Makale

Din Eğitimi ve Öğretiminde Yeniden Yapılanma

Din eğitimi ve ğretiminde
yeniden yapılanma

Doç. Dr. Recai Doğan
Ankara Üniv. İlahiyat Fakültesi

"Okullarımızda din eğitim-öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir. Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: "Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmektir".

Nasıl bir din eğitim-öğretimi? sorusuna cevap verebilmek kolay değildir. Çünkü sorunun cevabını Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamberin sünnetinden yola çıkarak mı yoksa Eğitim Bilimi ve Din Eğitimi Bilimi’nin verilerinden hareketle mi cevaplayacağız? Burada yaklaşım tarzları önem kazanmaktadır. Hatta böyle bir soruyu cevaplamaya çalışan kimsenin din anlayışı dahi etkili olabilmektedir. Soru, her ikisine de referans yapılarak cevaplandırılabilir. Doğrusu da bu olacaktır. Çünkü bir tarafta ahlaklı, düşünen, problemlerine çözüm- öneriler üreten, doğru, salih amel işleyen, kültürü oluşturan doğru bilgi kaynaklarına ulaşan, bunları yeni bilgiler üretmek için kullanabilen... bir insan tipi yetiştirmeyi amaçlayan ve bunun nasıl olacağı ile ilgili örnekler veren ilahi kaynaklı bir Kitap ve onun tebliğcisi ve uygulayıcısı, diğer tarafta yine birincisinin de değindiği ve ilkelerle yönlendirdiği değişime tabi bir toplumda ortaya çıkan yeni ihtiyaçlara cevaplar arayan, insanın nasıl öğrendiği, geliştiği, düşündüğü vs. ile ilgili araştırmalar yapan, bunları genel geçer ilkeler ve kanunlar haline getiren bir bilimsel süreç vardır. Bu ikisini birbirinden ayırabilmek mümkün değildir. Türkiye’de çok uzun bir süredir genelde eğitim sisteminin özelde ise din eğitiminin yeniden yapılandırılarak değişen ihtiyaç ve beklentilere daha etkili bir şekilde cevap vermesi ile ilgili teşebbüsler ve uygulamalar olmuştur ve olmaktadır. Yeni yüzyılda etkili olabilmek için eğitim sistemi ve tabii ki din eğitimi kendisini yenilemek, değişen koşul ve ihtiyaçlara karşılık vermek zorundadır.
Geleneksel din eğitimine hatta eğitimin tamamına yöneltilen eleştiriler genelde, öğretmen ve konu merkezli olması; eğitimin amacının sadece sayısal ve sözel yeteneklerin geliştirilmesine hasredilmesi ve daha çok zihin eğitimine önem vermesi (çoklu zekanın değil, tekli zekanın kabul edilmesi) ve dolayısıyla ezberci olması; kitaba bağlılık; demokratik bir ortamda öğretme-öğrenme sürecinin işlememesi; bilginin değişmez oluşu; eğitimin öğrencilere ansiklopedik bilgi kazandırmak için verilişi; bilgilenmenin formal bilimin öğrenciye aktarılmasıyla gerçekleşmesinde yoğunlaşmaktadır. Göz ardı edilemeyecek bu eleştirilerin yanı sıra, geleneksel din eğitimini aynen devam ettirmek veya bunu çağdaş teknolojinin verileriyle biraz süsleyip vermek isteyenler de vardır. Burada yapılması gereken, din eğitiminde bugünün doğrularını, dolayısıyla bugün yapılması gerekenleri tespit etmektir.
Öğrenci başarısının kalitatif olarak zenginleşmesi din eğitimini yeniden yapılandırmanın en önemli hedefidir. Tam öğrenmede öğrencinin zihnini kullanması esastır. Burada öğrenmenin bireyselliği ön plana çıkar. Öğretimin estetik, toplumsal ve bilimsel açıdan değer taşımasına önem verilir. Tam öğrenme bilginin doğasına ilişkin çağdaş yaklaşımın benimsenmesi ile gerçekleşebilir. Bu anlayışta bilgi geçici bir birikimdir. Eğitimin amacı konuları derinliğine öğretmektir. Bilgilenmenin öğrenci ve formal bilim dallarının etkileşimiyle gerçekleştiği kabul edilir. Zekanın tüm çeşitlerini geliştirmesi hedeflenir.
Öğretimde yeniden yapılanmanın esasını oluşturan bu kabullerin ışığında din eğitim-öğ- retiminde yeniden yapılanmanın kriterlerini ortaya koymaya yönelik sorulabilecek bazı sorular şunlardır:
Ne’nin düşünüleceği değil, nasıl düşünüleceği: Din eğitiminde öğrencilere çok yönlü, soyut, eleştirel, yaratıcı, yapıcı, bağımsız, mantıklı ve analitik düşünce kazandırılıyor mu?
* Bilginin nasıl kullanılacağı: Din eğitiminde öğrencilere, bilginin yeni bilgiler üretmek için bir araç olduğu, kullanılmadığında bilginin fazla bir değeri olmadığı düşüncesi kazandırılıyor mu?
* Problem çözme: Din eğitiminde problemi tanıma, tanımlama, çözüm için alternatifler üretme ve bunlardan birini seçme basamaklarını içeren düşünme becerileri işleniyor mu?
* Bireysel çalışma: Din eğitiminde öğrencilere kendi ilgi alanlarında derinliğine çalışma imkanı veriliyor mu?
* Benlik kavramının geliştirilmesi: Din öğretimi içerik ve yöntem olarak öğrencilerin sağlıklı benlik kavramı geliştirmelerini vurguluyor mu? Din eğitiminde öğrencilerin kendilerini değerli bir insan olarak hissetmelerine, kapasitelerine güvenmelerine ve farklılıklarına değer vermelerine önem veriliyor mu?
* Nasıl iletişim kurulacağı: Din eğitiminde öğrencilere başkalarıyla iletişim kurma yeterliği kazandırılıyor mu? Öğretim içerik ve yöntemleri öğrencilerin kendini yazılı ve sözlü ifade edebilme yeteneğini geliştirmeyi amaçlıyor mu?
Görüldüğü üzere tam öğrenme, din eğitim- öğretiminde öğretim yöntem ve tekniklerinde bazı değişiklikler yapmaktan öte, öğretim programında yeniden yapılanmayı öngörmektedir. Tam öğrenme din öğretiminde öğrencinin düşünmesini ve bilgi üretmesini esas almaktadır. Tam öğrenmeyi hedefleyen bir din eğitiminde aşağıdaki sonuçlar beklenir:
* Bilgi kesin ve değişmeyen bir değer değil, bireye göre anlam kazanan geçici bir birimdir. Bu nedenle, öğretim, öğrencilerin bilgiyi ezberlemesi yerine bilgi üretmesini esas alır.
* Öğrenme sözel ve mantıksal zeka yanında görsel, bedensel ve ritmik gibi çok yönlü zeka yeteneklerini geliştirmeye yönelik olarak düzenlenir.
* Öğrenme ansiklopedik bilgi yerine derinliğine bilgilendirmeyi hedefler.
* Öğretim programı, tüm akademik disiplinleri kapsayacak bir bütünlük arz eder.
* Öğrencilere öğrenmeyi öğrenmede yardımcı olmak amacıyla kendi ilgi alanlarında çalışma fırsatı verilir.
Okullarımızda din eğitim-öğretimi, bir bilgi verme vasıtası olmakla beraber, insanın bilgi elde etme yollarını ve aklını kullanma kabiliyetini geliştiren bir süreçtir. Bu noktada karşımıza din öğretiminin önemli bir amacı çıkıyor: "Yetişmekte olan nesle din hakkında doğru bilgi vermek, onların toplumda yaygın olan zihniyetler üzerinde düşünmelerini sağlamak ve gençleri bilinçlendirmektir". Kendilerine sunulan alternatifleri inceleyebilmek için öğrencilerin bakış açılarını geliştirmeye ihtiyaç vardır. Çocuklar ve gençler körü körüne uygulayıcı olmamalıdır. Onlar, bilginin hangi amaçla, kim için, nasıl bir dünyada kullanılabileceğini sorgulayacak biçimde yetiştirilmelidir. Eğer çocuklar ve gençler, özellikle inanç ve yaşam konusundaki tercihlerini özgür olarak yapabilirlerse, istismar edilmekten korunacaklardır.
Bu amaçlara uygun olarak din öğretimi, öğrencinin kendi akıl yürütme gücünü kullanarak varlık karşısında tavır almasına katkıda bulunabilir. Peki, din eğitimcisi bunu hangi yolla yapacaktır? Dinî metinleri ezberleterek mi? İlmihal bilgilerini belleterek mi? Araştırma yaptırarak mı? Soru sorarak mı? İşte bu sorular nasıl bir din öğretimi sorusu konusunda öğretme-öğrenme sürecindeki yaklaşımımızı belirlemektedir.
Nasıl bir din öğretimi sorusuna yukarıda anlatılanlar çerçevesinde Sayın Mualla Selçuk’un geliştirmiş olduğu "fikir ağacımda cevap bulabiliyoruz. Selçuk’un din öğretiminin hangi kavramlara dayanacağı ile ilgili geliştirmiş olduğu bu fikir ağacını temel alan diğer görüşlerle birlikte, nasıl bir din öğretimi soru
sunun cevabını aşağıdaki şekilde görebiliriz. Ancak yine belirtelim ki, bu ağaç din öğretimi konusundaki temel yaklaşımı belirlemektedir.
Bu beş temel kavram gösteriyor ki, artık din öğretiminde ezberletici, nakilci yaklaşımı terk etmemiz gerekiyor. Bu gereklidir. Çünkü, dünya ve insan değişmekte, dünkü problemlere yeni problemler eklenmekte ve bu değişime yetişmek hiç de kolay olmamaktadır. Yetişmekte olan nesle sadece hazır kalıplar sunarak onların bu dünyada yaşamlarını başarılı bir şekilde sürdürmelerini bekleyemeyiz. Bu nedenle Selçuk’un bu konudaki fikirleri, din öğretimi ile ilgili yaklaşımımızı belirlemektedir. Bu ise insana, düşünceye, hürriyete, ahlâka ve kültürel mirasa saygıyı temel alan kuramsal bir bakıştır. Bu kuramsal bakış, din dersinin öğretim programları geliştirilirken, ders kitapları yazılırken veya öğrencilerle din alanında iletişime geçerken göz önüne alacağımız hususlara işaret ediyor. Selçuk’un fikirlerinden hareketle, din öğretimi ile ilgili yaklaşımımızı genel olarak "öğrencinin bilincinin gelişmesini sağlayacak koşullan oluşturmak ve öğrenciye, hayatın problemlerini çözebilmesinde yardımcı olacak yolları göstermek" şeklinde formüle edebiliriz.
Sonuç olarak denilebilir ki, dünya değişmekte ve bu değişim her yönden olmaktadır. Artık toplumlar kapalı değil, birbirlerine açık toplumlardır ve birlerini etkilemekte ve birlerinden etkilenmektedirler. Dünyada insanlığın teknolojik ve bilgi açısından geldiği bu noktada, din eğitim ve öğretiminde de, fikir ağacında işaret edilen öğrencilerin, kendi başına düşünme kabiliyeti, eleştirel zihniyet, seçme kabiliyeti, hayatın anlamını keşfetme ve inancını aklıyla bütünleştirme gibi kabiliyetlerini geliştirici metotların benimsenmesine ihtiyaç bulunmaktadır. Bugünün bilgi toplumunun gerektirdiği ihtiyaçları karşılayabilecek bir din eğitimi ancak bu anlayışla gerçekleştirilebilir.