Makale

Amerikada Müslüman İmajı

AMERİ KA" DAN MEKTUP

Amerikada Müslüman İmajı

Dr. Abdülbakikeskin

Yeni dünyaya kitleler halinde ilk Müslüman göçü 1875 lerde başlamış ve ilk gelenler de, o zamanlar Suriye diye bilinen, daha sonra Suriye, Lübnan ve Ürdün bölgelerine aynlan yerlerden olmuştur.

Böylece Amerikalılar, Islamı, ilk defa Arap müslümanlann şahsında tanımışlardır. 1900-1920 yılları arasında gelen 45.000 - 65.000 civarındaki Müslüman Türkler de, Yenidün-yaya Islamın mesajını getiren ilk müslüman muhacirler arasındadır.

Bu devrede gelen müslüman göçmenler genellikle kırsal kesimlerden olup, para kazanmayı ve bir süre sonra yurtlarına dönmeyi amaçlayan, sade, mütevekkil, maddi manevi pek çok güçlüğe rağmen dini vecibelerini yerine getirmeye gayret ederek, Islamı kişiliklerinde temsil eden mütevazi ve dindar insanlardı.
Ancak o tarihlerde, iletişim araçları bugünkü kadar gelişmemiş ve anılan kitleler dini müesseselerini henüz kurup etrafında cemaatlaşmamış olduklarından temsil ettikleri Müslüman imajı, daha çok bireysel bazda ve yaşadıkları bölgelerle sınırlı kalmışur.

Daha sonraki tarihlerde Isla-mı, Araplıkla özdeşleştirdikleri anlaşılan Amerikalılar, 400’ü aşkın Filimde, Araplan bazan tiksinti verici, bazan da eğlendirici tipler olarak seyretmişlerdir. Bu propaganda filimleri, gerçeği temsil eden mahalli ve anlı örnekleri unutturmuştur.

1921 lerde yapılan Fılimlerde Araplar, çölde yaşayan, develere binen, birbirleri ile savaşan, esir pazarlannda kadın alıp satan karakterler olarak canlandırılırken, 1940 lann Fı-limlerinde de tamamen eğlence metaı haline getirilmişlerdir. "Fatma’s Dance"; "Road to

Morocco", "Malice in Palace" anılan filimlerdendir. 1943 de yapılan "Adventure in lraq" adlı bir filimde daha da ileri gidilerek Müslümanlan, Şeytana tapan insanlar olarak takdim etmişlerdir.(l)

Son 50 yıl içerisinde, özellikle Ortadoguda zengin petrol rezervlerinin bulunmasından ve terörist olayların yoğunluk kazanmasından sonra çirkin Arap portresine iki yeni tip daha eklenmiştir, ölüm saçan terörist tipi; göbekli, yağlı, çengel burunlu, aptal görünüşlü, kaypak, seks manyağı, ahlâksız şeyh tipL.

Amerikada, Araplann şahsında çizilmek istenen Müslüman imajı, sadece hakiki Müslüman Araplar ve İslam imajı için bir haksızlık değil, aynı zamanda tarihe ve vakıaya ters düşen fahiş bir hatadır. Zira, Arapların tamamı Müslüman olmadığı gibi, Müslüman olan Araplar da, bir milyarlık İslam Dünyasının ancak küçük bir kesimini oluşturmaktadır.

Esasen bu çirkin imajın mimarlan olan yazar, sanatçı, tarihçi, politikacı veya basın mensubu, uzmanlık iddialarına rağmen, böyle bir portre çizerek ya cehaletleri sebebi ile tarihi bir gerçeği ters yüz etmekte veya içerisinde bulundukla-n taassup nedeni ile bu tür bir imajın yaratılmasında kendi inanç sistemlerinin ve kültür varlıklarının devamı için yarar mülahaza etmektedirler.

Bize göre ikinci görüş daha doğrudur. Bu doğruyu tesbit etmek için de, tarihe kısa bir göz atmak gerekecektir.

İnsanlığın tanıdığı muhteşem medeniyetlerden en büyüğüne sahip olan Müslümanlar, 1200 yıllık dünya hakimiyetleri boyunca, Hristiyan dünyasınca da en büyük rakip görülmüşlerdir.^) Bu yüzden zaman zaman geniş çaplı Hristiyan müttefik (Crusaders-Salip) ordulan teşkil ederek İslam dünyasına saldırdıkları ve her defasında da geri püskürtüldükleri bilinmektedir.(3)

Ancak İslâm dünyasında son üç yüz yıldan beri devam eden ve ikinci Viyana Kuşatması (1683) ile başlayan gerileme, Hristiyan’ dünyasının Asyada, Afrikada yeni koloni impa-ratorlukları kurmalarına sebep olmuştur.


Bilindiği gibi, yenidünyanın Hristiyan sakinlerinin büyük bir çoğunluğu da, eskidünya vatandaştan veya onların daha sonraki nesilleridir. Bunlar İngiltere, İrlanda, Iskoçya, İsviçre, İtalya, Almanya, Fransa, İspanya, Portekiz gibi ülkelerden gelerek Amerikaya yerleşmiş Hristiyanlardır. Bu sebeple Hristiyan dünyası veya Hristiyan Batı derken, özellikle İkinci Dün-ya Savaşından sonra Batının en büyük müttefiki, hatta lideri olan Amerikayı da kasdetmiş oluyoruz. Zaten Amerikada gördüğümüz Müslüman imajı, Avrupadakinden pek farklı değil..

Yirminci yüzyılın son üç çeyreğinde İslam dünyasını tamamen parçalamayı başaran Hristiyan Batı, özellikle teknoloji sahasında da önemli gelişmeler kaydetmiştir. Elde edilen neticeleri insanlığın refahı için kullanacak yerde ’High-Tech"
denilen bu imkanları sıkı sıkıya tekellerinde bulundurmaya çalışan Hristiyan Batı, bunları zaman zaman imha, işgal ve tehdid unsuru olarak kullanmış ve kullanmaktadır. İleride işaret edileceği gibi herhalde, iki medeniy-yet arasındaki önemli farklardan biri de budur.

Diğer taraftan parçalanarak gücünü ve birliğini kaybeden İslam dünyasının kendi içerisinde büyüyen ve derinleşen problemleri, bu dünyada yeni bir kimlik arayışı sancısını başlatmıştır.

Bu arayışın tezahürlerini Türkiyede Tanzimat’la başlayan; meşrutiyet(ler)le süren, Cumhuriyet ile sistemleşen yenilik ve inkılâp hareketlerinde-, Mısırda 23 Haziran 1952 devriminin iktidara getirdiği Cemal Abdunnasırın İslam Sosyal Adaleti şablonu altındaki Arap Milliyetçiliğinde; Irak ve Suriyede Baas Partisinin programında yer alan laik çerçevedeki Panarabizm akımında; Suudi Arabistanda Melik Faysalın oluşturduğu Rabıtat ul Alem ul Islami organizasyonu ile hedeflenen Panislamizm hareketinde; Ziya ul Hak’ın Pakistanda başlattığı ve son zamanlarda Keşmir’de de kanlı yankılannı gördüğümüz asla dönüş mü-cadelesinde-, Ruhullah Ayetullah Humeyninin Iranda devlet-leştirdiği İslam inkılabında; Cezayirde, 1990 yerel seçimlerinde oylann % 54.3 ünü toplayan lider Abbas MadanPnin "İslâm Kurtuluş Cephesi" (FIS) Partisinin "Ne Doğu, ne Batı, en iyisi İslam. İslam bir hayat tarzı. " (4) ambleminde strate-jileşen ifadesinde görüyoruz...

İslâm dünyasında henüz tamamlanmamış ve berraklaş-mamış olan bu sancılı oluşumlar sürerken, iki dünya arasında dün olduğu gibi, bugün de devam eden ancak şekli, metodu, dekoru ve gerekçesi değişmiş gibi gözüken mücadelenin ogünkü ve bugünkü temel sebepleri hiç değişmemiştir...
Selamlar..


(1) Jack G.SHAHEEN, "Our Cultural Demon- The Ugly Arab-", The Washington Post, C1, 19.8.1990
(2) K.S. Latourette, A History of fhe Expansion of Christianity, VII, s.469-72)
(3) BemaröLems, The Atlantic MontNy, September, 1990, s.49.
(4) "Not East, Not West, İslam is the Best. İslam is a way ot life."