Makale

BERAT KANDİLİ

BERAT KANDİLİ

Mehmet GÜRLER
Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı

Millet olarak büyük bir coşku ve sevinç içinde kutladığımız dinî, mîllî bayramlan- mız, mübarek gün ve gecelerimiz vardır.
Cenab-ı Hak katında günler, geceler ve aylar birdir. Bir günün diğer bir günden, bir gecenin diğer bir geceden, bir ayın diğer bir aydan herhangi bir üstünlüğü yoktur.
Ancak bazı gün, gece ve aylar vardır ki, o günlerde, o gecelerde, o aylarda meydana gelen hadiselerden dolayı o gün, gece ve aylann kendilerine göre bir takım hususiyetleri ve özellikleri vardır.
Berat Kandili de böyle hususiyeti ve özelliği olan mübarek gecelerimizden biridir. Onun için bu gece, İslâm âleminde büyük coşku ve sevinç içerisinde kutlanmaktadır.
Berat lafzı "BERAET" kelimesinin kısaltılmış şeklidir.
Lügat manası : Borçtan, hastalıklardan, suç ve cezadan kurtulmaktır.
Istılâh manası: Nişan ve ferman demektir.
Zira Cenab-ı Hakkın, bu gecede rahmet, mağfiret, ihsan ve icabet kapılannı sabaha kadar açık bulundurduğunu, kullannın bu afv’ü mağfiretten istifade edebileceklerini sevgili Peygamberimiz müjdelemektedir.
Böylece, bu gecede meydana gelecek umumi rahmetin, derin afv’ü mağfiretin bizlere tecelli edileceğinden dolayı bu geceye. Leyle-i Berat (Kurtuluş gecesi) denilmiştir.
Bu hususta Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmaktadır:
"Şabanın yansı gecesi olunca; gecesinde namaz kılınız, gündüzünde oruç tutunuz. Zira Allah-u Tealâ Hazretleri, güneşin batmasıyla beraber dünya semasına rahmet nurlarıyla tecelli edip kullarına şöyle hitapta bulunur:
• Yok mu benden af dileyen, onun günahlarını bağışlayayım?
• Yok mu benden nzık isteyen, onu nzıklandı- rayım?
• Yok mu bir musibete düçar olan, ona afiyet vereyim?
- Yok mu şöyle, yok mu böyle diye diye, tan yeri ağarıncaya kadar hitab-ı ilahisine devam buyurur."

BERAT GECESİNİN İSLÂM ÂLEMİNDE DERİN BİR SAYGI İLE
KUTLANMASININ SEBEPLERİ

1-Kıblenin değişmesi gibi mühim bir hadisenin bu gecede vuku bulmasıdır.
Müslümanlığın ilk yıllannda Kâbe, puthane halinde olduğu için, ilk. namazlar Mescid-i Aksa’ya doğru kılınıyordu. Bu itibarla hicretten sonra Mescid-i Şerifin kıblesi Kudüs’e doğru yapılmıştır.
Halbuki sevgili Peygamberimiz, Hz. İbrahim (a.s.)’ın kıblesini istikbal etmek istiyor ve Kudüs’e (Mescid-i Aksa) doğru namaz kılınması, Kâbe’nin arkada kalması kendisine ağır geliyordu. Yanlız Peygamberimiz Mekke’de namaz kılarken Kâbe’yi Mescid-i Aksa ile kendi arasına alırdı. Bu suretle hem Kâbe’ye, hem de Kudüs’e yönelmiş olurdu.
Yahudilerin, "Muhammed bizim kıblemize dönüyor da dinimizi beğenmiyor" demeleri daha ziyade üzüntüsüne mucip olduğundan kıblenin tahvilini dilemekten hali kalmıyordu. Bu hal Medine’ye muvasalatından sonra onaltı ay kadar devam etmiştir.
Sevgili Peygamberimiz hicretin ikinci senesi Şaban’ın onbeşinci salı günü Bişr bin Benam’ın validesini ziyaret için Beni Seleme yurduna gittiğinde mescidde öğle namazının ikinci rekatını eda ederken, Kâbe’nin kıble olduğunu beyan eden, "Namazda Mescid’i Haram yani Kabe tarafına yüzünü çevir ve nerede olursanız Mescid-i Haram tarafına dönünüz." ayeti nazil olmuştur. Bu vahiy üzerine Peygamberimiz namaz içinde iken Kabe-i Muazzama tarafına döndü. Cemaat de safları ile birlikte Kabe’ye doğru yöneldiler ve böylece namazı eda ettiler. İşte bunun için o mescide "Mescid-i Kıbleteyn" iki kıble mescidi adı verildi.
İşte birlik ve beraberliğin işareti, izzetin şian olan istikbali kıble bu tarihi hadise ile sabit olmuştur.
2. Afv’ü-mağfiret rahmet ve duaların kabul olunduğu mübarek bir gece olmasıdır.
Sevgili Peygamberimizin hayatı boyunca daima ümmetini düşündüğü bir gerçektir. Bunu Cenab-ı Hakk’a yapmış olduğu niyazlarında da açıkça görmek mümkündür. Nitekim buyuruyorlar ki; "Şaban’ın onüçüncü gecesi ümmetim hakkında Allahıma münacaatta bulundum. Ümmetimin üçte biri bağışlandı. Ondördüncü gece tekrar niyaz ettim. Üçte ikisi ihsan olundu. Onbeşinci gece niyazlarımı tekrarladım. Ümmetimin tamamı afv’u mağfiret buyuruldu."
işte sevgili Peygamberimizin bu açıkça dua ve niyazları bize gösteriyor ki Berat Gecesi hidayet, kurtuluş, rahmet ve dualann kabul olunduğu, nurlu, feyizli, bereketli mübarek bir gecedir.
Hz. Aişe validemizden rivayet edilen diğer bir Hadis-i Şerifte şöyle buyruluyor.
"Günün birinde Hz. Peygamber yanıma geldi. Elbiselerini çıkardı. Aradan zaman geçmeden tekrar giyindi. Bunun üzerine beni bir şüphe, kıskançlık sardı. Ortaklanmdan birinin yanına gidecek sandım. Ve peşini takip ettim. Medine’nin kabristanı olan Cennet’ül Bakide kendisine eriştim." Mü’minlere ve şehitlere dua ve istiğfar ediyordu. Kendi kendime, "anam babam sana feda olsun. Sen Rabbimin nzası uğrunda, ben ise dünya peşindeyim" diyerek döndüm.
Soluk soluğa eve geldim. Arkamdan da Rasu- lullah (S.A.S.) geldi ve girdi.
Neden böyle hızlı nefes alıyorsun? dedi. Ben de "anam babam sana feda olsun. Yanıma gelip elbiseni çıkardıktan sonra, tekrar gittin, beni bir kıskançlık tuttu. Ortaklanmdan birinin yanına gideceğini sandım. Nihayet sizi kabristanda dua ederken gördüm", dedim.. Bunun üzerine Rasulü Ekrem, sana haksızlık mı edeceğimi sandın. Cibril bana geldi şöyle dedi:
"Bu gece Şabanın 15’inci gecesidir. Cenab-ı Hak bu gecede Beni Kelp kabilesinin koyunlarının tüyleri sayısı kadar kimseyi cehennemden azad eder. Fakat bu gece Allah:

1. Müşriklerin
2. Kincilerin
3. Akrabaları ile münasebeti kesenlerin
4. Hayat ve ihtişamlarına mağrur olanların
5. Ana ve babalarına isyan edenlerin
6. İçki içenlerin ve faiz yiyenlerin yüzüne bakmaz" dedi.

Bundan sonra Rasul-ü Ekrem elbiselerini çıkardı ve bu gece ibadet etmerr.? müsaade eder misin? buyurdu.
- Evet, anam babam sana feda olsun dedim.
- Peygamber namaza kalktı, secdeye kapanıp uzun müddet kaldı. Endişelendim.
- Elimle yokladım. Him, ayağının altına-dokununca kımıldadı. Ben de sevindim.
- Secdede şöyle niyaz ettiğini işittim.
- Allahım azabından afvına, gazabından nzana sığınıyor, senden sana iltica ediyorum.
- Şanın yücedir.
- Sana yaptığım senayı sana denk bulmuyorum.
- Sana layık bir surette hamdetmekten acizim.
Sabah olunca Hz. Aişe validemiz Rasul-ü Ekrem’in söylediklerini aynen söylüyor. Bunun üzerine;
- Ya Aişe, bunları öğrendin mi? dedi.
- Evet ya Rasulallah, dedim.
Rasul-ü Ekrem bunları hem öğren, hem de başkalarına öğret. Zira bunları bana Cibril öğretti. Ve secdede bunları okumamı talim etti" buyurdu.
MÜBAREK GEÇELERİ VE GÜNLERİ
İHYA ETMENİN ÖNEMİ
Mübarek geceleri ve günleri ihya etmek müstehab ve güzel adetlerimizdendir. İmanımızın kemaline, dünya ve ahiret saadetine vesiledir.
Bu bakımdan mübarek gecelere önem vermeliyiz ve bu geceleri ihya etmeliyiz. Bunu sadece kendimiz değil, aile efradımıza, konu-komşu, hısım-akraba, eş ve dostlarımıza da aynı şekilde gecenin ihyası için telkinatta bulunmalıyız.
öyle ise neler yapmalıyız?
- Çocuklara hediyeler almalıyız.
- Aileler arasında ziyaretler tertiplemeliyiz.
- Tebrikleşmelerde bulunmalıyız.
Berat Gecesi hidayet, kurtuluş, rahmet ve duaların kabul olunduğu, nurlu, feyizli, bereketli mübarek bir gecedir.
- Ana ve babalarımızın gönüllerini almalıyız.
- ölülerimizi rahmetle anarak ruhlarını şadetmeliyiz.
- Bu güzel fiil ve hareketlerin yanında Kur’an-ı Kerim-i okumalıyız.
- Selavat-ü şerife, zikir ve tesbihatta bulunmalıyız.
- Bir günlük olsun kaza namazı kılmalıyız.
- Rabbimizden hayırlar, feyz-ü bereketler, inayetler istemeliyiz.
- Fakirlere, yoksullara yardım etmeliyiz.
- Nefsimiz, ailemiz, akraba, eş ve dostlarımız, aziz milletimiz ve bütün müslümanların saadeti ve selameti için dua etmeliyiz.
Çünkü bu mübarek günlerde, gecelerde ve aylarda yapılan duaların kabul olacağına dair sevgili Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır:
"Beş gece vardır ki, onlarda yapılan dualar reddolunmaz:
- Recebin ilk gecesi
- Şabanın yansı gecesi
- Cuma ve iki bayram gecesi"
Berat Gecesinin aziz milletimize ve İslam âlemine huzur ve saadet, sıhhat ve afiyet getirmesini diler. Allah ve Resûlünün yolunda daha nice böyle güzel, mutlu, huzurlu günlere erişmemizi Cenab-ı Hak’tan niyaz ederim.

KAYNAKLAR
1. Kur’an-ı Kerim Meali
2. Hak Dini Kuran DÜ1
3. İslam Ansiklopedisi
4. Tergibve Terhlb
5. Esbab-ı Nuzul
6. A.Ş. GUzelyazıcı, Müminlere Hutbeler
7. Hatemül Enbiya (A H. Berki V. KeskloQIu)
8. Asn Saadet (Seyyid Süleyman Nedevt)