Makale

Alkollü İçkiler Ve Uyuşturucular

Abdullah ŞAHİN /Musahhih

Alkollü İçkiler
ve
Uyuşturucular

Sıhhat ve akıl, Yüce Yaratıcının insana bahsettiği çok önemli iki nimettir. İnsanın yasamı süresince bu iki önemli nimete duyduğu ihtiyaç, inkâr edilemez bir gerçektir. Binaenaleyh insan sağlığını ve aklını devamlı bir şekilde korumakla yükümlüdür. Bunlara menfî yönde tesir eden her türlü zararlı unsurlara karsı da duyarlı olmak ve onları önlemek zorundadır.
Bu zararlı unsurların basında ise alkol ve diğer uyuşturucular yer almaktadır. Günümüz dünyasında alkol ve uyuşturucu belası, özellikle gençler arasında çok tehlikeli bir boyut kazanmış olup, korkunç bir hızla yayılma sürecine girmiştir. Ciddi ve esaslı tedbirler alınmadığı takdirde bu tehlikenin daha da geniş boyutlar kazanacağı kaçınılmazdır. Bu işe öncülük yapanlar da, sadece şahsî çıkarlarını düşünenler ile dini bilgilerden yoksun olan bazı sorumsuz kişilerdir. Binaenaleyh bu hassas konuya ışık tutması bakımından şu önemli hususu hemen hatırlatmada yarar vardır. G da, uyuşturucuları önlemede gösterilen duyarlılık ve titizlik, alkollü içkileri önlemede de gösterilmelidir. Çünkü alkol ve diğer uyuşturucular, sağlığa ve sağlıklı düşünmeye mani oldukları gibi, toplumun ahlâki yapısının bozulmasına neden olan âmillerin de basında yer almaktadırlar. Ruhi bunalımlardan ve stresten kurtulma gayesi ile bu maddelere başvurmak da, tam bir suursuzluk örneği sergilemektir. Bu maddeler huzur değil, suç ve kötülük kaynağıdırlar.
Bu nedenlerle Allah Rasûlü, “İçkiden sakının, zira içki kötülüklerin aslı [anası] dır."(1) buyurmuştur.

Alkolün Çeşitleri
Alkollü içkilerin kimyevî bileşimleri itibariyle birçok çeşitleri varsa da en yaygın olanı etil alkoldür. Bu madde kimyasal olarak etanol, hutubat ispirtosu (grain alcohol) olarak isimlenir. İçkilerde bulunan bir başka alkol çeşidi medil alkol veya metanol’dur. Antifirizlerde ve yakacaklarda kullanıldığı gibi, diğer bazı mamüllerde de ticari maksatla kullanılır. Öldürücü bir zehirdir. Çok az miktarı bile körlüğe ve ölüme yol açar. Kaçak olarak yapılan içkilerde bazen kullanılmaktadır.
Bir diğer alkol çeşidi de izoropil alkoldür. Bu alkol çeşidi de kesinlikle zehirlidir. Ancak alkollü içkiler dendiğinde kastedilen daha çok etil alkoldür. Hangi içki çeşidinde olursa olsun, şekerin formantasyonu yani mayalanması neticesi elde edilir(2).

Uyuşturucu Çeşitleri
1- Haşhaş bitkisinin tohum kapsülünden elde edilenler: Afyon (opium), morfin, hidromor- fin, oroin ve kodein’dir.
2- Esrar : Kenevir bitkisinden elde edilir.
3- LSD (Lizerjik Asit Dietilamit): Buğdaya musallat olan bir mantardan elde edilir.
4- Tıpta kullanılan ve kontrolsüz olarak alınan bitkinlik, halsizlik, şişmanlama, uykusuzluk, asabiyet ve ruhi gerginlik gibi problemleri giderici ilaçlar. Ancak bu tip ilaçlar, iki tarafı keskin kılıç gibidirler. Çok dikkatli kullanılmalıdır131.
Bu kısa ön bilgilerden sonra alkollü içkilerin ve diğer uyuşturucuların yol açtığı çeşitli tahribat ve zararları özetleyebiliriz.

Alkollü İçkilerin Zararları
Bu sahada en üst seviyede bilgi ve deneyimi olan yetkililer tarafından alkollü içkilerin ve diğer uyuşturucuların, insan sağlığına, toplumun sosyal ve ekonomik yapısına açtığı sayısız zararlar, açık seçik bir şekilde ortaya çıkarılmıştır. “İçki içmek şüphesiz zararlıdır. Ancak çok içilirse zararı dokunur da, az içilirse zararsızdır” diyenler sadece kendilerini aldatmaktadırlar.
Çünkü günümüzde içki az miktarda da alınsa, vücutta kalıcı zararlara yol açtığı kesin delillerle ortaya çıkarılmıştır. Hatta beyin hücrelerindeki tahribatın ilk kadeh içki ile başladığı tesbit edilmiştir. Aç kamına içilen iki şişe biradan oluşan 5/10000 (onbindebeş) nisbetindeki alkolün tesiri şöyle açıklanmaktadır :
İnsana has olan davranışların en yüksek seviyesi sayılan zihnî faaliyetlerde aksama olur. Matematiksel hesaplarda yanlışlıklar yapılır. Alınan kararlarda ve verilen hükümlerde hatalar görülür. Dikkat azlığı, hafıza bozukluğu görülür. Duyduğu sesler hakkındaki kanaatlerinde yanılmalar olur. Tıp ilminde öfori diye tabir edilen edep hissi azalır. Söyle ki. kalabalıkta küçük abdest bozabilir.
Kandaki alkol yüzdesi 1/1000 (binde bir) olunca, beynin alt kısmına ve arkadaki motor merkezlere ve beyinciğe tesir eder. Binaenaleyh, kasların intizamlı çalışması bozulur. Dolayısıyle yürümede, konuşmada ve görmede bozukluklar ortaya çıkar.
Kandaki alkol yüzdesi 5/1000 (binde beş] veya daha fazla olursa, beyne, solunum yollarına ve kalbe olan tesiri sonucu, solunum felci, kalp durması ve alkol zehirlenmesi gibi ölümle sonuçlanan tahribata neden olabilir. Alkoliklerde karaciğerle ilgili siroz hastalığı, içki kullanmayanlara göre sekiz kat daha fazla görülür. Kısaca ifade edilecek olursa alkollü içkilerin, sindirim, solunum ve dolaşım organlarında elliden fazla hastalık çeşidine neden olduğu görülmektedir (4)
Acı tablo bu iken “ben kendi kendime içiyorum, kime ne zararım var?” diyerek kendini şuursuzca savunan sarhoş anne-babalar, kendilerinin yanında doğacak çocuklarına verdikleri zararın acaba farkındalar mı?
Yine her gün meydana gelen ve ölümle neticelenen “her beş trafik kazasından ikisine, içkili araç kullananlar, ya da sarhoş yayalar sebep olmaktadır.” diye yayınlanan istatistik i bilgileri duymuyorlar mı? Bir başka istatistiki bilgiye göre de: Memleketimizde işlenen çeşitli suçların yarısından fazlası sarhoşken işlenilmektedir. İşlenen cinayetlerin yaklaşık % 60’ına yakını da yine maalesef sarhoşken işlenilmektedir.
Çarpıcı bir örnek de, içki içmeye müsade yaşı yüksek tutuldukça, ona bağlı olarak suç isleme oranı da azalmaktadır. Özellikle Ramazan aylarında suç isleme oranının asgariye indiği, bu ayda içki içenlerin azalması ile izah edilmektedir.
Bütün bu sağlam veriler ve istatistiki rakamlar ortada iken, içiyorsam kendime içiyorum, kime ne zararım var? demenin akıl ve mantıkla izah edilir bir yanının olmadığı açıktır. Çünkü alkolün ölü ve sakat doğumlara, trafik kazaları nedeni ile meydana gelen ölümler ve sakatlanmalara, çeşitli suçlardan dolayı cezaevlerinin dolmasına, ailevi huzursuzlukların artmasına ve dolayısıyla da, yuvaların yıkılmasına neden olduğuna, bilim, iletişim ve medya aracılığı ile herkes şahit olmaktadır. Bu büyük tahribatlardan dolayıdır ki, Allah Rasûlü, sarhoşluk yapan maddeler aracılığı ile toplumun derinden yaralanmasına neden olanların, Allah’ın rahmetine değil de lânetine müstehak olduklarını bildirmiştir (5).

Uyuşturucuların
Zararları
Uyuşturucular, alışkanlık kazananları, özellikle bu bataklığa itilen genç nesli mad- di-manevi çökerten birer zehirdirler.
Su husus çok iyi bilinmelidir ki, her uyuşturucu madde, çok kısa zamanda alışkanlık kazandırma özelliği taşımaktadır.
Alışkanlık sözkonusu olunca da, yeterli miktarda zehrin çeşitli usullerle vücuda verilmesi gerekmektedir. Ünce vücutta gerginlik, sinirlilik, uykusuzluk, edep dışı bir takım davranışlar vs. gibi bazı olumsuz etkiler yaparken, bilahare mide, bağırsak, karaciğer, böbrek hastalıkları, kansızlık, göz kaslarında felçler, deride yara ve sivilceler gibi bir çok hastalıklara neden olduğu, işin en yetkili uzmanları tarafından bildirilmektedir.
Ayrıca bu maddelerin sağlık sorunları yanında, terörist odaklara finans temini, bazılarınca soğuk harp silahı olarak kullanma gibi istismarları da günümüzün ayrı bir derdi ve problemidir.
Meselenin bir başka boyutu da, bu maddeler kanunsuz yollardan elde edildiğinden, talep fazla, fiyat ise çok fahiştir.
Dolayısıyla bu bataklığa itilenler, yeterli para bulamadıklarından, ya âdi suçlara yöneliyorlar veya varsa kıymetli eşyalarını satıyorlar. İsin daha da kötüsü çaresiz kaldıklarında da feda edemiyecekleri hiçbir şey bırakmıyorlar. Çünkü şuurunu yitirmiş olduklarından, artık gözlerinde hiçbir sey fazla bir değer ifade etmiyor. Bu kötü gidisin acı sonucu da, çok öz bir ifadeyle hüsran ve ölüm oluyor.
Daha işin başında gereğini yapmayarak ihmal ve müsamaha gösteren uluslar, şimdilerde işin ciddiyetini geç de olsa far- ketmişlerdir. Bu tehlikeli tırmanışı ve bu kötü gidişi önlemek için her sorumlu kişi ve örgütlerin her türlü imkânlarını seferber etme zorunluluğu gündeme gelmiştir. Bu hususta ihmal ve gecikmenin, insanlığa çok pahalıya mal olacağı da gayet net bir şekilde görülmüştür.
Söyle ki, Avrupa Konseyi’nin çıkardığı Form isimli mecmuada yer alan bilgilere göre, üye 21 ülkenin 12’sinde 200 bin kişi, uyuşturucu alışkanlığının son safhasına gelmiştir.
700 bin kişi orta şiddette bağımlılık kazanmıştır. Henüz bu işe yeni başlayanlar ise milyonlar rakamıyla ifade edilmektedir.
Ülkemizin narkotik ilaç tüketimi, dünya sıralamasına göre önceleri 32. sırada iken, son yıllarda 25. sıraya yükselmiştir. Son 10 yılda narkotik ilaç tüketiminde, İngiltere’de % 11, Batı Almanya’da % 33 ve Fransa’da % 29 artış olurken, ülkemizde bu artış % 88 olmuştur |6’.
Son yıllarda ülkemizde de uyuşturucu iptilasının arttığı maalesef yetkililerce bu şekilde ifade edilmektedir. Bu kötü alışkanlık, ülkemizde henüz batı ülkeleri seviyesinde değildir. Şüphesiz bunda aldığımız dini, ailevi ve millî terbiyemizin büyük payı vardır.
Ancak tedbiri hiçbir zaman ihmal etmememiz gerekmektedir. Bu konuda “Medeniyet Yargılanıyor’’ adlı eserin sahibi (Arnold Toynbee), “Avrupa’yı kasıp kavuran alkol-uyusturucu belası ile ırkçılık, bir gün bu ülkelerin helâkına sebep olabilir. Eğer Avrupa İslâm’a düşman olmasaydı, bu iki tehlikeye düşmeme hususunda İslâm’dan yararlanabilirdi. Çünkü İslâm, alkollü içki türlerini yasaklamakla, mensuplarını bu zarardan korumuştur." itirafında bulunmuştur ,7).
Adı geçen yazarın tesbiti gibi, ülkemiz dünyanın en kaliteli afyonunu yetiştirdiği halde, alkolik sayımızın az oluşu, bunun başta dinimiz olmak üzere kültürümüze ve alınan sıkı tedbirlere bağlı olduğu bir gerçektir. Çünkü yüce dinimiz, zararlarını yukardan beri izaha çalıştığımız alkollü içkileri ve uyuşturucuları kesin olarak yasaklamıştır. Bu husus yüce kitabımız Kur’an’da şöyle dile gelmiştir: “Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taslar (putlar) fal ve sans okları birer şeytan isi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan içki ve kumar yoluyla ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi, Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık (bunlardan) vazgeçtiniz değil mi?” (8)
Bu konuda Allah Rasûlü de, “Sarhoşluk veren her sey içki (sınıfında) dir ve o haramdır.” (9) buyurmuşlardır.
Dolayısıyla İslâm’da sarhoşluk veren her şey, içki sınıfından sayılmış ve bunların tamamının azı ya da çoğunun haram olduğu hükmü çıkarılmıştır (10).
Sonuç olarak, alkollü içkiler ve uyuşturucular, hem ferdi ve hem de toplumu derinden yaralayıp, büyük çapta zararlara neden olan maddelerdir. Bilhassa genç kuşakların bira vs. gibi içkilerle tedrici olarak alkol ve diğer uyuşturucuların içine itilmeleri, son derece tehlikeli ve onlara yapılan haksızlıkların en büyüğüdür. Toplumun aklı basında olan her ferdi ve sorumluluk taşıyan her yetkilisi, arkadan gelen nesle ve geleceğin teminatı olan gençliğe iyi bir örnek olmakla yükümlüdür. Bu İnsanî olduğu kadar dinî de bir vecîbedir. Binaenaleyh onların bu bataklığa düşmelerinin önlenmesi ve bu hususta gerekli olan her türlü tedbirin alınması zorunludur. Sözümüzü su ilahi uyarılarla noktalayalım:

“Ey inananlar! Kendinizi ve aile fertlerinizi, yakıtı insanlar ve taslar olan ateşten koruyun.” (11)
“Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın.” (12)

(1) Et- Tâc, 3/144, Kitabu’l- Taam ve’s- Sarab.
(2) Prof. Dr. Alparslan ÛZYAZICI, Hacettepe Ünv. T.F Öğr. Üy. Alkollü içkiler..., s. 21, Ank. 1993.
(3) Prof. Dr. Alparslan ÛZYAZICI, a.g.e., s. 91- 94.
(4) Prof. Dr. Alparslan ÛZYAZICI, a.g.e., s. 37 vd.
(5) Et-Tâc, 3/142.
(6) Prof. Dr. Alparslan ÛZYAZICI, a.g.e., s. 96.
(7) L. Doğan, Toplumun Temelini Sarsan Belli Başlı Problemler, s. 263.
(8) Maide sûresi, 90-91.
(9) Et-Tâc, 3/143.
(10) El- Hidaye, 4/80, vd.
(11) Tahrim, 6.
(12) Bakara, 195.