Makale

Özürsüz Oruç Bozmak

Özürsüz
Oruç Bozmak

Lütfi Şentürk
Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi

Rivâyete göre, Ebû Hu- reyre (R.A.) şöyle demiştir:
Peygamberimize bir adam gelerek:
- Ey Allah’ın Resûlü, mahvoldum dedi. Peygamberimiz:
- Ne oldu? diye sordu. Adam:
- Ramazan’da oruçlu olduğum halde eşimle cinsel ilişkide bulundum, dedi. Peygamberimiz:
- Âzâd edip hürriyetine kavuşturacak bir köle bulabilir misin? buyurdu. Adam:
- Hayır, bulamam (buna ekonomik yönden gücüm yetmez) dedi. Peygamberimiz:
- İki ay peşpeşe oruç tutabilir misin? buyurdu. Adam:
- Hayır, tutamam dedi. Peygamberimiz:
- Öyle ise altmış fakiri doyuracak bir şey bulabilir misin? diye sordu. Adam:
- Hayır bulamam, dedi. (Peygamberimiz, başka bir şey sormadı.)
Adam da bir kenara çekilip oturdu.
Bu sırada Peygamberimize içi hurma dolu bir zenbil hediye olarak takdim edildi. Bunun üzerine Peygamberimiz:
- Hani o adam nerede? diye sordu. Adam yerinden fırlayarak:
- Buradayım, ey Allah’ın Resûlü, dedi. Peygamberimiz:
- Gel, bu hurmayı al da orucu bozma günahının keffareti olarak yoksullara dağıt, buyurdu. Adam, orada bulunanları şaşırtan bir söz söyledi:
- Ey Allah’ın Resûlü, benden daha fakir birine mi vereceğim? Allah’a yemin ederim ki, Medine’nin alt başından üst başına kadar aransa benim ailemden daha yoksul bir aile bulunamaz, dedi.
Bu söze Peygamberimiz güldü, öyle ki mübarek dişleri göründü. Sonra da:
- Haydi, bu hurmayı götür, ailene yedir, buyurdu" (1)
Bu olayda:
1. Ramazan ayında oruç tutmaya niyet edip de hiç bir özrü olmaksızın bile bile orucunu bozan kimsenin cezası belirtiliyor. O da bir köleyi âzâd edip hürriyetine kavuşturmak. Buna ekonomik durumu müsait olmadığı takdirde, peşpeşe iki ay oruç tutmak. Buna gücünün yetmemesi halinde ise, altmış yoksulu doyurmak. Buna da ekonomik yönden imkân bulamayan kimsenin tevbe edip Allah’tan af ve bağış dilemesidir.
Çünkü dinimiz, bizi, gücümüzün yetmediği şeyle yükümlü tutmamıştır.
2. Toplumu din konusunda aydınlatma ve topluma din hizmeti sunma gibi çok önemli bir görevi üstlenmiş olan kimselerin bu görevlerini yaparken izleyecekleri yol gösterilmektedir.
Din görevlileri, her şeyden önce hoşgörü sahibi olmak durumundadırlar. Cemaatlerine; zorluk değil kolaylık; darlık değil genişlik göstermelidirler. Dinî yönden sıkıntısı olan kimseye, onu rahatlatacak çözümler önermelidirler. Bunu yaparken de her konuda olduğu gibi, Peygamberimiz örnek alınmalı ve onun nurlu yolu izlenmelidir.
Yukarıdaki olayda, Peygamberimizin câhil bedeviye nasıl davrandığı; sorduğu her soruya olumsuz cevap almasına rağmen rahatsızlık duymadan kendisine intikal eden problemi çözmek için nasıl kolaylık gösterdiği açıkça görülmektedir. Zaten böyle yapmamış olsaydı, İslâmiyet sür’atle yayılır mı idi? Kendi öz çocuklarını diri diri toprağa gömecek kadar katı yürekli olan insanlar, çok kısa zamanda onun önünde saygı ve sevgi ile diz çökerler mi idi? Uhud savaşında yüzünü yaralayan ve dişini kıran düşmanları hakkında bile "Rabbim, bu sapkınları doğru yola yönelt, çünkü onlar ne. yaptıklarını bilmiyorlar" diye dua etmiştir. Kur’an-ı Kerim bu konu ile ilgili olarak şöyle buyuruyor:
"Sen (o zaman), sırf Allah’ın rahmetiyle onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi..." (2)
3. İslam’ın, insan hak ve hürriyetine verdiği önem, bu vesile ile bir kere daha vurgulanıyor.
İnsanlar doğarken eşit haklara sahip olarak dünyaya gelirler; aralarında şu veya bu sebeble her hangi bir ayrılık olamaz.
Bu noktadan hareketle İslâmiyet, köleliğe karşı çıkmış; hürriyetinden ve her türlü iradesinden mahrum talihsiz bir insanın, yaratılışta kendisine eşit öbür insanın iradesi altına girmesini, insanlık şerefini ezici bir esaret kabul etmiştir. Bunun için de her vesileyi değerlendirerek kölelerin hürriyetlerine kavuşmalarını sağlamıştır.
Bu olay da bu vesilelerden birisidir. İslam’ın beş temel ibadetinden biri olan Ramazan ayı orucunu tutan kimsenin hiçbir özrü olmadığı halde bile bile orucunu bozması günahtır. Bu günahı işlemiş olan kimse, bunun kirinden kurtulmak için ilk yapacağı iş, bir köleyi âzâd edip hürriyetine kavuşturmaktır. Köle bulamaması veya ekonomik yönden buna güç yetirememesi durumunda diğer alternatifler önerilmiştir.

(1) Buhâri, Savm, 30; Müslim, Siyam, 14
(2) Al-Î Imran: 159