Makale

ZAFERLERİN YIL DÖNÜMÜNDE

Başyazı

ZAFERLERİN YIL DÖNÜMÜNDE

Mehmet Nuri YILMAZ
Diyanet İşleri Başkanı

Maddi değerlerin hızla değiştiği ve manevi değerlerin de bu değişimden etkilendiği günümüzde; fertlerde millet şuurunun oluşmasına katkı sağlayan değerlerden biri olan tarih birliğini muhafaza etmek, coğrafi konumu ve sahip olduğu tarihi birikimi sebebiyle dünyanın en hassas bölgesinde bulunan ülkemizde büyük önem arzetmektedir.
Bugünü iyi değerlendirmek ve geleceğimizi şekillendirmek; iktisadi, siyasi, sosyal, ilmi, fikri, edebi, dini, estetik, psikolojik vb. kollara ayrılan tarihe bir bütün olarak bakmak ve geçmiş hadiseleri o günün şartlarını da dikkate alarak değerlendirmekle mümkün olur.
Tarih insandır, hayattır ve o bilinmeden insanın, hayatın ve zamanın değeri anlaşılamaz. Tarih bilgimizle geçmişi, tarih kültürümüzle de geleceğimizi ayadınlatabilme- mizin yolu, insanımıza tarih şuurunu vermekten geçmektedir.
Binlerce yıllık tarihimizde varlığımız ve bağımsızlığımızın devamı için öyle olaylar ve öyle kıymetli zaman dilimleri vardır ki bunlardan birisi de Ağustos Ayı’dır.
Bu ay, milli tarihimizde zaferler ve askeri başarıların yıldönümü olarak bilinir ve hatırlanır. Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslâmlaşmasının başlangıcını teşkil eden “Malazgirt Zaferi” (1071) bu zaferden sonra atalarımızın her karış toprağını kanlarıyla yoğurarak vatan yaptıkları Anadolu’nun istilacı Yunan ordusundan kurtarılmasını sağlayan “Büyük Taarruz” (1922) ile bunun dışındaki pek çok askeri başarı ve zaferler bu ay içinde gerçekleşmiştir.
1071’de kazanılan Malazgirt Zaferi’nde Selçuklu Sultanı Alpaslan, mağrur Bizans İmparatorunu mağlup etmiş ve Anadolu’nun kapılarını Türk İslâm fetihlerine açmıştır. Selçuklu prenslerinden Kutalmışoğlu Süleyman, doğudan batıya ilerlemiş ve bu topraklarda yaşayan yerli Hristiyan halk, Selçuklu yönetimini büyük bir içtenlikle ve güvenle kabul etmiştir. Önce İznik sonra Konya, Anadolu Selçuklularının merkezi olmuş ve Anadolu Selçukluları, yorgun ve bitkin Anadolu topraklarında adalet ve yeniden imar hamlelerini başlatmaşılar; vakıf ve sosyal güvenlik kurumlan ile ülkeyi kalkındırmışlardır.
Bu olumlu ve insani hizmetler sonunda İslâm dini Anadolu’da kendiliğinden ve hızlı bir yayılma imkanına kavuşmuştur. Devletin idaresinde Selçuklu Başve- ziri Nizamü’l Mülk’ün “Siyasetname” isimli eseri esas alınmış; göçebe kültüründen yerleşik hayata geçiş hızlandırılmıştır. Bunun yanında Selçuklular uluslararası ticareti korumuşlar; Anadolu’ya gelen ecnebi tüccarlar için devlet garantisi vermişlerdir.
30 Ağustos 1922’de gerçekleşen ve Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kahraman ordumuzun halkımızla elele destanlar yazdığı “Başkomutanlık Meydan Savaşı”nda da Türkiye Büyük Millet Meclisi orduları, 26 Ağustos’da Afyon’da başlayan Büyük Taarruz sonucunda Yunan ordusunu kesin bir yenilgiye uğratmış ve Batı Anadolu’nun Yunan işgalinden kurtarılması süreci başlamıştır. Bu savaş 9 Eylül’de İzmir’in kurtarılışı ile sona ermiştir. 30 Ağustos 1922’de gerçekleştirilen büyük zafer, o zaman İslâm dünyasında dikkatle izlenmiş ve büyük bir coşku ile karşılanmıştır. Mısır’lı Ahmet Şevki, Pakistan’lı Muhammed İkbal, Bengalli Nazrü’l İslâm gibi şairler, Türk İstiklal Savaşı’nı takip eden ve buna eserlerinde yer veren Müslüman aydınların başında gelmektedir. Başkomutan Müşir (Mareşal) Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın İslâm dünyasındaki şöhreti bu zaferlerden sonra daha da artmış, müstemleke ve işgal edilmiş durumda bulanan İslâm dünyası da kahraman Türk milletinin istiklal mücadelesini kendi bağımsızlık mücadelelerinde örnek almıştır.
Anadolu’nun Türk-İslâm yurdu haline getirilmesi ve vatan olarak bizlere bırakılması için şehit ve gazi olmuş bütün geçmişlerimizi minnet ve rahmetle anıyor, bu aziz vatanın ilelebet muhafaza edilmesi için gayret gösteren kahraman ordumuza ve fedakar güvenlik güçlerimize Cenabı Hak’tan muvaffakiyetler diliyorum.
Yeni sayımızda buluşmak üzere.