Makale

ÜLKE GÜNDEMİ VE DİYANET

Merhaba

ÜLKE GÜNDEMİ VE DİYANET

Harun ÖZDEMİRCİ
Dini Yayınlar Dairesi Başkanı

Ülkemizde son günlerde gelişen olaylar milletçe hepimizi üzmüştür. Sevgi ve barış dini olan İslamiyet’in şiddete hatta vahşete alet edilmiş olması, rahmet ve mağfireti sonsuz Yüce Allah’ın isminin bir terör örgütü tarafından kendilerine ad olarak yakıştırılması bu üzüntüyü daha da artırmıştır.
Kuruluşunun 76. Yılını idrak ettiğimiz Diyanet İşleri Başkanlığı, yüce dinimiz İslâmiyetin sevgi, barış ve esenlik dini olduğunu her fırsatta halkımıza anlatmış böyle bir dinin şiddet ve terörle bir arada bulunamayacağını, maksadı ne olursa olsun bu tür faaliyetlerin her türlüsünü şiddetle reddettiğini ifade etmiştir ve etmeye de devam edecektir.
Başkanlığımız, toplumu din konusunda aydınlatmakla görevli Anayasal bir kuruluştur. Kurulduğu günden bugüne, Anayasa’da belirtilen ilkeler doğrultusunda milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek, her türlü siyasî görüş ve düşüncenin dışında kalarak, dinimizin birlik ve beraberlik, fedakarlık ve yardımlaşma gibi yüce prensiplerini halkımıza benimsetmeyi, İslam’ın güzel ahlâk sistemi içinde vatandaşlarımızın mutlu olmalarını, dinî ve millî sorumluluk duygusu içinde çalışmalarını, İnsanî ve manevî değerlere, millî ülkülere bağlılıklarını sağlamayı hedef almış ve imkanları ölçüsünde de etkin ve yaygın bir şekilde bu hizmetleri yerine getirme gayreti içerisinde olmuştur.
Camilerde yapılan vaazlarla, Cuma günleri okunan hutbelerle, düzenlenen konferans, panel ve sempozyumlarla, süreli, sesli, görüntülü ve basılı yayınlarıyla, yaptığı basın toplantısı ve basın açıklamalarıyla toplumu sürekli olarak dinimizin aslî kaynaklarından aydınlatma çabası gütmüştür. Toplumun her kesimine ulaşarak doğru dinin öğretilmesini hedef edinmiştir. Hal böyle iken, son günlerde bazı köşe yazarlarının, tek bir sebebe dayalı olarak izah edilmesi mümkün olmayan olumsuz birtakım sosyal olayların ortaya çıkışını sadece, toplumumuzun güven ve itibarına mazhar olmuş Diyanet İşleri Başkanlığı ile ilişkilendirmeye çalışmaları büyük bir talihsizliktir. “Diyanet İşleri Başkanlığı aslî görevini yapmamıştır” tarzındaki değerlendirmeler belli bir maksada matuf çabalar ise o takdirde milletimize ve bu güzide kuruluşumuza yapılmış büyük haksızlıktır ve hatadır. Zira Diyanet İşleri Başkanlığına bu suçlamaları yöneltenlerin, dinimizi bizzat Peygamberimizden öğrenme bahtiyarlığına erişmiş ve İslam toplumuna halife olmuş Hz. Osman (r.a.) ve Hz. Ali (r.a.)’yi göz kırpmadan şehit edebilecek şiddet ve terör yanlısı Haricî oluşumların sebeplerini nasıl izah edeceklerdir. Yoksa bu oluşumun ortaya çıkışını da Hz. Osman (r.a.) ve Hz. Ali (r.a.)’nin dini tam olarak anlatmadıkları gibi haksız bir nedene mi bağlayacaklardır. Bu ne kadar mümkün değilse, ülkemizde üzerine düşen görevi yerine getirmek için her şartta, canla başla çalışan, bu uğurda terör örgütlerine ve vahşet gruplarına birçok görevlisini şehit vermiş olan Diyanet İşleri Başkanlığımızı da suçlamak o kadar mümkün değildir.
Ülkemiz kuvvetler ayrılığı ilkesine dayalı, demokratik, laik bir hukuk devletidir. Diyanet İşleri Başkanlığı aydınlatma görevini yerine getirirken, kendisine tanınan imkanlar nispetinde dinin aslî kaynaklarından dinimizin emir ve tavsiyelerini dile getirmekte, uygulamayı ise vatandaşlarımızın vicdanlarına bırakmaktadır. Aydınlatma görevini mevcut halden daha ileri boyutlarda gerçekleştirebilmesi için de 1979 yılından bu yana "Teşkilat Kanunu"nun modernleştirilmesi, ayrıca kendisine bir televizyon kanalı tahsis edilmesi gibi talepleri vardır. Bunlar da henüz gerçekleşmiş değildir. Söz konusu çabalar ortada iken ve bugün içerisinde bulunduğumuz şartlar altında, toplumun din konusunda aydınlatılması yolunda bir dizi yeni tedbirlerin alınması gerektiği ve Diyanet İşleri Başkanlığının daha da güçlendirilmesinin lüzumu ortada iken; düne kadar bu teşkilatın varlığını tartışmaya açanların, bugün kamuoyuna yansıyan olumsuzluklar karşısında da Diyanet İşleri Başkanlığını hedef gösterme çabası içerisine girmelerini yadırgadığımızı ve anlamsız bulduğumuzu ifade etmek istiyoruz.
Bugün yapılması gereken, asılsız ve kısır tartışmalar üretmek değil, millî birlik ve beraberliğimizin pekiştirilmesine yönelik yeni projeler üretmektir. Bu çerçevede, toplumumuzun din istismarından uzak tutulmasının ve dinî duyguların siyasete ve ticarete alet edilmekten kurtarılmasının tek yolu, toplumu din konusunda aslî kaynaklarından aydınlatmakla görevli Diyanet İşleri Başkanlığının daha da güçlendirilmesidir.