Makale

Bedirden Çanakkal'ye

Şerafettin ÖZDEMİR
Din Görevlisi
Venlo-Hollanda

“Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber, Sana âgûşunu açmış duruyor peygamber." (l)

Bedir’den Çanakkale’ye

İmân şairimiz Akif’in I mısralarında da teren-I nüm edildiği veçhile, Bedir ve Çanakkale şehidleri Hakk’ın katında da, halkın yanında da dinî ve tarihî ehemmiyete hâiz, birbirlerine benzer evsafta şehidlerdir.
Bedir ve Çanakkale büyüktür. Türk’ün yapmış olduğu llâyı-Kelimetullâh kıyamlarının hepsi şanlıdır. Ama, Çanakkale ölüm-kalım savaşı daha şanlıdır. Bedr’in arslanları, İslâm ta-rihinde daha hayatta iken, cennetle müjdelenen, Aşere-i MübeŞşere gibi, iki cihanın sevgilisi Hazreti Muhammed (SAS)in taltif ve takdirine mazhar olmuş, ilelebed unutulmayacak cengâ-verlerdir.
Bedr’in arslanları, İslâm’ın yüzünü güldüren, İslâm’ın intişârına vesile olan, küfrün ve ke-ferenin ebediyyen mevcudiyetini dumura uğratan, dinin hızla Ceziretül Araba ulaşmasına ve diğer kavimlerin Kur’ânla müşerref olmalarına sebep olan, kıyamete kadar rahmetle anılacak kahramanlardır. Bedir’de bir avuç kahraman hezimete maruz kalsaydı, acaba bugün yeryüzünün her tarafında aşkla, şevkle okunan, islâm’ın istiklâlini ilan eden Ezanı Muhammediyye okunur muydu? Bedir, Uhud için, Mekke’nin fethi için, Hayber için, Mute için, Kadisiye için, Malazgirt için, İstanbul’un fethi için bir menfez, bir kapı, bir hareket noktasıdır.
İşte Çanakkale de onun için yüce ve onun için unutulmayacaktır. Düşünmek gerek, Çanakkale’de kahramanlarımız esarete düşseydi, hezimete uğrasaydı, Türkiye’mizde ve tüm âlemi İslâm’da bugünkü gibi islâmî hürriyet, islâmî atmosfer elbette olmayacak, belki de din ve imanımız, hürriyetimiz sükût edecekti, işte bu sebepten Bedir, İslâm’ın hamle zaferi, Çanakkale de İslâm ve Türklüğün ölümsüzlük savaşıdır. Be-dir’de, bir avuç İslâm kahramanını Allah’ın koruduğu, onları melekler ordusuyla takviye ettiği Kur’ân lisanı ile malumdur. "Andolsun ki, siz düşkün bir durumda iken, Bedr’de, Allah size yardım etmişti. Allah’tan sakının ki şükrederlesiniz." (2)
"İnananlara: "Rabbini-zin size gönderilmiş üç bin melekle yardım etmesi, size yetmeyecek mi?" diyordun. Evet, eğer sabrederseniz, sakınırsanız ve onlar da hemen üzerinize gelirlerse, Rabbiniz size nişanlı beş bin melekle imdad edecektir." (3)
"Zürekî Rifâa ibn-i Râfi (RA) ki, Ensâr’dan ve Be-dir’de hazır bulunan mücâ-hidlerden idi. Derki: Bedir harbi sırasında bir ara Cibril (AS) Nebî (SAS)e geldi de:
- Yâ Resûlallâh, içinizdeki Bedir kahramanlarını ne mertebe sayarsınız? diye sordu. Resûlullâh: - Müslümanların en faziletli sîma-ları sayarız! buyurdu. Ya-hud buna benzer bir söz söyledi. Cibril: -"Biz de meleklerden Bedir’de hazır bulunanları, böylece meleklerin hayırlısı addederiz!" dedi. (4)
Çanakkale için de, Türk-islâm kaynaklarına göre, gazilerin beyanlarına göre, yabancı tarihçilerin kayıtlarına göre, "Yeşil sarıklılar" tarafından yardım ulaştırıldığı, mazlum Türk askerinin imdadına koşul-duğu aşikardır. Onun içindir ki, Çanakkale ölüm-kalım savaşı, bin yıl akıtılan Türk kanının ziyan olmaması, İlâyı Kelimetullâh dâvasının sönmemesi, ha-rim-i ismetin ayaklar altına alınmaması, minarelerin ebkem, çan seslerinin Ana-dolumuzda neşv-ü nema bulmaması, Resulün müjdesine nail olmuş, bir avuç Müslüman-Türk insanının küffarın eline esir düşmemesi savaşıdır.
Yıl: 1914, son bahar günleri... Cihanın bütün süperleri, İngiliz’i, Fransız’ı, An-zak’ı, Yeni Zelandalı’sı, Hindistanlı’sı, Yunanistan-lı’sı, Kanadah’sı, Avustral-yah’sı, Yahudisi, Rusya’ya yardım ulaştırmak, Anadolu’ya asker çıkarmak için Ege adalarında toplanırlar. 1915 yılının girmesiyle beraber, Amiral Carden’in kumandasında 12 parçalık bir filo, Seddül Bahir ve Kum-kale’yi topa tutar. Binlerce mermi Türk siperlerini günlerce döver. Uçaklar havadan bomba yağmuru yağdırır, ilâhî hikmete, ilâhî lüt-fa bakınız ki, her defasında, kahraman askerimiz, adını Hazreti Muhammed (SAS) den alan Mehmetçik, ingiliz Agamemnon, Fransız Gaulois gibi zırhlılarını isabetli atışları ile mahv-ı perişan eder. Zikredilen zırhlıların vurulması, hatta Amiral Carden’in, görevden alınmasına sebep olur. Kumandanlığı ele alan Amiral Robeck, acaba ne yapabilecekti? Boğazı geçecek, karaya asker çıkarıp emel ve arzusuna nail olabilecek miydi?
Amiral Robeck, 18 Mart 1915’te kudurmuşcasına taarruza geçti. Boğazı mayından tamamen temizledi (!) ama, kahraman Nusret mayın gemimizin, karanlık limanın yukarısına yerleştirdiği mayınlarımızı unuttu. Mütecaviz güçler, bütün askerî imkanları ile boğaza girip, 1500 adet topuyla Türk hedeflerini susturmayı planlıyorlardı. Ancak, emellerine nail olamadılar. Tarihin kaydettiği, en sefil, en korkunç hezimete uğradılar.
Hatta, Irresistible, Ocean, 6 tane gemileri boğazın derin ve soğuk sularına gömüldü. Mevzubahs saldırı da, inflexible, Suffren zırhlıları, 8 muhrip, şiddetli yaralar alarak âtıl duruma düştü. Türk’ün, azim, irade ve sebatı, coşkulu imanı, engin vatan sevgisi, şehid olma ideali bir kez daha tezahür etmiştir. Mehmetçik, bu saldırıda 25 şehid, 61 yaralı verdi. Söz konusu saldırıyı büyük bir aşk ve şevkle savuşturan Cevat Paşa, 18 Mart kahramanı unvanı ile taltif edildi.
Düşman kuvvetleri derin bir sükutun, unutulmaz hezimetin, ağır zayiatın öcünü almak, acısını çıkarmak için hile üstüne hile düşünüyordu. Karada bulunan Türk tabyaları susturulma-dıkça donanmanın geçemiyeceğini hesap ederek, Gelibolu’ya General Hamilton, ingilizler ve Fransızlar Seddülbahire, Anzak’ların Arıburnu’na çıkartma eylemi kararlaştırıldı.
Seddülbahir, Kumtepe ve Arıburnu sahillerinde çıkartma yapan emperyalist ve işgalci güçler, TÜRK gücü karşısında ilerleyemedi.
Şer güçler, aylarca ilerleyebilmek için, bütün ordularını feda ederken imân ve ihlâsını silah yapan bir avuç TÜRK’ün gücü, onları ebedî olarak zîr-ü zeber etmeye yetmiştir. Mustafa Kemâl Bey 1 ’inci ve 2’nci Anafartalar Savaşını da kazanarak, TÜRK’ün yenilmezliğini, asker-millet oluşumuzu bir kez daha te’yid etmiştir.
Zikredilen asil direnişimiz karşısında, ingiliz’lerin Goliath, Triumph, Majestic gibi zırhlı ve denizaltıları ile, Fransız’ların dört denizaltı-sı boğazın derin sularına ebediyyen gömülür, işte bu hengamede cepheye gelen İngiliz harbiye bakanı Mareşal Lord Kitchener mahvı perişan oluşlarını, ümitsizliğini açık açık izhar ederek, Anafartalar, Arıburnu ve Seddülbahir’i terk etmek zorunda kalmıştır.
"Çanakkale geçilmez"
kesin kararı bir avuç imanlı ve basiretli Türk insanına güven ve huzur verirken, işgalci ve işbirlikçi kuvvetleri ebedî olarak ümidsizliğe şevketti. Çanakkale ölüm-kalım savaşında 18 zırhlı, 12 kruvazör, 27 muhrib, 12 denizaltı, 1 uçak gemisi, 1 balon gemisi, 36 mayın gemisi, 2 hastahane gemisi, 86 nakliye ve 222 çıkarma gemisi ve 42 uçakla harp yapılmıştır.
Bu savaşlarda, ingilizlerin 205 bin, Fransızların 47 bin, diğer Anzak vs. kuvvetlerininde binlerce kaybı olurken, Türk’ün kaybı ise, esir, yaralı, şehid, hasta ve kayıp olmak üzere 253 ci-varındadır. Tarihte, yeryüzü süper güçlerinin bize karşı, vatanımıza karşı besledikleri husumet ve kin, Çanakkale’de maruz kaldıkları hezimet ve bozgundan dolayı olmuştur.
Hülasa, kısa izahatlardan da anlaşılacağı üzere, Bedir ve Çanakkale büyüktür. Büyüklüklerinin temelinde de islâm’ın kaderi mevzu bahisbtir. Konuyu iman şairimiz Akif’in bir şiiri ile bitirirken, "Çanakkale’yi geçilmez" yapan ruhları şükran ve rahmetle yâd eder, başka başka Çanakkale ölüm-kalım savaşlarının tekerrür etmemesini Yüce Allah’tan niyaz ederiz.
"Enbiyâ yurdu bu
toprak, şühedâ burcu bu
yer,
Bir yıkık türbesinin
üstüne Mevlâ titrer." (5)
1- Safahat.
2- Bakara Suresi, ayet, 123.
3- Bakara Suresi, ayet, 124-125.
4- Sah. Buh. Tecr. Sar. Tere. C.10, say: 148-149.
5- Safahat.