Makale

Kitaplık-Sevgi ve ilim

Kitaplık

Mehmet Erdoğan

Sevgi ve ilim
Mehmet Kaplan Dergâh Yayınları İstanbul, 2002 1285 s.
Prof. Dr. Mehmet Kaplan, çağdaş edebiyatımızın en büyük bilim adamlarından biridir. Onlarca eser, yüzlerce makale kaleme almış ve binlerce öğrenci yetiştirmiştir. Edebiyat incelemelerindeki tarzıyla başlı başına bir ekoldür.
Kaplan Hoca, 46 yıl süren yazı hayatında yazmayı alışkanlık hâline getirmişti. Öğrencilerine yazarak düşünün, şeklinde tavsiyelerde bulunurdu. Çünkü ona göre yazmak demek, düşünceyi şekle sokmak demekti.
Kaplan Hoca’nın Kültür ve Dil, Nesillerin Ruhu gibi bazı kitapları, her kesimden insanın rağbet ettiği temel kitaplardır. Dil, tarih ve kültür şuuru konularında. Kaplan Hoca’nın tezleri günümüz Türkiyesi için hayatî derecede önemlidir.
Bu kitapta yer alan denemeleri daha önce kitaplaşmamış yazılarının bir toplamıdır. Böylece külliyatı tamamlanmış olmaktadır. O’nun bütün yazılarında bir süreklilik vardır. O, zaman içinde değişmeye ve gelişmeye inanırdı. İlme ve akla, ruhun ölümsüzlüğüne inanır ve güzelliklere hayrandı. Milletine bağlı, onun değerler sistemine saygılıydı.
Bu denemeleri okuyanlar, ancak düşünerek okumak durumundadırlar. Çünkü bu kitabın amacı, okuyucuya temel meselelerini düşündürtmektedir.


Sempozyum
Bildirileri
TDV Yayınlan
Ankara, 2002, 293 s.A
Ölümünün 50. yılında Musa
Carullah Bigiyef (1875-1949)
İslam tecdit geleneğini bir hareket olarak XIX. yüzyıldan itibaren Mısır’da Cemaleddin Afgânî, Muhammed Abduh ve Reşit Rıza; Hind alt kıtasında Seyyid Ahmed Han, Muhammed ikbal ve Fazlurrahman gibi isimlerle başlatmak genel bir eğilim olmuştur. Bu eğilim İslâm tecdidini, çağdaşlık veya moder- nizm, yenilikçilik veya reformizm çerçevesinde ele alır. Musa Carullah’ın şahsında temsil bulan hareket ise fonksiyonel olarak bir tecdit hareketi olmakla birlikte, amaç ve yöntem bakımından yukarıda zikredilen ilim ve fikir adamlarından ayrılır. Onun yenilikçi görüşü içtihat esasına dayanır. O, içtihadı hayatın en büyük farizası olarak görür ve tarihin her anında ortaya çıkan problemlere, İslâm’ın evrensel mesajını esas alarak yeni çözümler getirmek anlamında kullanır. Ona göre içtihat, nasslar- dan hüküm çıkarmak, yani istinbat değil, İslâm’ın her asırda hayatla bağlantısını kurmaktır.
Ne var ki Musa Carullah, “reform” ve “ıslâ- hat-ı diniyye” gibi kavramlardan pek hoşlanmaz. “Benim nazarımda İslâmiyet, ıslâhat-ı diniyyelerin hiçbirine muhtaç değildir. İçtimaî, dinî ve siyasî hastalıklar İslâmiyet’te değil, bizim özümüzdedir. O öldürücü hastalıklardan arınmak için çareler aramak elbette lâzımdır. Hıristiyanlık dünyasında reformasyon devri vardı. Lâkin İslâm tarihini, Hıristiyanlık tarihine benzetmek doğru değildir. İslâm eski-medi ki yenileyelim, hastalanmadı ki ıslâh edelim, ölmedi ki ihyâ edelim. Ancak özümüz eskidi yenilenmeye muhtaç, özümüz hastalandı ıslâha muhtaç!” diyen Musa Carullah, ne yapmak istediğinin farkındadır.
Musa Carullah’ın Kur’an, sünnet, icma ve kıyas gibi İslâm’ın en temel kaynakları hakkında pekçok yeni görüş ileri sürdüğü bilinmekte, yaşadığı dönemde gerek Müslümanların gerekse insanlığın ortak problemlerine geleneksel din anlayışlarıyla hiçbir çözüm getirilemeyeceği düşüncesini taşımaktadır. Bu amaçla onun, yeni problemlere yeni öneriler getirmeye çalıştığı, ancak bütün bunları yaparken, diğer yenilikçilerden farklı bir çizgide durduğu görülmektedir.
Türk okurlarının Musa Carullah’ı yeterince tanıdığı söylenemez. Vakfımız, onu ve fikirlerini tanıtmak amacıyla düzenlenen bu uluslar arası sempozyumun organizasyonunda yer almaktan ve sunulan tebliğleri bir kitap hâlinde neşretmekten mutluluk duymaktadır.

Dinî Felsefî Sohbetler
Prof. Dr. Ömer Ferit Kam Sadeleştiren: Prof. Dr. S. Hayri Bolay Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları 8. Baskı, Ankara, 2003, 171 s.
İlim, felsefe ve edebiyat alanında ülkemizin yetiştirdiği nadir şahsiyetlerden biri olan Ferit Kam, 1864’de İstanbul’da doğdu ve 1944’te Ankara’da vefat etti.
Ferit Kam, ilk öğrenimini Beylerbeyi Rüştiyesinde yapmış, sonra özel derslerle bilgisini arttırmıştır. Babası onu tıbbıyeye yazdırmışsa da burası mizacına uymadığından, ikinci yılda babasının ölümü üzerine buradan ayrılmıştır. Okumaya çok istekli olduğundan döneminin tanınmış hocalarından Arapça, Farsça ve Fransızca dersleri almış, bu arada devrin seçkin ilim adamlarından Nüzhet Efen- di’nin ilim ve irfanından yararlanmayı ihmal etmemiştir. Dil çalışmalarını kısa zamanda ilerletmiş olmasına rağmen asıl amacı ilimde belli bir yere gelmekti. Bu amaçla Fatih Camii’ndeki derslere devam etmiş ve müderris M. Asım Efendi’den icazetname almıştır.
Türk, Fars ve Arap edebiyatlarında iyi bir müktesebatı olan Ferit Kam, batı edebiyatına da ilgi göstermiş ve Fransız şairlerini okumuştur. Sonra din ve felsefe konularına ağırlık vermeye başlamıştır. Allah’ın varlığı yaratış, insan, kâinat, kaza ve kader, dinsizlik gibi konularda derinlemesine çalışmalar yapmıştır. Felsefe alanında araştırmalarını geliştirmiş, eski Hint ve Çin’den başlayarak belli başlı doğu ve batı filozoflarını okuyarak, tenkit ve tahlil ederek kendi düşünce dünyasını şekillendirmiştir Şiir, felsefe, ahlâk, dinî ilimler alanında birçok eseri bulunan Ferit Kam, geçen yüzyıl Türk düşüncesinin önemli basamaklarından biridir.
Bu kitap, Sırat-ı Müstakim Dergisi’nde yayımlanan sohbetlerden oluşmaktadır. Sohbetlerin ana konusu Allah’ın varlığını ispat, peygamberliğin mahiyeti, kaza ve kader meseleleri ile dinsizlik akımlarıdır. Hâlâ ilgiyle okunabilecek olan kitap, günümüz diline sadeleştirilerek ve notlar eklenerek okuyucuların istifadesine sunulmuştur.