Makale

YUSUF ZİYAEDDİN ERSAL (EZHERÎ) HAYATI VE ESERLERİ

BÜYÜK BİR KAYIP

Büyük ve değerli ilim adamlarımızdan Yusuf Zîyaeddîn Ersal’ı kaybettik. Merhum, Başkanlığımız Müşavere Kurulu üye yardımcısı idi. Allah rahmet eylesin.

YUSUF ZİYAEDDİN ERSAL (EZHERÎ) HAYATI VE ESERLERİ

Değerli âlimlerimizden Yusuf Ziyaeddin Ersal 1296/1880 yılında Düzce’nin Hacı Mûsa köyünde doğmuştur. Babasının adı Hasan, dedesinin adı Şahin’dir. Ataları Kafkasya’dan gelmişlerdir. Merhum, Düzce’de Rüşdiye’yi bitirdikten sonra İstanbul’da meslekî tahsilini yapmış ve Dersiâm Nasuhî-Zâde Mustafa Asım’dan, Gümüşhane’li Ahmed Ziyaeddin’den icazet almıştır. Mısır’a gitmiş, Câmiu’l-Ezher’de okumuştur. Hocaları arasında en meşhurları Muhammed Bahît, Abdurrahman Uleyş ile Mısır Müftüsü Şeyh Muhammed Abduh’dur, Üstâdın fikren yükselmesinde, İslâm hakkındaki görüşlerinde hocası Muhammed Abduh’un büyük te’sirleri olmuştur.

1322 ’de Câmiu’l-Ezher’de tahsilini tamamladıktan sonra memleketine dönmüştür. İlk me’muriyeti Düzce Bidâyet Mahkemesi Âzalığı’dır. Az sonra Eytam Müdürlüğü’ne tâyin edilmiş, 1336’da Düzce Müderrislik ve Müftülük vazifeleri kendisine verilmiştir.

Kaderin şevkiyle gitmiş olduğu Bulgaristan’da müsâfir sıfatiyle kalırken 1922 yılında Şumnu şehrinde açılan Nüvvâb mektebine hoca olmuş, orada yeni fikirleriyle, geniş görüşleriyle, ders okutmaktaki metodlariyle talebenin ve halkın sevgisini ve saygısını kazanmış, Nüvvâb’ın Lise ve Yüksek kısımlarında 1948 yılına kadar hocalık yapmış, yüzlerce talebe yetiştirmiştir. Bir müddet Nüvvâb Müdürlüğünde de bulunmuştur. Şumnu’ daki Türk Dârü’l-Muallimin’inde ders okutmuştur.

Üstad çok okur, çok yazardı. Durmadan ve düzenli çalışırdı, Nüvvâb’da okuttuğu, programa dahil derslerden başka, tâtil günleri fahrî olarak Tefsir ve Hadîs dersleri de okuturdu. Şumnu’da Türk-İslâm san’atinin yüksek bir âbidesi olan Şerif Halil Paşa câmi-i şerifinde yıllarca Tefsir dersi okutmuştur. Bu derslerde üstâdı Abduh’un görüşlerini her münâsebetle açıklardı. O, Muhammed Abduh’un hayranı idi. Nüvvâb’da ders okuturken bir gün elinde Abduh’un Tevhid risalesi olduğu halde sınıfa girdi ve eseri övmekle bitiremedi ve: “Adam dîne yeniden ruh veriyor, İslâmı bütün kemâliyle anlatıyor. İslâm Dini’ni öğrenmek isteyen bunu okumalıdır.” dedi. Değerli yazar Mısır’la Muhammed Ferid Vecdî’nin, M. Reşid Rıza’nın eserlerini de çok beğenirdi. Ustâdın va’zları da pek canlı idi. Açık sözleri, derin görüşleri ile dinleyicilere dînî hakikatleri anlatmakta emsalsizdi. Taassubdan uzaktı. Dinî mes’eleleri inceler, tahkik eder, gerçeği ortaya koyardı. Abduh’dan feyz almış bir İslâm mütefekkiri idi. Son devrin İstanbul ulemâsının taassubundan şikâyetçi idi. Fâtih hocalarından biriyle tefsir konusunda aralarında geçen münakaşaları anlatırken Medreselerde ilmin ne hâle geldiğini acınarak söylerdi. Bid’atlerin, dinden olmadığı halde dîne karıştırılan şeylerin şiddetle aleyhinde idi. Müslümanların temiz îman duygulariyle oynanmasına hiç tahammülü yoktu. Şeyh Ahmed Vasiyetnâmesi adiyle halk arasında dolaşan hezeyannamenin reddine dâir küçük risalesini böyle bir gayretle yazdı. Dini istismar edenlere çok kızardı. Bir defa, bir zâtın, mensuplarınca büyük bir kudsiyet atfedilen eserleri konuşulurken, “Onların tenkidini bana bırakın, onların ilmî bir hüviyeti olmadığını herkesin gözünün önüne sereyim” demişti.

Üstad 1950 yılında Anavatana dönmüş, 1951 de Çaycuma Müftülüğüne tâyin, sonra Devrek Müftülüğüne nakl olunmuş, oradan Bolu vaizliğine geçmiş, sonra Niğde, Altındağ (Ankara), Konya Müftülüklerinde bulunmuş, daha, sonra Diyanet İşleri Başkanlığı Müşâvere ve Dinî Eserler İnceleme Kurulu’na alınmıştır. Bu vazifeleri sırasında birçok eserler hazırlamıştır. Ömrünün son aylarında, Diyanet İşleri Başkanlığının yayınladığı Kurân-ı Kerîm tercemesinin kontrol işleriyle meşgul olmuş, bu terceme Diyanet İşleri Başkanı Sayın Haşan Hüsnü Erdem ile üstâdın nezâreti altında yapılmıştır. Üstâdın bu hayırlı işte de emeği geçmiştir. O, Kur’an tercemesinin câiz, hatta zarûrî olduğuna kani idi. Bu konuda kaleme aldığı eseri Başkanlıkça yayınlanacaktır.

Üstad va’z etmekten büyük haz alırdı. İlk va’zını vaktiyle 1901 yılında Kastamonu’da Nasrullah câmiinde yapmıştı. Orada bir kere daha va’z etmeyi arzuladığını söylerdi. Nihayet bu emeline de muvaffak oldu. İstirahatli olmasına rağmen Kastamonu’ya gitti, orada 14/Kasım/961 Salı günü Nasrullah camiinde en son va’zını yaptı. Düzce’ye dönmek üzere vasıta beklerken kalb sektesinden vefat etti. Cenâzesi Düzce’ye götürülüp defnolundu. Allah, gani gani rahmet eylesin.

Eserleri:

Nüvvâb’da ders okuturken birçok eserler yazarak Şumnu’da ve Sofya’da bastırmıştır. Hatırlıyabildiklerimizi kaydedelim.

1 — El-Kırâetü’l-Arabiyye (Arapça okuma kitabı).

2 — İslâm Tarihi.

3 — Ahlâk.

4 — Ed-Dürrü’l-Munazzam (Seçme hadîsler-Arapça).

5 — Usûl-i Hadîs.

6 — Ed-Dürerü’l-müntekât (Molla Husrev’in Mirkât’ına şerh-Arapça).

7 — Ed-Dürrü’l-müntehab (Arab Edebiyatı Tarihi. Basımı noksan kalmıştır).

Şu eserleri de orada basılmıştır:

8 — Tabîiyyûn, Dâvâ ve Gayeleri (Cemâleddin Efgânî’nin Darvin Nazariyesi hakkındaki eserinin tercemesi sayılabilir).

9 — Vahdâniyyet-i İlâhiyye Burhanları.

10 — Vasiyyetü’l-İmam Alî (Arapça).

11 — Nuhbetü’l-ezkâr ve’d-daavât.

12 — Terbiye-i Dîniyye.

1951 den sonra basılan eserleri:

1 — Müslümanlıkta Taharet ve Namaz.

2 — Cuma Günü ve Namazı.

3 — Ve’l-Asrı Süresi’nin Tefsiri.

4 — Vahiy ve Risâlet.

5 — Şeyh Ahmed’in Vasiyyetnâmesi’nin tenkidi.

6 — Câmiü’l-Künûz (1. cüz’ü Diyanet İşleri Başkanlığınca basılmıştır. Daha bir kaç cüz basılacaktır).

Basılacak olanlar:

1 — Kürsî Âyeti Tefsiri.

2 — İhlâs-ı -Şerif Tefsiri.

3 — Fâtiha Tefsiri.

4 — Avrupa’nın Yüksek Fikir Sahihlerinin İslâmiyet’i Takdirleri.

5 — Kurân-ı Kerîm Tercemesi Hakkında Mukaddime.

6 — Kadiyânî Mezhebine Reddiye.

7 — Avcılık Risâlesi.

Merhumun talebesi

Osman Keskîoğlu