BARNABA İNCİLİ ÜZERİNE BİR TÜRKÇE YAZMA
Bilindiği üzere, hâlen mevcut Kitab-ı Mukaddes içinde yer almayan dinî metinlerden biri de Barnaba İncil’idir.
Bugüne kadar hakkında çok söz edilmiş olan Barnaba İncili, Hıristiyan câmiasında diğer dört İncil ve 23 dinî metin gibi itibar görmemiştir.
Barnaba İncili üzerinde detaylı bir tetkikin Türkçemizde şimdiye kadar yapılmamış olması büyük bir eksikliktir. Bu yazımızda, Barnaba İncili üzerinde yapılmış, ancak bu güne kadar bilinmeyen bir Türkçe araştırmayı takdim etmek istiyorum.
- Barnaba Kimdir? (St. Barnabas)
12 havariden biri olduğu ileri sürülen Barnaba, aslen Kıbrıslı bir Yahudi’dir. (1) Asıl adı Joseph’(Yusuf)tir. İsmi üzerinde yapılan ilmi bir araştırmaya göre Helenist bir Yahudi’dir. Âilesi Hz. İsa’nın ölümünden (2) hemen sonra Kıbrıs’tan Kudüs’e gelmiştir. Pavlos’un yardımcısı olarak ilk misyoner faaliyetlerinde bulunmuştur.(3) Hıristiyanlığı neşir hususunda Pavlos’a arkadaşlık eden Barnaba (4), Markos ile amcazadedir (5).
Barnaba da diğer dört havari gibi bir İncil yazmıştır. İnciline Hz. İsa’dan duyduğu ve öğrendiği hususları hiçbir değişiklik yapmaksızın kaydetmiştir. Bu İncil, Hıristiyanlığın ilk üç yüz senesinde diğer İncillerle birlikte elden ele dolaşmış ve okunmuştur.
Barnaba kelimesi "teselli oğlu” anlamına gelmektedir (6).
Araştırıcılardan Hennecke’nin yazdığı Neue Testamentliche Apokriphen adlı esere atfen Alman Ansiklopedisi Barnaba’dan bahsederken, asıl isminin Joseph(Yusuf) olduğunu, ilk Hıristiyan cemaatinde fedakârlığı ile tanındığını Hıristiyanlığı yaymak için Kudüs ve Antakya’da Pavlos’la dolaştığını, bilâhare Markos ve Yuhanna İncilleri sebebiyle aralarında ihtilaf çıktığını, birbirlerinden ayrıldıklarını açıklamaktadır(7).
Barnaba’nın Yahudi olmayan İlk Hıristiyan cemaatini kurmuş olması Hıristiyan âleminde önemli bir yer işgal etmesini sağlamıştır. Sünnet vb. gibi Yahudi âdetlerinin Hıristiyanlığı kabul eden ve soyca Yahudi olmayan milletler için mecburi olup olmadığı konusunu görüşmek üzere Kudüs’te toplanan ilk “Havariler Konferansı”nda, Pavlos’la birlikte Yahudi olmayan Hıristiyanların menfaatlerini, Musa şeriatının bunlar için mecburi olmadığı tezini müdafaa etmiştir(8). Bir müddet sonra Barnaba’nın Pavlos’la olan arkadaşlığı bozulunca birbirlerinden ayrılmışlardır:
Ve şiddetli bir çekişme oldu, şöyle ki birbirlerinden ayrıldılar ve Barnaba Markos’u yanına alarak Kıbrıs’a yelken açtı(9). Bu ayrılıktan sonra Barnaba’nın adı tarihten silinmeğe yüz tutmuştur.
Pavlos’un İncildeki mektuplarından bilhassa Korintoslulara (Korluthos), Galatyalılara (Galatia) ve Koleselilere (Kolesse) hitaben yazdıklarında çeşitli vesilelerle Barnaba’nın adı geçmektedir (10).
Bazı araştırıcıların ittifakla kabul ettiklerine göre Barnaba 12 havariden biridir(11).
Barnaba’nın fikirlerini benimseyenler(12) zamanla Barnabitler ve Barnabascılar adında bir Katolik tarikatını 1530 yılında Milano’da kurmuşlardır. Bu tarikat mensuplarına önceleri St. Pavlos Klerikleri (Lat. Clerici Sancti Pouli) veya Pavloscular (Paulautlariat Paulari) denmiş, sonraları Barnabas manastırında faaliyetlerine devam ettikleri için Barnabascılar adı verilmiştir.(13) Adı geçen bu tarikat 1535 ve 1539 yıllarında Vatikan tarafından da tasdik edilmiştir; tarikat mensupları genellikle münzevi ve rûhi bir yaşayışı prensip edinmişlerdir (14).
Bir tarikat olarak teşekkül ettikten sonra Barnabascılar bazı sosyal faaliyetlerde de bulunmuşlardır(15). Günümüzde birçok manastırla İtalya, Avusturya, Belçika, İspanya ve Güney Amerika’da faaliyetlerine devam eden Barnabacılar(16), kaba kumaştan yapılmış cüppeye benzer bir elbise giyerler. Armaları, mavi zemine piramit şeklinde konulmuş üç yıldız üstünde iki yanında P. ve A. (Paulus Apostolus, havari Pavlos) harfleri bulunan bir haçtır (17).
Barnaba’nın ölüm tarihi ve ölüm keyfiyeti kesin olarak bilinmiyorsa da(18), tarihçiler, M. 63 yılında Kıbrıs’ta öldürüldüğünde hemfikirdirler (19).
- Bu İncil Nasıl Bulunmuştur?
Barnaba İncil’inin Arapçaya tercüme edilmiş bir nüshası bugün elimizde bulunmaktadır(20). Barnaba İncil’inden İslâm âleminde ilk defa bahseden zat Hintli Rahmetullah Efendi olmuştur(21).
Barnaba İncili, Hıristiyanlığın ilk üç yüz senesi içinde diğer İncillerle birlikte elden ele dolaşmış ve okunmuş iken 325 yılında İznik Konsili, İbranice yazılı bütün İncillerin ortadan kaldırılmasına karar verince, Barnaba İncili de yakılmıştır. Diğer İnciller Latinceye tercüme edilmiş, fakat Barnaba İncili birdenbire ortadan kaybolmuştur. Yalnız 383 yılında Papa Damasus, tesadüfen eline geçirdiği Barnaba İncil’inden arta kalan bir nüshayı Papalık Kütüphanesinde saklamıştır. 1585 yılına kadar burada kalan Barnaba İncil’ini Papa V. Sixtus’un dostu olan Fra Marino, kütüphanede bulmuş ve onunla çok ilgilenmiştir. Büyük bir ihtimalle Fra Marino, 1585–1590 yılları arasında Barnaba İncil’ini İtalyancaya çevirmiştir.
Bu İtalyanca nüsha, birkaç el değiştirdikten sonra Prusya kralı müşavirlerinden Crammer’e intikal etmiş, (1713) o da bu kitabı Prens Öjen(1663–1736)’e hediye etmiştir (22). Prens Öjen’in ölümü üzerine bu İncil ve bütün kitaplar 1738 de Viyana Milli Kütüphanesi (Hof Bibliothek)’e nakledilmiştir (23).
İngiliz Lonsdale ve Ragg, kütüphanedeki İtalyanca nüshayı İngilizceye tercüme etmişler, bu tercüme 1907 de Oxford’da basılmıştır.
XVIII. yüzyılda yani İtalyanca nüshanın ortaya çıktığı döneme yakın zamanda İspanyolca bir nüsha daha bulunmuştur. Bu nüshayı şarkiyatçı Seille İngilizceye tercüme etmiştir. Fakat bu nüsha ve tercümesi bugün bilinmemektedir. Araştırıcılar, İtalyanca nüshanın, İspanyolcasının aslı olduğu kanaatindedirler (24).
Papa I. Clasius, 492’de papalık makamına geçmiş, yayınladığı bir genelge ile okunmasını yasakladığı kitaplar arasına Barnaba İncil’ini de eklemiştir. Hal böyle olunca, Hıristiyanlardan bazılarının iddia ettikleri gibi Barnaba İncili, Müslümanların sonradan uydurup ortaya attıkları bir metin değil, aksine Hz. Peygamber’in zuhurundan çok önce mevcut ve âlimler arasında bilinen bir kitaptır (25).
Şu noktayı da belirtmek gerekir ki, Barnaba İncil’inin Asr-ı saadetten önce mevcut (26) ve Hz. İsa’nın zamanına ait vukuatı bu kadar vâzıh, tabii mufassal ve bir peygamberin lisanına yakışacak surette yazmak, ancak o zamana yetişmiş olan bir zâtın yapabileceği bir iş olacağına göre, Arap âlimlerinden birisi tarafından böyle bir incilin ortaya konulduğu fikrini kabul etmek mümkün değildir (27).
Halen Viyana Milli Kütüphanesi’nde mevcut olan nüsha, vaktiyle Fra Marino’nun Vatikan özel kütüphanesinden çaldığı İncil’dir. Fra Marino bu İncili okuyunca Hıristiyanlığı terk ederek Müslüman olmuştur. Bu husus, Viyana Millî Kütüphanesi’ndeki incilin en sonunda bizzat Fra Marino’nun kendi el yazısıyla kayıtlıdır (28).
Bu incilden ayrı olarak Barnaba’ya izafe edilen ve adına “Barnaba’nın İşlemleri” ve ‘‘Barnaba’nın Mektubu” denilen iki metin daha vardır.
Barnaba’nın İşlemleri’nde genel olarak Barnaba’nın seyahatleri ve Kıbrıs’ta Hıristiyanlık uğruna öldürülüşü anlatılmaktadır. Barnaba’nın Mektubu ise, incilin apokryph bölümlerindendir. Yunanca metni IV. yüzyıla ait Codex Sinaitieus’la bize kadar gelmiştir (29).
- Barnaba İncil’inin Özellikleri
Bugün garp dünyasında Barnaba İncil’inin mutaassıp Hıristiyanlarca muteber addedilmeyişinin en büyük sebeplerinden biri, bu incilin birçok yerinde Hz. Peygamber’in geleceğine dair Hz. İsa’nın verdiği haberler olsa gerektir (30). Nitekim Hz. İsa, bir kadının:
Beklenen Mesih sen değil misin? sualine verdiği cevapta:
Ben yalnız İsrailoğullarına gönderilmiş kurtarıcı bir peygamberim. Lâkin benden sonra Allah tarafından bütün âleme Muhammed adında bir resul gönderilecektir. Esasen Allah bu kâinâtı O’nun için yaratmıştır (31) demiştir.
Yine Barnaba İncil’inde Hz. İsa:
Ben bütün yeryüzündeki kabilelerin beklediği Mesih değilim (32) ifadesini kullanmıştır.
Hz. Peygamber’in Arap yarımadasından zuhur edeceği konusunda Hz. İsa:
O güney mıntıkasından zuhur edecek, putları ve putlara tapanları tedip edecektir (33) şeklinde açıklama yapmıştır.
Bu tespitlerden sonra, Barnaba İncil’indeki Hıristiyan inançlarına ters düşen ve İslâm’la tenakuz teşkil etmeyen hususları şöylece sıralamak mümkündür:
1. Hz. İsa ilâh veya ilâhın oğlu değildir,
2. Hz. İbrahim’in kurban etmek istediği oğlunun adı İshak değil, İsmâil’dir,
3. Beklenen Mesih Hz. İsa değil, Hz. Muhammed (s.a.v.)’dir,
4. Hz. İsa ne çarmıha gerilmiş, ne de öldürülmüştür,
5. Hıristiyanlık, tahrif edilmemiş haliyle teslise değil, tevhide dayanmaktadır.
- Gereksiz Bir Tenkit
Barnaba İncil’ini Dr. Halil Süâde, "İncil-i Barnaba” adı ile Arapçaya tercüme etmiş ve bu tercüme 1908 yılında Muhammed Reşid Rıza tarafından Kahire’de yayınlanmıştır. Bu bilinen bir husus olmasına rağmen, aradan 69 yıl geçtikten sonra Prof. Dr. Muhammed Yahya el-Hâşimî, bir dergiye yazdığı makalede (34) Barnaba İncil’inin Müslümanlarla Hıristiyanlar arasında bir fitne olduğunu iddia ediyor ve görüşlerini şöyle özetliyordu:
a. Bu İncil, Müslümanlarla Hıristiyanların arasını açmak için yazılmıştır,
b. Bu İncil yazarı, Müslümanlığı da gayet iyi bilmektedir,
c. Bu İncil’de Müslümanların da Hıristiyanların da hoşuna gidecek sözler var,
ç. İncilin yazarı ne Müslüman, ne de Hristiyan’dır.
d. Büyük bir ihtimalle bu incili İspanyalı bir Yahudi yazmıştır; çünkü sünnet üzerinde çok durmaktadır,
e. Talmud’dan bazı kaideler de ihtiva eden Barnaba İncili, eskiden Klasik İncil diye biliniyordu,
f. Bir ihtimalle bu İncil, Barnaba İncil’inin kendisi de olabilir.
Yine bu makaleden daha önce Dr. Ahmed Şelebi, Barnaba İncili, mâhiyeti, bu incilin Barnaba’ya aidiyeti vs. hususlar üzerinde durmuş, bu incilin Müslümanlarla Hıristiyanlar arasında bir köprü olabileceğini savunmuştur (35).
Katolik bir Fransız ilâhiyatçısı olan Jasques Jomier de bir makalesinde, bu incilin uydurma olduğunu, Avrupalıların bu İncil’e önem vermediklerini iddia etmiştir.
- Abdurrahman Aygün Kimdir?
Tanıtmaya çalışacağımız eserin yazan Abdurrahman Aygün, 1879’da Mudanya’da doğmuştur. 1 Mart 1312’de Harp Okulu’na girmiş, 1314’de piyade subayı, 27 Aralık 1317’de erkânı harp yüzbaşısı rütbesiyle mezun olmuştur.
Çeşitli birliklerde vazife gördükten sonra 1328 Balkan Seferberliğine katılmıştır. 15 Ocak 1332’de Sofya Ataşeliğine, 18 Şubat 1336’da Harita Dairesi’ne tayin edilmiştir. 1 Aralık 1339’dan itibaren Selânik Mübadele Komisyonu Başkanlığı ile Niğde, Kayseri, Aksaray tâli komisyonunun Türk murahhaslığını yapmıştır. Bilâhare Harita Umum Müdürlüğü’nde, Harita Okulu’nda cebir, geometri, jeoloji ve astronomi öğretmenliklerinde bulunmuştur.
1924’de takvimlerin değiştirilmesi için teşekkül eden komisyonda fenni reislik yapmış, 16 Kasım 1330’da yarbay, 1 Eylül 1339’da albay, 30 Ağustos 1935’de de tuğgeneralliğe terfi etmiş, 14 Temmuz 1939’da emekli olmuştur. 15 Mayıs 1941 tarihine kadar emekli olarak Harita Genel Müdür Muavinliği görevini üstün başarı ile yürütmüştür.
Tuğgeneral Aygün, jeoloji ve astronomi tahsili de yaparak harita sınıfına nakletmiş, 159 adet ilmî ve fennî eser yazmıştır. Tuğgeneral Aygün ayni zamanda hâfızdır. Fransızca ve Almanca bilir.
Balkan Harbi’ne, Harb-i Umûmi’ye, İstiklâl Savaşı’na da katılmış olan Merhum Aygün, (36) sağlığında, Barnaba İncili üzerindeki bu araştırması da dâhil bütün kitaplarını Diyanet İşleri Başkanlığına hediye etmiştir.
- Tanıttığımız Eserin Mahiyeti
Merhum emekli tuğgeneral Abdurrahman Aygün’ün “Barnaba İncili ve Hz. Peygamber Efendimiz Hakkındaki Tebşirâtı” adlı değerli araştırmasını daha önce iki makalede mevzuu bahs ederek ilim âlemine tanıtmıştık (37).
Hal tercümesinden kısaca bahsettiğimiz Abdurrahman Aygün, üstün askeri bilgi ve çalışması yanında, araştırıcı bir yapıya da sahiptir. Barnaba İncili hakkındaki bu değerli araştırmasını, Konyalı merhum Yusuf Akdoğan’a (38), “Bir hâtıra olmak üzere, kendi emeğim, kendi el yazımla vücuda getirdiğim işbu kitabı, Türk’ün yüksek ruhlu, büyük kalpli öz evlatlarından Sarayönü’nde şeref mukîm, kadirşinas kardeşim Yusuf Akdoğan’a armağan ediyorum” sözleriyle ithaf ettiğini açıklamıştır (39).
Orta boy bir deftere, ince rik’a ile yazılarak meydana getirilmiş olan bu eser, 113 sahifeden ibarettir. Son 13 sahifesi, merhum Aygün’ün telif, tercüme, matbu ve gayr-ı matbu eserlerinin bir listesini vermekte, bundan önceki 10 sahifelik bir bölüm de, Peygamber Efendimiz’in İslâm’a dâvet için yazdığı mektupları ihtiva etmektedir. Esas Barnaba İncili ile ilgili bölüm 93 sahife tutmaktadır.
Eser, Bir İki Söz(l-3)le başlamakta ve üç kısımdan meydana gelmektedir:
Önsöz’de, Barnaba’nın kimliği, bu araştırmayı nasıl yaptığı, bütün Müslümanlar arasında Barnaba’yı tanıyanların çok az olduğu, hatta Hıristiyanlık âleminin de bu şahsı yeterince tanımadığı, emekli olduktan sonra Barnaba İncili ile ciddi bir şekilde ilgilendiği, hacmen küçük de olsa, bu araştırmanın kendi açısından çok büyük kıymet ifade ettiği, Müslümanların, hatta gayr-ı Müslimlerin bile bu kitabı ibret nazarı ile okuyacakları, bu İncil’de Hz. Peygamber Efendimiz’in yüceliğini anlayarak O’nun mukaddes adı önünde hürmetle eğilecekleri açıklanmaktadır.
1. Kısım’da Barnaba’nın şahsından, İncilinden, bu incilin ne surette kendini koruyabildiğinden, nasıl bulunduğundan, İznik Konsili’nin kötü kararlarından, bu İncil hakkındaki dedikodulardan söz edilmektedir.
2. Kısım’da, Barnaba İncil’inde mevcut olan ve Hz. Peygamber Efendimiz’i müjdeleyen açık ve kapalı âyetlerden, bu arada hain Yahuda İskariyot’un Hz. İsa yerine çarmıha gerildiğinden, Hz. İbrahim’in kurban etmek istediği oğlunun Hz. İshak değil, Hz. İsmail olduğundan bahsedilmektedir.
3. Kısım’da, muharref olmalarına rağmen elde mevcut Tevrat ve İncillerdeki bazı âyetlerden, Hz. Peygamber Efendimiz’in teşriflerinin kolayca anlaşılabileceği belirtilmektedir.
- Bu Araştırmadan Bazı Notlar
İncilinden bahsetmeğe başladığımız Barnaba, Kıbrıs’ta doğmuş Yahudi âlimlerindendir. Özellikle Tevrat’ı tefsir etmekle şöhret kazanmış, bu semâvî kitabın bazı âyetlerinden Hz. İsa’nın dünyayı teşrif etmiş olduğunu anlamıştır.
Barnaba, Hz. İsa ile aynı yıllarda yaşamış, kendisinin beklenen peygamber olduğuna kanaat getirince hemen O’na iman etmiştir.
Havari olan Barnaba, dört İncil yazarlarından biri olan Markos ile amca çocuklarıdır (s, 4).
Asıl adı Joseph(Yusuf)’tur. İlk Hıristiyan topluluğunda fedakârlığı ve doğru sözlülüğüyle kendisini tanıtmıştır. Hıristiyanlığı yaymak için Kudüs’te ve Antakya’da Pavlos ile dolaşmıştır. Ayrıca Roma, Milano ve İskenderiye’de Hıristiyanlık propagandası yapmış, Kıbrıs’a döndüğü zaman M. 63 yılında öldürülmüştür. Barnaba, İncilini İbranice yazmıştır (s. 5).
Dikkate değer şu ki, Kur’ân-ı Kerim’deki İncil kelimesinin aynen mezkûr bulunması, bize bu semâvî kitabın evvelce mevcut olduğunu, nasıl ispat ediyorsa, özellikle dört tanesinin çabucak İncil adıyla tanınması mecburiyetinin konulması da, az önce dediğimiz gibi hakikîsinin o sıralarda yok olduğu zannını vermektedir (s. 7).
Hıristiyanlarca Hz. İsa’nın güya rubûbiyetini sağlamlaştırmak için ortaya atılan safsatalar, Dinler Tarihi’nde hem gülünç, hem de iğrenç sahifelerin teşkilinden ileri gidememiştir (s. 7).
Söylemeye mecburuz ki, İznik Konsili’nde Hıristiyanlarca bilinen bütün İnciller bulundurulmamıştır. Barnaba İncili de bu kabildendir. Hâlbuki bu zâtın bir İncil yazdığı kilisece bilinmekte idi. Nitekim M. 492 tarihinde papalık makamına geçen meşhur I. Clasius’un bir genelgesinde, Hıristiyanlarca okunması yasaklanan kitaplar arasında Barnaba İncili de zikredilmiştir. Bu yasaklamaya sebep ne olabilir? Demek ki, bu incilin içindekiler İznik Konsili kararlarına muhaliftir (s. 19).
Barnaba İncil’inde ne Hz. İsa’nın Allahlığı, ne de çarmıha gerildiği vs.den bahsedilmiştir. Bilâkis bunlardan öte ve fazla olarak Hz. Muhammed(s.a.v.)’in peygamber olacağı müjdesi, hem de ismen yazılmıştır (s. 19).
Barnaba, Tevrat’ın haber verdiği hakikatleri de iyi bilen çok âlim bir kişi olduğu için bunun incili hiç şüphesiz diğer İncillere nazaran elbette daha kıymetlidir (s. 19).
Biz birçok hakikatleri, XVI. asrın sonlarına doğru, Papa V. Sixtus’un Vatikan’daki özel kütüphanesinden hayret edilecek şekilde ele geçirilip ancak 173’de meydana çıkan İtalyanca hakiki tercümesini okuyunca öğreniyoruz. Bugün bu tercüme halen Viyana Millî Kütüphanesinde saklanmaktadır. Bu tercümeyi kim yapmıştır? Nasıl ve ne surette çalmıştır? Kimin emri üzerine aslıyla karşılaştırmıştır? Buralar tam olarak bilinmemektedir (s. 22).
Barnaba İncili genellikle Kur’ân ve İslâm esaslarına aynen uygun bulunmaktadır:
1. Hz. İsa’nın Allah ve Allah’ın oğlu olmadığını,
2. Hz. İbrahim’in kurban etmek istediği oğlunun Hz. İshak değil, Hz. İsmail olduğunu,
3. Beklenen Mesih’in, Hz. İsa değil, Hz. Muhammed (s.a.v.) olduğunu,
4. Hz. İsa’nın çarmıha gerilmediğini, gökyüzüne çıkarıldığını, asılan kişinin hain Yahuda İskarıyot olduğunu... hep bu İncil’den öğrenmekteyiz (s. 29).
Hal böyle olmakla beraber bazı kiliseler, Barnaba İncili adıyla yazılmış bir kitap yoktur. Bunu Müslümanlar icat etmişlerdir, yani kendi peygamberlerinin mevkiini kuvvetlendirmek için ortaya atmışlardır; ispatı da, bulunan İncillerin içindeki haberlerdir. Bunlar İznik’te resmen kabul olunan dört kitabın içindekilerle çatışırlar ve bilakis Kur’ân’la büyük bir uygunluk gösterirler vs. gibi akıl ve mantığa zıt görüşler ileri sürmüşlerdir (s. 30).
Vakıa bu konuda Lonsdale vs. Lora gibi ciddî ve haksever kilise mütefekkirleri Barnaba İncil’inin Araplar tarafından yazıldığı hakkındaki iftirayı reddetmişlerdir (s. 30).
İslâm Dini, kendini müdafaa için başka bir dinin kitap ve kaynağına muhtaç değildir (s. 30).
Papa I. Clasius’un yayınladığı yasak kitaplar listesinde Barnaba İncil’inin de adı yazıldığı vakit, değil Hz. Muhammed (s.a.v.), hatta büyük dedeleri bile dünyaya gelmemişlerdi (s. 32). Bununla beraber İngiliz Ansiklopedisi, yasak kitaplar listesinde Barnaba İncili isminin bulunduğunu ciddiyetle söylerse de, bu tekzibin büyük bir zaruretten, yani İtalyanca ve İspanyolca İncil nüshalarının ele geçmesinden sonra, yazıldığı sırada ansiklopediye bile bile geçirildiği besbellidir. Aradan geçen 1400 küsur sene zarfında her ne suretle olursa olsun, böyle bir yalanlamaya acaba neden lüzum görülmemiştir? Neden dolayı bu yalanlama son zamanlarda zaruret halini almıştır? (s. 32).
Bu İncil ortaya çıkınca, yalnız bir iki âyetinin değil, hemen baştanbaşa bütün surelerinin değiştirilmesi gerekmiş, buna imkân bulunamayınca, "bu kitabı İslâmlar uydurmuşlar ve havari Barnaba’ya isnat etmişlerdir” demenin daha kolay olacağına inanmışlardır (s. 33).
Biz de buna mukabil Avrupalılardan, kim bu hokkabazlık işine vâkıf olmuşsa, kendisinde bu konuda nasıl bir tesadüfün yardımına şükran borcu bulunduğunun açıklanmasını rica ederiz, yani hangi İslâm buna cesaret etmiş, hangi Hıristiyan bunu ne surette öğrenmiştir? XVIII. asra kadar hiçbir müsteşrik böyle sahtekârlıktan bahsetmemiş, hiçbir listede uydurma Arapça Barnaba İncili ismi görülmemiştir (s. 33).
Barnaba İncil’inden ilk bahseden ve İzhâru’l-Hak adındaki kitabı ile İslâm Âlemine ilk defa tanıtan zât, Hindli Rahmetullah Efendi’dir. Daha önce Müslümanların böyle bir İncil’den haberleri bile yoktu (s. 33).
Kabul edelim ki, Müslümanlardan birisi bu işe girişti ve istediği gibi yazdı, çizdi; fakat bu kitabı papanın hususî kütüphanesine koymayı, hangi sebepten dolayı aklına getirdi ve oraya nasıl koyabildi. Koyarken ve koydururken ne gibi dinî faydalar düşünüyordu? Papalık kütüphanesi memurları, bu fazla ve garip kitabın mevcudiyetini hangi tarihte öğrenmişlerdir? Bununla ilgili olarak bir zabıt tutulmuş mudur ve bunun üzerine papa, bu mesele hakkında bir beyanname yayınlamış mıdır?
Eğer Müslümanlar tarafından böyle bir kitap yazılmış olsaydı, bunun herhalde çok önce vücuda getirildiğini bilmemesine imkân olmayan Fra Marino gibi pek zeki ve mütecessis bir İtalyan ruhanisi çaldığı ve evine götürdüğü Barnaba İncil’ini okur okumaz hemen İslamiyet’i kabul eder miydi? Esasen o kitabı arayıp bulmakta cinnet derecesinde bir aşırı istek gösterir miydi? (s. 34).
Yalnız bu vaka bile ispat eder ki, İtalyanca nüshanın ele geçtiği tarihe kadar "Barnaba İncili” adı, papanın yasak genelgesinden başka yerde geçmemiştir. Bundan dolayı İslâmların böyle bir kitap yazıp ortaya atıvermeleri akıl ve mantık haricinde kalır (s. 34).
Haydi, bir daha kabul edelim ki, bir Arapçası vardır; öyle ise bari bunu ortaya çıkarın da görelim ve ne diyeceğimizi tasarlayalım (s. 35).
Bazı kilise başkanları da Fra Marino tarafından bulunan İtalyanca İncilin kenarındaki ufak tefek Arapça notları ileri sürerek iddialarını İncilin kenarındaki ufak tefek Araplar tarafından özel maksatla yazıldığına yeltenmişlerse de, bu iddia her yönüyle çürük ve manasızdır; çünkü not meselesi hiçbir vakit büyük bir mana ifade etmeyeceği gibi hatta daha ziyade İslâmlar lehine bir delil teşkil edecek mahiyettedir. (s. 35)
Bütün bu manalar ve ihtimaller, bulunan kitabın cilt şeklinden ve onun süslemelerinden çıkarılıyorsa, buna karşı, “’Cenab-ı Hak akıllar versin ve hidayete eriştirsin” demekten başka sözümüz olamaz (s. 36).
Barnaba İncil’indeki "muhakkak bütün peygamberler dünyaya gelmişlerdir, yalnız Resulullah benden sonra teşrif edecektir, çünkü Allah’u Teâlâ bunu hatta O’nun şeriatini benim hazırlamamı murat eylemiştir” âyetinde Hz. Peygamber Efendimiz için bir müjde vardır. Bu âyete tekabül eden İspanya nüshasında dahi tamamen İtalyancasındaki ifadeler yer almaktadır (s. 40).
Yine Barnaba İncil’inde (Sûretü’l-Beşer) açıkça geçtiği üzere İsrailoğullarının kâhinlerine verdiği cevapta Hz. İsa, kendisinin beklenen Mesih olmadığını, böyle şerefli bir zâtın daha önce yaratılmış bulunmasına rağmen kendisinden sonra dünyayı şereflendireceğini ve adına Muhammed (s.a.v.) denileceğini haber vermiş, ayrıca da dinin kıyamete kadar bâki kalacağına, O mübarek zâtın son peygamberliğine işaret buyurmuştur (s. 50).
Yine Barnaba İncil’inde havarilerin:
Ey muallim, yakında dünyayı şereflendireceğinden bahsettiğiniz mübarek adam kimdir? Sualine karşı Hz. İsa, memnuniyetle ayni surenin 8. âyetindeki:
O Muhammed Rasulullah’tır, şekliyle hemen cevap vermesi gözden uzak tutulmamalıdır (s. 66).
Yine Barnaba İncili(fasıl, 28, âyet,7)’nde Hz. İsa’dan sonra gelecek peygamberin İbrahim’in oğlu İsmail neslinden olacağı ve adına Muhammed denileceği açıklanmış, hatta İspanya nüshasında aynı ibare yer almıştır (s. 69).
Hz. İsa’nın göğe çıkarıldığı ile ilgili olarak Barnaba İncili(fasıl, 215, âyet, 1-6)’nde şu satırlar yer almaktadır:
Hain Yahuda İskariyot, Hz. İsa’yı teslim etmek üzere askerlerle geldiği sırada Hz. İsa bahçede ibadet ediyordu ki, içerdeki odada havariler uyumuşlardı. Hz. İsa askerin geldiğini görünce korktu ve odaya girdi. O’nun tehlikede bulunduğunu Allah görünce dört büyük meleği (Cebrâil, Mîkâil, Azrâil, İsrâfil) gönderdi. Bunlar Hz. İsa’yı alarak pencereden çıkardılar ve üçüncü kat göğe götürdüler. Hain Yahuda İskariyot odaya girince Allah onun yüzünü ve sesini değiştirdi. Tamamı ile Hz. İsa’nın benzeri oldu. Hz. İsa’nın havarileri uyanıp O’nu görünce Hz. İsa olduğunda şüphe etmediler (s. 71).
Barnaba İncil’inin bilhassa bu suresinin âyetlerinden de tamamen, anlaşıldığına göre Hz. İsa asılmamış ve gayet tabii olarak öldürülmemiştir de. Kesin olarak söylemek gerekirse gökyüzüne çıkarılmıştır. Şu halde Hıristiyanların (İznik Konsül kararlarını kabul edenlerin) hiçbir şeye istinat etmeyen iddiaları da kendiliğinden düşmüş olur. Bu konuda, Kur’ân-ı Kerim’in en-Nisa, 157–158. âyetlerini hatırlatmalıyız (s. 71).
- Papalık Kütüphanesinden Çalınan Barnaba İncil’inin İlk Sahifesinin Tercümesi:
Allah tarafından bu âleme gönderilip adına Mesih denilen yeni peygamber Hz. İsa için havari Barnaba’nın yazdığı dosdoğru İncil.
1. Mesih diye anılan Nâsıralı İsa’nın havarisi Barnaba, bütün yeryüzündekilere selâmet ve esenlikler diler,
2. Ey azizler, muhakkak büyük ve insanı hayrette bırakan Allah, tâlim ve âyetleri için büyük rahmeti ile gönderdiği peygamberi Hz. İsa’dan bizleri mahrum ettiği şu son günlerde takva çağırıcısı ile,
3. Şiddetli küfürler tâlimini müjdeleyen,
4. İsa’yı Allah’ın oğlu diye çağıran,
5. Cenab-ı Hakk’ın daima emrettiği hitan(41)dan vazgeçen,
6. Her türlü pis etleri tecviz eden (yenmesine izin veren) birçok kimseleri saptırmak için şeytan o âyetleri âlet edinmiştir,
7. Böylece sapıklığa düşenler arasında Pavlos dahi vardır ki ben kendisinden ancak üzüntü ile bahsedebilirim (s. 75).
Tanıtmaya çalıştığımız kitaptan bu kadar özet aktarmayı kâfi görüyoruz.
Şimdi de, İncillerde Hz. Peygamber Efendimiz’i telmih eden Paraklit kelimesi hakkında kısa bir açıklama yaparak yazımızı sonuçlandıralım:
Hıristiyanlık tarihi, İncil’in Kur’ân gibi orijinal nüshasına mâlik bulunmadığından Hz. İsa’nın, Peygamberimizin geleceğine dair olan müjdesinin İncil ihbarıyla tatbiki mümkün olmamıştır. Yuhanna İncil’inin çeşitli bablarında Hz. İsa’nın kendisinden sonra Paraklit adlı ve kendisi gibi halâskâr bir mürşidin geleceği, O’na ittiba edilip muhalefet olunmaması uzun uzadıya açıklanmıştır.
Rum lisan ve edebiyatına tam bir vukufu olan Âbidin Paşa, Peraklius kelimesinin mana itibariyle tamamen Ahmed isminin mukabili olduğunu açıklamıştır.
Şurası gariptir ki, İncil’in yakın zamanlarda basılan Türkçe nüshalarında bu Paraklit kelimesi değiştirilmiş, yerine “teselli edici" denilmiştir.
Paraklit’in ifa edeceği hayırhahane vazifeler bütün semâvî kitaplarda peygamberlere ait olarak zikredilmekte olduğuna, Hz. İsa ile Hz. Muhammed (s.a.v.) arasında tarihen kayda değer bir peygamber bulunmadığına göre İncil’in Paraklit’i Kur’ân diliyle Hz. İsa’nın haber verdiği Ahmed olması icap eder (42).
- Sonuç
Buraya kadarki tespitlerimizden de anlatılacağı üzere Barnaba İncili, birçok yönleriyle diğer İncillere benzememekte ve İslâm’ın inanç umdelerine zıt bir görüş getirmemektedir. Avrupa Ansiklopedisi ve benzeri eserlerin iddia ettikleri gibi XV. yüzyılda İslâmiyet’i kabul etmiş bir İtalyan tarafından yazılmış uydurma bir kitap da değildir; çünkü Barnaba İncil’inin daha III. yüzyılda yani Hz. Peygamber’in doğumundan takriben üç asır önce okunması yasaklanmıştır.
Yine bilinen bir husustur ki M.300–325 yılları arasında birçok Hıristiyan din âlimi Barnaba İncil’inin ortaya koyduğu, Hz. İsa’nın Allah’ın oğlu bulunmadığı, bizim gibi bir insan olduğu görüşünü müdafaa etmişlerdir (43).
1–6 Şubat 1976’da Libya’nın başkenti Trablus’ta Libya Arap Cumhuriyeti ile Vatikan Hükümeti’nin ortaklaşa düzenledikleri İslâm-Hıristiyan Diyalogu Semineri’nde Osman Saraç Bey, Hz. İsa ve Barnaba İncili adlı on sahifelik Arapça bir araştırma sunmuş, Hıristiyan heyetten sadece bir rahip bu incilin muharref olduğunu söylemekle yetinmiştir (44).
Prof. Dr. Muhammed Yahya el-Hâşimi’den başka hemen hiç bir Müslüman bilgin, bu incilin Müslümanlarla Hıristiyanlar arasında bir fitne olduğunu belirtmemiştir.
Müslümanlığı kabul etmiş Fransız asıllı Op. Dr. Maurice Bucaille, La Bible le Coran et la Science alı eserinde, “Hıristiyanlığın ilk zamanlarında Hz. İsa’ya dair yazılmış çok sayıda kitabın elden ele dolaştığını, bunlardan halkın rağbet gösterdiği Barnaba İncil’inin iyi bir şekilde korunduğunu” yazmaktadır (45).
Ahmed Mithat Efendi, Beşâir-i Sıdk-ı Nübüvvet-i Ahmediyye(İst. 1318)’nde Barnaba İncil’indeki Hz. Peygamber Efendimiz’in geleceğine dair olan müjdeden bahsetmiştir (46).
Tevhid inancı, Hz. İsa’dan sonra Hz. Muhammed’in geleceği, Hz. İsa’nın çarmıha gerilmediği, Hz. İbrahim’in kurban etmek istediği oğlunun İshak değil İsmail olduğu vb. hususları açık bir şekilde ifade eden bu İncil’in, Hıristiyanlıkla ilgili en doğru dini metinlerden biri olduğunu kabul etmekte Müslümanlar için hiç bir sakınca bulunmamaktadır.
(1) Resullerin İşleri, IV, 30–37; IX, 26-27; XI, 22-26, 29-30; XII, 1; XIV, 28; XV, 1-31; Galatyalılara Mektup, II, 1-13; Meydan Larousse, 1st. 1969, H, 161,
(2) Bu inanç Hıristiyanlara aittir.
(3) Encyolopedia Britannica, London, 1965, III, 171.
(4) el-Müncid, Beyrut, 1960; Türk Ansk. İst. 1976, V. 265; Wilfried Nölle, Wörterbuch der Religionen, München, 1960, s. hâdarât fi’n-Nasrâniyye, Mısır, 1961, s. 58.
(5) Abdurrahman Aygün, İncil-i Barnaba ve Hz. Peygamber Efendimiz Hakkındaki Tebşiratı, İst. 1942, s.4, (gayr-i matbu).
(6) Resullerin İşleri, IV, 36.
(7) Incil-i Barnaba ve Hz. Pey. Hak. Tebşiratı, s. 5.
(8) Türk Ansk. V, 265; Wörterbuch der Religionen, s. 5.
(9) Resullerin İşleri, XV, 39.
(10) Galatyalılara Mektup, II, 1–13; Koleselilere Mektup, IV, 10.
(11) Muhâdarât fi’n-Nasrâniyye, s. 59.
(12) St. Autonio Mario Zeccaria, Bartolemeo Ferrari, Giacomo Autonio Morigia. Bu kişiler ayni zamanda keşiştir.
(13) Türk Ansk. V, 266.
(14) Encydopedia Britannica, IH, 171.
(15) Bertholet, Wörterbuch der Reli, gionen, Stuttgard, 1962. s. 70.
(16) Encyclopedia Britannica 111171. S. 165.
(17) Türk Ansk. V, 26.
(18) Encyclopedia Britannica, III, 171.
(19) Ş. Sami, Kâmûsu’l-Alâm, İst. 1306, II, 1192; I. Fenni Ertuğrul, Hakikat Nurları, İst. 1949, s. 165.
(20) İncil-i Barnaba adı ile Dr. Halil Süâde’nin İngilizceden Arapça- ya tercüme ettiği bu incil, 1908 yılında Muhammed Reşid Rıza tarafından Kahire’de neşredilmiştir. Büyük boy 320 sahifelik bu kitabın baş tarafında mütercimin on üç sahifelik bir mukaddimesi yer almakta, bunu nâşirin beş sahifelik önsözü takip etmektedir. Önsözün hemen arkasında da Barnaba İncil’inin İtalyanca iki sahifelik fotokopisi bilinmektedir. Ayrıca bkz. Tantâvî, el-Cevahir, Kahire, 1931, I, 61.
(21) Ab. Aygün, İncil-i Barnaba, s. 33.
(22) Bazı kaynaklarda, hediye edilen kişinin adı Dük De Sava olarak geçmektedir, (bkz. M. Zerrin Akgün, İlim Bakımından İslâmiyet, Ank. 1955, s. 45).
(23) Barnaba İncil’inin en eski ana nüshası budur (Muhâdarat fi’n-Nasrâniyye, s. 59).
(24) İncil-i Barnaba, 9. H. (M. Reşid Rıza neşri).
(25) Hakikat Narları, s. 165.
(26) Barnaba İncili, takriben Hz. Muhammed’in bisetinden en az iki yüz yıl önce biliniyordu (Muhadarât fi’n-Nasrâniyye, s. 61).
(27) Hakikat Nurları, s. 165.
(28) Muhâdarât fi’n-Nasraniyye, s. 59; Ab. Aygün, İncil-i Barnaba, s 24
(29) Türk Ansk. V, 266.
(30) Bkz. Matta, XXI, 40; Markos, I, 15; Yutana, XIV, 17.
(31) İncil-i Barnaba, fasıl, XCVI, âyet, 8 (M. Reşid Rıza neşri).
(32) İncil-i Barnaba, fasıl, XCVI, âyet, 12 (M. Reşid Rıza neşri).Hz. Muhammed’in geleceğine dair ayrıca bkz. Yuhanna, XVI, 7, 12, 13, 26; Süleyman Ateş, İslâm’a İtirazlar, Ank. tars. III. baskı, s. 405–429.
(33) İncil-i Barnaba, fasıl, CLXHI, âyet, 7 (M. Reşid Rıza neşri).
(34) Râbıtatü’l-Âlemi’l-İslâmî Dergisi, yıl, 1977, sy. 1, s. 36–37.
(35) Mukâranetü’l Edyân, Kahire, 1967, H, 180–189.
(36) T.C Genelkurmay Başkanlığı’nın Eylül 1977 tarih, Per. 4004–2-77 (D. 23) Gen. Amiral/l sayılı yazılarından özetlenmiştir.
(37) Oku Mecmuası, Şubat-Mart, 1972, sy. 119–120; Diyanet Gazetesi, 15 Kasım 1975, sy. 129.
(38) Bu el yazma kitabın ilim âlemine tanıtılmasına vesile olan ve hâlen bu el yazmanın sahibi bulunan, merhum Yusuf Akdoğan’ın torunu, Konyalı iş adamı hâfız Servet Akdoğan’a teşekkür etmeyi bir borç bilirim.
(39) Ab. Aygün, İncil-i Barnaba, İst. 1942, s. 1.
(40) Ab. Aygün, İncil-i Barnaba, İst. 1942, s. 75.
(41) Sünnet, sünnet etme.
(42) Tecrid tere. İst. 1945, IV - 202; Muhammed Hamidullah, İslâm Peygamberi İst. 1967. I. 426.
(43) Tevhid inancını müdafaa edenlerin başında İskenderiye piskoposu Arius (250-236) gelmektedir.
(44) Ali Ârslan Aydın, İslâm-Hıristiyan Diyalogu, Ank. 1977, s. 164.
(45) Maurice Bucaille, Tevrat, İnciller ve Kur’ân (çev. M. Ali Sönmez) Konya, 1979, s. 132.
(46) Yurdumuzda uzun zamandan beri bu İncil üzerinde araştırma yapan Sayın Nuri Tanrısever’e, Barnaba İncili İtalyanca nüshasının fotokopisini lütfettiği için teşekkür ederim.