Makale

SÜLEYMAN ÇELEBİ "MEVLİDİ VE ŞERHİ" ÜZERİNE.

Dr. Mehmet AKKUŞ

SÜLEYMAN ÇELEBİ "MEVLİDİ VE ŞERHİ" ÜZERİNE...


Alemlere rahmet olarak gönderilen peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s)’in doğum gününü kutlamak maksadıyla düzenlenen merasimler, tarihimizde mevlid kandili olarak tertip edile gelmiştir. Bu sene de 19 Eylül 1991 günü 11 Rebiul-evvel 1412 çeşitli kutlamalar olacaktır. Mevlid Kandili kutlamalarının en başta gelen etkinliği Süleyman çelebi Mevlidi’nin çeşitli bahirlerinin ve bu esnada aşır ve ilâhilerin okunması; son yıllarda Diyanet Vakfı tarafından düzenlenen Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle çeşitli konferans, seminer ve ilmî toplantıların yapılması şeklinde devam etmektedir. Biz bu yazımızda Süleyman Çelebi’nin Mevlid’inin önemi üzerinde duracak ve 1920’lerde yazılmış şerhinden kısaca bahsedeceğiz.

MEVLİD, sözcük anlamı olarak doğmak, doğum zamanı ve doğum yeri demek ise de, Türkçemızde daha çok Hz. Peygamber’in doğumu ve bu olayı anlatan eserler İçin kullanılmaktadır. Bu kelimenin bazıları tarafından Mevlüt, mevlûd şeklinde telaffuz edilmesi yanlıştır.
Hz. Peygamberin doğumu için yazılmış bu eserlerde O’nun nurunun yaratılması, doğumu öncesi ve sonrasındaki meydana yelen olağanüstü olaylar anlatılmaktadır. Araplar arasında bir çok mevlit yazılmıştır. Bizim toplumumuzda ise ilk mevlit. Süleyman Çelebi tarafından 1410 tarihinde Bursa’da yazılan Vesiletü’n Necattır Bugün bizde mevlit denilince akla gelen eser de budur. Mevlid’in Yazılış Sebebi: Süleyman Çelebi bu eserini Bursa Ulu cami’de cereyan eden bir olay üzerine kaleme almıştır ki bu husus Lâtifi Tezkiresi’nde şöyle anlatılmaktadır:
Rivayete göre, bir gün Bursa’da bir vaiz, vaaz kürsüsünde "Biz onun (Allah’ın) Peygamberlerinden hiç birini diğerinden ayırmayız." Bakara/285 mealindeki âyeti tefsir ederken, peygamberler arasında hiçbir fark olmadığını, kendisinin bu âyet gereğince Hz. Muhammed’i İsa Peygamberden ustun görmediğini söylemiş.
Cemaat arasında bulunan, Allah’ın Resulünün gerçek âşık ve sadıklarından bilgili ve dini gayret sahibi bir arap buna itiraz eder. Kuvvetli ve kesin deliller ortaya koyarak bu âyete verilen mananın yanlış olduğunu söyler ve der ki: "Hey nâdân ve câhil, sen tefsir ilminde yaya-sın. Peygamberler arasında fark yoktur demekten murad, resullük ve nebflik bakımındandır. Yoksa mertebe ve fazilet bakımından değil. Eger her bakımdan olsaydı, "0 peygamberlerin kimini kimine üstün kıldık" Bakara/253., âyetinin manası nasıl uygun düşerdi?
Fakat şehir halkı vaiz tarafını tutar. Bunun üzerine bu zât arap vilâyetlerine Halep ve Mısır’a giderek, kendi görüşünün lehinde fetvalar almıştır. İşte Süleyman çelebi Mevlid’i Vesiletü’n-Necât’ı bu olaydan sonra yazmıştır.
Mevlid’in Tercümeleri:
Süleyman Çeiebi’nin mevlidi şairler ü-zerinde büyük etki yaptığından, birçokları ona nazire olarak eserler yazmışlardır. Hatta bu sayının, XVI. asırda yüz dolayında olduğu Latifi Terkiresi’nde kaydedilmiştir.
Mevlidler üzerinde hususi bir araştırma yapan Doç. Dr. Necla Pekolcay, Türkçe Mevlidlerin ve mevlid ile ilgili risalelerin sayısının 200’den fazla olduğunu zikretmektedir. ’’ Prof. Dr. Ha-sibe Mazıoglu da Ankara, İstanbul ve Bursa kütüphanelerinde yaptığı araştırma-larda tesbit ettiği yeni mevlid nüshalarını müstakil olarak bir makalede ele almıştır.(3)

Süleyman Çelebi Mevlid’ine sadece nazire yazılmakla kalınmamış, birçok yabana dile, manzum ve mansur olarak tercüme de edilmiştir. Bunlar arasında Arapça, çerkesçe, Rumca, Kürdçe, Tatarca, Almanca, İngilizce, Arnavutça ve Boşnakça tercümeleri sayabiliriz.(4)
Görüldüğü gibi Süleyman Çelebinin Vesiletü’n Necat isimli mevlidi, doğuda ve batıda büyük ilgi görmuş ve bir çok şair tarafından nazireler yazılmış ve başka dillere tercümeleri yapılmıştır
Dini edebiyatımızın en tanınmış, en sevilen eserlerinden bırı olması hasebiyle Süleyman Çelebi Mevlidi bugün de çeşitli vesilelerle okutulmaktadır.
Kandil geceleri (Mevlıd. Regaıb, Berat, Miraç ve Kadın başta olmak üzere, do gum ve olum yıldönümlerinde, evlilik nişan, ve sünnet merasimlerinde, hac dualarında, yeni bir müessesenin açılışı ev sahibi olma gibi çeşitli vesilelerle mevlıd merasimleri tertip edilmektedir.
Vesiletün-Necat, dönemine gore gayet açık. sadece ve külfetsiz bir dille kaleme alınmıştı Ağdalı ve san’atlı bir üslup yerine gayet samımı bir şekilde, her kesimin anlayabileceği bir dille yazılmış olması, onun yüzyıllar boyunca beğenilip, sevilmesinin sebebi olmuştur Ancak bugün çeşitli vesilelerle okunmakta olan bu eser. Hz Peygamberi butun yönleriyle en güzel bir biçimde anlatmış olması, onun kadar güzel yazılmış bir eser bulunmayışına göre değil; okuyan mevlidhanların seslerinin güzelliğine göre değerlendirilmektedir Halbuki Süleyman Çelebi Mevlid’i, toplumumuzun her kesimindeki insanımıza, İslam’ın mesajını en güzel şekilde ulaştı-rabilecek bir eserdir. Böyle önemli bir e-seri bugünkü nesillere sadece bir musiki olarak değil mana olarak da ulaştırmamız gerekmektedir.
Mevlidin Şerhi:
Yukarıda nazirelerinden ve çeşitli dillere yapılan tercümelerinden bahsettiğimiz mevlidin şerhleri de bulunmaktadır Muhammed Tayyıp Okıç merhum. Bosnalı Zıkrînın, el- mevridü-l Vusul fi Mevlidi’r-Rasül isimli Türkçe şerhi hak kında bilgi vermektedir.
Mevlıd üzerine yazılmış başka şerhler de bulunabileceğinden bu konu üzerinde müstakil bir araştırma yapılmalıdır.
Bu şerhler arasında zaman bakımından bize en yakın olanın Osman zade Hüseyin vâssahn yazmış olduğu şerhtir. Hüseyin Vassaf, 1872-1929 yılları arasında yaşamış bir Osmanlı alım ve şairidir. Bu müellifimiz, daha çok, Osmanlı’nın son döneminde yetişmiş ulema ve meşahırin tercume-i hallerine dair eserler vermiştir. Süleyman Çelebı’nın Vesiletü’n-Necat’ına yaptığı şerhi ise, çeşitli e-serlerden faydalanılarak, hazırlanmıştır. Gülzâr-ı Aşk isimli bu şerhin müellif hatuyla tek elyazma nüshası, İstanbul Süleymaniye Kütüphanesi’nde bulun-maktadır.
Adı geçen bu şerhin sadeleştirilerek basılması, bugün artık sadece musiki yönü kalan Süleyman Çelebi Mevlid’inin daha iyi anlaşılması bakımından önem arzetmektedir. Çünkü eserin,Hz. Peygamberin üstün ahlâkını, diğer peygamberlere olan faziletlerini anlatmak mak-sadıyla kaleme alındığını müellif bizzat ifade etmektedir. Bu bakımdan, Rasülullah’ın kıyamete kadar bütün insanlığa getirmiş olduğu ilahî mesajı, özellikle bizim topulumuza anlatabilmek için önce onun örnek yaşayışını ortaya koymak gerekir. Mevlid merasimleri böyle bir konuyu anlatmak için, Müslümanların biraraya geldikleri topluluklar olarak değerlendirilmelidir. Bunun için de mesela, mevlid okunmadan önce veya sonra, okunan kısımların ehilleri tarafından kısaca şerhleri yapılmalıdır. Böylece dinleyicilere sadece güzel sesli mevlidhanların musiki ziyafeti yerme, Rasülullah’ın hayatı üzerine yapılacak kısa sohbetlerle onların düşünce ve fikir dünyası zenginleştirilmeli, onun örnek hayatı yeni nesillere anlatılmak için birer fırsat olduğu unutulmamalıdır.
Böyle bir fırsatı değerlendirmede önemli katkıları olacağına inandığım yukarıda adı geçen mevlid semini yayına hazırlamayı yerine getirilmesi gerekli bir vazife kabul etmekteyim.
***
1. Bkz. Latin Tezkiresi (Haz. Doç. Dr. Mustafa İsen), Küttür Bak. Yay. 1000 Temel Eser Dizisi/ 149, Ank. 1990, S 62-64.
2. Dr. Neda Pekolcay, MevM Süleyman Çelebi, Dergah Yay. İst. 1980. s. 45.
3. Prot. Dr. Hasbe Mazıoğlu, Türk Edebiyatında Mevlid Yazan Sairler’, Türkoloji Dergisi, Ank 1974, C VI, (Sayı 1), s. 60.
4. M. Tayyib OKİÇ, Çeşitli Dillerde Mevlitler ve Süleyman Çelebi Mevlidinin Tercemeleri A. Ü. İslimi ilimler Fakültesi Dergisi, Erzurum 1976, c. I s. »7-78
5. M Tayyib OKİÇ, Ag m„ s. 57-50.
6. Hayatı ve Eserleri için bkz. Hüseyin Vassat, Sefine-i Evliyi, (Haz. Dr. Mehmet AKKUŞ, Dr. Ali YILMAZ), Sena Neşriyat, İst. 1990. c. 1, s. 8-22