İSLÂM DİNİ AÇISINDAN TÜTÜN VE SİGARA ÜZERİNE BİR İNCELEME
Doç. Dr. Fikret Karaman*
Din, ilk insanla birlikte tarih gündemine girerek en yüksek ideallerin kaynağı ve evrensel arayışların hareket noktası olmuştur. Buna bağlı olarak insanlığın ruh, karakter, kimlik, kültür, ekonomik ve sosyal hayatını etkilemiştir. İslâmî kaynaklara göre dm, “Bir İlâhî emirler manzumesi olup, akıl sahiplerini kendi serbest iradeleriyle peygamberlerin getirdiğini kabul etmeye sevk eden bir disiplin olarak tanımlanmaktadır1. Dinin insanı hem dünyada hem öbür alemde mutlu kılmak gibi kapsamlı bir hedefi vardır. Bu nedenle din akıl sahibi insanı sorumlu kabul ederek onun irade, düşünce, çalışma, seyahat, mesken, sağlık, giyinme ve beslenme gibi davranışlarıyla ilgili bazı düzenlemeler ve sınırlandırmalar getirmiştir. Çünkü dinin önerdiği emir ya da yasaklara uymakta insanlar için hayır ve yarar vardır. Buna örnek olarak İlahî dinlerin korunmasını emrettikleri beş temel prensibi gösterebiliriz. Bunlar; dini koruma, canı koruma, aklı koruma, nesli koruma ve malı korumadır2. Biz bu inceleme ve araştırmamızda “Canı ve inalı korumak” gibi iki önemli ilke ile yakından ilişkili olan tütün ve sigara bağımlılığı üzerinde durmak istiyoruz. Çünkü yüzyıllardır içimi tartışılan tütünün günümüzdeki bireysel ve toplumsal zararları, insan sağlığını tehdit ettiği bilimsel inceleme ve denemelerle kanıtlanmıştır. Buna göre sigaranın insan hayatını, doğrudan ya da dolaylı yollarla ölüme sürüklediği bir gerçektir. O halde burada bazı dinî hükümlerin devreye girmesi gerekir. Çünkü kitap, sünnet ve bunları yorumlayan din bilginlerinin görüşleri, sigaranın kullanımı ya da bırakılması açısından önemli bir rol oynar. Bu yüzden biz bu yazımızda; İslâm’ın genel kurallarına göre, tütün ve sigara bağımlılığının dinî hükmünü ve konumunu ortaya koymak için bazı ayrıntıları hatırlatarak asıl merkezine yaklaşmaya çalışacağız.
1- Tütün ve Sigaranın Ortaya Çıkması
Kâtip Çelebî tütün bitkisinin asıl yurdunun Meksika olduğuna işaret etmiştir. Daha sonra 1519’da Amerika’ya giden İspanyolların Kızılderililerin tütün yetiştirdiklerini ve mısır yapraklarına sararak içtiklerini görmüşlerdir. Gemileriyle Atlas denizinden, Pasifik denizine geçmek için kıyıları gezen yolcuların arasında bir de hekim vardı. Bu hekimin denizin rutubetli havasından kurtulmak için zıddıyla tedavi yöntemine baş vurarak tütünden yararlandığı söylenmektedir. Böylece tütün içimiyle tanışan göçmenler, Amerika yerlilerinden görüp öğrendikleri bu ürünü, 16. Yüzyılda dünyanın, iklimi uygun tüm bölgelerine yaymışlardır. 1600’de Akdeniz bölgesine, 1601’dc Java Adası’na, 1605’te Çin ve Hindistan’a ulaşmıştır. Türkiye’de ise, tütün ziraatinin 1601’de başladığı bilinmektedir. Böylece tütün dünyada en hızlı yayılan ve en uzun süren salgın bir ürün olarak iz bırakmıştır. Özellikle 17. Yüzyıldan sonra yurdumuzda ve dünyada ince kağıda sarılarak sigara biçiminde tüketilmeye başlanmıştır3.
2- Tütün ve Sigaraya ilk Tepkiler
Tütün içiminin kısa zamanda yayılması ve bazı zararlarının ortaya çıkması üzerine karşı tepki, tedbir ve yasakları gündeme getirmiştir. Osmanlı hükümdarı IV. Mu- rad şehrin asayiş, yangın tehlikesi ve insanların sigaraya alışmalarını gerekçe göstererek 16 Eylül 1633 yılında kahvehanelerde ve evlerde tütün içilmesini yasakladı. Uzun süre denetlendi. Emre uymayanlar için idam ve sürgün gibi ağır cezalar uygulandı4. Yine Osmanlı hükümdarlarından III. Ahmed, I. Mahmud, III. Osman, III. Mustafa, I. Abdülhamid, III. Selim ile Şeyhülislamların çoğu toplumun sigara içimine alışmaması için kendileri de sigara içmemişlerdir.
Kalkınmış ülkelerin tamamı sigara içme alışkanlığının önünü kesmek için çeşitli tedbirler almaktadır. Şimdiye kadar sigaraya karşı en etkili kampanyayı, geliştirdiği sağlık hizmetleri ve bazı yayın araçlarıyla gerçekleştiren ülkeler başarı sırasına göre, Kanada, ABD, Ingiltere ve Almanya olmuştur. İsveç ve İtalya’da, sigaranın satışım ve içimini önlemek için büyük harcamalar yapmaktadır. İsveç son 25 yılda uyguladığı programlarla 15 yaşındaki küçüklerin yıllık sigara tüketimlerini 1600 adetten 300’e kadar indirmeyi başarmıştır5.
Gecikmeli de olsa ülkemizde de “Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesi” nin girişimi ve düzenli çalışması sonucu Türkiye Büyük Millet Meclisince çıkarılan 4207 sayılı
“Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Yasa "mn çıknıasıyle yeni bir adım atılmıştır6. Aynı duyarlılığın birçok dernek, cemiyet ve vakıf gibi kurumlarca sürdürüldüğünü görüyoruz. Kamu yararına hizmet üreten bu tiir gönüllü kurumlara maddî ve manevî destek vermenin ınsanî, dinî ve ahlakî bir görev olduğunu hatırlatmak istiyorum. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de iyilikte yardımlaşmayı önermiştir. "...İyilik ve (Allah’ın yasaklarından) sakınma üzerinde yardımlaşın, giinah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın... "1
3- Dinin Emir ve Yasaklarındaki Sınır
Allah insanların bütün isteklerine cevap verebilecek genişlikte ve zengilikte nimetler yaratmıştır. Bu sınırsız nimetlerdeki temel espiri, helâl ve mubah olmalarıdır. Zira İslâm’ın yasak olarak işaret ettiği hususlar son derece az ve sınırlıdır. Helâl ve yararlı olduğu belirtilen eşyanın kapsamı da olanca gücüyle genişletilmiştir. Bu hususta Cenab-ı Hak şöyle buyurmuştur.
“Yerde olanların hepsini siz.iıı için çıkaran O’dur."*
“O, göklerde ve yerde ne varsa hepsini, kendi katından (bir liitf iı olmak üzere) size boyıın eğdirmiştir. Elbette bunda diişiinen bir toplum için ibretler vardır. ”9
Buna karşılık Yüce Allah aşırılıklardan sakınmayı emreder. "Ey inuın edenler! Allah’ın siz.e helâl kıldığı iyi ve temiz, şeyleri (siz. kendinize) haranı kılmayın ve sınırı aşmayın. Allah sınırı aşanları sevmez.. ”l(l Görülüyor ki helâl ve haram hususunda hüküm vermek Allah’a aittir. O, bir şeyi haram kılarken, onun yerini tutacak bir başka şeyi ve daha güzelini helâl kılmıştır. Faizi yasaklamış onun yerine ticareti, zinayı yasaklamış onun yerine nikah ile evlenmeyi, sarhoş edici içkileri yasaklamış onların yerine, ruh ile beden açısından yararlı diğer bütün içkileri, tembelliği ve âtıl kalmayı kınamış yerine, çalışmayı ve alın teriyle kazanmayı tavsiye etmiştir. Benzer örnekleri çoğaltmak mümkündür. Dinin fert ve toplumun mutluluğu için öngördüğü bu tablo içinde tütün ve sigarayı yararlı bir madde olarak düşünmek zordur. Çünkü onu aratmayacak çok daha güzel nimetler yaratılmıştır. Nitekim Kur’an-ı Kerim de bize verilen rızıkların temiz ve sağlıklı olanından yararlanmayı öğütlemiştir. "Ey imam edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz, olanlarından yiyin. "11
4- Sigaranın Fert ve Topluma Verdiği Zarar
Sigara tütün bitkisinin kurutulmuş olan yapraklarından hazırlanır. Tülün, piiro, enfiye vc çiğneme ile kullanıldığı gibi pipo ile de içilmektedir. Sigara hangi yöntemle içilirse içilsin zararı bakımından sonuç değişmez. Kişi veya toplumun sağlık riskini olumsuz olarak ciddi boyutlarda etkilemektedir. Dini yönden bir sonuca ulaşmak için sigaranın, insan sağlığını hangi düzeyde tehdit eltiğininin ispatlanması gerekir. Pozitif bilimin tartışmasız olarak ortaya koyduğu bu sakıncalar şöyle özetlenebilir.
a- Sigara dumanında 4000 kada/ kimyevi madde tesbit edilmiştir. Bunların hepsi insan vucuduna zararlıdır. En riskli olanları ise, nikotin, zift (katran), karbon mo- noksit (CO) ve kanser yapabilen (kanserojen) maddelerdir12. ABD Genel Sağlık Servisinin yaptığı araştırmaya göre, sigara içmediği halde, sigara dumanına maruz kalan kişilerin akciğer kanserine yakalanma riskinin yüksek olduğu açıklanmıştır13. Çünkü sigara içmeyen bir kimsenin akciğerine giden duman ile, sigara içenin akciğerine giden duman arasında keyfiyet açısından hiçbir fark yoktur. Sigara dumanının tenffüs edilmesi sonucu yukarıdaki risklere ek olarak bronşit ve zatüre hastalıklarına da davetiye çıkardığı açıklanmıştır14.
b- Yine sigara, günümüzde toplumun korkulu rüyası haline gelen gırtlak, akciğer ve cild kanseri başta olmak üzere bademcik, sindirim, solunum, sinir sistemi, idrar yollan ve tenasül sistemi üzerinde olumsuz etkiler yapmaktadır.
c- Sigara kalbe çok daha zararlıdır. Onun atış hızını arttırdığı için oksijen ihtiyacı artar. Buna karşılık, kandaki alyuvarların belli bir yüzdesi oksijen yerine karbon monoksit (CO) ile birleşmiştir. Kalbin kendisini besleyen damarlar olan, koroner arterlerle kalbe gelen kan miktarı da azalmıştır. Neticede, bilhassa önceden kalp krizi geçirenlerde bir tek sigara içmekle bile kalp ağrıları başlayabilir.
d- Sigara kadının hamilelik durumunu da olumsuz etkilemektedir. Anne adayının beslenmesine, kısırlığa ve çocuğun gelişimine de zarar vermektedir. Yapılan deney ve istatistik sonuçlarına göre, sigara içen kadınlarda kısırlık %41,8; içmeyenlerde %3.8 oranla ortalama on kat fazladır.
e- Sindirim sisteminin organları ve bunların fonksiyonları üzerine sigaranın zararlı etkisi uzun zamandan beri bilinmektedir. Gastrit ve ülserlerin oluşumunda sigaranın büyük payı vardır. Yapılan bir araştırmada sigarayı bırakan ülserlilerde iyileşme oranı %75 olduğu halde, sigarayı bırakmayanlarda bu oranın %57 olduğu görıilınüşttir.
1- Yapılan çalışmalar, 34-64 yaş arasında sigara ile inme (l’elç) tehlikesinin artması arasında güçlü bir ilişki varlığı ortaya koymuştur. Sigaraya eşlik eden inme tehlikesi; hipertansiyona yakındır. İçine günlük sigara sayısıyla inme gelişme tehlikesi arasında bir doz-cevap ilişkisinin mevcııl olduğu görülmüştür. 1017’si erkek, 569’u kadın toplam 1586 kişi üzerinde yapılan deneyde meydana gelen 132 inme vakasının %37’si sigaradan %36’sının da hipertansiyondan kaynaklandığı anlaşılmıştır.
Sigaranın göz, tatma, koklama, hormonel gıiç ve deri gibi bünyemiz üzerinde daha bir çok tahrip edici özellikleri vardır. Günümüzde gelişen labaratuvar incelemeler ve bulgular bu konuda alarm vermektedir, ilgi alanımız ve araştırmamızın ana hederi direk sigara ve sağlık olmadığı için ayrıntılara giremiyoruz. Ancak sigaranın dini hükmünü tartışabilmek için bu sakıncaların da bilinıesinc ihtiyaç vardır.
Diğer yandan İslam Dini, her insanın sağlığını korumayı ve tedavi yöntemlerine baş vurmayı emretmektedir. Nitekim bir adam Hz.Peygamber (a.s) gelerek tedavi olup olmaması hususunda kendisine sordu.
Hz Peygamber (a.s); “Evet ey Allah’ın kulları, teckıvi olıınıız. Zira Ceıuıh-ı Hak hiç bir hastalık vermemiştir ki, beraberinde şifası/uda vermiş olmasın., ancak bir hastalık bunun dışındadır. ”
O nedir diye soruldu da, ‘‘İhtiyarlıktır. ” buyurdu15.
Şu iki hadisle de yine sağlığın önemi vurgulanmıştır.
‘‘İnsanlardan çoğunun aldandığı (ve kıymetini takdir edemediği) iki nimet vardır. Sağlık ve boş vakit16. ”
“Kuvvetli mii’min, zayıf mit’ininden daha sevimli ve hayırlıdır11.
Kur’an’in şu ayetleri de insanların dikkatlerini tedavi yöntemkıine ve şifa arayıp bulmaya teşvik etmektedir.
“Biz Kıır’an dan öyle birşey indiriyoruz, ki o, Mii’minler için şifa ve rahmettir18. ”
“Ey İnsanlar! Size Rabbiııizden bir öğiit, göniillerdekine bir şifa, Mii’minler için bir hidayet ve rahmet gelmiştirly. ”
Kanuni Sultan Süleyman’ın şu beyti ise; gerçekten sağlığın önemini dile getiren öğüt ve ibretle dolu bir belgedir.
“Halk içinde nııt’teher bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes, sıhhat gibi. ”
Sigara hakkındakı dini hükmün netleşmesi için onun fert, aile ve ülke ekonomisine verdiği zararın da bilinmesi gerekir. Günlük sigara gideri, sigara içen insan nüfusu vc içilecek yıllarla çarpıldığında aile ve iilkc bütçesinde küçümsenmeyecek bir mali kaynağın duman halinde uçup gittiğini görürüz. Buna sigaranın neden olduğu hastalıklar ve bu yüzden iş ve güciindcn geri kalmanın zararları, tedavi giderleri de eklenince, şaşırtıcı sonuçlarla karşılaşırız. Çünkü sigara içen kimse, hiç bir yararı ve zorunluluğu olmadığı halde malın israfına, saçılmasına ve böylece kendisi, ailesi ve çocukları için zorunlu olan hayat standardının düşmesine zemin hazırlamaktadır. Oysa ki ytice dilimimizin temel kaynağı olan Kur’an-ı Kerim her türlü israf ve aşırı harcamayı yasaklamıştır.
“Bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkım ver. Gereksiz, yere de saçıp savurma. Zira böylesine saçıp savuranlar şeytanların dostlarıdırlar20. ”
"... Fakat israf etmeyin. Çıinkii Allah israf edenleri sevmez?1.”
“Ey Adem oğullan ! her secde edişinizde güzel elbiselerinizi giyin, yiyin, için fakat israf etmeyin, çiinkii Allah israf edenleri sevmez22. ”
Sevgili peygamber (a.s) de; mal ve servetin hem kutsal hem de sahibinin elinde bir emanet olduğunu belirterek şöyle buyurmuştur. “ Yarın kıyaıııc’ gününde kul dört şeyden sorulmadıkça yerinden adım atamaz. Bunlar; ömrünü nerede harcadığı, gençliğini nasıl geçirdiği, ilmi ile nasıl amel ettiği, malım nereden kazandığı ve nereye harcadığıdır23. ” Diğer bir hadiste ise “Dinde, zarar vermek de, zarara zararla mukabele etmek de yoktur24. " buyurmuşlardır.
Görülüyor ki tütün aynı zamanda iş gücünü azaltan bir faktördür. Onun içilmesi yüzünden kaybolan işgücü, çalışma saatleri sigaranın neden olduğu hastalıklardan ötürü çalışma gücünün azalması, kaybolan iş günleri, tütünün sorumlu tutulduğu hastalıkların tedavisi için harcanan para, hizmet ve zamanın değeri, tütünden elde edilen kâr ile hayat terazisinde karşılaştırılırsa, zarar yönünüden daha ağır baştığı anlaşılır. Buna hiçbir zaman değeri ölçülemeyecek olan sağlığın tütün yüzünden bozulması, hayatın hastalıklarla, acılarla dağlanması, ömrü kısaltması da eklenirse tüyler ürpertici tablolarla kanşılaşırız. Ülkemizde sigara ve tütün ürünlerinin Milli ekonomiye verdiği zararın rakamsal olarak tespiti güçtür. Ancak yapılan araştırmalar yaklaşık olarak orta gelir guruplarında gelirlerin %8.5’ınin sigara gibi zararlı bir alışkanlığa harcandığı söylenebilir. Nitekim 1985 yılında Türkiye’de 18 çeşit yabancı sigara satışı altı ayda 155 milyon pakete ulaşmıştır. Buna karşılık olarak 31.391.600 dolar ödenmiştir. 1987 yılındaki bir yıllık filitreli ve diğer sigaraların toplam bedeli, 1,5 trilyon değerindedir. Doğrusu bu durumu akılla, bilimle, bugünün modern ekonomik anlayışla izah etmek oldukça güçtür. Hal böyle iken son yıllarda tlitün ürünleri aleyhinde başlatılan kampanyalar, biitün ülkelerde sigara tüketim grafiklerinin aşağı doğru çekmesine rağmen gelişmekte olan ülkelerle birlikte Türkiye’de de hala tırmanmaya devanm etmektedir25.
5- Dini Hükümlerin Analizi
Islamın doğduğu çağda tütün ve ürünleri olmadığı için hakkında açık bir hüküm yoktur. Zira bir şey ortada yokken ve varlığı bilinmezken onun hakkında görüş belirtmek doğru değildir. Çünkü ‘‘Eşyada asıl olan onun mubah olmasıdır. ” Bu hususta şu ayet örnek gösterilebilir: “O, yerde ne varsa hepsini sizin için yarattı. ”2f> O halde temelde helâl olan bir şeyin yasaklanmasının dinen mümkün olmadığı düşünülebilir. Bal ve benzeri gıdalar bazı insanlar için zararlı olduğu tesbit edilse bile bütün insanlara zararlı olduğu söylenemez. Helâl ve haram konusunda acele, duygusal, aşın ve hırslı davranılmaz. Hz. Peygamber (a.s) bile başlangıçta bütün kötülüklerin kaynağı olan içki hakkında Allah tarafından kesin hüküm gelinceye kadar beklemeyi tercih etmiştir.
İslam dininde haram kılınan şeyler; fesat, çirkinlik, zarar vb. illetler üzerine bina edilmiştir, içki aklın kaybına, kumar haksız kazanca, yalan sosyal haksızlığa ve genel ahlaka aykın olduğu için yasaklanmıştır. Kur’an bu tür davranışlan “İsın” yani günah olarak nitelendirmiştir. Aynı değerlendirme tütün ve ürünleri için yapıldığında da, ondaki, iyilik, yarar, zarar, çirkinlik ve kötülüğe göre helâl veya haram kategorilerinden birine yerleştirmek mümkün olabilir. Çünkü Kur’an ve sünnetle bildirilmiş bazı hükümler vardır ki aynı cinsten olan cüz’i mevzular, aralanndaki benzerlik ve vasıf ortaklığından dolayı bu külli kaidelere kıyas edilerek tesbit edilir.
Hal böyle olunca akl-ı selim sahibi herkes, sigaranın kötü ve zararlı bir alışkanlık olduğu hususunda görüş birliği içindedir. Özellikle insan sağlığı açısındaki zararlan, klinik ve labaratuvar araştırmalanyla tescil edilmiştir. Diğer yandan fert, aile ve toplumun iktisat ve sosyal hayatına verdiği malı kayıplar, istatistiki rakamlarla ortaya konulmuştur. O halde tütün ve ürünleri insanın can va malı üzerinde oluşturduğu bu tehlike kaşısında dinin korumasını üstlendiği beş zorunlu prensipten ikisi olan canı ve malı korumak için devreye girmesi kaçınılmazdır. Biz burada kaynaklara dayanarak günümüze kadar sigaıa hakkında dini hükümler çerçevesinde tartışılan hususların analizini yapmaya çalışacağız.
1- Ttitüni ı zararlarının bilinmediği dönemlerde sigara hakkında göriiş açıklayan halta eser yazan bazı tslam bilginleri onun caiz olduğunu açıklamışlardır. Bunların başında Abdülğani en-Nablusî (1640-1731), konu hakkında yazdığı “Es-sulh Beyne ’l-Ihvan Fi ıbahcıt-ı şiirbud-Dııhan ” adlı bir risalesinde, tütün hakkında kesin şer’i bir hükmün bulunmadığı sarhoşluk, uyuşturuculuk vasfının da olmadığı “Eşyada asıl olan laubaliliktir. ” kaidesi içinde değerlendirerek helâl saymıştır. Hatta eserinin ilk sahifelerinde “O Allah’a hamd ederim ki, cesetlerdeki fazla rutubeti kurutmak faydası ile tütün kullanmayı yarattı. Çünkü o nefes ve hazım yollarında çok balgam çıkarmak şeklinde görülen nezle, bronşit, verem, dizanteri ve istaprit” gibi hastalıklara faydalı olduğunu bile iddia etmiştir. Fakat günümüzde sigaranın zararları kesin olarak bilinmektedir. Artık bütün dünyada Tıp otoriteleri sigaraya karşı savaş açmışlardır. Bu maksatla yazılar hazırlanmış, vakıf ve dernekler kurulmuştur27. Tütünün helâl olduğunu savunan bilginler daha çok, tütün ve ürünleri hakkındaki çeşitli zararların tesbit edilmediği dönemlere rastlamaktadır.
2- Aynı asırda yaşamış ünlü Türk bilgini ve fikir adamı Kâtip Çelebi (1609- 1657) de “Mizânii’l Hakk” isimli eserinde tütün ve ürünlerinin mubah olabileceği ihtimali üzerinde durmuştur. Gerekçe olarak tütünün yeni ortaya çıktığı ve bu hususta fıkıh kitaplarında zikredılmediğini hatırlatarak eşyada asıl olan mubahlıktır prensibi gereğince helâl sayılabileceğini belirtmiştir. Ancak Kâtip Çelebi aynı bölümün devamında tütün ve ürünlerinin mekruh ve haramlığı üzerinde de durmuştur.
Sigara içenin ağzında bir kötü koku hasıl olur. Bu koku, çiğ olarak yenen soğan, saransak ve pırasanın ağızda bıraktığı çirkin kokudan daha az değildir. O halde soğan ve sarnıısak kokusu ile camiye gitmek ve başkasını rahatsız etmek mekruh olduğu gibi, tütün de çok kullanılması halinde ağızda, vücutta ve giyecekte koku peyda ettiğine göre mekruh sayılması gerekir. Çünkü bu bitkilerdeki ortak sebep müslüma- na eza vermesidir. Nitekim günümüz bilginlerinden Ürdünlü Ali Haşan Abdu’l Ha- mid de “sakal ve sigara hakkında dinin hiıknıii” isimli risalesinde Hz. Peygamber (a.s)’ın “Kim soğan ve sarımsak yerse bizden ayrı dursun, (o koku gidinceye kadar) camimize de gelmesin, evinde otursun”28 mealindeki hadisle geçen soğan ve sarmı- sağın kokusunu hatırlatarak sigara içen kimsenin ağzındaki koku ile çevreyi ve insanları rahatsız etme bakımdan daha çirkin ve nefret edici olduğunu açıklamaktadır21*.
Kâtip Çelebi tütiiniin haram olabileceği ihtimali üzerinde de durmuşutur. Bu konuda ietihad etmenin mümkün olduğu aynı devirde yaşayan bazı Şeyhul İslamların maslahat gereği, mekruh olduğuna, kimi kenar müftülerinin de haram olduğuna fetva verdiklerini belirtmiştir. “Tek bir şey hem mubah, hem mekruh ve hem haram olur mu? çelişki değil midir?” sorusuna karşı Kâtip Çelebi şu açıklamayı yapmaktadır. “Yöntemlerinin başka başka olması bakımından olur. Çelişmenin sabit olmasının şartları vardır. Mantık kitaplarında yazılıdır. Mesela bal yemek helâl iken, doyduktan sonra yemek haram olur.”30 Kâtip Çelebi sigaranın aklen de şık olmadığına işaret ederek bu nedenle büyüklerin huzurunda, resmi dairelerde ve camilerde kullanılmadığını belirtmektedir.
3- Mısır Ezher Şeyhlerinden İbrahim bin Muhammed bin Ahmed el-Bacüri, (öl. 1860) ise tütün ve ürünlerinin zararlarına kıyas metodu ile yaklaşarak mekruh olduğunu ancak aynı zararların artması ve kesinleşmesi halinde haram olacağı konusunda şüphe olmadığını söylmiştir.
4- Medine İslam Üniversitesi öğretim iiyesi ve Mescidi Nebevinin vaizi Ebu Bekr Cabir el Cezairi de; sigara ve ibadet ilişkisi üzerinde uzun bir tartışma sergiledikten sonra tütünün haram olduğunu söylemiştir. Sigara içmek, içenin duman ve ateşi yutması demektir. Zira sigara içen tiryakilerde bir gevşeme meydana gelir. Dolayısıyla ibadete karşı olan huzur dikkat ve samimiyeti de zedelenmiş olur. Ayrıca sigaranın rahatsız ediciliğini; kiramen katibin ve hafaza meleklerine eziyet verdiğini de anlatarak haram olduğunu açıklamıştır.
5- Hambeli hukukçularından Abdullah bin Muhammed bin Abdulvehhap ise; nargile hakkında kendisine sorulan bir soruya şöyle cevap vermiştir. “Resulullah’m hadislerinden ve ilim ehlinin eserlerinden öğrendiğimize göre, çok kullanılan tütünün haram olduğu açıktır. Bizzat müşahede edilen veya bize anlatılanlara göre tütünün vücudumuz üzerinde diğer uyuşturculara benzer etkileri vardır. Özellikle çok içildiğinde meydana gelen baş dönmesi ve baş ağrısı, mide bulantısı, halsizlik gibi durumlar sarhoşluğa yakın şeylerdir. Sarhoşluk veren şeylerin haramlığı ise kesindir.
6- Suriyeli bilgin Mahmud Nazım en-Nesimi “Et-Tıbbı Nebeviye ve el-tlmiı 7 hadis” isimli eserinde sigara hakkında çok ciddi bir araştırma yapmış olup tütünün genel bir analizini yaptıktan sonra dini hükmünü şöyle açıklamıştır. “Sigara ve tütün onu kullanan kişinin konumu, bünyesi genel sıhhat ve ekonomik durumuna göre değişiklik arz ederek haram, tahrimen mekruh veya tenzihen mekruhtur. Fakat kerahet- siz olarak onun helâl olduğunu söyleyemeyiz.
a- Şu hallerde sigara içmek haram sayılır. Bunlar; sağlık nedeniyle sigara içmeleri yasaklanmış kimselerdir. Çocuklar, hamile ve emzirici kadınlar, kemik ve ilik hastalığı, kalp rahatsızlığı ve sindirim bozukluğu olanlar ile gırtlak, mide ve akciğer kanserine yakalananlar ve nefes darlığı gibi hastalıklar. Henüz bu hastalıkların birine yakalanmamış fakat tecrübe ve düşüncesi üzerine sigaranın vücuduna kesinlikle zarar verdiği kanaatine ulaşması, hekimin onun rahatsızlığının artabileceğini hatırlatması, bünyenin sigara içimine tahammül edemeyeceği veya sigaraya devamı halinde daha müzmin ve şiddetli bir hastalığa sürüklenme ihtimaline karşı şu ayeti kerimenin genel ikazı ve işaretine gören haram sayılır. “Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın31. "
Hayal standardı düzeyinde bir geliri olmayan ihtiyaç sahibi insanlar ile bakmakla sorumlu olduğu aile çocuk ve diğer yakın akrabalarının gıda ve yiyecek gibi zorunlu ihtiyaçlarını karşılamayacak dereccde fakir kimselere de, sigara içmek haramdır. Bunlar kendi ve ailelerinin sahip oldukları yiyecek ve içeceklerini kısıtlamakla onların sağlıklarını, sosyal hayatlarım ve aile hukukunu tehlikeye atmaktadırlar. Oysa ki şu hadislerde görüldüğü gibi kimsenin buna hakkı yoktur. “Hepiniz birer çobansınız ve eliniz altında bulunan kimselerden sorumlusunuz. ”32 “Zarar vermek ve mukabilinde zararda bulunmak caiz, değildir33. ”
Sigaranın kapalı, dolayı veya daha yavaş bir süreç içinde bünyeyi yoracağı, hastalığa sürükleyeceği ya da zayıflayacağı ihtimalinin bilimsel araştırmaya dayalı olarak ispatlanması halinde onu içmek ise tahrimen mekruhtur. Çiinkü insan her türlü tehlike ve hastalıklara karşı bünyesini korumakla görevlidir.
Yine sigara içmek mali israfa sebep olduğu için de tahrimen mekruhtur. Çünkü mubah ve temiz olan her şeyin aşın ölçüde harcanması da yasaklanmıştır. Fakihler, “Yiyiniz içiniz fakat israf etmeyiniz. ”34 ayetini örnek göstererek temelde helâl olan bir şeyi bile doyduktan sonra yiyip vücudundaki organlarını yormanın tahrimen mekruh olduğunu söylemiştir.
Sigaranın haram veya tahrimen mekruh sınırına götüren sebepler olmasa bile onu mubah saymak doğru değildir. Hafif de olsa bazı zararlan ihtiva ederek ağız ve nefes kokusunu olumsuz etkilemektedir. Bu durum ise Kur’an okuma, cami ve cemaat adabına uygun düşmediğinden tenzihen meruh olduğunda şüphe yoktur35.
7- Katar Din Enstitüsünün Müdürü Yusuf el Kardavi de sigaranın sağlık, israf ve sosyal ahlak açısındaki sakıncalarına dikkat çektikten sonra dini hükmünü şöyle açıklamıştır. “İslam fıkhında kararlaştınlmış genel bir kaide vardır. O da, Müslümanların yiyecek ve içeceklerde zehir ve benzen gibi kendisini acelc ve yavaş öldürecek zarar verecck şeyleri kullanması veya fazla aldığı takdirde, hasta edecek şeyden alması caiz değildir. Çünkü müslüman kendi kendinin mülkü değil, dinin vc ümnmetinin mülküdür. Hayatı, sıhhati, malı ve Allah’ın kendisine bahşettiği bütün nimetlerin yanında bir emanettir. Nitekim Ccnab-ı Hak “Mallarınızı batıl (haksız, ve haranı yollar) ile aranızda (alıp vererek) yemeyin. Ve kendinizi öldürmeyin. "3ft buyurmuştur. Bu ölçüye dayanarak deriz ki; tütünün kullananlar için zararlı olduğu ispat edildiğine göre; Onun ürünü olan sigarayı içmek de haramdır. Bilhassa bir doktor tarafından belirli bir şahıs için zararlı olduğu söylendiği takdirde o şahsın bunu kullanması, kesin olarak haramdır. Sıhhi yönden zararlı olduğu ispat edilmezse bile din ve dünyaya faydalı olmayan bir şeye malı israf etmektir. İslam dini de malı israf ederek boş yere harcamayı yasaklamıştır37.”
8- Ülkemizde uzun yıllar “müftülük ve İstanbul Haseki Diyanet Eğitim Merke- zf’nde öğretim üyeliği yapan ve fıkıh alanında uzman olan Halil Gönenç Hocamız da sigara hakkındaki kanaatim şöyle açıklamıştır.
“Sigara veya tütün denilen şey asr-ı saadette ve müetehidler arasında olmadığı için hakkında ne âyet, ne hadis ve ne de müctehidlerin sözü vardır. Böyle olmakla beraber onu, Kur’an ve sünnetin ışığı altında beyan etmek için gayret gösterilmelidir. Çünkü o dönemde afyon denilen uyuşturucu madde de yoktu ve tanınmıyordu. Ama aklı izale edip sarhoş eden şarabı yasaklayan İslam dini mutlaka aynı sonuçlan doğuran üstelik vücudu da uyuşturan afyonu da yasaklamıştır. Sigara da çıktığı ve halk arasında yayıldığı zaman fıkıh bilginleri onun hükmünü ortaya çıkarmak için araştırmaya başladılar. Bu hususta birlik sağlanmamış olsa bile hakkında kat’i nass bulunmadığı için mubahtır demişlerdir. Hatta Şafii alimlerinden bir kısmı "Eşi sigara tiryakisi ise nafakası kocasına ait olduğu gibi sigara parası da ona vaciptir. ” Görüşünü ileri sürmüşlerdir. Ancak bir kimse için kesin olarak zararlı ise veya onu içen kimse fakir olup çocuklarını ve aile bireylerini ihtiyaç içerisinde bırakıyorsa onların na- fakalannı tütün veya sigaraya veriyorsa haram olmasında şüphe yoktur38.”
9- M.Ü. Illahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayreddin Karaman’ın konu hakkındaki düşüncesi de açıklanan bu görüşleri te’yid etmektedir: “Sigara içmelerinin sıhhatlerine zararlı olacağı doktor tarafından kendilerine bildirilen kimseler ile çoluk çocuğun nafakasından keserek sigara içenlere “sigara içmek” haramdır. Bunların dışında kalanlar için de malı boş yere zayi ettikleri, tedricen sıhhatlerini tehlikeye soktukları ve başkalannı da rahatsız ettikleri için tahrimen mekruhtur. Sigaranın mubah olduğu hakkında fclva verenler -zamanlarının şartları içerisinde- sıhhate ne ölçüde zarar vereceğini bilmedikleri için böyle yapmış olsalar gerekir39.
10-Son olarak ülkemizde din konusunda görüş bildirmeye ehil ve en yetkili merci olan Diyanet işleri Başkanlığı Din işleri Yüksek Kumlunun konu hakkındaki kararını da buraya almakta yarar görüyorum.
‘‘Sigara içmenin, gırtlak ve akciğer kanseri başta olmak üzere birçok hastalıklara yol açtığı mütehassislarca belirtilmektedir. Dinimiz, kişinin kendisine ve başkasına zarar vermesini, eza etmesini ve israfı haram kılmıştır. Bazı alimler, içene ve dumanım teneffüs eden herkese sıhhî yönden zararlı olan sigaranın, israf, eza ve fenâ kokusunu da dikkate alarak, haram olduğunu söylemişlerdir. Hakkında kesin yasaklayıcı hüküm bulunmadığını ifâde eden bazı alimler ise onu mekruh görmüşlerdir. Binaenaleyh sigara içmenin en azından mekruh olduğunda şüphe yoktur40.”
SONUÇ
Bu makaleyi hazırlamak amacıyla başvurduğum bütün kaynakların; tütün ve ürünleri hakkında; olumlu görüşlerden çok olumsuz görüşlere yer verdiklerini gördüm. insan sağlığının baş düşmanı olarak tescil edilen sigara vücuda yaptığı tahribatla, insanı stiriindürc süründürc öldüren bir intihar yolu olarak tanımlanmıştır. Mali yönden de fert, aile ve devletin ekonomik gücünün kısmen de olsa israfına sebep olduğu kesinlik kazanmıştır. O halde insanlığın zorunlu ihtiyaçları arasında yer alan “Can ve Mal” güvenliğinin sağlanmasını da üstlenen İslam dininin bu noktada devreye girmesi gerekir. Böylece sigaranın özendirici ve yaygınlaştırıcı faaliyetlerine karşı alınacak önlemlerin ilk sıralarına dinin önemi ve caydırcı özelliği göz ardı edilmemelidir. Çünkü dini bir yaklaşımla sigara incelendiğinde; bütün bilim otoriteleri, onun ya haram, ya tahrimen mekruh, veya tenzihen mekruh, çok az bir kışımı da hafif zararlı veya mubah olduğunu söylemişlerdir. Ama yararlı oluduğunu savunan hiç kimse yoktur. Böylece açıklanan dini hükümler; güniinmiizde gelişen tıp bilimi, ekonomik, psikolojik, sosyolojik ve ilgili diğer alanlarla uyum içinde olmuşlardır. Ayrıca sosyal ahlak, örf ve adet bakımından da sigara, aydın, medeni ya da gıpta nedeni olabilecek bir sembol değildir. Nitekim ileri ve kalkınmış ülkeler bu tür olumsuz düşünceleri çoktan aşmışlardır.
* Elazığ Müftüsü
1 Seyyıd Şerif el-Curcanî, Kitabü’l-Ta’rifat, Dûrü’r-Reşâd, Kahire, s. 11y.
2 Süleyman Uludağ, Islâm’da Emir ve Yasakların Hikmeti. Ank. 1992, s. 5.
3 Kâtip Çelebi, Mhanü’l-Hıtk. Tercüman 1001 Temel Eser 145, (Sad O. Ş Gdkyay), İst. 1980, s. 42; Selman Koç-, Son Asrın Vebası Sigara, Nrl Yayınları, l/mir, 1951, s. 4 vd
4 Yılma/. Ö/tuııa, Büyük Türkiye Tarihi, Ötüken Yayınevi.
5 Selman Koç, a.g.e., s 10; Sigarayı Nasıl Bırakırım ’ Tercıiman Aile ve Kültür Kitaplığı, s 13. 6 Erol Sezer, "Sağlık İçin Sıgaıa Alanııı", Dergi, c. 3, Sayr 1-2, s 1 vU., 1996-1997.
7 Mâide, 5/2
X Bakara, 2/29
9 Câsıye, 45/13
10 Maide, 5/87.
11 Bakara, 2/172
12 Alpaslan O/.ya/ıu, Alkollü İçkiler Sigara ve Diğerlen. Diyanet İdleri Başkanlığı Yayınları, Ank. 1997, s. 105 vd
13 Yıldırım Yalçındı, Sızıntı Dergisi, c 9, Sayı 97, s 75, 19X7, Selıııan Koç, a g e , s 22.
14 Yıldııım Yalçınelı, a g e.
15 Buharî, Edeb, 15.
16 Buhaıî, eı-Rikak, I.
17 Beyhakî, c. 10, s 152, H No 20173.
IX 1 sı â, 17/82
19 Yunus. 10/57
20 Nrâ, 17/26.
21 En’am, S/141.
22 A’raf, 7/31
23 et-Tergib ve’t-Terhib. c. 4, s 34 (Terceıııe).
24 Beyhaki, c. 10, s. 250
25 Selman Koç, a g.e., s. 56.
26 Bakara, 2/29.
27 Malımud Na/.ıııı Nesimi, et-Tıbbı Nevevt ve llmü’l Hadis. Muessesetu’ı-Rısâle, Beyıul, I9S7, c I, s. 364
28 Muslim, Mcsacid vc MevâdiuVSalât, 17
29 Ali Haşan Alı, Abdıfl Hamiıl, Hukmû’d-Din fî’l-Ulıyeti ve’t-Tedhm, Daru İbn Ha/m, Beyıut, 1992. s. 45
30 Kâtip Çelebi, a.g e , s. 46
31 Bakara, 2/195.
32 Feyzu’t-Kadir, c 5, s. 38.
33 Beyhaki, t. 10, s 250.
34 A’raf, 7/31.
35 Mahmud Na/.ım Nesimi, a g.e , c 1, s. 372 vd
36 Nisâ, 4/29.
37 Yusuf el-Kardavî, hlâm’da Helal ve Haram, (Tere Mustafa Varlı) Hilal Yayınlan, Ank 1971, s 91
38 Halil Gönenç, Günümüz Meselelerine Fetvalar. Ilım Yayınlan, İst. 1982, c 1, s 228
39 Hayredılin Karaman, Islâm’ın Işığında Günün Meseleleri, Yeni Şatak, İst 1996, c 2, s. 379
40 Fetvalar, Diyanet İşlen Başkanlığı, Aıık. 1995, s. 62