Makale

KANDİLLER VE BAYRAM GÜNLERİ

Dr. MEHMET BULUT / Diyanet işleri Başkanlığı APK Uzmanı

KANDİLLER VE BAYRAM GÜNLERİ

Kandil gecelerinde ve bayram günlerinde güzel yurdumuzun her tarafında coşkulu bir heyecan yaşanmaktadır.
Türlü türlü zorluk ve sıkıntıların bunalttığı insanlarımız için mübarek gün ve geceler, huzur ve saadet bahşeden önemli zaman dilimleridir. Bu vesile ile toplumumuzda bir kaynaşmanın yaşanması, dinî salabetimizin en güzel yönlerinin tezahür etmesi, birlikte ibadet etmemiz, tebrikleşerek kucaklaşmamız ve nihayet kardeşliğimizi pekiştirmemiz ne kadar sevindiricidir!
Kandil ve bayram günlerinin, bu makalede, kısaca üzerinde durmak istediğim bir güzel tarafı daha vardın Ana ve babamızı ve diğer büyüklerimizi arayıp gönüllerini bir kere daha hoşnut etmemize vesile olması... Evet, bu mübarek gün ve geceler vesilesiyle büyüklerimize, eşimize-dostumuza tebrik kartı ve mektup gönderme geleneğimiz zayıflamış olsa da, telefon görüşmeleriyle bu tebrikleşme ayrı bir boyut kazanmıştır. Annelerimiz, mektup ve tebrik kartlarımızı göğsüne basamıyorsa da, sesimizi duymuş olmaları onları daha başka bir derinlikte hoşnut etmektedir. Konuyu izninizle biraz açmak ve örneklendirmek istiyorum:
Bir kandil akşamı, bizzat ziyaret etmenizi engelleyecek şekilde bir uzaklıkta olan anne ve babanızı, dost ve arkadaşlarınızı arayıp kandillerini tebrik etmek üzere telefona sarılıyorsunuz. Yalnız bu gece, şöyle bir durumla karşılaşmanız mümkündür: Hattınız bir türlü düşmeyebilir, ya da karşı taraf meşgul olabilir.
Canınızı hiç sıkmadan numarayı çevirmeye devam edeceksiniz. Hiç tereddüdünüz olmasın ki, bu güzel vatanda, sizin gibi yüzbinlerce, hatta milyonlarca mü’min yürek, aynı amaçla telefonlara yönelmiş ve telefon hatlarını kilitlemişlerdir. Evet, gece boyunca kandilleşmek için yüzbinlerce evin telefonu çalıyordur. Samimi, yumuşak, sevecen seslerle anne ve babalarının gönüllerini okşuyor, dualarını alıyorlardır. Görüşmeler tamamlanınca da, arayanlar, bir görevi yerine getirmiş olmanın gönül rahatlığı içinde, arananlar da, aranmanın, değer veriliyor olmanın, baştacı edilmenin bahtiyarlığındadır.
Ülkemizde, ekonomik şartların da etkisiyle, yüzbinlerce insan, anne ve babasından, hısım ve akrabasından yüzlerce kilometre uzakta yaşamaktadır. Bu durumdaki insanlar arasında yaşlı anne ve babaların özel bir konumları vardır. İş güç sahibi olan çocukları, değişik şehirlere yerleşmiş veya rızkını yurtdışında aramaya çıkmıştır. Bu durumda çoğu anne ve baba çocuklarına, ‘‘Biz, dedemizin ocağını tüttürmeye devam edelim, baba toprağını terk etmeyelim ”demişlerdir. Demişler ve ömürlerini köylerinde, kasabalarında sürdürmeyi yeğlemişlerdir. Yakın çevremize şöyle bir bakalım-, birçoğumuzun durumu böyle değil midir? Ben kendi namıma, yıllardır yaşadığım için biliyorum; yanlarına gidemediğim anne ve babamla mektup ve telefonla tebrikleşmenin ve bayramlaşmanın durumunu... Sevinç ve burukluk iç içedir bu tür bayramlaşmalarda.
Bayram namazında eve döndüğümde ilk işim, köyümü arayıp onların bayramlarını tebrik etmek oluyor. Bu kadar acelemin bir nedeni de, beş-on dakika geçmesi halinde, artık iki gün boyunca, izdiham nedeniyle, irtibat kurmanın adeta imkânsızlaşması. Bu durum, biraz önce de değindiğim gibi, sinirlenmemizi değil, sevinmemizi gerektiriyor. Değil mi ki, bizim gibi daha yüzbinlerce din kardeşimiz de anne ve babasının bayramını tebrik etmek için telefon çevirmektedir! Demek ki, milletçe dinimizin ön gördüğü bir vecibeyi yerine getiriyoruz! Mübarek günde anne ve babasına, akrabalarına sevgi ve hürmet duyguları içinde seslenen milyonlarca insanımız var! Müslümanca bir hassasiyet artarak sürmektedir!... Bunları müşahede etmek hepimizi mutlu etmektedir.
Bayram günlerinin son yıllarda “bayramlaşma’’ mefhumuna uymayacak bir şekilde, salt bir “tatil ’e dönüştürüldüğü; büyükleri, eş ve dostu ziyaret etmek yerine bu günlerin tatil beldelerinde geçirilmesinin bazı kesimlerce tercih edildiği iddiası tamamen yersiz sayılmaz. Ancak bu durumların istisna teşkil ettiğini düşünmeliyiz. Büyük çoğunluk, bayram günlerini yukarıda değindiğim duygu ve heyecan içinde idrak etmektedir.
Özetlersek, bayram günleri gerçekten de toplumsal birlik ve barış için, büyüklerimizin hoşnutluğunu kazanmamız için-, fakir, yaşlı, kimsesiz ve hastaların görüp gözetilmesi için, dargın ve kırgınların yeniden bir araya gelmeleri ve kucaklaşmaları için önemli birer fırsattır. Öyle telakki edilmelidir ve nihayet halkımızın büyük çoğunluğunca öyle idrak edilmektedir.
Kandiller, bayramlar, cumalar insanımız için birer arınma ve hayata yeniden bağlanma açısından birer fırsat olmaktadır. Henüz bu idrake varamamış insanlarımıza bir kandil gecesi, bir bayram sabahı çıkıp camilerimizi dolaşmalarını, uzaktaki anne ve babalarını bu vesile ile aramalarını tavsiye edelim. Bu konuda bizzat öncülük yapalım. Bir Ramazan akşamında, onlara, iftara doğru sokağa çıkıp insanların tatlı telaşlarını, yüzlerindeki mutluluk tebessümlerini izlemelerini önerelim. Mahyaları okumaya davet edelim Böyle yapmakla bir nevi irşad görevi yerine getirmiş olacağımızı unutmayalım.
Bir bayram günü siz, bağışlanma ümidinizin huzurunu yaşarken, hayatını bu güzelliklerle anlamlandırma fırsatını bulamamış insanları da sevincinize ortak edebilseniz!... Bu duygu ve samimi niyetle insanlara yaklaşabileniz!.. Bayramlarınızın daha da güzelleştiğini, daha anlamlı hale geldiğini göreceksiniz! Bayram o bayram ola!..