Makale

TARİHTE İLK KEZ GERÇEKLEŞEN KATOLİK ALEMİNİN MERKEZİ VATİKAN’DA DİYANET İŞLERİ BAŞKANI VE PAPA BULUŞMASI

TARİHTE İLK KEZ GERÇEKLEŞEN KATOLİK ALEMİNİN MERKEZİ VATİKAN’DA DİYANET İŞLERİ BAŞKANI VE PAPA BULUŞMASI

Harun ÛZDEMİRCİ

Diyanet İşleri Başkanlığı, “Dinler Arası Barış Olmadan Dünya Barışı Bir Hayaldir” şeklinde sloganlaştırdığı dinler arası diyalog çalışmalarını çeşitli etkinliklerle büyük bir hızla sürdürmektedir. Ülkemizde bazı çevreler diyalog çalışmalarıyla ilgili birtakım endişeler ileri sürseler de; dünyada gelinen nokta diyalogu bir seçenek değil, bir zorunluluk olarak önümüze koymaktadır. Barış ve sevgi dini olan İslâmiyet’in mükemmelliği ortadadır. Böylesine mükemmel bir din ve mensupları açısından karşılıklı diyalog çalışmalarının endişe edilecek bir yönü olmamalıdır.
Değişen şartlar dünyamızı da değiştirmiştir. Hızla gelişen teknoloji sayesinde, birbirine uzak olan mesafeler yakın hale gelmiştir. Son zamanlarda sıkça kullanılan globalleşme tabiri ile de dünyamız büyük bir köy olarak tanımlanır olmuştur. Birbirinden uzak yaşayan topluluklar, yakınlaşma, etkileşme ve birbirlerini tanıma ortamı içerisinde yaşamaya başlamışlardır. İnsanlık takviminde ikibin yıl geride kalmış, üçüncü bir bin yıla girilmiştir. Bu yeni dönem, farklılıkların ayrışma ve kavga sebebi olarak görülmesi yerine, farklılıklarımızın dünya insanlığının bir zenginliği olduğu görüşü yerleşmeye başlamıştır.
Geçen ikibin yıl içerisinde, aslında ekonomik ve siyasî çıkar temellerine dayanan, ancak kuvvet ve taraftar bulma arayışları nedeniyle dinî gayeye büründürülen çatışmalar ve savaşlar yaşanmıştır. Geçen ikibin yıla baktığımızda; iki cihan boğazlaşması ile bir çok savaş yaşamış insanlığın, kan ve gözyaşıyla dolu olduğunu görürüz. Bu yaşanmış acı tecrübeler göstermiştir ki, farklılıkların kavga unsuru haline getirilmesi, insanlığın başına tarih boyunca büyük problemler açmıştır. Bundan yeterli ders alınmadığı takdirde günümüzde de gelecekte de büyük felaketleri celp edeceği kuşkusuzdur. Bunun içindir ki, bugünün insanı savaştan, çatışmadan yana değil, barıştan, uzlaşmadan ve sevgiden yanadır. Bu anlayış; barışı, adaleti ve sevgiyi öğütleyen, dinin yeniden yükselen değer haline gelmesini sağlamış ve din mensuplarını da diyalog ve karşılıklı yardımlaşma çalışmalarına yöneltmiştir.
Toplumu din konusunda aydınlatmakla görevli olan ve 76 yıllık mazisi bulunan Diyanet İşleri Başkanlığı, dünyadaki bu gelişmelere paralel olarak din- lerarası diyalog çalışmalarına hız vermiştir. 1998 yılında gerçekleştirilen “İkinci Din Şûrası”nın bir seksiyonunu dinlerarası diyalog konusuna ayırmış, karşılıklı ziyaretlerle bunu geliştirmeye çalışmıştır. Teşkilat bünyesinde “Dinlerarası Diyalog Müdürlüğümü de kuran Başkanlığımız, bu yıl Mayıs ayı içerisinde İstanbul’da gerçekleştirdiği “Uluslararası Avrupa Birliği Şûrası” ve ülkemizdeki semavi dinlerin temsilcilerinin katılımı ile Tarsus’ta yapılan “2000 Yılı İnanç ve Hoşgörü Çağında Dinler Toplantısı” gibi faaliyetleriyle de yurtiçinde ve yurt- dışında dikkatleri üzerine çekmeyi başarmıştır. Geçtiğimiz ay içerisinde, Diyanet İşleri Başkanımız Sayın Mehmet Nuri YILMAZ’ın Vatikan’a yaptığı ziyaretle de, Başkanlığımızın diyalog çalışmaları anlamlı bir boyut kazanmıştır.
BİR İLK
GERÇEKLEŞİYOR
Başta Vatikan Büyükelçiliği’nin müteaddit davetleri ve II. Din Şûrası- ’na katılan Papalık Dinlerarası Diyalog Konseyi Başkanı Kardinal Francis Arinze ile Uluslararası Avrupa Birliği Şûrası’na iştirak eden Vatikan temsilcilerinin ısrarlı davetleri üzerine, Diyanet İşleri Başkanı Sayın
Mehmet Nuri YILMAZ, Başkan Yardımcısı Ruşen SEĞMEN, Dışişleri Bakanlığı Orta Avrupa ve Bal- tıklar Genel Müdür Yardımcılığı Daire Başkanı Nilüfer FEYİZOĞLU, Başkanlık Dış İlişkiler Dairesi Başkanı Yusuf KALKAN, Dini Yayınlar Dairesi Başkanı Harun ÖZDEMİRCİ, Dinlerarası Diyalogdan Sorumlu Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı Abdullah AYAN ve Dinlerarası Diyalog Merkezinde görevli Vaiz Gazi ERDEM’den oluşan bir heyet ile “Dinlerarası Diyalog” ve “Karşılıklı Yardımlaşma” çerçevesinde 14-18 Haziran 2000 tarihleri arasında Vatikan’a bir ziyarette bulunmuştur.
Ziyarette, Diyanet İşleri Başkanı ve beraberindeki heyetin Papa II. Jean Paul tarafından kabulünden başka; Papalık Dinlerarası Diyalog Konseyi Başkam Kardinal Francis Arinze, Papalık Devletlerle İlişkiler Sekreteri (Dışişleri Bakanı) Monsenyör Jean Louis Tauran, Papalık Doğu Kiliseleri Kongregasyonu Başkanı Kardinal Achille Silvestrini, Papalık 2000 Yılı Büyük Jübile Komitesi Başkanı Kardinal Roger Etc- hegaray, Papalık Arap ve İslâm Enstitüsü Rektörü Rahip Etienne Renaud, Papalık Devlet Sekreteryası Devletlerle İlişkiler Bölümü Türkiye Masası sorumlusu Monsenyör Leo Boccardi’yi ziyaret ve Diyanet İşleri Başkanı Sayın Mehmet Nuri YILMAZ’ın Vatikan Radyosu’ndan Dr. Giovanni Peduto ile mülakat programı uygulanmıştır.
Bu ziyaret programı çerçevesinde, bir milyar Katolik- Hıristiyan dünyasının lideri Papa II. Jean Paul ile de 25 dakika baş başa görüşen Diyanet İşleri Baş- kanımız Sayın Mehmet Nuri YILMAZ , bu buluşma ile bir ilki gerçekleştirmiştir. Türk ve İtalyan medyasının da oldukça ilgi gösterdiği tarihi buluşmayı tüm yönleriyle sizlere aktarmak istiyoruz.
VATİKAN NOTLARI
14 Haziran günü mahallî saatle 12.30 sularında uçağımız Roma Havaalanına indiğinde Türkiye Cumhuriyeti Vatikan Büyükelçisi Altan GÜVEN, Elçilik 1. Müsteşarı Osman ÇETİNTAŞ ve Papa 11. Jean Paul’ün Özel Elçisi Monsenyör Jose Sebastian Laboa bizleri karşılamak için hazır bulunuyorlardı. Sıcak bir karşılamadan sonra bir müddet dinlenmek için VİP salonuna geçildi. Burada Papa’nın Özel Elçisi Monsenyör Laboa, Diyanet İşleri Başkanımıza, kendisinin adına karşılama ve iyi dileklerini iletmek üzere bizzat Papa tarafından görevlendirildiğini, Papa II. Jean Paul’un bu ziyaretten çok memnun olduğunu ve görüşmek için sabırsızlıkla beklediğini iletti.
Roma Havaalanından Vatikan ve Roma Büyükelçiliklerimiz tarafından tahsis edilen araçlarla ikamet edeceğimiz otele hareket ettik, tarihîn gelecek nesillere bozulmadan aktarıldığı ve tamamen tarihî eski ama bakımlı binaların çevrelediği caddelerden geçerek Vatikan Devleti topraklarının hemen yakınında ve dört yüzyıllık bir bina olan Hotel Columbus’a yerleştik. Gerek Ro- ma’da korunmuş olan eski binaları ve gerekse her yanı tarih kokan oteli görünce, kendi ülkemizde tarihî eserlerimize yeterince sahip çıkamayışımıza hayıflanmamak elde değildi.
Diyanet İşleri Başkanımızın ziyaret programı oldukça yoğundu ve aynı gün saat 17.00’de ilk ziyaret gerçekleşecekti. Vatikan Büyükelçimiz sayın Altan GÜVEN program hakkında son bilgileri Başkanımıza aktardıktan sonra, kısa da olsa heyetin bir süre dinlenmesinin uygun olacağım hatırlatarak tekrar buluşmak üzere ayrıldılar. Bu arada hemen şunu ifade etmeliyim ki, sayın Büyükelçi Altan GÜVEN ve Büyükelçilik 1. Müsteşarı Osman ÇETİNTAŞ, Sayın Başkanımızı ve heyeti hiç yalnız bırakmadılar ve yakın alaka gösterdiler. Bu sıcak ilgilerinden dolayı kendilerine buradan şükranlarımızı sunuyoruz.
VATİKAN’DA PAPALIĞA BAĞLI BİR İSLÂM ENSTİTÜSÜ
Vatikan programımızın ilk durağı Roma’da faaliyetlerini sürdüren “Papalık Arap ve İslâm Enstitüsü Rektörlüğü” oldu. Rektör Rahip Etienne Renaud bizi enstitünün girişinde karşıladı ve önce enstitüyü gezdirdi. Özellikle enstitünün kütüphanesi oldukça ilgi çekici idi. Zengin bir kütüphanesi olan enstitüde, yüce dinimiz İslâmiyet’in temel kaynakları yanında İslâm dünyasıyla ilgili bir çok eser bulunuyordu. Daha sonra görüşmelere geçildi ve Rektör tarafından enstitü ve çalışmaları hakkında Diyanet İşleri Başkanımıza bilgi sunuldu. Enstitünün periyodik yayınları tanıtıldı. Karşılıklı yayın takası ve araştırmacı değişimi konusunda görüş birliğine varıldı.
Katolik din adamlarından İslâm Dini alanında uzmanlaşmak isteyenlerin yetiştirilmesi için kurulmuş olan ve Papalığa bağlı bulunan Papalık Arap ve İslâm Araştırmaları Enstitüsü hakkında sizlere de ilginç geleceğini umduğumuz, hem bizlere verilen bilgilerden ve hem de kendi tanıtım kitapçıklarından yola çıkarak bazı özet bilgiler vermek istiyoruz:
Papalık Arap ve İslâm Araştırmaları Enstitüsü (P.I.S.A.I.) 1926 yılında Afrika Misyonerleri Demeği tarafından İslâm Ülkeleri’nde çalışan üyelerine Arapça ve İslâm Dini’ni öğretmek amacıyla Tunus’ta kurulmuş. 1949-1950 yıllarında kendi binasına taşınarak daha çok öğrenciye yurt ve kütüphane gibi geniş imkanlar sunmaya başlayan Enstitü, 1960’lı yıllarda beyaz Papazların öğretmen olarak çalıştığı, öğrencilerine diploma veren ve mezunları dinî otorite olarak kabul edilen bir kurum haline gelmiş. 13 Temmuz 1964’te Roma’ya taşınmış olan enstitü, 11. Vatikan Konsili’nin ikinci oturumunda kurulması kararlaştırılan “Hıristiyan Olmayanlar Sekreteryası”na bağlanarak dinlerarası diyalog konusunda çalışmalar yapmaya başlamış. 1990 yılında da şu an hizmet verdiği binasına taşınmış.
Bugün de, Müslümanlar arasında çalışan görevlilerine, karşılarındaki insanları daha iyi anlayabilmeleri için, Arapça, İslâm Hukuku ve o ülkelerdeki sosyal, politik ve ekonomik konularda bilgilendirmeyi bir görev olarak gören enstitüde, 1989 yılında “İslâm ve Hıristiyanlık” adı altında bir de bölüm açılmış. Eğitimin İngilizce ve Fransızca olarak yapıldığı bu bölümde de, Hıristiyanların İslâm ve bugünün Müslümanları hakkındaki düşünceleri, İslâm-Hıristiyan diyalogu ve Müslümanlar karşısında Hıristiyan top- lumların durumu gibi konularda çalışmalar yapılmaktadır. Burada öğrencilere hem İslâm anlatılmakta ve hem de meselelere Hıristiyanlığın verdiği cevaplar gösterilmektedir.
Enstitüde üç yıllık bir eğitim programının uygulandığı, Arapça eğitiminin bu üç yıl içerisinde devamlı olarak icra edildiği, İslâm İlimleri ile ilgili dalda ise, birinci yılın İslâmiyetin doğuşundan günümüze kadar olan dönemi kapsadığı ve bu döneme genel bir bakış yapıldığı; Arapça bölümünde ise, Arapça dilinin morfolojik ve gramer yapısı üzerinde durulduğu öğrenilmiştir. Enstitünün ikinci yılında ise, her iki dalda da genişletilmiş ve ilerletilmiş çalışmaların yer aldığı Arapça eğitiminde ise, basılı metinlerin takip edilmesinden, hadis, tefsir metinlerinin okutulmasına kadar bir eğitim programının uygulandığı, orijinal metinler üzerinden gidilerek vukuf artırma çalışmalarının yapıldığı görülmüştür. Son yıl ise, bu iki yıllık çalışma neticesinde öğrencilerin belli bir seviyeye geldiği göz önüne alınarak, on ayrı başlık altında İslâm İlimleri ile ilgili çalışmaların yürütüldüğü, bunların arasında İslâm Felsefesi, İslâm Edebiyatı, Hadis, Tefsir ve Kelâm dallarında da eğitim verildiği, aynı zamanda son yılda lisans ve mastır dereceleri almak isteyen öğrencilerin tez çalışması gerçekleştirdikleri Enstitü yöneticileri tarafından ifade edilmiştir.
Enstitüde, kendi öğretim elemanlarının yanında İtalya ve diğer ülkelerdeki üniversitelerden gelen çok sayıda misafir öğretim elemanı da görev yapmaktadır. Papalık Dinlerarası Diyalog Konseyi ile yakın ilişkisi bulunan enstitünün, halka yönelik panel ve sempozyum gibi programlar düzenlediği, İslâm Ülkeleri’nden davet edilen profesörlere de konferanslar verdirildiği bu çalışmaların amacının ise, Hıristiyan- Müslüman diyaloguna hizmet etme olduğu ilgililer tarafından belirtilmiştir.
Enstitünün diğer bir aktivitesi de, çıkardığı periyodik yayınlarıdır. “Enstitü Etudes Arabes” (Arapça, Fransızca dillerinde üç aylık), “Encounter” (İngilizce dilinde aylık) ve “Islamochrıstiana”(İngi- lizce, Fransızca dillerinde yıllık) üç ayrı dergi yayınlanmaktadır. Bu dergilerin ülkemizde bazı İlahiyat Fakültelerine de gönderildiği bilinmektedir. Ayrıca, özellikle son yıllarda Arap kültürü, Müsteşriklere ait eserler ile Asya ve Afrika İslâm toplumlarıyla alakalı çıkan çok sayıda dergi ve kitabın da ilavesiyle çok zenginleştirilmiş olan enstitü kütüphanesinde 25.000 cilt kitap ve 450 çeşit İlmî dergi bulunmaktadır.
Genelde İslâm ülkelerinde görev yapan personeline yönelik eğitim veren enstitü, ilk defa iki yıl önce iki Türk-Müslüman öğrenci kabul etmiş, bu öğrencilerimizin de burada master çalışması yaptıkları görülmüştür.
Bütün bunlar bize gösteriyor ki, Papalık diğer dinlere özellikle de İslâmiyet’le ilgili olarak ciddi bilimsel çalışma ve araştırmalar yapmaktadır. Türkiye olarak üçmilyonu aşkın bir nüfusumuz çoğunluğu Katolik Hıristiyan olan Avrupa ülkelerinde yaşamaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı olarak bu ülkelere din görevlisi göndermekteyiz. Bu görevlilerimizin yetiştirilmesi açısından benzer bir eğitim çalışmasının ülkemizde de yapılmasının önemi ortadadır. Bunun için Enstitü ziyaretinde görüş birliğine varılan konular arasında yer alan, karşılıklı araştırmacı ve uzman değişimi programının gerçekleşmesi bizim açımızdan da oldukça önemli bir faaliyet olacaktır.
İlk günün programım Papalık Arap ve İslâm Araştırmaları Enstitüsü ziyaretiyle tamamlayıp otele döndüğümüzde Diyanet İşleri Başkanımız Sayın Mehmet Nuri YILMAZ’dan Enstitüdeki görüşmeler sonrası bir değerlendirme almak istiyorum. Başkanı- mız, kendinizi başkalarına anlatmanın en iyi yolunun karşı tarafı iyi tanımaktan geçtiğini, batı dünyasının bunu çok iyi yaptığım, bizim de bu konularda bilimsel çalışmalara süratle başlamamızın gereğini vurguluyor. Bunun için gerek II. Din Şûrası’nda ve gerekse Uluslararası Avrupa Birliği Şûrası’nda alınan tavsiye kararları arasında yer alan “Dinlerarası Diyalog Sekreteryası” ile “Dinlerarası Diyalog Araştırmaları Merkezi”nin kurulması işlemlerinin bir an önce hayatiyet kazanmasını çok önemsediğini ve “Dinle- rarası Diyalog Şubesi Müdürlüğü” adı altında bir birim oluşturularak gerekli çalışmaların başlatıldığını sözlerine ekliyor.
PAPALIK DİNLERARASI DİYALOG KONSEYİ BAŞKANI KARDİNAL ARİNZE İLE GÖRÜŞME
Ziyaret programımızın ikinci gününe Kardinal Francis Arinze’nin başkanı bulunduğu Papalık Dinle- rarası Diyalog Konseyi Başkanlığı’nı ziyaretle başlıyoruz. Kardinal Arinze bizim için tanıdık bir sima.
Başkanlığımızın daveti üzerine II. Din Şûrası’na katılmış ve birkaç kez de ülkemizi ziyaret etmişti. Kardinal Francis Arinze Diyanet İşleri Başkanımızı oldukça sıcak bir şekilde karşılıyor ve Başkanımıza, “Ekselanslarının ve heyetinin ziyaretleri bizi ziyadesiyle memnun etmiştir. Diğer dinlerle ilişkiler kurmak için oluşturulmuş olan Papalığın bu bölümüne hoş geldiniz. Bu teşebbüsünüz küçük bir adım olarak nitelendirilemez, cidden büyük bir iş yapıyorsunuz.” cümlelerini ardarda büyük bir heyecanla aktarıyordu. Diyanet İşleri Başkanımız ise, “Zât-ı âlinizle Türkiye’de birkaç kez karşılaşmıştım. Bana ilettiğiniz ilk daveti aldığım andan itibaren buraya gelmeyi çok arzu ediyordum. Ama kısmet bugüne imiş. Vatikan’da bulunmaktan memnun olduğumu ifade etmek istiyorum. Çok sıcak ilgi gördüm. Şahsım ve heyetim adına teşekkür ediyorum.” diyerek karşılık verdi. Bu nazik selamlaşmadan ve karşılıklı memnuniyet ifadelerinden sonra görüşmelere geçildi.
Görüşmede Diyanet İşleri Başkanı Sayın Mehmet Nuri YILMAZ: “Diyalog konusunda önemli adımlar atmak üzere Vatikan’da bulunuyoruz. Tarih boyunca zaman zaman savaşlar sebebiyle kesilmeler söz konusu olsa da, Müslümanlarla Hıristiyanlar arasında iyi ilişkiler olmuştur. Bugün dünya küçülmüş, global bir köy haline gelmiştir. Askerî, siyasî ve ticarî birçok ilişkiler ve birliklerle insanlığın yararına çalışmalar yapılmaktadır. Bu ortamda din mensupları neden diyalog yapamasınlar? Bizim çok sayıda vatandaşımız Avrupa ülkelerinde yaşıyor. Ülkemizde de Hıristiyan azınlıklar bulunmaktadır. Yani birbirimizle iç içe yaşıyoruz.
Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de bir âyet-i Kerime var. Maide Suresi 48. âyet, Cenâb-ı Allah: “Her biriniz için bir yol ve bir yöntem kıldık. Eğer Allah dileseydi, sizi bir tek ümmet yapardı. Fakat size verdikleri ile sizi sınamak istedi. O halde iyiliklere koşun; hepinizin dönüşü Allah’adır. O ayrılığa düştüğünüz şeyleri size haber verecektir.” buyurmaktadır. Bundan anlaşılıyor ki, bu bir sünnetullahtır ve muhtelif dinler bir arada yaşayacaktır. İlahî irade böyle istemiştir. Yeterki birbirimizi ilahlaştıı- mayalım ve ortak bir kelimede buluşalım. İlahî irade gereği bir arada yaşacak olan muhtelif din mensuplarının kardeşlik içerisinde, huzur içerisinde yaşamalarını temin etmek de devletlerin görevleridir. Dinlera- rası diyalogun gerçekleştirilmesi için, Türkiye olarak elimizden gelen gayreti gösteriyoruz.
Dünya barışının sağlanması için dinlerarası diyalogun önemine inanıyorum. Diyalog değişik kültür ve dinlerdeki insanların birbirlerini daha iyi anlamalarını ve tanımalarını sağlayacaktır. Küreselleşme sonucu dünya büyük bir köy haline gelmiştir. Böyle bir ortamda siyasî, askerî, ekonomik alanlarda yapılagelen uluslararası anlaşmalara, dinlerarası anlaşmaların da katılması yerinde olacaktır. Bu bakımdan dinlerarası diyalog çalışmaları bir seçenek değil, zorunluluk halini almıştır. Diyanet İşleri Başkanlığı olarak, din- lerarası diyalog konusunda çalışmalar yapmak üzere bir ünite kurmuş bulunuyoruz.
Ülkemizde insanlar, kendi hür iradeleriyle dinlerini seçmektedirler. Din bir vicdan işidir. Herkes kendi özgür iradesi ile dinini seçecek, çeşitli dinlere mensup insanlar bir arada yaşayarak barışa katkı sağlayacaklardır. Diyanet olarak biz de, bu barışın tesisi için gerekli gayreti göstereceğiz.
Her din, mensuplarının sayısının artmasını ister. Ancak bu bir idealdir. Burada önemli olan bir dinin mensuplarının, başka bir dine inanan mü’minlere yönelik çalışmalar yapmamalarıdır. Buna karşı olduğumuzu ifade etmek isterim. Her ülkede inançsız, ateist ve materyalist düşünceye sahip insanlar olabilir. Bu onların tercihidir. İşte bu insanların hidayete ermeleri için din adamlarına büyük görevler düşmektedir. Dinlerarası diyalogun bu konuda yapılacak ortak çalışmalara büyük katkısının olabileceğini düşünüyorum.
İstatistikî bilgilere dayanarak söylüyorum, boşlukta olan bir gençlik var. Bu boşlukta olan gençlerin büyük bir kısmı uyuşturucu müptelası oluyorlar, birtakım kötü alışkanlıklara düşüyorlar. Bu konuda da gençliği korumak için din mensuplarının hamle yapmalarının gerektiğine inanıyorum. Uyuşturucu ve kötü alışkanlıklarla ortak mücadele etmeli, boşlukta kalan gençlerle ilgilenmeliyiz.
Dinlerin kurduğu dünyada huzur, birlik, barış ve kardeşlik vardır. Diyalog, sadece din temsilcileri arasında kalmamalı, tabana yayılmalıdır. Önemli olan onu halka indirmektir. Bunun için de, dinler arasında karşılıklı olarak sağlam bilgiye ihtiyaç vardır. Bunu temin için buradan Türkiye’ye, Türkiye’den de buraya araştırma yapmak üzere uzmanlar gelmelidir. Karşılıklı olarak burslar temin edilerek öğrenci, uzman ve akademik personel değişimi teklif ediyorum. Ayrıca dinlerarası diyalogun gelişmesi için din mensuplarını rencide eden eksik, yanlış bilgilere dayanılarak kötü imajın oluşmasına neden olan hususların ders kitaplarından çıkartılması hususunda ortak çalışma yapılmasını öneriyorum. Dinlerarası diyalog çalışmaları ile birlikte bu konuların da yer alacağı karşılıklı bir protokolün yapılmasının gerektiğini düşünüyorum.” demiştir.
Buna karşılık Kardinal Francis Arinze ise; “Verdiğiniz bilgilerden ötürü teşekkür ederim. Ekselanslarını burada görmekten gerçekten çok memnun olduğumuzu bir kez daha ifade etmek isterim. Din, insan hayatı için çok önemli bir unsurdur. Dinlerarası diyalog her ülke için çok önemlidir. Katolik Kilisesi için her ülke iyidir, güzeldir ve kutsaldır. Fakat Türkiye’nin başka bir özelliği var. Türkiye, ilk dönem Hıristiyan tarihi açısından önem arz ediyor. Çok büyük bir onurla ülkenizi defalarca ziyaret ettim.
Söylediklerinize tamamen katılıyorum. Zâtıâlilerinin de vurguladığı gibi, tarihte Türkiye’de yaşayan Müslümanlarla Hıristiyanlar arasında çok büyük temaslar olmuştur. Şimdi bahsedeceğim şehirler biz Hıristiyanlar için çok önem ifade etmektedir. Tarsus, İstanbul, İzmir, Kapadokya, Hatay. Bu tamamen duygusal bir şey. Bu güzel ilişkilerin devamını arzuluyoruz.
Bugün dünya global bir köy gibidir. Bu diyalogu kurmazsak, herhangi bir bahanemiz olamaz. Siz de biraz önce temas buyurdunuz; insanların özgür iradeleriyle dinlerini tatbik etmeleri gerekir. Biz de bu hususa çok önem veriyoruz. Katolik Kilisesi de insanların özgür iradesiyle dinlerini tatbik etmesi konusunda bir bildiride bulunmuştur. Buyurduğunuz gibi,, devletler insanların özgür iradeleriyle dinlerini tatbik etme ortamı sağlamalıdırlar. Bu, devletin görevidir.. Bir ülkenin diğer dine saygı göstermesi esastır. Eğer Avrupa’da Türk Müslümanlar varsa, biz onlara saygı göstermek zorundayız. Türkiye’de de Hıristiyanlar varsa, siz de saygı göstermelisiniz. Biz biliyoruz ki„ sizin ülkeniz laik bir ülkedir. Ama şu da gerçektir ki, nüfusunuzun büyük bir kısmı Müslümandır. Bu bizim için önemlidir. Türkiye’deki Hıristiyanların özgür iradeleriyle dinlerini tatbik edebildikleri hususunda söyledikleriniz de çok önemlidir.
Dinlerarası diyaloğu yüzde yüz destekliyoruz. Zaten başında bulunduğum bu bölüm tamamen bu konu üzerinde çalışmaktadır. Diyalog çalışmalarının her ülke arasında olması yanında, her ülkede mevcut Hı- ristiyanlar ve Müslümanlar arasında da gerçekleşmesi gerekir. Diğer ülkeler kadar ülkeniz için de bu husus geçerlidir. Türkiye’deki Hıristiyanlar ile Müslümanlar arasında tam bir ahengin gerçekleşmesi arzusundayız. Bu bakımdan yayınladığınız Tarsus Deklarasyonunu önemsiyoruz. Ayrıca dinadamları ve üniversite mensupları arasındaki diyalog çalışmalarının yanında, sokaktaki insanların da bu diyaloga dahil edilmesinin gerektiği görüşünüze de tamamen katılıyorum. Din adamları bunu teşvik etmelidirler.
Karşılıklı araştırmacı ve uzman değişiminden mutluluk duyarız. Malî kaynaklarımızın elverdiği ölçüde bu kişilere burs vermeye hazırız. Ankara Üniversitesi ile Gregorian Üniversitesi ve İslâm Enstitüsü arasında böyle bir çalışma yapılmaktadır. Sizin teklifiniz doğrultusunda da bir çalışma yapılabilir. Karşılıklı olarak burs temini memnuniyet verici bir girişim olacaktır. Her türlü işbirliğine açığız. Müslümanlarla Hıristiyanlar, dünya nüfusunun yüzde ellisini oluşturmaktadır. Allah bizlere bu diyalogun kurulup kurulmadığını soracaktır. Bu buluşmadan sonra artık verebileceğim bir cevabım var.” demiştir.
Daha sonra Başkanımız Sayın Mehmet Nuri YILMAZ ile Kardinal ARİNZE işbirliği konusunda bir Taslak Pıotokol’un Diyanet İşleri Başkanlığı’nca hazırlanıp Vatikan Makamlarına iletilmesi konusunda mutabakata varmışlardır.
DOĞU KİLİSELERİ KONGREGASYO- NU BAŞKANI KARDİNAL SİLVESTRİNİ İLE GÖRÜŞME
Kardinal ARİNZE ile yapılan görüşmeden hemen sonra Diyanet İşleri Başkanımız Sayın Mehmet Nuri YILMAZ beraberindeki heyetle birlikte Papalık Doğu Kiliseleri Kongregasyonu Başkanı Kardinal Ac- hille SİLVESTRİNİ’yi de ziyaret etmiştir.
Silvestrini, Başkanımıza “Vatikanı ziyaretiniz bizim için büyük bir fırsat. Umarım ziyaretleriniz başarılı olmuştur. Kardinal ARİNZE ile bir görüşmeniz oldu. Benim görev alanım ise doğu Kiliseleridir. Türkiye’de birçok Katolik Kilisesi mevcuttur. Başında bulunduğum bölüm, Ortodokslarla Katolik dünyasının ilişkilerini sağlamakla görevlidir. Bir müddet önce Türkiye’de yaptığınız toplantı sonucunda yayımladığınız Tarsus Deklarasyonu’nu büyük bir memnuniyetle inceledim. Bu deklarasyonu çok önemli bir adım olarak değerlendiriyorum. Zaman içerisinde münasebetlerimizin artarak gelişeceğine inanıyorum. Laikliğin ve globalleşmenin gelişmesiyle birlikte diyalog çalışmalarının da hız kazanacağını düşünüyorum. Sizin ziyaretiniz de bu çalışmalara büyük katkı sağlayacaktır. Bölümümüze hoş geldiniz” demiştir.
Diyanet İşleri Başkanı Sayın Mehmet Nuri YILMAZ da; “Dünyadaki gelişmeler karşısında diyalog kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu ikili ilişkilerin geliştirilmesi faydalı olacaktır. Karşılıklı ziyaretlerin devam etmesi gerekir. Sizleri Türkiye’de görmekten biz de mutluluk duyacağız. Dinlerarasında barış olmadan, dünya barışı bir hayalden öteye gidemez. Bize gösterdiğiniz ilgiden dolayı sizlere teşekkür ederim.” demiştir.
Bu karşılıklı selamlaşmadan sonra, heyetlerarası görüşmelere geçilmiştir. Bu görüşmelerde şu hususlar dile getirilmiştir:
Silvestrini: Din hürriyetinin Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda temel haklardan biri olarak bulunmasının çok memnuniyet verici olduğunu ancak, Katolik Kilisesi’nin Türkiye’de resmen tanınmamış olmasının da kendileri için bir sorun olduğunu, Kilisenin tanınarak mallarının tüzel kişiliğe verilmesinin kendilerini memnun edeceğini vurgulamıştır. Silvestrini, dinlerarası diyalogun önemine de değinmiş, bu konuda işbirliği önermiş, öğrenci ve uzanan değişimi, dünyadaki fakirler yararına çalışma gibi sosyal faaliyetlerde, Katolik kilisesi olarak her türlü yardıma açık olduklarını belirtmiştir. Dünyada çeşitli milletler ve dinlerin bulunduğunu belirten Silvestrini, globalleşen dünyada diyalog kurulması, nefrete yer olmayan sevgi temelli olan dinlerin mesajlarını dünyaya ileterek yeni bir dünya oluşturulması gerektiğini belirtmiştir.
Diyanet İşleri Başkam Sayın Mehmet Nuri YILMAZ da bu görüşmede; Katolik Kilisesi’nin tanınmasıyla alakalı problemin Lozan Barış Antlaşması ve buna bağlı olarak yapılan kanunlardan kaynaklandığını, meselenin siyasî girişim gerektirdiğini, çözüm için yardımcı olmak adına meseleyi yetkililere ileteceğini belirtmiştir. Sosyal adaletin temininden din adamlarının da mesul olduğunu belirten YILMAZ, Hz. İsa’nın Dağ Vaazı olarak bilinen konuşmasıyla Hz. Peygamberin Arafat’ta yaptığı konuşmada aynı mesajlar vardır; temelde dinler aynı mesajı veriyor; Tarsus’ta yaptığımız toplantıyı düzenleme nedenlerinden biri de budur demiştir. Ateizm ve Materyalizmin desteklenemeyeceğini, Rusya’nın bile bundan vazgeçtiğini, bunlarla mücadele edilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Son olarak Silvestrini; Sayın Başkanın söylediklerinin tamamına katıldığını, fikir alışverişinde bulunmak için daha sık bir araya gelerek, insanlığın daha ileriye götürülmesi için birlikte çalışmak istediklerini söylemiştir.
Görüşme sonunda karşılıklı işbirliği konusunda heyetler arasında mutabakata varılmıştır.
Ziyaret programının ikinci günü akşamı ise, Vatikan Büyükelçimiz Altan GÜVEN, Diyanet İşleri Başkanımız onuruna bir akşam yemeği vermiştir. Yemekte,
Diyanet İşleri Başkanımız, beraberindeki heyet ile Kardinal Arinze ve Vatikan yetkililerinden oluşan bir heyet de hazır bulunmuştur.
TARİHİ BULUŞMA
16 Haziran 2000 Cuma günü, önceden belirlenmiş olan programa göre, saat 11.00’de Diyanet İşleri Başkanımız Mehmet Nuri YILMAZ ile Papa II. Jean Paul arasındaki görüşme gerçekleşmiştir. Birçok basın organında da tarihi buluşma olarak nitelendirilen bu görüşmenin ilk bolümü, iki din adamının baş başa görüşmesi şeklinde olmuş, ikinci bölümde de Başkanımız birlikte olduğu heyeti Papa’ya takdim etmiştir.
Papayla görüşmek için Vatikan’a girişte, Başkanı- mıza Vatikan’ın, ziyarete gelen Devlet Başkanları için uyguladığı resmi karşılama töreni uygulanmış, bu tutum Vatikan geleneklerini bilenler tarafından Papa’nın Türkiye’ye ve Diyanet İşleri Başkanı Sayın Mehmet Nuri YILMAZ’a verdiği önemin bir göstergesi olduğu şeklinde yorumlanmıştır. Sağlık nedenleri ile baş başa, üst düzey görüşmelerini 15 dakika ile sınırlı tutan Papa, alışılmış uygulamaların dışında Başkanımızla görüşmesini 25 dakika sürdürmüştür. Bu görüşmenin ardından, beş dakikalık bir süre de heyetimizin Papa’ya takdimine ayrılmıştır. Dolayısıyla görüşme, her iki bölümü ile birlikte 30 dakika olmuştur.
Yine alışılmış uygulamaların dışında bir uygulama da, ilk defa böyle bir görüşmede Vatikan’ın kendi kameraları ve fotoğrafçıları dışında Diyanet İşleri Başkanlığının kamerasının da bulundurulmasına müsaade edilmiş olmasıdır.
Görüşme sonrası Başkanımız, bu ziyarete oldukça yoğun ilgi gösteren basın mensuplarına ve dergimize şu açıklamayı yapmıştır;
“Papa ile baş başa görüşmemiz sıcak ve yakın bir ilgi ortamında gerçekleşmiştir. Papa, 1979 yılında Türkiye’yi ziyaret ettiğini, o zaman 59 yaşında olduğunu ve genç sayıldığını, Türkiye’nin büyük bir devlet olduğunu, kendisinin orada çok sıcak karşılandığını, unutamadığı hatıralarının bulunduğunu, bunlardan birinin de Atatürk’ün kabrini ziyaret etmek olduğunu, tarihte Osmanlının Polonya’nın (Lehistan’ın) bölünmemesi için sergilediği tavrı hiç unutmadıklarını, Hıristiyanların Türkiye’yi ziyaret etmelerini isteyeceğini belirtmiştir.
Ben de kendilerine, Cumhurbaşkanımız Sayın Ahmet Necdet SEZER ile Başbakanımız Sayın Bülent ECEVİT’in iyi dileklerini ilettim.
Önceki Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman DEMİREL tarafından yapılan davetin geçerli olduğunu, yeni Cumhurbaşkanımızın da bu daveti yenilememi istediğini söyledim. Papa, 2000 yılı kutlamaları dolayısıyla, bu sene programının çok yoğun olduğunu, sıhhati elverirse gelecek yıl Türkiye’yi ziyaret edeceğini ifade etmiş ve “Yaşayan Görür” demiştir.
Bu görüşmede Papa, tarafımdan dile getirilmiş olan dinlerarası diyalog çalışmalarının geliştirilmesi, açlık, şiddet ve terörizme karşı her iki dinin de ortak mücadele vermesi hususlarında bizimle hemfikir olduğunu, bu görüşmeyi çok meyve verici bulduğunu, en kısa süre içerisinde tekrar karşılaşmak istediğini söylemiş ve Türk-Vatikan ilişkilerinin en üst seviyede seyretmesi arzusunda olduğunu vurgulamıştır. Anadolu topraklarında bulunan Efes ve Milet’in kendileri açısından çok önemli olduğunun altını çizen Papa, bu yerlerin korunmasında Türkiye’nin gereken gayreti gösterdiğine inancının tam olduğunu da sözlerine eklemiştir.” Diyen Mehmet Nuri YILMAZ, bu açıklamalarının sonunda Papa ile görüşmenin yararlı geçtiği, Diyanet hizmetleri ve ülkemiz açısından önemli katkılar sağlayacağı, bu ilişkilerin devam etmesi gerektiği şeklinde değerlendirmede bulunmuştur.
Bu arada Diyanet İşleri Başkanı-Papa buluşmasına medya kuruluşlarımızın ilgisinden de bahsetmek istiyorum. Çok sayıda Ulusal TV kanallarımızın ve yazılı basınımızın değerli temsilcileri, bu görüşmeleri adım adım takip etmişler, Papa görüşmesinden sonra da canlı yayın bağlantıları ile gelişmeleri Türk kamuoyuna aktarma konusunda büyük gayret sarfetmişlerdir. Buradan basın yayın kuruluşlarımıza ve bizleri orada yalnız bırakmayan değerli temsilcilerine şükranlarımızı sunmak istiyoruz.
ROMA’DA CUMA NAMAZI
Papa buluşmasının hemen ardından Cuma namazım eda etmek üzere Avrupa’nın en büyük cami olarak kabul edilen ve ülkemiz de dahil, birçok İslâm ülkesinin katkılarıyla inşa edilmiş olan Roma Camii’ne gidildi. Burada cami ve kültür merkezi yöneticileri ile de görüşen Diyanet İşleri Başkanımız, camide incelemeler yaptı. Genel Müdür Dr. Abdullah Rıdvan Mağribi’den cami ve merkez hakkında bilgiler aldı. Başkanlığımızca caminin yapımında gönderilen malzemelerin, vakit namazları kılınan bölüme monte edilmiş olmasından dolayı duyduğu mutluluğu dile getirdi. Kılınan Cuma namazından sonra camiden ayrılarak ziyaret programının uygulanmasına devam edildi.
Dergimizin bir sonraki sayısında Roma Camii ve Kültür Merkezi ile ilgili bilgiler aktaracak, Cami ve Kültür Merkezi yetkilileriyle yapılan görüşmeler detayları ile anlatılacaktır. İlginizi çekeceğini ümit ederim.
VATİKAN DIŞİŞLERİ BAKANI MONSENYÖR TAURAN İLE GÖRÜŞME
Papa II. Jean PAUL, Diyanet İşleri Başkanı ’ buluşmasının ardından aynı gün saat 18.00 de
- Vatikan Dışişleri Bakanı ve Papalık Devletlerle 5 İlişkiler Sekreteri Monsenyör Jean-Louis Tauran . ile bir görüşme yapılmıştır. Bu görüşme, Dışişleri Bakanı Monsenyör Tauıan’ın isteği üzerine gerçekleşmiştir. Diğer görüşmelerde olduğu gibi Tauran da Diyanet İşleri Başkanımızı çok sıcak bir ilgi ile karşılamış, bu esnada, kendisinin din- lerarası diyalogdan ziyade Türkiye ile ilişkilerden sorumlu olduğunu, ancak dinlerarası diyalogun siyasi anlaşmazlıkların çözümüne de katkıda bulanacağını düşündüğünü, dinlerin çatışma nedeni olmaması gerektiğini vurgulamış, Diyanet İşleri Başkanlığının yakın geçmişte düzenlediği Uluslararası Avrupa Birliği Şûrası ile Tarsus Toplantısının sonuç bildirilerini incelediğini, bu girişimleri takdirle karşıladığım, özellikle Tarsus Deklarasyonu’nun kendisini çok etkilediğini ve bu deklarasyondan da cesaret alarak bazı konuları dile getirmek için bu görüşmeyi arzu ettiğini, Başkanımız Sayın Mehmet Nuri YIL- MAZ’ın Vatikan ziyaretinin ikili ilişkilerin gelişmesine katkı sağlayacağına inandığını belirtmiştir. Ayrıca Tauıan; Yıllardır çalışmakta olduğu AGİT’de Türk Delegasyonu ile din özgürlüğü konusunda işbirliği yaptıklarını, Türkiye’nin AGİT’e üye olmasının Avrupa’nın diğer ülkeleriyle aynı değerleri paylaştığının göstergesi olduğunu, diğer ülkelerdeki Katolik cemaatin sorunlarıyla da ilgilendiklerini, Türkiye’deki Katolik cemaatinin bazı sorunlarının olduğunuzu sorunların giderilmesinde sayın Yılmaz’ın katkılarının olacağını ümit ettiğini söylemiştir.
Diyanet İşleri Başkanımız da, daha önceki görüşmeler ve Papa II. Jean Paul ile buluşması hakkında bilgiler sunmuş, dinlerarası diyalog çalışmalarının, dünya barışına sağlayacağı katkılar açısından önemini dile getirmiştir. Türkiye’de yaşayan diğer din mensuplarının inanç ve ibadet özgürlüğü içerisinde olduklarını, herhangi bir müdahalenin söz konusu olmadığını, Müslümanlarla Hıristiyanların barış içerisinde yaşadıklarım, Tarsus Deklarasyonunun da bunun bir göstergesi olduğunu, Vatikan Büyükelçisi ile zaman zaman görüştüklerini, sorunların iletilmesi halinde onlara daima yardımcı olmaya çalıştıklarını ifade etmiştir.
Bu görüşme sonrası Vatikan Büyükelçimiz Altan GÜVEN, ikametgahında Diyanet İşleri Başkam ve beraberindeki heyet onuruna bir resepsiyon vermiş, bu resepsiyona, Roma Büyükelçimiz, Elçilik mensupları, Roma’da yaşayan bazı vatandaşlarımız ve Vatikan temsilcileri iştirak etmiştir.
Ertesi gün yani 17 Haziran Cumartesi günü, sabah saat 09.00’da Diyanet İşleri Başkanımız Mehmet Nuri YILMAZ ile Vatikan radyosundan Dr. Giovanni Peduto bir mülakat yapmış, bu mülakatta sayın Yılmaz Vatikan ziyareti ile ilgili değerlendirmelerde bulunmuştur.
PAPALIK 2000 YILI BÜYÜK JÜBİLE KOMİTESİ BAŞKANI KARDİNAL ETCHE- GARAY İLE GÖRÜŞME
Vatikan ziyaretimizin son görüşmesi, Papalık 2000 Yılı Büyük Jübile Komitesi Başkanı Kardinal Roger Etchegaray ile yapılan görüşme olmuştur. Çok samimi hava içerisinde geçen görüşmede, Kardinal Etchegaray; Diyanet İşleri Başkanı ve beraberindeki heyetin ziyaretinden çok memnun olduğunu, bu ziyarette Müslüman ve Hıristiyan aleminin iki büyük din adamının bir araya gelmesini çok önemli bulduğunu, kendisinin de iki kez Türkiye’ye geldiğini, Müslüman Hıristiyan diyaloguna çok önem verdiğini, 1986’da ASSİSİ’deki Diyalog Toplantısını düzenlemek görevini Papanın kendisine verdiğini, İstanbul’da Boğaziçi Deklarasyonu ile biten Diyalog toplantısına da katıldığını söylemiştir.
Etchegaray konuşmasında; “Dünya devam ettikçe diyalog devam edecek, kafalar değişecek ve diyalog güzel neticeler verecektir. Din adamlarının diyalogu başlatması gerekiyordu başlattılar. Öğrenci değişimine önem veriyorum. Papa’ya Mısır ziyaretinde eşlik ettim. Ezher’de Tantavi ile görüşürken de bunu dile getirdik. Evet, yollarımız farklı fakat hedefimiz birdir. Dünyanın çeşitli bölgelerinde çalışan işçilere yardımcı olabilir, barışın tesisi için çalışabiliriz. Ortak faaliyetlerle insanlığa faydalı olabiliriz. Daha önce Marsilya’da çalıştım. Orada Müslümanlar da vardı. Birlikte nasıl yaşanabileceğinin güzel örneklerini vermeye çalıştım. Seneler önce Kapadokya1 yı ziyaret etmiştim. Orada birçok din mensubunun katıldığı bir ibadeti yönettim. Bunu önemli kabul ediyorum.” demiştir.
Diyanet İşleri Başkanımız Mehmet Nuri YILMAZ ise; “Ben de burada bulunmaktan ve bu görüşmeyi yapmış olmaktan dolayı çok mutluyum. Dinle- raıası Diyalogun önemine biz de inanıyoruz. Sadece din adamlan ve akademisyenler i arasında diyalogun olması yeterli ı değildir. İki dinin din adamları i temsil ettikleri halklarla birlikte diyaloga girmelidir. Diyalog halka yayılmak, konu halka indirilmelidir. Kardinal Arinze’ye de söylediğim gibi uzman, araştırmacı ve akademik personel değişimine gitmeliyiz. Benim buraya gelmiş olmam da buna bir başlangıçtır. Bir de dinlerin ortak noktalan vardır. Mesela Allah’ın birliği üzerinde bütün dinler bir araya gelmelidir. Bütün farklılıkları ortadan kaldırmak ve dinleri birleştirmek mümkün değildir. Gerekli de değildir. Bunu tarihte deneyenler olmuş, fakat başarılı olamamışlardır. Bunlar hayatın gerçekleridir. İlahi iradenin takdiridir. Sünne- tullah böyle tecelli etmiştir.
Bir kez daha söylemek istiyorum, halka inmeyen diyalog diyalog olmaz. Dinlerarası diyalog olmadan da barışın tesisi mümkün olamaz. Sosyal faaliyetler de oldukça önemlidir. Karşılıklı ziyaretlerde bulunmalıyız. Bugün artık dünya büyük bir köy haline gelmiştir. Savaş ve zorla sınırların değiştirildiği dönemler bitmiştir. Tarihte yapılmış en büyük savaşlardan olan Haçlı savaşlarında bile birtakım vesilelerle kültür alış verişi ve etkileşim olmuştur. Bugün sosyal faaliyet olarak yapılan karşılıklı ziyaretlerle inanç turizmi faaliyetleri hiç şüphesiz ki diyaloga, dolayısıyla dünya barışına katkı sağlayacaktır. Kardinal Arinze ile, dinlerarası diyalog konusunda yapacağımız faaliyetleri içeren bir protokol hazırlanması için anlaşmış bulunuyoruz. Bu faaliyetlerle insanlığa hizmet etmek istiyoruz.
Türkiye’de şu an, kısıtlı imkanlara rağmen bütçeden ayrılan ödeneklerle, Hıristiyanlarca önemli sayılan bazı tarihi mekanlar ve kiliseler onarılmaktadır. Türkiye medeniyetlerin beşiğidir. İslam, Hıristiyan, Yahudi ve tarih öncesi kültürlerin izlerini orada bulmak mümkündür. 2000 Yılı ile alakalı olarak biz Tarsus’ta diğer din temsilcileriyle bir toplantı yaptık. Tarsus Deklarasyonu’nu yayınladık. Ayrıca İzmir’de bir sempozyum daha yapacağız. Kutsal kitaplarda ortak olan birtakım mesajları bir araya getirerek kitapçık ve broşürler hazırlayıp, halka dağıtacağız. Diğer bir faaliyet olarak da 10 Yıl Türkiye’de yaşayan, kendi el yazısı ile “Türkler iyi insanlardır” şeklinde yazdığını gördüğüm, cemaatine Türkçe konuşan ve Türkçe öğrenmelerini onlara tavsiye eden Papa
Roncelli’ için 3 Eylül’de yapılacak olan törene Başkanlığımızdan bir temsilci göndereceğiz. 2000 Yılı kutlamaları dolayısıyla istediğiniz bir yardım varsa yapmaya hazırız.” demiştir.
Kardinal Etchegaray son olarak; "Türkiye’yi ziyaret bizim için duygusaldır. Orada birçok kutsal mekan vardır. Ayrıca ekselanslarının ziyareti bizi teşvik etmiştir ve son derece yararlı olmuştur. Gerçekten bana dinamizm kazandırdınız. Söylediklerinizi şimdiden düşünmeye başladım. Tek başıma büromda otursaydım bunları düşünemeye bilirdim. Bundan sonra size kardeşim diyeceğim. Kardeşime duyduğum sevgiyi aynen size de duyuyorum. Her türlü yardımı yapmaya hazırım.” Şeklinde konuşmuş, Sayın Yılmaz Kardinal Etchegaray’a: “Sizi Türkiye’ye en kısa zamanda gelmek üzere davet ediyorum” diyerek ve- dalaşmıştır. Buna karşılık Sayın Kardinal de, “Allah izin verirse en kısa zamanda geleceğim.” demiştir.
Vatikan ziyaret programım tamamlayan Diyanet İşleri Başkanımız ve beraberindeki heyet 18 Haziran Pazar günü yurda dönmüştür.
SON DEĞERLENDİRME
Yurda dönüşte Diyanet İşleri Başkanımız Mehmet Nuri YILMAZ İstanbul Yeşilköy Atatürk Havalimanında bir basın toplantısı düzenlemiş, basın mensuplarına ziyaretiyle ilgili geniş bilgiler vermiş ve, gerçekleştirdiği görüşmelerle ilgili değerlendirmelerde bulunmuştur. Vatikan ziyaretinin başarılı geçtiğini, planlanan ve hedeflenen sonuçlara ulaştığını vurgulayan Yılmaz, bu tür ziyaretlerin ilişkilerin geliştirilmesine büyük katkılar sağladığını, bu ziyaretin dinlera- rası diyalog çalışmalarına yönelik atılmış önemli bir adım olduğunu, ziyaret programı boyunca yaptığı görüşmelerde de yakın ve sıcak bir ilgi gördüğünü, görüşmeler esnasında mutabakata varılan konularda çalışmaların başlatılacağını ifade etmiştir.
Biz de, dinlerarası diyalogun her geçen gün önemini daha da artırdığı bir dönemde gerçekleştirilen bu ziyaretin yararlı sonuçlar doğuracağını ümit ediyor, hayırlara vesile olmasını Cenabı Hak’tan niyaz ediyoruz. Ziyaretle ilgili aktarmaya çalıştığımız bilgilerden de anlaşılacağı gibi, Diyanet İşleri Başkanlığının Diyalogla ilgili düşünceleri, başta Papa II. Jean Paul olmak üzere, Vatikan yetkililerine anlatılmış, işbirliği yapılabilecek konular üzerinde durulmuştur.