Makale

Türkiye Türkçesi Grameri (Şekil Bilgisi)

Kitaplık

Mehmet Erdoğan

Türkiye Türkçesi Grameri
(Şekil Bilgisi)
Prof. Dr. Zeynep Korkmaz Türk Dil Kurumu Yayınları Ankara 2003, 1344 s.
Türkçe’nin bu hacimde ilk büyük gramer kitabı olan Türkiye Türkçesi Grameri (Şekil Bilgisi), gerçekten büyük bir emek sarf edilerek hazırlanmış, özgün bir araştırma ve incelemenin ürünü olan bir çalışmadır.
Şekil bilgisi, bir dilin yapı ve işleyişini, bu işleyişle ilgili kuralları ortaya koyar. Dilin söz varlığını, ses bilgisini, söz dizimini ve anlam bilimini inceler. Dolayısıyla şekil bilgisi gramerin gövdesini oluşturur.
Yazarın kanaatine göre; yöntem bakımından bambaşka bir dil ailesinden gelen Türkçe için gramercilikte önce Arap, Tanzimattan sonra da Fransız gramerindeki kalıpların örnek alınması yeterli ve sağlıklı olmamıştır. Cumhuriyet döneminde yazılmış olan gramerler ise bir taraftan yöntem yönünden, diğer taraftan da öğrencilere hitap eden bir amaçla hazırlandığından yetersiz kalmıştır. Yabancılar tarafından hazırlanmış birkaç Türk dili grameri arasında bizdekilere göre belli bir seviyenin üstünde olanlar vardır.
Yazar, gramer konularının yalnızca kurallarına ve kelime örnekleriyle desteklenerek anlatılması, onların kısa zamanda unutulmasına yol açar, düşüncesindedir. Çünkü "Dil, durağan değil bazı yönlerden zaman içinde değişen ve gelişen bir yapı sergilediği ve insan psikolojisine dayandığı için, edebî eserlerden ve yazılı metinlerden aktarılan örnekler aynı zamanda, dilin kullanımda ve şekil-işlev bağlantısında zamana, yazarların üslup özelliklerine, dilin kullanımdaki farklı durum ve eğilimlerine bağlı süreçleri de yansıtmaktadır. Dilde sadeleşme dönemi ve dil devrimi dolayısıyla Türkiye Türkçesinin, ortalama yüzyıl içinde nasıl hızlı bir değişim sürecinden geçtiği, bu değişimin yalnız söz varlığında kalmayıp gramer şekillerine de yansıdığı göz önünde bulundurulursa bu husus daha iyi anlaşılır." Bu sebeple kendi çalışmasını, yerli ve yabancı gramerlerdeki farklı bilgi ve görüşleri değerlendirerek çağdaş edebî metinlerden hareketle hazırlanmıştır.
Kendisiyle düşündüğümüz, konuştuğumuz ve yazdığımız ana dilimizin şekil bilgisini öğrenmek kaçamayacağımız bir sorumluluktur. Geç kalmış, ama şimdiye kadar yapılmış olan gramerlerdeki yanlışları düzeltici, eksikleri tamamlayıcı, boşlukları doldurucu nitelikteki bu çalışmayı heyacanla karşıladığımızı belirtelim.

İSLAM ANSİKLOPEDİSİ
Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları 26. Cilt, Ankara 2003, 608 s.
Bilmem kitap veya dergi okur gibi ansiklopedi okur musunuz? Ben okurum. Bazı ansiklopedileri kitap okur gibi okumak pekâlâ mümkündür. Bazıları ise kuru bilgi yığınıdır. Bunlara, herhangi bir konuda kısa ve somut bilgi edinmek için müracaat edilir. Diğer taraftan tercüme yoluyla dilimize kazandırılan ansiklopediler, çoğunlukla orijinallerini tutmamaktadır; ya özetlenmiş ya da birtakım ilâveler yapılmak suretiyle değişime uğramışlardır. Türkiye’de yerleşmemiş veya gelişmemiş bir ansiklopedi geleneği vardır. Ansiklopedicilik, bir iki istisnaî örnek dışında popüler kültürün bir parçası haline gelmiştir.
Türkiye Diyanet Vakfı’nın İslâm Ansiklopedisi, tamamen telif, orijinal ve ciddi bir eserdir. Türk-islâm kültürünün yerli bir perspektifle yorumudur. Türkiye’nin birikimlerini İslâm dünyasına, hatta bütün dünyaya tanıtmada elimizdeki en önemli kaynaklardan biri durumundadır.
Bu sebeple İslâm Ansiklopedisi’nin her yeni cildini heyecanla karşılıyor ve madde madde inceleyerek büyük bir kısmını okumaya çalışıyorum. Meselâ piyasaya yeni çıkan 26. ciltte şu maddeleri okumak bilgi dağarcığım için büyük bir kazanım oldu:
"Köle" maddesi; M. Akif Aydın ve Muham- med Hamidullah tarafından yazıldı.
"Kudüs" maddesi; Ömer Faruk Harman, Ca- sim Avcı, Işın Demirkent, Cengiz Tomar ve Kamil Cemil el-Aseli tarafından yazıldı.
"Kur’an" maddesi; Abdülhamit Birışık, Tahsin Görgün, Mustafa Çağrıcı, Suat Yıldırım, Mehmet Paçacı, Hidayet Aydar, Mehmet Şener, Ömer Faruk Harman ve Mustafa Uzun tarafından yazıldı.
Bu maddeler, farklı konular çerçevesinde ve çok zengin bir bibliyografya ile ele alınmaktadır. Ayrıca bu cilt "k" harfini içerdiğinden birçok kavram, tarihi olay ve şahsiyet bu harfte yer almaktadır.
Evet, ansiklopedi okumak gerçekten bir tiryakiliktir. Bazı ansiklopediler sadece ihtiyaç duyulunca bakılacak birer kaynak değildir. Ötesi vardır; oturup okunmaları gerekir. Meselâ İslâm Ansiklopedisi bunlardan biridir.

Türk Halkları Tarihine Giriş
Peter B. Golden Türkçesi: Osman Karatay Karam Yayınları Ankara, 2002 399 s.
Prof. Dr. Peter B. Golden Amerikan Türkolojisinin zirve isimlerinden biridir. Aynı zamanda bu alanda dünya çapında sayılı otoritelerden de biridir. Çalışmalarını Batı Avrasya, özellikle Hazar ve Kıp- çaklar üzerine yoğunlaştıran Golden, Oğuzların Anadolu’ya göçü, Türklerin Müslüman oluşu, Gürcüce’deki Türkçe unsurlar, Fin-Ugor hakları gibi birbirinden farklı konularda çok önemli yazılar yazmıştır.
Bu kitabı, Türk tarihi alanında yayınlandığı 1992 yılından beri Türk ve Avrasya tarihi çalışanların temel başvuru kaynağı hâline gelmiştir.
Eserinin Türkçe baskısını yayınlanmadan önce inceleyen ve çeşitli düzeltmeler de yapan Golden, Türkiye’de bulunmuş ve çeşitli Türk öğrencileri de olmuştur.
Konuyla ilgilenen okurların görmesi gereken bir kitaptır bu.

İSLAM’IN ANLAŞILMASINDA SÜNNETİN YERİ VE DEĞERİ
Sempozyum Tebliğleri Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları Ankara 2003. 723 s.
Sünnet, İslâm’ın Kur’an’la birlikte birinci derecede aslî kaynağıdır. Türkiye Diyanet Vakfı’nın Kutlu Doğum Haftası dolayısıyla düzenlemiş olduğu bir sempozyumda "Sünnet" kavramı, ilgili ilim adamları tarafından çok geniş bir çerçevede ele alınmıştır. İslâm Kültür ve Medeniyetinin Kurucu Öğesi Olarak Sünnet, Sünnet-Hadis Karşıtı Söylemler, Sünnet ve Hadisin Anlaşılması Sorunu ile Hadis Kaynaklarının Değerlendirilmesi ana başlıkları altında ele alınan konu, tarihsel ve güncel bütün yaklaşım biçimleri irdelenerek ilmi bir yaklaşımla değerlendirilmiştir. Gerek araştırmacılar gerekse İslâm’ı ana kaynaklarından öğrenmeye ilgi duyan herkes için önemli bir başvuru niteliğindeki bu eser, ayrıca konuyla ilgili Türkiye’nin birikimlerini yansıtması açısından da önem taşımaktadır.
İslâmî ilimler alanında Türkiye gerçekten büyük bir birikime sahiptir. Ne var ki bu birikim, yeterince uluslararası platformlara taşınamamaktadır. Türkiye gerek tarihi tecrübeleri; ilim, kültür, medeniyet ve devlet geleneği, gerek İslam dünyasının batıyla komşu olan tek ülkesi, gerekse demokrasi tecrübesi yönünden sahip olmuş olduğu avantajları tanıtan ve pazarlayan bir konumu yakalayamadığından kendi sınırlarını bir türlü aşamamakta- dır. Oysa her konuda olduğu gibi İslâm konusunda da Türkiye’nin tecrübelerine bütün dünyanın ihtiyacı vardır. Çünkü Türkiye, tecrübeleri ve konumu dolayısıyla mutedil ve dengeli olmayı içselleştirmiş bir ülkedir. Bu sebeple huzur ve refah arayan modern dünyanın, özellikle İslâm dünyasının Türkiye’den öğreneceği çok şeyler vardır.