Makale

ŞEHİTLER YATAĞI

ÇANAKKALE ZAFERİ’NİN 80. YILDÖNÜMÜNÜ KUTLARKEN
ŞEHİTLER YATAĞI

Muammer Yılmaz
Kayseri TED Koleji Vakfı Lisesi
Tarih Öğretmeni

Kahraman, tarihin en asaslı malzemesidir. Tarih, kahramanla yükselip, kahramanla düşer. Kahramanlık sadece savaş meydanlarında olmaz. Faziletli ve tevazu sahibi olmak, küçüğünü sevip, büyüğünü saymak, milletiyle ağlayıp, milletiyle gülüp çağlamak; Türk kültürü ile terbiye görüp, Türk mefkûresi için çalışmak da en büyük kahramanlıktır.
Tarihimiz, kahramanların sıra sıra geçit yaptığı bir zirvedir. Ona bütünüyle "Kahramanlar Tarihi" demek daha yerinde olacaktır. Böyle bir tarihin tohumu güçlü, toprağı münbittir. Mete desen Kürşad’ın, Atilla desen adı gibi aslan Alparslan’ın, Tonyukuk desen Nizamül-mülk’ün, Fatih desen cihangir Yavuz’un, Salibin üzengisi önüne çöküp öpmek için yarışa girdiği Ka-nuni’nin sesi yükselir.
Mevlâna, Yunus, Hacı Bektaş-ı Veli, Akşemseddin desen dağlar taşlar dile gelir; Süleyman Çele-bi’mle yıkanıp durulanır. Onda Karacaoğlan’ın yaylası, Köroğlu’nun nârâsı, Veysel’imin gönülgözü, Nasreddin Hocam’ın ince zekası, nüktesi, Itrî’nin sedası, Sinan’ımın Hakk’ı kucaklayan Selimiye’si vardır. Onda Nene Hatun’un, Saliha Bacının, Kara Fatma’nın çoban çeşmesi gibi kaynıyan, yayla pınarı gibi akan, yüreği, namusu vardır.
Yine onda Kore’de, Kıbrıs’da, Yemen’de, Plevne’de Sarıkamış’ta vatan müdafaasına giden kahramanların uğultusu işitilir. Gökkub-beyi delen sesi yankılanır. Ante-bimde Şahin Bey, Maraşım’da Sütçü İmam, Güzel Melike İzmir’de "Nevresefidanım Hasan Tahsin" doruklaşır. Çanakkale’de ilk üçler: Mustafa Kemâl, Mehmet Akif ve Mehmetçik ayrılmamacasına birbirleriyle kucaklasın
Kaleler vardır serhadden serhade uzanır gider; Koçyiğitlere otaktır, cengaverlere yataktır. Onlar ki körük körük yürektir, bükülmeyen bilektir. Niğbolu’da Doğan Bey, Kanije’de Tiryaki Hasan Paşa, Estergon Tuna’nın başı subaşı dudaktır; Hoşap ise bir başka meraktır. Çanakkale; kanım, kemiğim, etimdir. 250.000 vatan evlâdının kefensiz yattığı, Peygamberler Peygamberinin "Burak"a binerek cennet bahçesine indiği şehitler mahşeridir.
Çanakkale madde ile mânânın, Hilal ile Salib’in çarpıştığı, süngünün gururu önünde çeliğin sürurunun diz çöküp kırıldığı yerdir.
Çanakkale nice Tuvana yiğitlerin vatanı, ırzı ve namusu için toprağa düştüğü, Balkan savaşından kalma denilen bir ordu "Hasta Adam" olarak nitelendirilen bir milletin "Allah Allah" deyip doğrulduğu yerdir.
Çanakkale Nusret mayın gemisinin süvarisi Nazmi Kaptan’ın, şe-hadet şerbetini içen, Hakkı Kaptan’ın, 270 kg’lık mermileri sırtında taşıyan Edremit’in Çamlık Köyünden Mehmet oğlu Seyit’in, Rumeli Mecidiyesi’nde takımı ile şehit düşen Yahya Çavuş’un ve daha nicelerinin destanıdır.
Çanakkale Türk milletinin kalbinde "Anafartalar" kahramanı olarak taht kuran; ölüme meydan okuyan, kazandığı zafer ile Türk milletinin, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atan "Asır Üstü Dehâ" Mustafa Kemâl’in "Yedi Düvel"e ders verdiği yerdir.
Çanakkale canlarını ve kanlarını hiç çekinmeden sebil gibi akıtan kefensiz kahramanlara devletinden önce türbesini yapan, bu muhteşem türbeye türbedar olarak da "Yedi Kandilli Süreyya’yı uzatarak nurlandıran vatanımızın gülü, istiklâlimizin bülbülü; iman ve aksiyon adamı, Mehmet Akif’in zirveleştiği yerdir.
Çanakkale şeref ve haysiyetini, kendi şeref ve haysiyeti, bayrağı "Kızkardeşinin gelinliği, şehidimizin son örtüsü", vatanı anası kadar aziz bilen, çiftini, çubuğunu, kıratını, gözüyaşlı Ayşe’sini, beşikteki yavrusunu bırakmış vatanın namusunu çiğnetmemek için koşan "Demir çemberi imanlı göğsünde kırıp parçalayan" Yüce Yaratıcı’nın neferi Mehmed’imin destan içinde destanıdır.
Çanakkale’de binlerce gencimizi yitirdik, sularına bir üniversite gömdük. 700.000 askerimizin 253.000’ini şehid verdik. Topraklarımıza gözdikmiş düşmanının kaybettikleri de az değildi. Bir cihan yıkıldı, fakat bu cephe asla sarsılmadı.
Dünyada başka hiçbir millet yoktur ki ufacık bir kara parçası uğruna bu kadar şehit versin. Dünyada hiçbir ana-baba yoktur ki Türk ana-babası gibi evlâdını savaşa türkülerle, halaylarla göndersin. Ve hiçbir asker Mehmedim gibi vatanına bu kadar bağlı olsun.
Dünya tarihinde bir eşi az bulunan ve tarihimize "Çanakkale Geçilmez" altın damgasını vuran böyle müstesna bir günü yılın belli bir ayında, birkaç dakikalık saygı duruşuyla geçiştirmekten ziyade; bu kefensiz şehitler için gerçek saygı onların etleriyle, kanlarıyla kurdukları bu cennet vatanı korumak, kollamak, dinî ve manevî özellik ve güzelliklerimizi bırakmadan ilerlemek, onlara layık evlâtlar olmak, oğullar ve torunlar yetiştirmektir.