Makale

HZ. İSA KİMDİR?

HZ. İSA KİMDİR?

PROF. DR. ŞERAFEDDİN GÖLCÜK
S.Ü. İlahiyat Fak. Öğretim Üyesi

Batı dünyasıyla ilişkilerimiz arttıkça Hristiyanlıkla ilgili konulara temas trafiğimiz de yoğunlaşacaktır. Ancak hemen ifade edelim ki bu temaslar sonucu gerçeklerin ortaya konmasından büyük memnuniyet duymaktayız. Hristiyanlarla Müslümanlar arasında anlaşmazlık konularından en önemlilerinden birisi de Hz. İsa’nın (A.S.) ulûhiyeti (tanrılığı) konusudur. Bu konu bütün çıplaklığıyla açık ve net bir şekilde ortaya konsa, gerçek olduğu gibi kabul edilse pek çok problem kendiliğinden çözüme kavuşur.
Hz. İsa’nın (A.S.) nesebi ve kimliği konusunda mevcut indilere baktığımızda O’nun bizlerden farksız bir insan olduğu, bütün beşerî özellikleri taşıdığı görülür. Şu ifadeler Hz. Isa (A.S.) hakkında indilerden alınmıştır.
"İbrahim oğlu, Davud ı oğlu Isa Mesih’in nesebinin kitabıdır." Matta:
1/1.
"Çocuk büyüyor, kuvvetleniyor ve hikmetle doluyordu." Luka: 2/52. "Zira aç idim, bana yiyecek verdiniz, susamıştım bana içecek verdiniz." Matta: 25/35.
"Şiddetli ıstırapta olarak, ziyade hararetle dua etti; teri toprağın üzerine düşen büyük kan damlaları gibi idi." Luka: 22/44.
"Kırk gün kırk gece oruç tuttuktan sonra acıktı." Matta: 4/2.
"Büyük bir kasırga oldu ve kayığa dalgalar saldırdı, o derece ki, artık kayık doluyordu. O ise, kıçta olup yüz-yastığı üzerinde uyuyordu." Markos: 4/37-38.
"Isa da onlara dedi: Bir Peygamber kendi memleketinden ve evinden başka yerde itibarsız değildir." Matta: 13/57. "İşte benim seçtiğim kulum." Matta: 12/18.
Hz. İsa’nın (A.S.) bir kul, bir insan oluşu konusunda indilerden pek çok ifadeyi burada zikretmek mümkündür. O diğer insanlar gibi doğmuş, büyümüş, yemiş, içmiş, ancak kendisine Peygamberlik verilmiş bir kuldur. Hz. İsa’dan sonra üç asırlık bir zaman diliminde genelde O’na bir insan-peygamber hüviyeti veriliyordu. Ancak Milâdî 325 yılında İznik’te toplanan Konsil’de Hristiyan akidesine kesin bir şekil erilerek Hz. İsa’nın Allah’ın oğlu, ilâh mertebesine çıkarıldığı görülür. Kendisine tanrılık izafe edilen Hz. Isa (A.S.) bundan böyle bütün
Hristiyanlarca üç ilâhtan biri olarak kabul edilmiştir. Allah, Oğul, Ruhu’l-Kudüs şeklindeki üçlü ilâh anlayışı Teslis’in temel unsurlarından ikincisi olan Hz. Isa (A.S.) gerçekten Tanrı mıdır? O’nda ulûhiyetten bir eser, bir parça bulunmakta mıdır?
Hristiyanların tarih boyunca ve günümüzde kendi aralarında bu konuda bitmez tükenmez münakaşaları ile Müslümanların yine aynı konuda kaleme aldıkları reddiyeleri bir tarafa bırakarak Kur’an-ı Ke-rim’e baktığımızda karşımıza çıkan gerçek tablo şudur:
Hz. Isa Kur’an-ı Kerim’de 13 surede 33 ayette söz konusu edilir. O’nun annesi adına bir sure tahsis edilmiştir. Meryem. O surede Hz. İsa’nın (A.S.) doğumu, çocukluğu, peygamberliği v.b. hususlara temas edilir.
Kur’an’da Hz. İsa’nın babasız dünyaya gelişi Hz. Adem’in (A.S.) yaratılışına benzetilir. (Al-i imran 59.)
Kur’an’da Allah Teala, "Meryem’in oğlu Mesih’in Allah olduğunu söyleyenlerin küfürde olduklarını" beyan etmektedir. (Maide 17). Ayrıca "Allah üçün üçüncüsüdür" diyenler de, Kur’an’ın beyanına göre, kâfir olmuşlardır. (Mâide, 73). Kur’an’da Allah Teala Hz. İsa’nın (A.S.) bir kul ve peygamber olduğunu, O’nun da daha önceki peygamberlerden bir farkının bulunmadığını açıkça beyan etmektedir.
Kur’an’daki ilahî ifadelere müracaata devam ettiğimizde Hz. İsa’nın "Israiloğullarına hem benim hem de sizin Rabbiniz olan Allah’a ibadet edin" talimatını verdiğini görürüz. O ayrıca Allah’a şirk, ortak koşmayı kesinlikle yasaklamıştır.
Kur’an’daki Hz. Isa (A.S.) ile ilgili şu ilahî beyan dikkate şayandır: "Allah buyurdu: Ey Meryem oğlu Isa, sen mi insanlara: Beni ve annemi Allah’tan başka iki tanrı edinin dedin? Haşa dedi, Sen yücesin, benim için gerçek olmayan bir şeyi söylemem bana yakışmaz. Eğer demiş olsam, Sen bunu bilirsin. Sen benim nefsimde olanı bilirsin, ben ise Senin nefsinde olanı bilmem. Çünkü gaybları bilen Sensin." Ben onlara sadece, Senin bana emrettiklerini söyledim. Benim ve sizin Rabbınız olan Allah’a ibadet edin dedim..." (Maide 116117).
Hz. İsa’nın (A.S.) hayatından bahseden bir tür siyer kitaplarına benzeyen bugünkü inenlerdeki ifadeler, Hz. İsa’nın kul ve peygamber olduğunu bildirirken, yeryüzünde ilahi kitap niteliği taşıyan yegane kitap olan Kur’an-ı Kerim’deki ilahî beyan zaten O’nun Allah’ın kulu ve resulü olduğunu apaçık bir gerçek olarak ortaya koymaktadır. Sözü edilen kısa ve özlü bilgilerin ışığında bazı tesbitler yapmak zorunlu hale geliyor. Hz. Isa (A.S.) İsrailoğullarına gönderilmiş son peygamberdir. O’nun risaleti daha önce gelen İsrailoğulları peygamberlerinin son halkasını oluşturur. O Hz. Musa’nın (A.S.) şeriatını bazı hususlarda tashih, bütünde ise O’nu tatbikle memurdur.
Hz. İsa’nın (A.S.) doğumu bir mucize idi. Ancak Hz. Adem’in (A.S.) yaratılışından daha değişik değildi. Hatta Hz. Adem’in (A.S.) ilk defa anasız babasız yaratılışı daha büyük bir mucize idi. Ancak insanlar Hz. Adem’e (A.S.) ulûhiyyet isnad etmediler de çocuklarından babasız dünyaya gelen Hz. İsa’ya (A.S.) tanrılık izafe ettiler. Bu insan aklının en büyük yanlışlarından biridir ve büyük bir çelişkiyi içermektedir.
Hz. İsa’dan (A.S.) bahseden, O’nun bazı sözlerini nakleden, O’nun hayat hikayesi mesafesinde olan incilleri okuduğumuzda Hz. İsa’yı (A.S.) bir kul ve peygamber olarak tanırız. Incillerin ve Tevratın; geçmiş peygamberlerin hayatlarını öğrenmek, mücadelelerine şahit olmak, ders ve ibret almak için; okunmasında mahzur yoktur. Bunlar insanlığın müşterek değerleridir. Ancak bunlar ilahî kitap niteliğini kaybetmişlerdir, tarihi değerleri olan bu kitaplara insan eli değmiş, tahrif, tebdil ve tağyir edilmişlerdir.
Allah; gerçek, doğru bilgi sahibi olmak, inanmak ve amel edip ahlak ve fazilet sahibi, hakiki kul olmak için hem Israi-loğullarına ve hem de bütün insanlığa son bir kitap ve son bir peygamber göndermiştir. O kitapta ve O peygamberin sünnetinde; Tevrat ve İncil tekrarlanmış, yanlışlar düzeltilmiş, doğrular ve güzellikler ebedi olarak, bozulmayacak, tahrif, tebdil ve tağyir edilmeyecek tarzda muhkem bir şekilde yer almıştır.
Son zamanlarda Tevrattan ve İndilerden nakiller yapılarak Allah, din, günah, Isa, mesih hakkında yanlış bilgiler verilmektedir. Allah, din günah, Hz. Isa (A.S.) hakkındaki doğru bilgiler, tevatüren bize kadar gelen Kur’an’daki bilgilerdir. Hz. Isa (A.S.) hakkında "fiziksel açıdan O’na insanoğlu denir, ruhsal açıdan da Tan-n’mn oğlu" diye hüküm veren bir anlayış, 325 yılında İznik’te toplanan 2048 piskoposun iştirak ettiği ama yalnızca 318 kişinin benimsediği, içlerinden Aryus gibi Allah’ın bir tekliğini savunanların reddedildiği bir anlayışın ortaya koyduğu düşünceler, ifadeler gerçek din anlayışıyla asla bağdaşamaz. Gerçek din İslâmdır, onda Allah, insan, beşerî ilişkiler, ahlak, fazilet, insan hakları, çevre, peygamber, ahiret, cennet, cehennem, ahiretteki yargılama hakkı, sevgi, merhamet, hoşgörü, insanın asla tanrı olamı-yacağı, Allah’ın güzel isimleri, sıfatları, özetle doğumdan ölüme dünya hayatının bütün kesitlerinde ve ahiret yurdunun her ahvâli hakkında insanı huzura, mutluluğa ve barışa götüren sağlıklı ve sağlam bilgiler bulunmaktadır. Kurtuluş, Hz. Musa’nın (A.S.), Hz. İsa’nın (A.S.) ve Hz. Muhammed’in (S.A.S.) aynı ilahi kaynaktan alıp insanlığa tebliğ ettikleri İslâm’dadır. Hz. Musa (A.S.) ve Hz. İsa’nın (A.S.) tebliğ ettikleri dinde bozulma olmuştur. Ama Hz. Muhammed’in (S.A.S.) tebliğ ettiği İslâm ilk günkü safiyetini korumakta, ana kaynak Kur’an ise bütün insanlığa gerçeği öğretmek için kendisine uzanacak elleri beklemektedir.