Makale

RAMAZAN MAĞFİRET AYIDIR

RAMAZAN MAĞFİRET AYIDIR

Lûtfi ŞENTÜRK

Ankara Merkez Vâizi

Ne mutlu bizlere ki Hicri 1388, Milâdî 1968 yılı Ramazân-ı Şerif ayı bizi gölgesine aldı.

Ramazan ayı, beşeriyet için hidâyet ve mutluluk kaynağı olan Kur’ân-ı Kerîm’in içinde nazil olmağa başladığı bir aydır. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de:

“Ramazan ayı o aydır ki, Kur’ân onda indirilmiştir. O Kur’ân ki, in­sanlara mahz-ı hidâyettir, doğru yolun ve hak ile bâtılı ayırd eden hü­kümlerin nice açık delilleridir.”[1] buyurulmuştur.

Ramazan ayı, gündüzlerini oruç ibâdetinin, gecelerini de teravih na­mazının nurlandırdığı bir aydır.

Ramazan ayı, rahmetle dolu bir aydır. Bu ayda Allâhu Teâlâ’nın rah­met ve mağfireti tevhid âlemini aydınlatır. Nitekim Resûl-i Ekrem Sallâ’llâhu aleyhi ve sellem Efendimiz bir Hadîs-i Şeriflerinde:

“Ramazan ayının evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennem­den kurtuluştur.”[2] buyurmuşlardır.

Ramazan ayı, bin geceden hayırlı olan Kadir gecesinin içinde bulun­duğu bir aydır. Resûl-i Ekrem Efendimiz Şaban ayının sonunda Ramazân-ı Şerîf ayının girmekte olduğunu müjdelerken îrâd buyurdukları bir hutbede:

“Ey insanlar, içinde tan aydan hayırlı olan Kadir gecesinin bulunduğu mübarek ve büyük bir ay sizi gölgesine aldı...”[3] buyurmuşlardır.

Ramazan ayı sabır ayı, nefisle cihâd ayıdır.

Ramazan ayı ihsan ayı, mü’minin rızkının arttığı bir aydır.

Ramazan ayı, içinde yapılacak ibâdetlere kat kat sevap ihsan edileceği, günahların bağışlanacağı bir aydır. Nitekim Resûl-i Ekrem Efen­dimiz:

“Her kim Ramazân’ın faziletine inanarak ve sevabını hesaba katarak (gündüzlerini oruç ve gecelerini Teravih namazı kılmak sûretiyle) ihya ederse, onun geçmiş günahları bağışlanır.”[4] buyurmuşlardır.

Ramazan ayı, mağfiret isteyenlerin mağfiret edileceği, tevbe eden­lerin tevbelerinin kabûl olacağı, dua edenlerin dualarına icabet edileceği, isteyenlerin istediklerinin kendilerine verileceği bir aydır.

Öyle ise azız din kardeşim, bu rahmet çağlayanından gereği gibi is­tifâde edebilmek için;

Önce yaptığımız kötü işlere teybe etmeli, kötü huy ve alışkanlıkları bırakmağa, iyi huy ve hasletleri kazanmağa azimli olarak Ramazân-ı Şe­rif ayım karşılamalıyız. Oruç ibâdetini emredildiği gibi tutmalı, namazı bütün âdabına ve erkânına riâyet etmek sûretiyle vaktinde kılmalı ve bütün ibâdetleri eksiksiz yapmağa çalışmalıyız.

Anne ve babamıza hizmet ederek hayır duâlarını almalı, akraba ve büyükleri ziyâret ederek muhtaç olanlarına yardımda bulunmalıyız. Dar­gınlarla barışmalı, dargın olanların arasını bulmalıyız. Herkese güler yüz göstermeli, iyi muamele yapmalı ve kimseyi incitmemeliyiz.

Fakir ve yoksulları gözetmeli, İslâm’a hizmet eden müesseselere yar­dımda bulunmalıyız.

İşte o zaman Ramazân-ı Şerif ayından gereği gibi istifâde etmiş, Cenâb-ı Allâh’ın rahmet ve mağfiretine mazhar olmuş oluruz.

Bu mübârek ayın hepimizin afv ve mağfiretine vesile olmasını Yüce Allah’tan hâlisâne niyaz ederim.



[1] Bakara Sûresi, Âyet: 1S5.

[2] Feyz’ul Kadîr, cüz: 3, sayfa: 86.

[3] Et-Tergîb vet-Terhîb, cüz: 2, sayfa: 217.

[4] Riyâzü’s-Sâlihîn, Mısır baskısı, sayfa: 405.