Makale

İslam ve Ekoloji

Kitap Tanıtımı

İslam ve Ekoloji

İslâm ve Ekoloji, Doç. Dr. Mehmet Bayrakdar, Ankara, 1997,Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, 158 sayfa. Çevre Sorunları ve İslam, İbrahim Özdemir- Münir Yaşar ÇOLAK Yükselmiş, 2 nci Baskı, Ankara, 1997, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, 158 sayfa.

Yaşar ÇOLAK
Başkanlık Müfettişi

Değerli okuyucular, daha önceki sayılarımızda olduğu gibi bu sayımızda da sizlere Başkanlığımız yayınları arasında çıkan iki önemli kitabı tanıtmaya çalışacağız.Bunlaıdan birincisi Doç. Dr. Mehmet Bayrakdar’ın İslâm ve Ekoloji adlı eseri; diğeri de İbrahim Özdemir ile Münir Yükselmiş’in birlikte kaleme aldıkları Çevre Sorunları ve İslâm adlı çalışmadır. Her iki kitapta da, esas itibarıyla, içinde yaşadığımız çağda dünyanın hemen bütün bölgelerinde insanlığın karşılaştığı en ciddi problemlerden birisi olan çevre sorunu ele alınmakta ve bu sorunun çözümünde İslâm kültürünün yapabileceği katkılar kısa ve özlü bir şekilde ortaya konmaktadır. Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de çevre sorunlarının önemli boyutlara ulaştığı ve hayatımızı ciddi ölçüde tehdit eder hale geldiği bir gerçektir. Bu sorunla en rasyonel bir şekilde mücadelenin, insanların davranış kalıplarını derinden etkileyen temel değerlerden hareketle geliştirilmiş bir programla mümkün olabileceği bir gerçektir. İnsanımızın da dünya ve doğayla ilgili değer yargıları bu milletin yaklaşık bin yıllık dini olan İslâm’dan büyük ölçüde etkilendiği muhakkaktır. Bu durumu hesaba katmadan uygulanacak programların hedefine ulaşması muhtemel gözükmemektedir. Her iki kitapta bu hususlar özellikle vurgulanmaktadır.
İslâm ve Ekoloji kitabının birinci bölümünde, İslâmî çevreciliğin veya ekolojik düzenin ne olduğu ortaya konmaktadır. Kuı’an’daki ekolojik prensipler ortaya konurken, Allah’ın varlığının delili olması bakımından kâinatın manevî değerinin yüksek olduğuna ve korunması gerektiğine vurgu yapılmaktadır. Bu bölümde ayrıca Hz. Peygamber’in kendi devrinde çevreciliği bir siyaset haline getirdiği, bu çevrede boş arazileri ormanlaştardığı, Medine, Mekke ve Taif şehirlerinin civarını, bugünkü tabiriyle sid alanı olarak adlandırabileceğimiz harem bölgesi ilan ettiğine işaret edilmektedir.
Kitabın ikinci bölümünde İslâmî çevre anlayışının tarih içinde nasıl yaşatıldığı konu edilmektedir. Hz. Ebu Bekr’in savaş halinde uymak üzere askerlerine verdiği on emir örnek olarak ele alınmakta ve bu emirlerin birçoğunun çevreyi korumaya matuf olduğu genişçe izah edilmektedir. Bu bölümde mutasavvıfların çevre konusunda neler düşündükleri ve neler yaptıkları da ortaya konulmaya çalışılmaktadır. Müslüman Türk kültüründe ekoloji konusu da kitabın en can alıcı kısımlarından birini teşkil etmektedir. Yazar bu çerçeve de, Türk toplumlarında hayvanlar ve kuşları korumaya yönelik vakıflar ve hastaneler kurulduğunu, kuş evleri yapıldığını ve hâtıra ağacı dikme adetinin yaygın olduğunu misallerle ortaya koymaktadır. Aynı şekilde yazar, atalarımızın gerek doğaya ve gerekse hayvanlara ve kuşlara karşı olan bu sıcak yaklaşımlarının temelinde, Allah’ın yarattığı her şeye hürmeti öngören İslâmî dünya görüşünün yattığının altını çizmektedir. Sonuç ve değerlendirme bölümünde ise; insanlığın yaşadığı bu çevre krizinin, daha gerçekçi bir şekilde nasıl çözüleceğine dair bazı önerilerde bulunulmaktadır. Bu öneriler ortaya konurken, bugünkü çevrecilik anlayışıyla, Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamberimiz’in sünnetine istinat eden İslâmî çevrecilik arasındaki bazı temel farklar da gösterilmeye çalışılmaktadır. Bu bağlamda yazar, İslâm’ın öngördüğü çevre anlayışının insan merkezli, Batı dünyasına hakim anlayışın ise me- kanist olduğunu belirtmektedir.
Çevre Sorunları ve İslam adlı ortak çalışma da oldukça kıymetli bilgi ve analizleri ihtiva etmektedir. Kitabın giriş bölümünde yazarlar, daha insanca yaşanabilir bir dünya için genel değerlendirmeler ile çevreyi korumada dinin önemini vurgulamaktadırlar. Birinci bölümde global çevre sorunlarına temas edilmekte ve içine düştüğümüz çevre krizinin nedenleri üzerinde durulmaktadır. İkinci bölümde ise İslâm çevre bilinci, çevre-ahlâk ilişkisi, İslâmî açıdan çevrenin nasıl temellendirildiği, İslâm dininin çevreyle ilgili ahlâkî esasları ve tarih içindeki tezahürleri işlenmektedir. Üçüncü ve son bölüm ise, bazı ekler ve çevre terimlerini izah eden sözlükten oluşmaktadır.
Kitapta şu hususlar önemle vurgulanmaktadır: İslâmî çevre anlayışının temeli, bütün mahlukatın Allah tarafından yaratıldığı esasına dayanır. Tabiattaki herşey Allah’ın eseridir. Onu korumak, Allah’ın bir ayeti olarak onun değerini muhafaza etmektir. Tabiattaki bütün varlıklar Allah’ı lisanı halleriyle teşbih ederler. Bu da çevreyi korumak için bir sebeptir. Tabiat kanunları da Allah tarafından konulmuştur. Allah’ın kanunlarım bozma teşebbüsleri önlenmelidir. Kur’an yeryüzünde yürüyen hayvanlar ile kuşları da bizim gibi ümmet olarak isimlendirmiştir. Allah’ın yarattığı kainatın dengesi Allah hatırı için bozulmamalıdır. Çevre sadece bizim neslin hizmetinde değildir; daha ziyade geçmiş, şimdiki ve gelecek bütün çağlara Allah’ın bir lutfudur. Çevreyi koruma görevi insana verilmiştir. Yeryüzünde bu görevi icra edebilecek başka mahluk mevcut değildir.
Elimizdeki her iki kitabın da, kamuoyunun çevre sorunlarıyla ilgili perspektifini genişleteceğinden eminiz. Ayrıca ilgili dinî malzemeyi sunmak suretiyle çevre ve çevrenin korunması ile ilgili vaaz ve hutbe hazırlama çalışmalarında vaiz ve din görevlilerimize de faydalı olacağına inanıyoruz.