Makale

Amerikan Politikasında Din Faktörü

Ameriken Politikasında Din Faktörü

Dr. Abdulbaki KESKİN

ABD’ NİN ilk yöneticileri, Ülkelerindeki dinî baskı ve zulümden kaçarak Yeni Dünyaya gelen insanlardır. Bu yüzden Amerikan tarihinde vicdan özgürlüğü, dinî ve politik ilişkiler, diğer batılı ülkelere göre daha farklı bir gelişme izlemiştir.
Meselâ, ülkenin anayasasının yazıldığı, bağımsızlığının ilan edildiği, ilk kanunların yapıldığı Philadelphia’daki siyasî meclislerde 1774 te başlayan dua geleneği, bugün de Washington, D.C. de, "House of Repre-sentatives" ve nSenate"de "Legislative as-sembly", (kanun yapma toplantısı) denilen her günkü birleşimden önce yapılmaya devam etmektedir.
Bilindiği gibi, "Biz ancak Allah’a güveniriz" sözü, 1864 te madenî, 1957 den itibaren de Amerika’da basılan tüm j paralann üzerine yazılmıştır.
Millet ve memlekete hizmet amacı ile göreve başlarken Cumhurbaşkanından, çeşitli kademelerdeki bürokratlara kadar tüm devlet yetkilileri incil üzerine yemin etmektedirler. (1)
Dünyanın en kalabalık, şüphesiz en güçlü ordusundaki en küçük birimden en büyük üniteye, erinden genel kurmay başkanına değin, askerî üniforma taşıyan her ferdin, hazarda ve seferde ibadetlerini rahatça yapabilmeleri için, bağlı bulundukları kara, hava ve deniz kuvvetlerinde sabit ve portatif kiliseler, buralarda görev yapan papazlar ve baş papazlar var...
Kasım 1992 de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Şubat ayı içerisinde başlayan ilk turunda her iki partinin aday adaylarının sık sık kiliselere gittiklerini ve buralarda zaman zaman konuşmalar yaptıklarını görüyoruz. Hatta, güçlü Yahudi lobisinin desteğini alabilmek için havraya giden Demokrat Partinin ileri gelen Cumhurbaşkanı aday adaylarından Arkansas Valisi Bili Clin-ton gibi politikacılar olduğu gibi, Müslümanların oylarını alabilmek için Kurban Bayramı mesajı yayınlayan politikacılar da var.
1991 Yılı Kurban Bayramı vesilesi ile ABD Cumhurbaşkanı George Bush, Müslü-manlara hitaben çok gayeli dinî bir mesaj yayınlamıştı. Çok gayeli diyoruz, zira mesaj, Amerika’da yaşayan 9 milyon civarındaki Müslümanların sadece gönüllerini değil, oylarını da almayı hedefliyor, diğer taraftan Körfez Savaşının, bölgedeki Müslü-1 man halkta, Amerika aleyhine yarattığı düşmanlığı bir ölçüde gidermeyi amaçlıyordu.
Ancak, Cumhuriyetçi Parti’nin bu politik ve diplomatik çıkarmasını karşılıksız bırakmak istemeyen Demokrat Parti, mesajın yayınını takip eden günlerde hemen harekete geçerek tarihî bir olaya ön ayak olmuştu.
Olay münasebeti ile, "West Virginia" 4. bölgeden, 1976 dan bu yana milletvekili seçilen Demokrat Congressman, Tabii Kaynaklar Alt komisyonu Başkanı Nick J.RalI II den bir mektup aldık. Mektupta , "...New York Brooklyn Bölgesinde Al-Taqwa Camii imamı Sıraj Wahaj’ın 25.Haziran 1991 tarihinde "House of Representatives" de yapacağı açış duasında hazır bulunmanız ve bu tarihî olaya şahit olmanız için sizi resmen Meclise davet ediyorum.." deniliyordu.
Diğer İslâm ülkeleri temsilcilerinin de davet edildiği merasimde hazır bulunduk. Meclis Başkanı Demokrat Thomas Foley ve davet sahibi milletvekilinin merasim konusunda yaptıkları kısa konuşmalardan sonra imam Sıraj Wahaj’ın önderliğinde hep birlikte dua edildi ve duayı müteakip meclis günlük çalışmalarına başladı. Daha sonra, Meclis salonunda verilen resepsiyona geçildi. Burada da, Sıraj Wahaj, Saudi Büyükelçiliğinden Prens Muhammed bin Faysal, Pakistan, Cezayir, Endonezya Büyükelçileri ve tarafımdan birer konuşma yapıldı ve merasim böylece son buldu..
Kongre ve Senatoda çoğunluğu ellerinde bulunduran Demokratların bu jesti, şüphesiz, Cumhuriyetçilerinki gibi siyasî amaçlı idi. Zira, bu ülkenin politik hayatında din faktörü,dün olduğu gibi bugün de bir realitedir. Politikacısından, sokaktaki sade vatandaşına kadar herkes de, bu işin bilincindedir. Nitekim, ikinci kez Cumhurbaşkanlığına aday olduğunu ilan eden George Bush, muhafazakâr Güneyli Baptistlerin çoğunlukta olduğu Atlanta’da, 15 bin üyesi bulunan ve "First Baptist Church" diye bilinen kiliseye 1 Mart 1992 de eşi Barbara ile beraber ibadete gitmiş ve ayinin televizyonla naklen verildiği kilisede, Başkanın, papaz dostlarından mabedin yöneticisi Rev. Charles F. Stanly, George Bush ve eşini özel misafirlerimiz diye takdim etmiştir. Bunun üzerine çift, ayağa kalkarak kilisedeki halkı selâmlamışlardır.
Bu ziyareti değerlendiren cemaattan Jim Rast adındaki bir şahıs, "..Bizim, George Bush’un dindar bir insan olduğunda şüphemiz yok.. Ancak bugün buraya niçin geldiğini de hepimiz biliyoruz.."(2) demiştir. n
Bizzat izleme fırsatı bulduğum bir önceki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde olduğu gibi, bu yılki seçimlerde de, yine siyasî partilerin gündemlerinde ekonomi, işsizlik, sağlık, eğitim, millî güvenlik, çevre sorunları, içe dönme veya dünya liderliği gibi konuların yanısıra, tamamen dinî karakterde olan ve çok defa, seçimlerin neticeleri bakımından belirleyici rol oynayan ahlâkî konular, aile değerleri, kürtaj, müstehcenlik, uyuşturucu kullanımı ve astronomik rakamlara ulaşan cinayetler gibi hususlar da ağırlık taşıyor.
Diğer taraftan politikacılar için bir karakter sorunu olarak görülen cinsel ve malî skandallar da, kamuoyunda geniş yankılar yapan meseleler arasında... Örneğin Cumhurbaşkanı adaylarından Bili Clinton’a isnat edilen evlilik dışı cinsel ilişki olayı ne Bush kabinesinin kanlarından (3), yük çoğunluğu mokrat Partili 355 eski ve yeni Milletvekilinin Meclis Bankasına karşılıksız çek yazarak para almaları olayı, günlerce kamuoyunu meşgul eden konular olmuştur.
Dört yıla yaklaşan bir süreden beri, Amerikanın dinî, siyasî, ekonomik, kültürel ve sosyal yapısı ile ilgili olarak yapmaya çalıştığımız gözlemler ve araştırmalardan bu ülkede yirminci yüzyılın son yansından itibaren azgınlaşmaya başlayan Marksist Felsefe, bireysel özgürlük, Danvinizm gibi akım-lann, devletin ve milletin dinî dokusunda çürümelere sebep olduğu ve Amerikan insanını sadece "epoizm" denilen bencilliğe değil, aynı zamanda inançsızlığa itmeye başladığı ve toplumda koyu materyalist bir görüşün oluşmasına temel teşkil ettiği anlaşılıyor.
Buna tepki olarak 1960 larda Amerika’da ortaya çıkan, daha sonra tüm Hristiyan Dünyasına yayılan, Protestanlığın fandamantalist karakterdeki tezahürü diyebileceğimiz, "Evangelism" akımı gelişiyor. Nitekim, bu gelişmeyi, ünlü "TIME" dergisi, ülkede dinî hayatın yeniden dirilmeye başladığını konu alan ve "Is God Corning Back to Life", Tanrı, yeniden hayata mı dönüyor? Cümlesini kapak yaptığı Aralık 1969 tarih ve 26 sayılı nüshasında yayınlanan uzun bir araştırma yazısı ile belgelemeye çalışıyor.
"Bom Again Christain" (4) simgesi ile bilinen bu dinî akım, Amerikan politikasını yeniden ve fakat daha derinden etkilemeye başlıyor.
1976 larda, Demokrat Partiden muhafazakâr mizaçlı Jimmy Carter’in Cumhurbaşkanı olmasında önemli rol oynayan bu güç, daha sonra da, Cumhuriyetçi Ronald Rea-gan’ın Cumhurbaşkanlığına seçilmesine ağırlığını koyuyor.
Halen Amerika Birleşik Devletlerinde % 35 oranında mensubu bulunduğu ileri sürülen bu akımın, genelde Amerikan politika-BMHnBBnn sında, özelde Cumhuriyetçi Parti üzerindeki etkisi oldukça büyük...
Başka bir ifade ile, Amerika’da politika ile din içice...

1) A.KESKİN, Amerika’da Din ve Toplum, Diyanet Aylık Dergi, Ağustos 1991, s.8.
2) The Washington Post, March2, 1992.
3) Savunma Bakanı, Richard B. . Cheney; Tarım Bakanı, Edwaıd R. Madigan, Çalışma Bakanı Lynn Manin.
4) Yeniden Hristiyan doğmak.