Makale

TÜRK İSLÂM EDEBİYATINDA' DAVRANIŞ ADABI

TÜRK İSLÂM EDEBİYATINDA’
DAVRANIŞ ADABI

Dr. Sevfullah KORKMAZ
Erciyes Üniv. İlahiyat Fak. Öğr. Görevlisi

Türk İslâm Edebiyatımız nezaket, edeb ve hoşgörü örnekleri yönünden çok zengindir. Ahmet Yesevi, Edip Ahmed, Yusuf Has Ha- cib, Hz. Mevlanâ, Hacı Bektaş Veli, Yunus Emre, Hacı Bayram Veli gibi pek çok mutasavvıf şair Türk büyüğü, insanlığı hoşgörüye davet eden evrensel mesajlar vermişlerdir. Hem bu hoşgörü davetlerini hatırlamak hem de Türk İslâm edebiyatımızdaki bir kısım klasiklere dikkat çekmek amacıyla bu makaleyi hazırladık.
Edebiyatımızda Önemli Hoşgörü Davetleri
XI. yüzyıl şairlerinden Balasagunlu Yusuf Has Hacib’in 1069 yılında tamamlayarak Karahanlı hükümdarına sunduğu Kutatgu Bilig isimli eserinde hoşgörü konusunda şu ifadeler dikkatimizi çekmektedir:
“İnsanın gönlü incedir, o bir sırça saraya benzer; ona çok dikkat et, kaba söz söyleme, kırılır..."
“Beye cömertlik ve alçak gönüllülük lazımdır; alçak gönüllülük ile birlikte tabiatı da sakin olmalıdır..."
Asık suratlı, kaba sözlü, kibirli ve mağrur insan herkesi kendinden nefret ettirir ve işini yoluna koyamaz1
“Türkistan piri” Ahmed Yesevi (7-1166) Hikmet’inin bir kıtasında şunları söyler:
Kimni körsem hizmet eder kulı olurdum,
Toprak sıfat yol üsttide yolı boldım
Aşıkları köyip öçken küli boldum
Merhem bolıp yir yastığa kirdim mmina.
Bu günkü Türkçeyle:
Kimi görsem hizmet eder kul olurdum; Toprak gibi yollarına yol olurdum. Âşıkları yakıp sönen kül olurdum. Merhem olup yer altına girdim işte.<2)
Hamdi Mert hocamızın “Hoca Ahmet Yesevi” isimli eserinde bu kıta, şu dizelerle ifade edilmiştir:
Bir kul görsem hizmet kılup, kulu oldum.
Toprak gibi yol üstünde yolu oldum.
Aşıkların yanıp-sönen külü oldum.3’
Edib Ahmet bin Mahmud Yüknekî (XI-XII. asır)’nin Atabetü’l-Hakayık isimli eserindeki şu hoşgörü daveti ne kadar güzeldir:
Cefa kıldançınka yanut kıl vefa
Anmaz neçe yusa kan birle kan
Sana cefa edene vefa ile mukabele et;
Ne kadar yıkanırsa yıkansın kan, kan ile temizlenmez.<4
Bütün dünyada hoşgörü şairi olarak tanınan; Türklerin, AfganistanlIların ve İranlIların “İşte bizim şairimiz” dedikleri Mevlanâ (1207 1273)’nın şu yedi öğüdü de, hoşgörü konusunda evrensel en güzel mesaj olarak karşımıza çıkmaktadır:
Cömertlik ve yardım etmekde akarsu gibi ol ^
Şefkat ve merhamette güneş gibi ol
Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol
Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol
Tevazu ve alçakgönüllülükte toprak gibi ol
Hoşgörürlükte deniz gibi ol
Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol.
Yine Yüce Mevlana ’nın şu mısralardaki daveti de çok güzeldir:
"Bâza, bâza her atıçi hesti bâza,
Ger kafirü, gebru, putperesti bâza.
In dergehi mâ dergehi tıövınidi nist,
Sad bar eger tövbe şikesti bâza".
“Yani; Gel gel... Ne olursan yine gel. Kafir de olsan, putperest de olsan yine gel. Bizim dergâhımız umutsuzların dergâhı değildir. Yüz kere tövbe etmiş de olsan, tövbeni boz, gene gel!” 151 Bu davetteki toleransın sınırsızlığı, bütün düşünce ve inançlar karşısındaki cihanşümul hoşgörü, herkesin dikkatini çekmektedir.16’
Yine Mevlânâ, Mesnevi’sinde şöyle der:
Zıtlarm sulhuyla mümkündür hayat,
Zıtların çengiyledir lâkin ınemât.
Yunus Emre (1241-1320/21)’ nin aşağıdaki mısraları onun bütün dünyada hoşgörü şairi olarak tanınmasına yetmiştir:
Nazareyle itürü Bazar eyle götüri Yaratılanı hoş gör Yar adandan ötüri. 71
Dur iş, kazan, ye yedir,
Bir göniil ele geçir.
Gelin tanuşuk idelim, işi kolay tutalım Seveliim sevilelim diinya kimseye kalmaz.
Bir kez gönül yıktın ise,
LBu kıldığın namaz değil.
. Yetmiş iki millet dahi,
Elin yiiziin yumaz değil.
Araştırma
Güceniklik bize, katlanmak sana... Suçlamak bize, katlanmak sana...
Acizlik bize, yanılgı bize, hoşgörmek sana.. Geçimsizlikler, çatışmalar, anlaşmazlıklar bize, adalet sana...
Ey Oğul! Bundan sonra bölmek bize, bütün lemek sana... Üşengeçlik bize, uyarmak; gayretlendirmek, şekillendirmek sana...
Ey Oğul! Sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz. . . Şunu da unutma !..
İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın.
Ey Oğul! Yükün ağır, işin çetin, gücün kıl’a bağlı,
Allah ( c .c .) yardımcın olsun. "
Ahmet Yesevî’nin Anadolu’daki temsilcisi Hacı Bektaş-ı Velî1"" (1209-1270), Şerh-i Besmelesinde der ki:
“Yüce Tanrı buyurur:
Benim Sevgili Peygamberim!
Söyle inananlara, gönül evlerini alçak gönüllük, aşıklık süpürgesiyle süpürsünler. Hırsı, nasılı-niçini, ikiyüzlülüğü, hainliği, çekememezliği ve dedikoduyu süpürüp atsınlar. Yaptıkları kötü işlere pişmanlık duysunlar ve pişmanlık suyuyla yıkansınlar. Gizli işlerden vazgeçsinler. Sevgi sofrasını döşesinler. Aşk başlarına vursun.” "2’ Hacı Bektaş-ı Velî yine buyuruyor ki:
İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır. Okunacak en büyük kitap insandır.
72 milleti ayıplamayınız.
Düşmanınızın dahi insan olduğunu unutmayınız.
İncinsen de incitme.
Nefsine, hiddetine, eline, beline, diline sahip ol. Doğruluk dost kapısıdır.
Doğruluk yüz aklığıdır.
Çalışmadan geçinenler bizden değildir.
Hizmet eden hizmet görür.
En yüce servet, bilimdir.
Bir olalım, iri olalım, diri olalım.
Kadınları okutunuz.
İmcin bir hazinedir. Akıl hazinedardır. ""
Bir göniilü yıktın ise,
Er eteğin tuttun ise,
Bir kez hayır ettin ise,
Binde bir ise az değil.
Osmanlı Devleti’nin kurulmasında büyük manevî desteğinin olduğunu bildiğimiz Şeyh Edebali’niıı, Osman Gazi’ye Vasiyeti:
Ey Oğul! Beysin... Bundan sonra öfke bize, uysallık sana...
İstiklâl marşımızın şairi Mehmet Akif Ersoy da Kur’an’ın bir sûresinden aldığı ilhamı şu dizelerle dile getirir:
Hani Ashâb-ı Kiram ayrılalım derlerken Mutlaka sure-i "Ve’l-Asr"ı okumuş neden.
Çünkü meknun o büyük surede âsâr-ı felâh Başta iman-ı hakiki geliyor, sonra salâh.
Sonra Hak, sonra sebat, işte kuzum insanlık Dördü birleşti mi, yoktur sana hüsran artık.041
Ahiler, dükkanlarını açmadan önce toplanırlardı. Toplantıda; “Ve’l-Asr” sûresi okunduktan sonra şu ifadelerle öğüt verilirdi: “Ey cemaat-i müslimin! Tavcılık yapılmayacak, mal kapılmayacak... Birbirinize kardeş sevgisi ve saygısı ile bağlanın. Yolsuz işlere, haksız hırslara sapmayın. İnsanlığınızı, müslümanlığınızı unutmayın. Gönül üzmeden, canlıya cefa vermeden kaçının... Hizmet ve yardım ehli olun..
Türk İslâm edebiyatı, insanca duyguların en güzel şekilde dile getirildiği evrensel bir edebiyattır. Kin edebiyatı olmayıp, sevgi, saygı, ümit, gönül ve hoşgörü edebiyatıdır. Tüm insanlığı gönül hoşnutluğu ile bağrına basabilen bir edebiyattır. Demokratik yaşamda, bize rehberlik edecek bir edebiyattır. Bu edebiyatı ve alimlerini İnsanlarımıza daha da çok tanıtmalıyız.

Kaynaklar
3- Hamdi Mert, Hoca Ahmet Yesevî, Hayatı, Fikirleri ve Hizmeti, Ahmet Yesevi Yardım Vakfı, Bilig Yayınları, Ankara.
4- Edip Ahmed b. Mahmud Yuknekî, Atabetii’l- Hakayık, neş. Reşit Rahmeti Arat, Tiirk Tarih Kuru mu Yay. Ankara 1992. 64-67.
5- Melikoff, irene, "Batı Humanizmasının Karşısında Mevlânâ’nın Humanizması", .. Mevlânâ Yirmi Altı Bilim Adamının Mevlana Üzerine Araştırmaları, Haz. Feyzi Halıcı, Konya, 1983, 64-67.
6 - Melikoff, İrene, “Batı Hiimanizmasımn Karşısında Mevlânâ’nın Humanizması" , Mevlânâ Yirnıi Altı Bilim Adamının Mevlânâ Üzerine Araştırmaları, Haz. Fevzi Konya, 1983. 64-67 . -
7- Aşık Çelebi, Meşairiiş-Şuarâ, Londra I97l’den naklen Miijgan Cumhur, " Anadolu’ya Hoşgörii’ye Dayalı Birlik Getirenler’’, Erdem Atatürk Kültür Merkezi Dergisi, Tiirklerde Hoşgörü Özel Sayısı I, Ankara 1996,159-172.
8- Yunus Emre’den naklen, Mustafa Tatçı, "Tasavvuf ve Rumuz’’, Yesevîlik Bilgisi, Haz. Cemal Kurnaz -Mustafa Tat- çı, Ankara, 2000, 38.
9- Özel, 164.
10- Ecer, A. Vehbi, ’"Tarihte Türkler, İslâmiyet ve Mezhepleri", Erdem Atatürk Kiiltiir Merkezi Dergisi, Tiirklerde Hoşgörü Öze! Sayısı II, Ankara 1996, 485- 501.
11- Ethern Ruhi Fığlah, "Hünkar Hacı Bektaşi Veli (Hayatı ve eserleri) I, Erdem Atatürk Kültür Merkezi Dergisi, VIII, 23 / 317 - 336.
12- Hacı Bektaşi Veli, Besmele Şerhi’nden naklen Özel,
381.
13 - Hacı Bektaş Veli, Makâlât neş. Esad Coşan, Sadeleştiren. Hüseyin Özbay, Kültür Bak. Yay. Ankara, 1996. 1-110;, Özel, 379-380 ’.
14- Ersoy, Mehmet Akif, Safa hat, İstanbul 1974, 419
15- Sadi Bayram, "Ahiliğe Genel Bir Bakış, Ahlak Hoşgörü", Erdem Atatürk Kültür Merkezi Dergisi \ Ankara, 1996, VIII, 23, 583-598.