şa’bân olsa nâs

Eylemek lâzım hilâli iltimâs

Görseler ol gün hilâl-i savmı ger

Eylesünler savma niyyet serbeser

Ger görünmezse hilâl-i savmı bil

Mâh-ı Şa’bânı otuz tekmîl kıl

120. Sonra mâh-ı rûzedir bî-kîl ü kaal

Zâhir olsun olmasın şekl-i hilâl.

FÎ BEYÂNI SADAKATİ’L-FITR

Savm-ı mâh-ı rûzede bi-reyb ü şek

Fıtr içün vâcib tasadduk eylemek

Müslim-i sâhib-nisâba bi’t-tamâm

Fıtra vâcib inde-tekmîli’s-sıyâm

Hâcet-i asliyyeden zâid eğer

İtse temlik-i nisâb-ı mu’teber

Fazla olsa ya’ni ol mâl-i hasen

Meskeninden hem esâs-ı beytden

125. Ana fıtr içün tasadduk bî-güman

Vâcib oldu hükm-ı şer’ ile ayan

Kendi nefsinden olup niyyet-nümâ

Mâl-i tayyibden ider anı edâ

Var ise memlûk ü evlâd-ı sıgâr

Eyler anlardan dahi bi’l-ihtiyâr

Yâ müdebber olsa yâ ümm-i veled

Fıtrada dâhildir ey pâkize-ced

Abd-i âbık var ise kable’ş-şurû’

Virmez illâ kim meğer ba’de’r-rucû’

130. Müşterek memlûki var ise eğer

Zevce vü hem âkil ü bâliğ püser

Vâcib olmaz ana anlardan zekât

Hükm-i şer’î böyledir inde’s-sıkaat

Bu tasadduk oldu ey merd-i lebîb

Kim şair ü bürr ile temr u zebîb

Lâfz-ı Türkî’de bu mezkûr ey gözüm

Arpa vü buğday u hurma vü üzüm

İşte bunlardan alâ-hükmi’l-kitâb

Yâ bahâsı yâ olur aynı hisâb

135. Hükm-i şer’i böyledir bi-imtinâ’

Hıntadan oldu tasadduk nıfs-ı sâ’

Gayrlarda sâ’-ı kâmil mu’teber

Ya’ni bin kırk dirhem-i ma’lûm ider

Çünki sâ’-ı kâmili bildin ayân

Nısfıdır beş yüz yigirmi bî-güman

Ger vücûbun vaktini dirsen nedir

Yevm-i fıtrin fecr-i sânîsindedir

Fecr-i sânî olduğu sâat ayân

Vâcib olur ol tasadduk bî-güman

140. Eylese andan mukaddem ger vefât

Fıtr içün sâkıt olur andan zekât

130b

Sâkıt olmaz bil velî te’hîr ile

Vir hemân ihlâs ile tevkîr ile

İster isen ecr-i istihbâbı sen

Kıl edâ evvel salât-ı ıyddan

Hürr-i Müslim bi’l-vücûb eyler edâ

Tâ ki savmı ola makbûl-i Hudâ

Bu tasadduk savmını çâlâk ider

Sâimi ya’ni refesden pâk ider

145. Vârid olmuşdur peyemberden eser

Sâimi ya’ni refesden pâk ider

Âsümân ile zemîn beyninde bil

Savm olur gûyâ muallâk muttasıl

Fıtr içün tâ kim tasadduk olmadı

Savmın âzâd-ı taallûk olmadı

Bende-i sâim anı itse edâ

Der-âkab savmın kabûl eyler Hudâ

Fıtra oldu bâis-i hüsn-i kabul

Savma oldu ya’ni esbâb-ı vüsûl

150. Bu zekât-ı fıtr içün oldu vücûb

Müslim-i muhtaca tatyîb-i kulûb

Ehl-i fakra oldu mahsûl-i meâl

Olalar vâreste-i zell-i suâl

Ol mübarek günde ehl-i ihtiyâç

İde tahsîl-i sürür u ibtihâc

Behremend olup bu vecd-i sehl ile

Ola âsûde ıyâl ü ehl ile

Her amelde sırrı vardır Hâlık’ın

Fehm kıl var ise fikr-i sâdıkın

155. Agniyâ bu vech ile me’cûr olur

İhtiyâç ashâbı hod mesrûr olur

Hikmete mebnî bu sırr-ı lem-yezel

Cümlenin Rezzâk’ı Hallâk-ı ezel

Mâni’ u mu’tî vü müstağnî odur

Cümleye ihsân iden ya’ni odur

Kimini fakr ile itmiş nâtüvân

Kimini itmiş gınâdan şâdmân

Fİ VÜCÛBİ ASLI’N-NİYYET

Niyyete asl-ı vücûb ey kârdan

Oldu kavl-i eşref-i Fahr-i cihan

160. Didi peygamber değildir mu’teber

Gîceden niyyet bulunmazsa eger

İmdi sıdk-ı azm ile niyyet tamâm

Vâcib oldu cümleye inde’s-sıyâm

Niyyet oldur kalbin ihzar eyleye

Hem lisânı kalbin ikrâr eyleye

Her amelde itdi ehl-i i’tibâr

Niyyet-i a’mâl-i kalbîden şümâr

Efdâl-i niyyet odur bî-reyb ü şek

Kalb ile bilmek dil ile söylemek

165. Ya’ni lâzım savmını sâim bile

Farz u vâcibdir yâ savm-ı nâfile

Savmı elbet yâ edâdır yâ kazâ

Savm-ı keffâret ile yâhud ceza

131a

Asl-ı niyyetde budur hakk-ı beyan

Kasd-ı kalbîden ibâretdir heman

Bilmese kalbi dili olsa mukır

Yok fazilet savm u iftâr oldu bir

Bir amel kim eyleye abd-i Hudâ

Kalb ile itmek gerek azm ü edâ

170. Çünki niyyet efdâl-i a’mâldir

Her amelde ahsen-i âmâldir

Oldu niyyet umde-i savm u salât

Niyyete mevkûfedir hacc ü zekât

Çünki mahfûz-ı vukûf-ı gayrdır

Niyyet-i hâlis amelden hayrdır

Dil nazargâh-ı Hudâ’dır itme şek

Abde vâcibdir ânı pâk eylemek

Kalbe nâzırdır Hudâvend-i Samed

Kalbdir gencine-i feyz-i ebed

175. Kalb-i mü’min mahzenü’l-esrârdır

Kalb-i mü’min matlau’l-envârdır

Suretinde cümle âlem müşterek

Sîretin manzûr-ı Hak’dır itme şek

Manzar-ı nâsa virürsen zîb-i tâm

Yok nazargâh-ı Hudâ’ya ihtimam

Bildin insan kalb ile insân imiş

Kalb-i insan mehbit-i ihsân imiş

Kalb imiş bildin Hudâ’nın manzarı

Sırr-ı gaybü’l-gayb-ı ma’nâ mazharı

180. Gıll u gışdan kalbini pâk idegör

Sırrını mir’at-i idrâk idegör

Kalb olursa sıdk u ihlâs ile sâf

Zâhir ü bâtında kalmaz ihtilâf

Kizb-i sûriden eşeddir itme şek

İrtikâb-ı kizb-i ma’nâ eylemek

Kizb-i ma’nâ ana dir ehl-i derûn

Kim hilâf ola derûn ile birûn

İhtilâf-ı kalb ü kaalıb bî-güman

Kizb-i ma’nîdir hazer ey yâr-i can

185. Zahirinde şive-i zühd ü vera’

Bâtınında cilve-i hırs u tama’

Eylese zâhirde bir kizbin zuhûr

Şerm ü hacletle olursun bî-şuûr

Mü’min oldun Âlimü’l-gaybe ayân

Âlimü’l-gaybe olur mı hîç nihan

Sûretâ iffet idersin iddiâ

Sîretin ammâ hilâf-ı müddeâ

Halkdan şerm itdigin mikdâr eger

Eylesen Hallâk’dan sana yiter

190. Vârid olmuşdur bu kavl-i mu’teber

Kim hadîsinde didi Fahrü’l-beşer

Hayre niyyet kalbe kim mensûb olur

Defter-i a’mâline mektûb olur

Sahibi me’cûr olur ol niyyetin

Şükrünü itmek gerek bu ni’metin

İktidar olmazsa a’mâle eger

Niyyet ile yine ecrin mu’teber

131b

Olsa ol niyyet eger sûret-nümâ

Kesb ider nahl-i amel neşv ü nemâ

195. Fi’le kuvvetden gelürse şüphe yok

Niyyet-i ma’mûlün elbet ecri çok

Niyyet ammâ niyyet-i hayra amel

Yok riyâdan anda hîç reyb ü halel

Niyyet ammâ anı itdikde kazâ

Maksadın Hak’dan ola kesb-i rızâ

Niyyetin memdûh eger mezmûmdur

Hep Cenâb-ı Hâlık’a ma’lûmdur

İdegör tashîh-i niyyet dâimâ

Tâ ola hüsn-i kabule reh-nümâ

200. Niyyet-i şerr eylese kalbe güzer

Eylesen icrâdan ammâ kim hazer

Ol yazılmaz defter-i a’mâline

Zamm olunmaz seyyiât-ı hâline

İtmedikçe yâ tekellüm yâ amel

Afv ider ânı Hudâ azze ve cel

Vâcib oldu hamd ü şükr itmek ana

Gör ne ihsân ü inâyetdir sana

Hayr niyyet sebt ola mektûb ola

Niyyet-i şerr ise nâ-mahsûb ola

205. Ekser-i hâletde bâ-hükm-i zarûr

Çünki hayr u şerr ider kalbe hutur

Deftere sebt olsa niyyât ile şer

Bil harâb olurdu ahvâl-i beşer

Bu hidâyetdir inâyetdir bize

Bu ne rahmetdir ibâd-ı âcize

Hayr niyyet bî-amel me’cûr ola

Şerr ise ma’fuvv ola mağfûr ola

Bu ne ihsandır hele endîşe kıl

Niyyet-i pâk ile hayrı pîşe kıl

VÜCÛB-I NİYYET

210. Savma her kim âzim olsa mutlakaa

Niyyet itmek vâcib oldu bil ana

Gîceden niyyet gerekdir savm içün

Ya’ni imsâk-ı sabâh u yevm içün

Ger edâ ise ide kayd-ı edâ

Ger kazâ ise ide zikr-i kazâ

Savm-ı şehr-i rûzeyi tutsa eger

Her gice ferdâ içün niyyet ider

Diye kim ferdaya niyyet eyledim

Savm içün ya’nî azimet eyledim

215. Savmı şehrü’s-savm ise ta’yîn ider

Ger zıhâr ise anı tebyîn ider

Her ne nev’ ise gerek savmı beyan

Niyyet-i kalb ola hem zikr-i lisan

Olmasa mezkûr eger lâfz-ı edâ

Eyler andan savm-ı lâfzî iktifa

Bu edâ hükmündedir ammâ kazâ

Savmın eyler vasfın elbet iktizâ

Gîceden oldu ibâd-ı râgıbe

Savmın envâ’ında niyyet vâcibe

220. Bir kişi zikretmeyüp nev’iyyetin

Savma kasr itse mücerred niyyetin

Niyyeti savm ile itse ittisâf

Lîk savmı olmasa vasfa muzâf

132a

Savmı yâ nezr-i muayyen olsa yâ

Mâh-ı rûze yâ tatavvu’ fi’l-edâ

Bu üçünde câiz oldu niyyeti

Bî-izâfet olsa da keyfiyyeti

Maadasında bu üç nev’in velî

Câiz olmaz hükm-i kavl-i mücmeli

225. Sabit oldu asl-ı niyyet gerçi bil

Cümle savm envâ’ına kâfi değil

Zikri lâzım savm-ı menvînin ayân

Tâ ki azminde ola hükm-i beyan

Ol kazâ yâ farz u yâ nefl ise ger

Vasfını inde’l-kazâ ta’yîn ider

Bir kişi kalb ile niyyet itmese

Hem lisan zikre azîmet itmese

Savm içün lâkin idüp kasd-ı sahûr

Gayr-ı mu’tâd itse ihzâr-ı fetûr

230. Yâ femin gasl eyleyüp pâk eylese

Yâ o dem icrâ-yı misvak eylese

Niyyet-i savma olup vaz’-ı delîl

Savm içün kâfî olur bî-kaal ü kîl

Zikr-i sâbık üzre ammâ muttasıl

Cümlenin envâ’ına kâfî değil

Niyyet-i sâimde olsa müddeâ

Cümle savm âhir tatavvu’ yâ kazâ

Mâh-ı şehr-i savm içün meşhur olur

Savmı farz-ı vaktden ma’dûd olur

235. Dir İmâm-ı A’zam ol âlî-güher

Bir kişi olsa eger ehl-i sefer

Var iken iftâr u savma ruhsatı

Vâcib-i ahardan itse niyyeti

Savm-ı menvînin vukû’ı bî-hilâf

Niyyetin hükmüyle eyler ittisâf

Ger tatavvu’ ger edâ vü ger kazâ

Savm-ı menvî hükmün eyler iktizâ

Bir rivâyetde tatavvu’ olsa ger

Farz-ı vaktiyye vukuû’un hükm ider

240. Lîk İmâmeyn eyleyüp hükm-i amîm

Didiler birdir müsâfirle mukîm

Çünki şehr-i rûzede sâim olur

Farz-ı vaktin hükmine âzim olur

Niyyetin vaktinden eylersen suâl

Tâ gurûb-ı şemsden vakt-i zevâl

Gice mensî olsa niyyet eylemek

Gündüz eyler tâ zevâl-i şemse dek

Kim zevâl itse güzer câiz velî

Giceden itmekdir ammâ efdali

245. Geçse bî-niyyet zevâl-i şems eger

Sonra niyyet itse olmaz mu’teber

Ol gün iftâr eylese eyler kazâ

Kim ana keffâret itmez iktizâ

Eylese iftâr eger kable’z-zevâl

Bil ki keffâret gerek bî-kîl ü kaal

Çün azîmet sâbit oldu savm içün

Ruhsat-ı niyyetde var ol yevm içün

Sanki amden nakz-ı savm itdi heman

Ana keffâret gerekdir bî-güman

132b

250. Savm-ı şehrü’s-savm u envâ’-ı sıyâm

Bil ki bî-niyyet değildir savm-ı tâm

Savmı savm olmaz ânın bî reyb ü şek

Ol günü sonra kazâ itmek gerek

Kul ki a’mâle azîmet itmeye

İmtisâl-i emre niyyet itmeye

Sûretâ sâim velî olmaz müsâb

Niyyet-i sâdıkdadır ecr ü sevâb