Makale

BAYRAMLAR SEVGİYLE GÜZELLEŞİR

BAŞYAZI

BAYRAMLAR SEVGİYLE GÜZELLEŞİR

MEHMET NURİ YILMAZ
DİYANET İŞLERİ BAŞKANI

Zihinleri yenileyen, gönülleri coşturan, insanların kurtuluşuna zemin hazırlayan, maneviyat ikliminin en bereketli mevsimi Ramazan Ayı’m geride bırakarak Cenab-ı Hakkın biz kullarına, mutluluk ve huzur günü olarak takdir buyurduğu bayram gününe erişmenin sevincini hep birlikte yaşıyoruz.
Bayram günleri; fert, aile, toplum ve millet olarak bütün inanan gönüllerin sevinç ve neşe günleridir. Bu günlerin getirdiği birlik ve beraberlik, neşe ve mutluluk tabloları hafızalarda ve gönüllerde güzel izler bırakmakta ve her yıl bu güzelliklere yenileri eklenerek bilinçlerimiz tazelenmektedir.
Yüce Allah (c.c)’ın rızasını hedefleyerek Ramazan ayı boyunca tuttuğumuz oruçlar sayesinde nefislerimizin isteklerine dur diyerek irademizi eğittik. Sahip olduğumuz maddi imkanların bir kısmını ihtiyaç ehline vermek suretiyle paylaşmanın ve başkalarını düşünmenin manevi hazzını yaşadık. Yaşadığımız günlerin iyi bir muhasebesini yapıp, hatalarımıza tevbe ederek rahmet ve bereketten yararlanmanın fırsatını bulduk.
Hayatımızın anlamına ve gayesine uygun olarak, Ramazan ayının yoğun manevi atmosferinde ibadetlerimizle bütünleşme, haramlara kapalı yaşama, geçmişe tevbe ederek doğruya, güzele yönelme ve azıklarımızı başkalarıyla paylaşma bilincini kazandık.
Eski çağlardan beri her milletin ortak duygular etrafında birleştikleri özel günleri bulunmaktadır. Bayramlar bu özel günlerdendir. Bayramlar dini ve milli hisleri hareketlendiren, millet fertlerine yeni bir heyecan ve çalışma şevki kazandıran, akrabalık bağlarını kuvvetlendiren, komşuluk ilişkilerini yenileyen, toplumsal hayatı canlandıran ve özlemle beklenilen müstesna günlerdir. Bayramlar, bir taraftan; barış, hoşgörü, sevgi, saygı, ziyaretleşme, sevindirme, dayanışma, birlik ve beraberlik duygularını tazelerken, diğer taraftan; kin, nefret, kızgınlık ve düşmanlık duygularını körelterek kardeşlik, dostluk ve sevgi bağlarını yeniler ve toplumda huzur, barış ve güven ortamını oluşturur.
Güven, nezaket, barış ve medeniyet dini olan İslam, toplumsal uzlaşma ve bütünleşmeyi sağlayacak değerlerin hayata geçirilmesi üzerinde önemle durmuş, sosyal hayatımızın çöküşünü hazırlayacak her türlü fiil ve davranışı da yasaklamıştır. Bu itibarla, alay etmek, kusurları araştırmak, gıybet, dedikodu ve kötü zanda bulunmak, kendi çıkar ve menfaatlerini düşünerek başkalarına haksızlık etmek, küsmek, darılmak, irtibatı koparmak, insanların arasını açmak, iftira etmek ve söz taşımak gibi eylemleri de yasaklamıştır.
Bayrama erişen herkes bayram etme ve bayram ettirme gibi iki hususun üzerinde önemle durmalıdır. İnsani ilişkilerin genellikle ben merkezli anlayışa göre şekillendiği günümüzde bayramın güzellik ve neşesini çoğaltmaya takati olmayanlarımız vardır. Bugün insanların çoğu kendilerini ilgilendirdiği ölçüde başkalarıyla ilgilenmekte, aynı apartmanı paylaşan komşular birbirlerinden habersiz yaşamaktadır. Aile değerleri zayıflamakta, akrabalarla irtibatlar kopmakta, kimi anne ve babalar düşkünler evine bırakılmakta, kimileri sokaklara terk edilmektedir. Böyle bir zamanda bayramdaki sorumluluğumuz kendi takatimizden tasarruf ettiğimiz hayatı güzelleştirme enerjisini onlarla bölüşmektir. Bayramın neşesi her insana ve her haneye aynı kolaylıkla gelmemiştir. Bayramı kimisi gurbette, kimisi yokluğun ve mahrumiyetin kavurucu soğuğunda, kimisi hasta yatağında, kimisi hapishane koğuşunda, kimisi batakhanelerde ve kimisi de isyan mekanlarında karşılamaktadır. Bu durumda bayramın neşesini, huzurunu ve anlamım yaşamayan diğer bir ifadeyle bayram yapamayanların bayramını bayrama çevirmek bizim görevimiz olmalıdır.
Diğer taraftan Ramazan ve bayram esnasında edindiğimiz güleryüz, misafirperverlik, ikram, cömertlik, şefkat ve anlayış pratiğini yılın diğer günlerine yaymak ve uygulamak da önde gelen sorumluluklarımızdandır.
Bayramları gerçek bayramlara çeviren unsur sevgidir. Sevgi ayrılanları ve birbirinden kopanları birleştirir, duygulan harekete geçirir ve kini, nefreti köreltir. Sevgi acıyı tatlıya, toprağı altına, hastayı şifaya, zindanı saraya, belayı nimete, kahrı rahmete dönüştürür. Demiri yumuşatan, taşı eriten, ölüye hayat veren sevgidir. Bir sıcak merhabaya, kalplerden dudaklara yükselmiş bir tebessüme muhtaç gariplerin, asker evlatlarımızın, yolcuların, hastaların, mahbusların, çaresizlerin, dertlilerin, kimsesizlerin, düşkünlerin, aşıkların ve muhtaçların bayramlarını tebrik ettiren de sevgidir. Bayramlar sevgiyle güzelleşir.
Bu vesileyle milletimizin yurtdışındaki vatandaş ve soydaşlarımızın bütün Diyanet işleri Başkanlığı camiasının mübarek Ramazan Bayramı’m kutluyorum.
Gelecek sayıda buluşmak üzere...