Makale

Hilali Mızraklarıyla Gökte Tutanlar

SÖYLEŞİ:

Hilali, Mızraklarıyla Gökte Tutanlar

Gaffar TETİK
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü

"Göktürkler, Uygurlar, Oğuzlar, Peçenekler,
Türk’ün yüce tarihine binbir zafer ekler."

Gagavuzlar... Moldavya Cumhuriyeti içinde, Gagavuz- ya otonom bölgesinde 1989 yılı sayımına göre 153 bin kişi olarak yaşayan Türk-Oguz soyundan, ortodoks Türkler...
Bugün yeryüzünde 250 bin civarında Gagavuz Türkü vardır ve yukarıda ifade ettiğim Gagavuzya’nın dışında Ukrayna’nın Odesa bölgesinin eski adıyla Dimitrovka, Aleksand- rovka, yeni adıyla (Satılık Hacı), Vinogradovka (Kurçu), Kotlavina (Balboka), Çervono- armeyskoye (Kubey), Jovtne- ovye (Karakurt), Nevoselovka (Yeni Köy), eski Troyan köylerinde; Belgrad kasabalarında yaşarlar.
Azak Denizi dolaylarında, Kabardina-Balkarya, Kazakistan, Kırım; Bulgaristan’ın gündoğusu poyraz tarafında, Romanya Dobruca ve Türkiye’de yerleşik Gagavuzlar vardır.
1930’lu yıllarda Latin Amerika ülkelerinden Arjantin, Brezilya ve Kanada’ya da göç ettiler ve yeni hayat düzenlerini oralarda kurdular.
Ortaasya’da geçen bin yıllık tarihlerinde Ortaasya steplerinden geçerek, bütün Avrasya’nın bozkırlarını dolaşıp, Karadeniz’in batı kenarına, (Romanya) yerleştiler ve dinleri Hıristiyan (Ortodoks) olmasına ragmen, Türklüklerini ve Türk dilini asla unutmadılar, bu iki değere sıkı sıkıya bağlı kaldılar. Türk kültüründen, örfünden, adetinden vazgeçmediler.
Bunun için horlandılar-hakir görüldüler, vuruldular-ezildiler, sürüldüler- süründüler, ama bu değerlerini asla terketmediler.
Hep Anadolu’da nazlı nazlı dalgalanan Hilali ve yıldızı yaşadılar. Ay-yıldızı gözetlediler gece-gündüz Karadeniz’in kıyılarından, Odesa’dan, Kırım’dan, Dobruca’dan; Anadolu’nun kokusunu solukladılar, nefeslerinde yaşadılar.
Güç verdi, kuvvet verdi onlara Anadolu semalarında dalgalanan Ay-yıldızın üzerlerine yansıyan gölgesi.
Vee... Hilali, mızraklarıyla gökte tuttular yüzyıllarca bıkmadan, yorulmadan, usanmadan. Gökte tuttukları Hilalin gölgesi dizlerine derman, gözlerine fer, bileklerine güç oldu.
Ve bir gün dileklerine kavuşarak otonom Gagavuzya’yı kurdular, mavi göklerdeki Sa- baa Yıldızını, hasretini çektikleri kırmızı-beyazı kendilerine Bayrak yaptılar. Kendi Bayraklarının gölgesinde yaşayıp, kendi idarecilerini seçiyorlar, kendi dillerini konuşuyorlar bugün, korkusuzca ve hayallerindeki ülke Türkiye’ye koşup, bize selam getiriyorlar, ilk Başkanları Bayistapan TOPAL’ dı, bugünkü Başkanları Georgi TABUNŞÇİK.

GAGAVUZYA SABAA
YILDIZI NDAN, TÜRKİYE
DİYANET AYLIK
DERGİSİNE...

Kendi kültürlerini tanıtmak, "Biz de varız" diyerek seslerini duyurmak istiyorlar dünyaya bu Oğuz soyu Türk Gagavuzları kardeşlerimiz.
Bunun için en lazım olan şey basılı, sesli ve görsel yayınlar. Yayın, bir milletin dışa açılan penceresidir çünkü. Aynasıdır demek daha yerinde olacaktır.
Tarihçi-yazar Stepan BULGAR’ın yönetiminde ’’Sabaa Yıldızı" adlı, üç aylık, 76 sayfalık bir dergi çıkarmışlar. Yüzyıllardır hayallerini süsleyen Hilal’in ülkesi Türkiye’ye gelmişler, Türkçe kitap istiyorlar okullarında okutmak için.
Bize de uğradı “Sabaa Yıldızının Baş Redaktörü Stepan BULGAR, Dergimizi ziyaret etti. Oturduk, konuştuk Türkiye ve Diyanet hakkında. Söyleşip dertleştik ayrı kalışımızın hasretinden, acılarından. Dünden , bugünden. Kısaca bir de röportaj yaptık tabii kendisiyle. Türkçesi iyi. Anlaşılamayan kelimeler olsa da biz anladık biri- birimizi.

Kendinizden ve Gagavuz- ya’dan bahseder misiniz?

Ben Stepan BULGAR, Gagavuz Türklerindenim. Gaga- vuzya’da oturuyorum. Tarihçi- yazarım.
1988 yılında Sovyetler Birliği parçalandı. Ve hemen aynı yıl otonom bölgemizi oluşturmak ve problemlerimizi çözmek için
bir "Halk Hareketi" kuruldu. Çocuklarımız Rus okullarında, yüksekokullarında eğitim görmüş, ana dilimiz olan Gagavuz Türkçesi zayıflamaya, hatta tamamen unutulmaya başlamıştı. Dilimizi ve kültürümüzü korumak için, bir plana göre, bu "Halk Hareketi" çalışmalarına başladı.
1989 yılında ilk "Gagavuz Halk Kurultayı" toplandı. Başkentimizin KOMRAT olması ve burada Otonom bölge oluşturulması kabul edildi.
Şimdi dilimizi geliştirmek, kültürümüzü tanıtmak, dergi yayınlamak gibi bir çok faaliyetlerimiz var.

Bizi ziyaret etmek nereden aklınıza geldi?

Biz, sizin derginizi tanıyoruz, sizleri tanıyoruz. Sizin derginiz 23 ayda bir bize geliyor.
Şu anda Moldavya’nın içinde, "Gagavuzya Otonom Böl- gesin”de mi bulunuyorsunuz? Ne zaman kabul edildi bu otonom yönetim?
1994 yılının kasım ayında kabul edildi. Moldavya Meclisi kabul etti. Moldavya’nın kendi nüfusu 4.5 milyondur. 200 bin Gagavuz var. 153 bini bizim bölgemizde, diğerleri Moldavya’nın çeşitli yerlerinde yerleşmiş. Biz, Tuna Nehrine yakın, Moldavya’nın güneyinde bulunuyoruz. Moldavya’nın bir tarafında Ukrayna, bir tarafında Romanya var.

Dil olarak genç-ihtiyar hepiniz Türkçe konuşabiliyor musunuz?

Gagavuzyada köyler, kentler var. Köyler çok büyük. 7-8 -9-10-15 bin nüfusu bulan köylerimiz var. Toplu yaşıyoruz. Okullarımız köylerde. Herkes yavaş yavaş Türkçeyi öğreniyor. İnsanlar kendi dillerini konuşmaya çalışıyorlar ki geliştirsinler. Fakat edebiyat dili ilerlemiyor. Dilimize yabancı kelimeler girmeye başladı. Türkiye’deki Türkçe’de bile problemler var. Onun için gazete ve dergi çıkarmak, okul yapmak, televizyon istasyonları kurmak lazım.
Biliyorsunuz renkli bir dergi çıkarmak çok pahalı. Biz çok uğraştık ve işte bu “Sabaa Yıl- dızfnı ve ona ilave olarak "Güneşçik" Çocuk dergisini çıkardık. Artık bunlarla kendimizi tanıtacağız. Dilimizi geliştireceğiz.
Bizi Türk dünyası ile tanışma konusunda ilk uyandıran kuruluş “Türk Dünyası Araştırma Vakfı"ve onun Başkanı Prof. Dr. Turan YAZGAN’dır. Gagavuz- ya’ya geldi, bizimle ilişki kurdu. Bizi yanlarına aldılar. Eski atalarımızın yerlerine götürdüler.Dergilerinde bizi yazdılar. Çok faydaları oldu.
Hangi dinden olduğunuzu sormuyorum. Çünkü biliyorum ki siz Hıristiyansınız, öyle değil mi?
Evet, biz Hıristiyanız.
Ortodoks mu?
Evet, Ortodoks.

Türkiye’de Türk Ortodoks Kilisesi var İstanbul Kara- köy’de. Patriği de Selçuk ERE- NEROL, temasınız var mı?

Var, onu tanırız.
Şimdi bakın, Türk dünyasının hemen hepsi Müslüman. Biz Hı- ristiyanız ama Türküz. Onun için Türk dünyası bizi unutmuyor. Dilimiz bir, gönlümüz bir. Türkiye’yi Anavatan olarak görüyoruz. Daha ATATÜRK zamanında, o zaman Romanya sınırları içindeydik. Türkiye Büyükelçisi Hamdullah Suphi TANRIÖVER bize gelmiş, ilgilenmiş, Türkiye’ye 300 gencimizi okumak için göndermiş. Onlar okuyup oradaki okullarımıza geldiler. Gagavuz dilini, tarihini, kültürünü anlattılar, yazdılar.
Sonra Gagavuzların Başpapazı Çadırlı Mihail ÇAKIR Gagavuz tarihini yazmış, Incil’i Türkçe’ye çevirmiş, imzalı kitabını ATATÜRK’e göndermiş. ATATÜRK de ona komple Türk dilini içeren bir dil kitabı göndermiş.
Yanlış anlaşılmasın da ilk bakışta biraz acaip geliyor insana, Hıristiyan Türk, sonra Stefan, Mikâil gibi adlar da değişik öyle değil mi?
Ee, biraz öyle. Ama artık hürüz. Bakalım Allah ne gösterir!
Siz Sovyetler Birliği zamanında Sovyetler idaresinde mi bulunuyordunuz? Kimliğinizi ve dilinizi unutmanız için baskılar yapıldı mı?
Komünizm, Sovyetler Birli- gi’nde yaşayan bütün ırkları bir tek halk olsun diye asimile etmek için bir programdı.
Bu bize çok zor geldi. Çünkü bizim dilimiz ve kültürümüz ayrıydı.Hemen hemen sadece Türkiye radyosunu dinlerdik. Ama birbirimizi anlayamazdık. Çünkü Türkçe konuşmamamız için büyük baskı vardı. Ekiplerle kontrol ediyorlardı Türkçe ko- nuşyorlar mı, radyo dinliyorlar mı diye. Bu sebeple dil çok zayıflamıştı. Bizler hep köylerde, kırsal kesimlerde yaşadığımız için bizi asimile edemediler. Çünkü evlerde, kendi aralarında Türkçe konuştu insanlarımız. Bilhassa gençlerimiz arasında zayıflamıştı Türkçe ama, şimdi yavaş yavaş okullarda öğreniyorlar, geliştiriyorlar.

Okullardaki durumlar nasıl, öğretmen ve kitap yönünden?

Şimdi okullara program konuldu. Kitaplar az, öğretmen yok. Tabii bu kolay değil. Para yönünden zor. Türk dünyası ile temas ediyoruz, Okullar açılacak, kitaplar bastırılacak, bütün dersler Türkçe olacak.
Eğer Rusça eğitim yaparsan kitap dolu. Türkçe istersen kitap yok . Ama olacak.
Başkentimiz Komrat’a kendi üniversitemizi açtık. Orada Dil, Tarih, Kültür, Hukuk, İşletme Fakülteleri var. Dersler Türkçe veriliyor. Televizyonumuzu kurduk, Türkçe programlar yapılıyor. Çanak antenlerle Türkiye televizyonlarını izliyoruz.
Türkiye’den kitap gönderiliyor, maddi yardım geliyor. Öğretmenlerimiz Türkiye’de eğitim görüyor.
Cumhurbaşkanı Süleyman DEMİREL geldi, bizi ziyaret etti sağolsun, bizi gördü, tanıdı.
Folklorumuz, destanlarımız "Tepegöz", "Alageyik", "Türkle- rin Ergenekon dan Çıkışı" hep aynı.
Bugün Moldavya Hükümetinden herhangi bir baskı görüyor musunuz?
Kanun olduğu için baskı olmuyor. Kanunen dilimizi öğrenme hakkımız var. Bize en büyük baskı ekonomik. Ekonomimiz zayıf. Onun için bir dergi bile çıkarabilmek çok zor.
Dini yaşayışınızdan biraz bilgi verebilir misiniz?
Eskiden herkes Ortodoks’tu, ama şimdi proteston da var. Kiliselerdeki ibadetler Türkçe yapılıyor, dualar Türkçe okunuyor. Incil Türkçe, papazlar Türk.
Folklorda Şamanizm’in etkileri var, Hıristiyanlığın etkileri var. Bu tarihi çok uzun anlatmak lazım.
Biz, Türkiye’nin bize her konuda yardımını istiyoruz ve bekliyoruz. ♦