Makale

SORUN SÖYLEYELİM

SORUN SÖYLEYELİM

Hazırlayan: Mehmet Kaya Kurt
Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanvekili

Korsan CD veya Kitabı Satın Almak Dînen Uygun mudur?
İslâm dini, emeğe büyük önem verir. "İnsan için ancak çalıştığı vardır" (Necm, 39) âyeti bu gerçeğe işaret eder. Bir kitabın veya CD’nin korsan olarak üretilip piyasaya sürülmesi emeğe saygısızlıktır. Bu tür ürünleri satın almak kul hakkını ihlal etmek demektir. Bu sebeple korsan ürünlerin satın alınması dînen caiz değildir.
Kürtajın Dînî Hükmü Nedir?
Allah’ın en değerli yaratığı olan insanın hayatı, spermin yumurtayı aşılaması ile başlar. Sağlam bir yere, anne rahmine yerleşen döllenmiş yumurta hızla büyümeye başlar, dört aylık olunca kendisine ruh verilir. (Buhârî, Enbiyâ, 1. IV, 103; Ahmed, I, 374, bk. Müminûn 13-14) Ruhun bedenle buluşmasından sonra çocuk anne karnında hareket etmeye başlar. Dolayısıyla anne karnında, ceninin iki devresi vardır: a) Cenine henüz ruhun verilmediği yüz yirmi günlük ilk dönem: Bu dönemde gebeliğe son verilebileceği görüşünde olan bazı bilginler varsa da, bir zaruret olmaksızın ceninin gerek ilaç, gerekse başka işlemlerle düşürülmesi veya aldırılması (kürtaj) İslam bilginlerinin büyük çoğunluğu tarafından caiz görülmemiştir, b) Ruhun verildiği 120 gün sonraki dönem: Bu dönemde, annenin hayatının kurtarılması dışında herhangi bir sebeple gebeliğe son vermenin (kürtajın) haram ve cinayet hükmünde olduğunda İslam bilginleri ittifak etmişlerdir.
Gebeliği önleyici tedbirlere başvurarak doğumu kontrol altında bulundurmak, istenmeyen gebeliğe engel olmak dînen caiz ise de, gebelikten sonra, annenin hayatî tehlikesi ve benzeri kesin ve meşru bir zaruret olmadıkça çocuğu düşürmek veya aldırmak (kürtaj) caiz değildir.
Sihrin İslâm’da Yeri Var mıdır?
Büyü anlamına gelen sihir, çeşitli tekniklerle ve meşru olmayan yollarla insanları bir tür manyetize edip, tabiat kanunlarına aykırı gözüken bir takım olayları gerçekleştiriyor görüntüsü vererek insanları aldatma faaliyetidir.
Büyü; cincilik, muskacılık ve benzeri yollarla maddî ve manevî araçları kötüye kullanarak, bazı şeyleri gerçekleştirme çabası anlamını da ifade etmektedir.
Kur’an-ı Kerim’de "sihir" kavramı çeşitli vesilelerle geçmektedir. Bir çok ayette kafirlerin peygamberlere karşı yürüttükleri muhalefet ve iftira kampanyalarında sihirbazlardan destek istedikleri ifade edilmekte ve sihirbazların düzenbaz ve yalancı oldukları vurgulanmaktadır. "Sihirbaz nereye varsa kurtuluşa eremez" (Tâhâ, 69); "Sihirbazlar kurtuluşa eremezler" (Tâhâ, 77) mealindeki ayetlerle, Hz. Peygamberin sihir yapmayı yedi büyük günah arasında sayması (Buhârî, Vesâyâ, 23; Müslim, İman,144) İslam’ın büyücülüğe karşı takındığı olumsuz tavrın açık bir ifadesidir. Büyüye karşı korunmak için, ihlâs, Felâk ve Nâs sûrelerini okuyarak Allah’a sığınılır, cinci ve muskacı denilen kişilere itibar edilmez.
Göz Değmesi (Nazar)
Gerçek midir?
Mahiyeti ve nasıl olduğu kesin olarak bilinmemekle birlikte, göz değmesi/ nazar, bazı kimselerin bakışlarıyla olumsuz etkiler meydana gelmesine denir. Kur’an- ı Kerim’de "... İnkar edenler, Kur’an’ı dinlediklerinde, neredeyse seni gözleriyle yıkıp devireceklerdi" (Kalem, 51-52) anlamındaki âyet ile; "Nazardan Allah’a sığının, çünkü nazar haktır" (lbn-i Mâce, Tıb, 32. 11,1159, No: 3508) anlamındaki hadis göz değmesinin insana etki edebildiğine işaret etmektedir.
Peygamberimiz (s.a.s.) göz değmesine karşı, "Ayete’l-Kürsî ile İhlâs, Felâk ve Nâs sûrelerini okumuş ve ashabına da bunları okumalarını tavsiye etmiştir. (Sa- hîh-i Buhârî Tecrid-i Sarih Tercümesi, XII, 90, No:1932)
Akupunktur Tedavisinde Kullanılan İğneler (0,5 mm) Ve Üzerindeki Hipo- alerjenik Bantlar Abdest Almaya Mani midir?
Müslüman sağlığını korumakla yükümlüdür. Yara, kırık ve benzeri rahatsızlık nedeniyle üzerinde sargı bulunan bir organın abdest alırken su ile yıkanması sağlık açısından zararlı ise bu sargı çözül- meyip üzerine mesh edilebilir, yapılan bu mesh o uzvu hükmen yıkama sayılır.
Bu itibarla sağlık amaçlı akupunktur tedavilerinde kullanılan iğneler ve üzerindeki hipoalerjenik bantlar kullanılması gerekli olduğu müddetçe gusletmeye ve abdest almaya mani değildir.
Yeminini Bozan Kişi Ne Yapar?
Yemin, bir işi yapıp yapmayacağına dair Allah’ın adını anarak ant içmektir. Yeminler üç kısma ayrılır:
a) Yanlışlıkla veya doğru zannıyla ya da dil alışkanlığı ile yapılan yemin (Ye- min-i Lağv). Bu tür yeminden dolayı kef- fâret gerekmez. Bu tür yeminler kişiye bir sorumluluk yüklemez
b) Bilerek, yalan yere yapılan yemin (Yemin-i Gâmus). Yalan yere yemin etmek büyük günahtır. Bu tür yemin için keffaret gerekmez. Bu yeminden dolayı tövbe ve istiğfar etmek, hakkı zayi olan varsa ondan helallik dilemek gerekir. İmam Şâfiî bu yemin için keffaret gerektiği içtihadında bulunmuştur.
c) Gelecekte bir şeyi yapıp yapmama konusunda yapılan yemin (Yemin-i Mün’akide). Bu tür yemine uyulması gerekir. Ancak yemine uyulduğunda bir zararı söz konusu ise, o takdirde yemin bozulur ve keffâreti ödenir. Ayrıca, Allah’tan af dilenir.
Bozduğu yeminden dolayı Müslüman, on fakiri günde iki öğün doyurmak yahut bir fıtır sadakası miktarından az olmamak üzere, yiyecek bedelini kendilerine vermek veya on fakiri giydirmektir. Bunlardan birini yapmaya gücü yetmeyenler ise, yemin keffâreti olarak, ardı ardına üç gün oruç tutarlar. (Bakara, 225; Mâide, 89)