Makale

İnsanlara Has bir meziyet: NİKAH

Dr. Durak Pusmaz
Haseki Eğitim Merkezi Müdürü

İnsanlara has bir meziyet: NİKÂH

Aile cemiyetin temelidir. Onun için cemiyetin salâhı ve fesadı aileye bağlıdır. Bir toplumda aile yapısı ne kadar sağlam ise, o ailelerden meydana gelen toplum da o kadar sağlam olur. Âile yapısı bozuk ise toplum da bozuk olur. Bu sebeple milletler için ailenin önemi çok büyük, faydası sayılamayacak kadar çoktur. Bir toplumu, milleti bozmak, ifsat etmek, dejenere etmek istiyorsanız yapılacak en basit şey o toplumun, o milletin örf ve âdetlerini bozmak, aile yapısını dejenere etmektir. Türk milletinin çok sağlam ve köklü aile yapısı vardır. Düşmanlarımız bu hususu çok iyi bildikleri için bilek gücü ile, savaşlarla, topla, tüfekle yenemedikleri Müslüman Türk milletini yenmek için, örf ve âdetlerini bozmaya, aile hayatını tahrip etmeye çalışmışlar ve bunda az da olsa başarılı olmuşlardır. Öyle ki, artık son senelerde bu işi kendilerinin yapmasına gerek kalmamıştır. Çünkü içimizde örf ve âdetlerimize düşman, aile yapımızı tahribe yönelen kimseleri yetiştirmişlerdir. Bunlar, bilerek ya da bilmeyerek onlar hesabına çalışmakta, onların yapmakta güçlük çektiği şeyleri daha kolaylıkla yapabilmektedirler. Bunların gözünde bizim örf ve âdetlerimizle ilgili her şey kötü, :Avrupa’da olan her şey iyidir. Öyle ise kendi örf ve âdetlerimizi terkedip bir bütün olarak Avrupa’nın yaşama biçimini kabul etmeliyiz.
Oysa aile kurumu insanlık tarihi kadar eskidir. Yeryüzünde yaratılan ilk insan Hz. Âdem (a.s), sonra Hz. Havva validemiz olmuştur. İlk aile de bu ailedir. Diğer bütün insanlar Hz. Âdem ile Hz. Havva’dan türemişlerdir. Nitekim bu gerçek Nisâ Sûresinin ilk âyetinde şöyle belirtilir: "Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan eşini var eden ve ikisinden pek çok erkek ve kadın meydana getiren Rabbinize hürmetsizlikten sakınınız."
Hucurât Sûresinin on üçüncü ayetinde ise şöyle buyurulur: "Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Sizi milletler ve kabileler haline koyduk ki birbirinizi kolayca tanıyasınız. Şüphesiz Allah katında en değerliniz, O’na karşı gelmekten en çok sakı- nanınızdır. Allah herşeyi bilen ve her- şeyden haberdardır."
Toplumun esası aile olduğu gibi, ailenin esası da nikâhtır. Bütün dinler nikâh üzerinde durmuş, nikâhsız beraberliği gayri meşrû ilişki, dinî bir terim olarak "zina" kabul etmiştir. Hiç bir din nikâhsız beraberliği hoş karşılamamıştır. Dinî ve ahlâkî bağların gevşemesi sonucu nikâhsız beraberlikler son senelerde Avrupada artmıştır. Sosyolog Frank F.Furstenberg Jr. ve Kathleen "Değişen Amerikan Ailesi" isimli kitabında, Amerikalı çocukların dörtte birinin evli olmayan kadınlardan doğduğunu ve bundan daha fazlasının da boşanmayla sonuçlanan evlilikten meydana geldiğini belirtiyor. (Zaman Gazetesi, 4.1.1993)
Batı ülkelerinde de bu durum genellikle normal karşılanmaktadır. Fakat bu, geçici bir heves, ârizî bir durumdur. İnsanlık böyle iffet, namus, edep ve hayadan yoksun olarak başıboş yaşayamaz, bu hal ilâniha- ye devam edemez. Nitekim onların düşünürleri ve sosyologları, toplumlarını bu illetten, aile müessesesinin kutsiyetini ortadan kaldıran bu hastalıktan kurtarmaya çalışmaktadırlar. Onlar içerisine düştükleri bu durumdan kurtulma yolları ararken, içimizdeki bazı taklidçiler, Batı’da yapılan her şeyi iyi sanarak aldıkları gibi, bunu da almışlardır. Sadece kendileri almakla kalmamışlar, görsel ve yazılı basın yoluyla milletimizin aile anlayışını, bu konudaki örf ve âdetlerini tahribe yönelmişlerdir.
Topluma iyi yönde örnek olmaları gerekirken, toplumun ahlâkını, aile yapısını bozmaya çalışmaktadırlar.
Onlar bu halleriyle bilerek ya da bilmeyerek düşmanlarımızın amaçlarına hizmet etmektedirler, örf ve âdetlerimizde nikâhsız beraberlikler hoş karşılanmamış, dinimizde ise zina (gayri meşru ilişki) kabul edilmiştir.