Makale

İYİ BİR BAŞLANGIÇ

İYİ BİR BAŞLANGIÇ

Remziye Yılmaz

İddialı sözlerle başlanır hep. Belki akla uygun olanı da bu; iddiasızlığı kaldıramıyor profesyonelce yaşamak. Gerçi her şeyin en iyisi, en yenisi, en zirvedeki, en...i olmak, insana haz mı verir, yoksa başka yerlere mi götürür, tartışılır. Kanaatimiz bir şeyin en iyisi olmasa da iyisi olma yolunda olmak gerektiğinden yanadır. Bu da istemek, azmetmek ve paylaşmak üçlemesiyle ortaya çıkar. Biz sîzlerle olmayı istedik. Bunun için azim sahibi olduğumuza da inanıyoruz.
Ancak paylaşmak kısmı için sizlerden geri bildirim almamız şart. O yüzden bu sayıdan itibaren karşılıklı bir işbirliği ve etkileşime sahip bir bölüm ile sizlerle bir arada olmayı diliyoruz. Sizden alacağımız olumlu ve olumsuz tepkiler, önerileriniz, bizden ele almamızı isteyeceğiniz konularla ilgili iletileriniz, bizi hem cesaretlendirecek hem de yönlendirecektir.
Biz eğitim ve sağlık konularını ağırlıklı olarak çalışmayı düşünüyoruz. Nokta problemlerinizi, isimsiz veya isminiz gizli kalacak şekilde bizimle paylaşabilirsiniz. Onları kişisellikten arındırıp, genel başlıklarla araştırıp uygun çözüm yollarını yine beraberce üretebiliriz.
Birliğin doğuracağı güç ve güvene inanarak hep beraber şu duayı edelim ve tekrar buluşmayı dileyelim:
"Ey Rabbim! Bana (doğruyla eğrinin ne olduğuna) hükmedebilme bilgi ve yeteneğini bağışla ve beni dürüst ve erdemli insanların arasına kat ve bana, gerçeği benden sonrakilere ulaştırabilme gücü ver." Şuara, 83-84.


RUH SAĞLIĞI
Psk. Azize Aydın

Teknolojideki hızlı gelişmeler doğrultusunda sınırlan kalkmış gibi gözüken dünya küçük bir köy hâlini almaktadır. Ve sanki evren küçüldükçe kişi başına/omuzlarına düşen yük de bir o kadar artmaktadır. Hemen her konu ve alanda dillendirdiğimiz stres ve “gündelik sıkıntılar” sözcükleriyle tanımlayabileceğimiz küçük ama her gün sık sık karşılaştığımız olayların üzerimizdeki etkisi her yaşta gözlenen gerçeklerdir. Giderek karmaşıklaşan çağdaş yaşamın yoğun sorunlarıyla birlikte varlığımızı sürdürmemiz gerekmektedir. Trafikten tutun iş ortamındaki, evinizdeki koşturmalarımıza, akşam haberlerine kadar pek çok şey bu kadar üstümüze gelirken biz birer “etkin ve gelişmiş insan” olarak bunların neresindeyiz? “Hızlı yaşamanın ötesinde hayatın bir anlamı olmalı.”
Uzmanların belirttiğine göre insanların yaşadığı yoğun sıkıntıların çoğunluğu, onların olaylara verdikleri anlamla ilişkilidir. Bir anlamda, gelişmiş bir beyni yeterince kullanmamanın karşılığında ödenen bir bedel olarak görülmektedir. Hâlâ, beynimizin yüzde kaçını kullanıyoruz sorulan sorulurken IQ (zihinsel zekâ) ve EQ (duygusal zekâ) terimlerinden ne anlıyoruz? Yaşadığımız sıkıntıları, baskıları, kayıpları, kaygıları veya tam tersine ümitlerimizi, sevinçlerimizi, kazançlarımızı nasıl anlamlandınyoruz? Kişisel kapasitemizin ne kadar bilincindeyiz? Ve belki de en önemli soru; kendimizi yeterince tanıyor muyuz?
Biz insanlar derimizin dışında kalan çok az şeyi kontrol edebiliyoruz. O hâlde neden derimizin iç tarafında olanlar, yani kontrol edebileceklerimiz üzerinde uğraşmayalım? Bunu birlikte başarmaya ne dersiniz? İşbirliği ve karşılıklı iletişimle bu sayfadan kendimizi, birbirimizi, diğerlerini, dünyayı, yaşananları anlamak ve anlatmak için merhaba! Anlamadan anlaşmak ve tanımadan tanışmak mümkün değildir düşüncesiyle kendimizi ve ötekini tanımak amacıyla giriştiğimiz bu yolculukta güzel yerlere ulaşmak dileğiyle...