Makale

Diyanette Eğitim Seferberliği 50 Bin Din Görevlisine YÜKSEK TAHSİL İMKÂNI

Hamdi MERT

Diyanette Eğitim Seferberliği 50 Bin Din Görevlisine

YÜKSEK TAHSİL İMKÂNI

İSLÂMİYET son din... Peygamberi ise son Peygamber... Ama İslâmiyet ebediyyen insanlığın önünde bir ışık olacak... Kıyamete kadar onu tebliğ etmekle vazifeli din görevlilerinin daha bilgili, daha görgülü olmalarını her kesimden insanımızın toplu arzuları olarak her zaman duymuş, dinlemişizdir.
İşte şimdi, bu arzunun tahakkuku yolunda bir adım daha atılıyor: Yüksek tahsili bulunmayan 50 bin din görevlisine açık öğretim yoluyla Yüksek tahsil yapma imkânı doğuyor.
İlahiyat Meslek Yüksek Okulları’ndan sonra bu açık öğretim imkânını, Diyanet İşleri Başkanlığının son birkaç yılda gerçekleştirdiği ikinci büyük eğitim hamlesi olarak görmek değerlendirmek gerekir.
Temennimiz, orta öğrenim mezunu 50 bin görevlimizin hangi yaşta olurlarsa olsunlar bu imkânı iyi değerlendirmeleri ve "tebliğ hizmeti" nde kendilerini yenilemeleridir.

HEP ŞİKÂYET ETMEZ MİYİZ?
Mihrab, Kürsü, Minber hizmeti yürüten görevlilerimizin daha bilgili-görgülü olmaları konusunda hep şikâyetçi olmaz mıyız? İşte bu toplu arzu şimdi tahakkuk ediyor. "BAŞ-YAZrmızdan "GÜNDEMİN İÇİNDEN" ve haber sayfalarına kadar bu sayımızın ağırlıklı ko-nusu, din görevlilerinin "Açık Öğretim" programı içerisine alınmaları...
Ümit ediyoruz ki, orta öğretim mezunu din görevlilerimiz Edirne’den Kars’a, doğudan-batıya bütün vatan sathını adeta bir "Mektep" haline getireceklerdir. Cami odaları, meşrutaları, cami ve Kuran Kursları ve çevreleri herhalde din görevlilerimizin gönüllü olarak katıldıkları bir "Eğitim Seferberliği "ne şahit olacaklar... İslâmiyet’in "Beşikten-Mezara Kadar İlim" mesajı böylece, önce din görevlilerimiz tarafından bizzat uygula-nacak-yaşanacak. Bir de "Lime tekûlûne?" esprisi... Kürsü ve minberlerden biteviye ilmin, öğrenmenin, tahsilin faziletinden bahseden din görevlileri artık kendi tahsilleri için de kolları sıvayacaklar.. Böylece Saf Sûresi’nin 2’nö ayetinde geçen "Yapmadığınız şeyi niçin söylersiniz?" ilahî ikazının muhatap ve mahkûmu olmaktan da bir ölçüde kurtulacaklar.

DİN GÖREVLİSİNİN BÜYÜK VEBALİ SORUMLULUĞU
Son Peygamber Hz. Muhammed Mustafa (S.)’nın tebliğini sonsuza kadar taşıma sorum-luluğundaki din görevlilerinin omuzlarında taşıdıkları mes’ uliyet o kadar ağır ki!. Cemiyet hayatı hayasız ve insafsız bir pazar yerine dönen-, resmî-özel televizyonlarından-gazetelerine kadar yazılı ve görüntülü neşriyatı yüzler kızartan-, esnaf ve ticaret ahlâkı kalmayan; arsız çevre kültürünün tesiriyle yeni yetişenlerini hızla kaybeden; bütün bu fecaatlar karşısında sorumluluk duyguları dumura uğrayan toplum manzarasını düşündükçe, Hz. Ömer (R.)’ın bir yakarış dramını hatırlarım:
Secdeye kapanıp; "Yarabbi, bu büyük mes’ûliyetin altına gireceğime keşke yaratılma-saydım.. Keşke toz-toprak olarak gitseydim..." diye biteviye ağlayan ve oluk gibi boşanan göz yaşlarıyla secdeye kapandığı toprağı ıslatan Hz Ömer (R.)’ın mes’uliyetini aynı şuurla kendinde hissetmeyen din görevlisi, mutlaka vebaldedir.
Zira üzerinde Hz. Peygamberin kıyamete kadar sürecek "tebliğ" vekâleti vardır.

İCRAÎ SORUMLULUK İHMALİ SORUMLULUK
Din görevlisi, önünde olduğu cemaatinden sorumludur.
Cemiyet hayatı yer-yer tehlike işaretleri veriyor. Anne-babalar çocuklarına kendi ye-tiştikleri milli kültür ve terbiyeyi veremiyorlar. Millet bütünlüğümüzü sarsacak ihtilaf ve tefrika tohumları yerli ve yabancı şer odakları tarafından atılıp serpilmeye devam ediyor. Sağlam "Aile" müessesemizi sarsan kurnaz telkinler başını almış gidiyor.
Bu olumsuz gidişte, din görevlilerinin "Icraî" bir sorumluluğunun bulunduğunu kimse iddia edemez, fakat bir "lhmalî" sorumluluğumuz vardır ve bu sorumluluğa, Hz. Ömer (R.)’ın mes’uliyet şuuru ile yaklaşmak her Diyanet mensubunun vazifesidir.
Din görevlisi her kesimden insanın içinde olmalıdır. Her tahsilden, her kültürden, her yaştan, her inançtan insana, onun anlayacağı dilden yaklaşmak elbette yeni bilgileri, yeni görgüleri, kısaca kendini yenilemeyi gerektirir.
Psikoloji, pedagoji, sosyoloji, beşeri ilişkiler metodu bilmeden bugün artık dünyaya açıl-mış bulunan toplumun çeşitli katmanlarına yaklaşmak mümkün değildir.
Camide her seviyeden insan bulunur. Akademik kariyer sahibinden, okuma-yazması ol-mayanına-, yaşadığı yerleşim biriminden (köy-kent) dışarı çıkmayanından, doğu-batı görgüsü olanına kadar...
Diyanetin 50 bin kadroya ulaşan bu yüksek öğrenim hamlesinin, bütün bunları düşünmeye- değerlendirmeye vesile olacağını ümit ediyoruz.
... Ve din görevlilerimizin de kendilerini yenilemelerine..