Makale

MAHŞERİ YAŞADIK

MAHŞERİ YAŞADIK

Ahmet ARSLAN

17.08.1999 Sah sabaha karşı meydana gelen ve merkez üssü Kocaeli olan 7.4 şiddetindeki deprem bütün ülkeyi yasa boğdu. Başta Kocaeli olmak üzere Yalova, Bursa, Adapazarı, İstanbul, Bolu ve Eskişehir’de can ve mal kaybına yolaçan deprem, insanları saat 03.02’de uykuda yakaladı. 45 saniye süren bu afette, 80 kilometrelik fay kırığı meydana geldi. Son yılların en büyük felâketi olarak adlandırılan depremde, binlerce bina çöktü, sanayi tesisi harap oldu, binlerce insanımız vefat etti, hayat felç oldu.
Dünya çapında büyük infial uyandıran depremle birlikte ülkemiz yasa büründü. Radyo ve televizyonlarda yayımlanan müzik programları durdu, eğlenceler kesildi, Türkiye’yi hüzün ve keder rüzgârı kapladı aniden. Marmara Bölgesi Türkiye’nin ve dünyanın her yerinden gelen gönüllü yardım ekipleriyle doldu.
Amerikalı uzmanlar, ülkemizde meydana gelen bu depremin, Hiroşima’ya atılan atom bombalarından 400 adedine eşit olduğunu ve 400 adet atom bombasının ancak bu kadar tahribat yapabileceğini belirttiler. Uzmanlar, çok şiddetli olan bu depremin şok dalgalarının tüm dünyayı dolaştığını kaydettiler. Ülkemiz yakın geçmişte bu kadar fazla kalabalık yerleşim birimlerinin bulunduğu geniş bir bölgeyi sarsan bu şiddette bir depremle uzun yıllardır karşılaşmamıştı. Ancak kamuoyu, her deprem olduğunda İstanbul’da meydana gelebilecek şiddetli bir depremin meydana getireceği etkilerini, alınması gereken tedbirleri gündeme getiriyordu. En büyük hasarı Kocaeli ve çevresinde meydana getiren büyük sarsıntılar, ülkemiz sınırlarını da aşarak Ege adalarında ve Yunanistan’ın bazı bölgelerinde de hissedildi. İzmit, Gölcük, Yalova, Adapazarı, Hendek, Düzce, Bursa, Gebze, İstanbul ve Eskişehir’de büyük ölçüde can kaybına ve maddî hasara yol açtı. Binalar, iş yerleri, fabrikalar yerle bir oldu, camiler uçtu, minareleri çöktü. Yetkililer, can ve mal kaybının bu kadar ağır olmasının en büyük sebeplerinin, şehirlerin hatalı imar planlarının olmasından, çöken binaların çoğunda kaçak ve eksik malzeme kullanıldığından meydana geldiğini ifade ediyorlar.
Depremin açtığı hasar çok büyük oldu. Hastaneler yaralı ve cenazelerle dolup taştı. İnsanlar büyük ölçüde kendi imkanlarıyla kurtarma çalışmalarını sürdürürken, devletimiz de deprem bölgelerine yardıma koştu. Yurtdışından çeşitli ülkeler, kurtarma çalışmalarına katılmak üzere ülkemize geldiler.
Depremde binlerce vatandaşımız hayatını kaybederken, on binlerce vatandaşımız da yaralandı. Binlerce ev yıkılıp yok olurken, binlerce- si de kullanılmaz hale geldi. Yollar çöktü, köprüler yıkıldı, ulaşım ve haberleşme kesildi, hayat felç oldu.
Türkiye’nin ekonomik üretiminin yaklaşık yüzde 35’inin gerçekleştiği bu bölgede, sanayi tesislerinin büyük bir bölümü zarar gördü. Bazıları ise kullanılamaz hale geldi.
Depremin etkilediği Kocaeli, Sakarya, Yalova, İstanbul, Bursa, Bolu ve Zonguldak illeri, birinci derece deprem bölgesinde bulunuyor. Ankara birinci, ikinci ve üçüncü deprem bölgelerinin buluştuğu bir noktada yer alıyor.
Ülkemiz topraklarının hemen hemen tamamı deprem riski taşıyor. Birinci derecede deprem bölgesi 328 bin 995 kilometrekare bir alanı kapsıyor ve bu bölgede, nüfusun yaklaşık yüzde 45’i yaşıyor. İkinci derece deprem bölgesi olarak tanımlanan yerler 186 bin 411 kilometrekarelik bir alanı oluşturuyor. Bu alanda ise ülke nüfusunun yüzde 26’sı yaşıyor. Şiddetli depremlerin nisbeten daha az görüldüğü üçüncü deprem bölgesinde ise, nüfusumuzun yüzde 15’i yaşıyor, bu bölge 139 bin 594 kilometrekare ile ülkemiz topraklarının yüzde 18’ini kapsıyor. Dördüncü derece deprem bölgesi olarak tanımlanan yerler 97 bin 737 kilometrekare, bu bölgede nüfusumuzun yüzde 13’ü yaşıyor. Beşinci derece deprem bölgesi ise 32 bin 51 kilometrekarelik bir alanı kapsıyor. Bu bölgede ise toplam nüfusun yüzde 2’si yaşıyor.
Sismik açıdan riskli olarak kabul edilen ilk 4 derece deprem bölgesi ülkemizin toplam yüzey alanının yüzde 96’sını kapsarken, toplam nüfusun da yüzde 98’ini barındırıyor ve deprem tehlikesi altında bulunuyor. Türkiye’nin bugüne kadar yaşadığı çok sayıda can kaybına, büyük hasara neden olan depremlerin yaşandığı birinci derecede deprem bölgesi, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesini önemli bir bölümü ile kısmen Akdeniz Bölgesini, İç Anadolu’nun Kuzeyi ile Orta ve Batı Karedeniz Bölgesini içine alıyor. Marmara ile Ege Bölgesinin hemen hemen tamamı bu kuşakta bulunuyor.
Ülkemizin büyük kentleri, sanayi kuruluşları, baraj ve santrallerinin çoğu bu bölgede yera- lıyor ve deprem tehdidi ile içiçe bulunuyor. Bu bölgelerin yüzde 66’lık bölümünün, her an büyük depremler olması beklenen bölgeler olduğunu ifade eden uzmanlar, nüfusun yüzde 70’inin bu bölgelerde yaşadığına dikkat çektiler. Büyük sanayi tesislerinin de yüzde 70’inin aynı şekilde riskli deprem bölgelerinde yer aldığını belirten yetkililer, son 60 yıllık istatistiklere göre, Türkiye’de meydana gelen doğal afetlerin yol açtığı ekonomik kayıpların, her yıl GSMH’nm yüzde 2’si düzeyinde olduğunu ifade ettiler. Bu kayıplara stok, üretim, işsizlik, pazar kaybı ve fiyat artışları ile dolaylı ekonomik kayıpların da etkisiyle, toplam ekonomik kayıpların yıllara göre GSMH’nm yüzde 3 ile 4’ne kadar ulaştığı bildirildi.
Deprem dolayısıyla yurtiçinden çeşitli kuruluşlar ve sivil toplum örgütleri tarafından yardım kampanyaları düzenlendi. Yurtdışında da bazı ülkeler yardımlar gönderdiler.
Depreme maruz kalan yerleşim merkezlerimizdeki insanların yaralarını sarmak uzun zaman alacağa benziyor. Yaşanan bu felaketi, sağ kalanlar belki de yaşamları boyunca unutamayacaklar.
Yüce Allah ölen vatandaşlarımıza rahmet eylesin, yakınlarına sabırlar versin. Yaralı vatandaşlarımıza da hayırlı şifalar versin.
Bu depremle bir nevi kıyameti yaşayan bu millete Allah bir daha böyle acılı günler göstermesin.