Makale

Büyük Kaybımız

Büyük Kaybımız

Abdurrahman Şeref GÜZELYAZICI

Yüksek bir âlim, büyük bir fakîh, kemâlli bir din adamını (Ömer Nasûhi Bilmen) Hazretlerini, 12 Ekim 1971 Çarşamba günü muhteşem bir îman cemâati eliyle gufrân topraklarına bıraktık. Bu ilmi grubun hazin ve solgun izleri, irfan semamıza kıyamet gecelerinden birini nak­şetti. Türkiye’mizde fıkıh yapısının son direklerinden bulunan Ömer Nasûhi Hazretlerini, birkaç cümle ile kısaca tanıtmak, onu bilenlerin sa­dâkat omuzlarına çöken bir vazife halindedir. Bu vazifeyi yerine getir­mekle bahtiyarım.

Ömer Nasûhi, Milâdî (1884)’de; eski târihle (1300) yılında (Erzu­rum)’da doğdu. Babası, mahallî ulemâdan Hacı Ahmet Efendi’dir. Tah­silini, önceleri “Ahmediye Medresesi” müderrisi bulunan amcası (Abdürrezzak İlmî) Efendi’den; daha sonra da memleketinin müftüsü “Narmanlı-zâde Hüseyin Mekkî” Efendi’den yapmıştır. 1324 senesinde İstanbul’a gelerek o zamanm meşhur âlimlerinden Tokatlı Şakir Efendi Hazretleri’­nin ders halkasına devam ile (1326) yılında icazet almıştır. Bundan son­ra (Medresetü’l-Kuzât = Kadılar Okulu) ’na imtihanla girip (1329)’da aliyyü’I-a’lâ derece ile mezun olmuştur. Buradan birincilikle diploma al­dıktan sonra, (Ruus) imtihanına girmiş, (Fâtih Dersiamlığı) unvanıyla Fâtih Câmi-i Şerifinde ders okutmağa başlamıştır. Ayrıca (Dârü’l-Hilâfe Medreseleri)’nde ve (Medresetü’l-Vâizîn = Vaizler Okulu)’nda Fıkıh, Usûl-i Fıkıh, Kelâm okutmuştur. (1329) senesinden itibaren (Fetvâhâne-i Ali = İstanbul Müftülük Dâiresi)’nde memurluğa başlamış; Te’lif Heyeti âzâlığında, Müftü vekilliğinde bulunmuş ve nihayet (1934)’de İstanbul Müftüsü olmuştur. (1960)’da (Diyânet İşleri Başkanlığı) makamına ge­tirilmiş; buradan emekliye sevk olunmuştur. (15) sene kadar (Dârüşşafaka) Lisesinde ve birkaç sene de İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsünde (Kelâm) okutmuştur. Son zamanlarda resmî vazifelerini bırakarak evin­de istirahat ve mütalâaya koyulmuştu.

11 Ekim 1971 Salı sabahı birkaç saatlik komadan sonra İlâhî rah­mete intikal etmiş ve 12 Ekim Çarşamba günü Fâtih Câmi-i Şerifinde ikindiyi müteakip cenâze namazı kılınarak Edirnekapı’daki (Sakızağacı Mezarlığı)’nda defnolunmuştur.

İLMİ HİZMETLERİ VE ESERLERİ:

Merhum, kâmil bir müftü için gerekli bilgileri nefsinde toplamıştı. Bilhassa “Ferâiz” ve “Fıkıh” ilimlerinde (Hâtimetü’l-Ulemâ) denilmeğe lâyıktı.

Ömrünün kıymetli saatlerini sonuna kadar ilme sarfetmekle, pek güzel ve faydalı eserler bırakmağa muvaffak olmuştur.

Bu cümleden olarak sâde ve zarif bir üslûp ile yazdığı 8 ciltlik tefsiri 8 Cennet kapısı halinde mü’minlere açık ebedî bir irfan ziyâfetidir. Hele İstanbul Hukuk Fakültesi tarafından bastırılan (Hukuk-ı İslâmiyye ve Istılâhat-ı Fıkhiyye Kaamusu) adındaki 6 büyük ciltlik eseri- İslâmi âbidelerdendir.

Dârüşşafaka Lisesiyle, İslâm Enstitüsünde senelerce okuttuğu (Muvazzah İlm-i Kelâm) da sayılı, güzide bir te’liftir. (Hadîs, Ahlâk, Mev’ıza, Târih, Şiir) mevzularına da himmet göstermiş; memleket irfanına çe­şitli yönlerden hizmette bulunmuştur. Eserlerini şöylece sıralamak müm­kündür:

1)

Kur’ân-ı Kerîm’in Türkçe Meâl-i Alîsi ve Tefsiri (8 cilt)

2)

Tefsir Târihi (1 cilt)

3)

500 Hadîs (1 cilt)

4)

Kur’ân-ı Kerîm’den Dersler ve Öğütler (1 cilt)

5)

Hukuk-ı Islâmiyye ve Istılâhat-ı Fıkhiyye Kaamusu (6 cilt)

6)

Büyük İslâm İlmihâli (1 cilt)

7)

Muvazzah İlm-i Kelâm (1 cilt)

8)

Yüksek İslâm Ahlâkı (1 cilt)

9)

İstanbul’un Fethi (1 cilt)

10)

Nüzhetü’l-Ervah (Fârisî Divançe ve Tercümesi) (1 cilt)

Bu eserler, ayrı ayrı tetkik ve mütalâaya şayandır. Mü’minlerin en çok rağbet gösterdiği eserleri; (Tefsir)’i ile (Büyük İslâm İlmihâli) ve (500 Hadîs)’tir.

Ehl-i ilmin rağbetine mazhar olan eserleri ise; (Tefsir Târihi) ile “Istılâhat-ı Fıkhiyye” Kaamusu’dur.

İlim ehlinin ebedî hayat hüccetleri geriye bıraktıkları mübârek eserleridir. Ömer Nasûhi Efendi Hazretleri ise, bu hüccetlerin şâhânelerini bırakmış bulunmaktadır. Kendisi ebediyyete intikal etti; fakat eserleri ve hâtıra sesleriyle aramızda yaşamaktadır. Allâh-u Zü’l-Celâl, merhumun kabrini pür-nûr, rûh-i pâkini şâd buyursun! Âmin!