Makale

İLAHI LÜTUFLARLA DOLU OLAN GECE Mİ’RAC KANDİLİ

İLAHI LÜTUFLARLA DOLU OLAN GECE

Mİ’RAC KANDİLİ

Şükrü ÖZBUĞDAY
Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı

Mukaddes geceler zincirinin halkalarından biri olan mübârek Mi’rac Kandiline bir kere daha kavuşmuş bulunuyoruz.
Kameri takvime göre. Recep ayının yirmial- tısını yirmiyedisine bağlayan gece, Mi’rac Gecesidir. Ru da, 5 Kasım 1999 Cuma gününü 6 r Kasım Cumartesi gününe bağlayan geceye tesadüf etmektedir.
Mi’rac gecesi; Yüce Allah’ın sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.)’e büyük hakikatlerin tlâhi sırlarını gösterdiği, vasıtaları kaldırarak îlâhi vahye muhatap kıldığı, kendi âyâtını ve kâinatın sırlarını seyrettirdiği, mü’minlere beş vakit namazın farz kılındığı ve biz müslümanlar için de İlâhi lütuflarla dolu olan bir gecedir.
Peygamberimiz’in hayatı içinde önemli bir yeri olan Mi’rac, Allah’ın, sadece Sevgili Rasülü Hz. Muhammed’e bir ihsanıdır. Bu gecede Cenab-ı Hakk, Hz. Muhammed’i Kudüs’ten başlayan göklere, daha sonra da hiçbir insan ve hiçbir meleğin erişemeyeceği yüce makama yükseltmiştir.
Bir şâirimiz bunu şöyle tasvir eder:
Serâpâ nûr olur gönlüm anarken
ben o Mi’racı,
Beyân etmek değil, hatta,
tasavvurlar kimin harcı? 1
Yüce Allah, gönderdiği Peygamberlerini tebliğ görevi ile başbaşa bırakmamış, onları vahiy ile yönlendirdiği gibi, zaman zaman çeşitli mucizelerle de desteklemiştir. İşte Sevgili Peygamberimizin en büyük mucizelerinden biri İsrâ ve Mi’rac hâdisesidir. Hicretten bir yıl kadar önce bir gece vakti büyük melek Cebrâil (a.s.) Hz. Peygamber (s.a.s)’i “burak” adı verilen ve mâhiyeti bizce bilinmeyen binek üzerinde, Mekke’deki Mescid-i Haram’dan alıp, Kudüs’teki Mescid-i Aksâ’ya götürdü. Peygamber Efendi- miz’e yaptırdan bu yolculuğun Kudüs’e kadar olan bölümü Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatıl maktadır: “Kutlu Mı hammed’i bir gece mescid-i Haram’dan, kendisine bir kısım âyetlelerimizi göstermek için, çevresini mübarek kıldığımız Mescid’i Aksâ’ya götüren Allah’ın şânı yücedir. Doğrusu O, işitir ve görür.”2
İsrâ ve Mi’rac yolculuğunun Mescid-i Ak- sâ’dan sonraki bölümü hakkındaki bilgileri, Hz. Peygamber’in hâdiselerinden öğreniyoruz. Bu konudaki hadisler özetle, Hz. Peygamber (s.a.s.)’in Cebrâil (a.s.) refakatinde göklere yükseldiğini, orada bazı Peygamberlerle karşılaştığını. nihâyet Cenab-ı Hakk’ın huzuruna çıktığını geniş bir şekilde anlatmaktadır.1” Ayrıca Mi’rac’ın sırlarla dolu bu bölümüne “Necm” süresinde de işâret buyurulmuştur.4
İsrâ ve Mi’rac hâdisesinin mü’minleri ilgilendiren yönü, mâhiyetinden daha çok neticesi ve bu neticeden alınabilecek mesajlardır.
İsrâ ve Mi’rac olayının, müslümanlar için en önemli sonuçlarından birisi hiç şüphesiz, İslâm Dini’nin direği mesabesinde olan namazdır. Namaz mü’minlere bir Mi’raç hediyesidir. Onun içindir ki "Namaz mü’minin mi’racı” olmuştur. Nasıl ki Sevgili peygamberimiz (s.a.s.) Mi’rac’ta, vasıtalardan arınmış olarak, Yüce Allah’la buluştu ise, mü’min de namazda vasıtasız olarak doğrudan Rabbinin huzuruna çıkar, sadece O’na kulluk etme ve sadece O’ndan yardım isteme fırsatı bulur. Öyle ise, mü’min günde beş vakit namazını dikkatle ve huşu içerisinde eda edecek olur ise, namaz onun için bir Mi’rac olacak ve kul onunla Hakk’a yol bulacaktır.
İsrâ ve Mi’rac’ın diğer bir önemli sonucu, Bakara Suresi’nin son iki âyetinin nâzil oluşudur. “Amenerrasülü” diye de anılan ve memleketimizde yatsı namazından sonra, mihrabiye olarak okunan bu mübârek âyetlerde, İlâhi emirler karşısında mutlak itaate yönelen mü’minlerin inançlarındaki sadâkatleri ifade edilmektedir. Ayrıca bir önceki âyette geçen “İçinizdekileri açıklasanız da gizleseniz de, Allah sizi hesaba çekecektir” 5 haberiyle endişeye kapılan mü’minlere bu âyetlerle kolaylık bahşedilmiş, mükellefiyetler hafifletilmiştir. Böylece Allah’a tam itaat, meyvelerini verirken yersiz kuşkular da bertaraf edilmiştir. Ayrıca bu âyetler, Peygamberimiz’in hadislerinde övülmüş, her zaman ve özellikle yatmadan önce okunması tavsiye edilmiştir. Bir hadiste de. “Bu âyetlerin gece yatmadan önce okunması kişiye yeter”6 buyurulmuştur.
İsrâ ve Mi’rac’ın üçüncü önemli sonucu ise, Peygamberimizin ümmetinden Allah’a şirk koşânlar dışındakilerin affedilebileceklerinin vâdedilmiş olmasıdır. İnsan bilerek ya da bilmeyerek pek çok günah işleyebilir. İşlenen günahlardan dolayı pişmanlık duymak ve Allah’tan af dilemek, bir daha günah işlememeye azmetmek kaydıyla, Allah Teâla günahları affedebilir. Nitekim bu konuda Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmaktadır. “Allah kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz, bundan başkasını (günahları) dilediği kimse için bağışlar. Allah’a ( ortak koşan kimse büyük bir günah (ile) iftira etmiş olur.”7
Allah Teala, bu büyük hâdiseden bahseden ve aynı adı taşılan İsrâ Süresinde Hz. peygamber’in şahsında bütün insanlığa ahlâk ve fazilet düsturlarını bildirmiştir ki, bu esaslar, fert, aile ı ve toplumun huzuru için son derece lüzumludur. , Hatırlamak bakımından, bu âyetlerin meallerini, burada vermek istiyorum:
“Rabbin yalnız kendisine kulluk etmenizi, ana-babaya iyi davranmayı emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, onlara karşı “öf bile deme, onları azarlama, ikisine de güzel söz söyle.” “Onlara acıyarak alçak gönüllülük kanatlarını ger ve: “Rabbim! Küçükken beni yetiştirdikleri gibi, sen de onlara merhamet et” de.” 8
“Yakınına, düşküne, yolcuya hakkını ver, elindekileri saçıp savurma.” “Saçıp savuranlar şeytanların dostlarıdırlar. Şeytan ise Rab- bine karşı çok nankördür”.,9
“Elini boynuna bağlayıp cimri kesilme, büsbütün açıp tutumsuz olma, yoksa pişman , olur, açıkta kalırsın.” 10
‘Çocuklarınızı yoksulluk korkusuyla öldürmeyin. Biz onlara da size de rızık veririz. : Onları öldürmek şüphesiz büyük bir günah- ] tır.”
“Sakın zinaya yaklaşmayın, doğrusu bu çirkindir, kötü bir yoldur.”
“Allah’ın haram kıldığı cana haksız yere kıymayın. Haksız yere öldürülenin velisine bir yetki tanımışızdır. Artık o da öldürmekte aşırı gitmesin. Zira kendisi ne de olsa yardım görmüştür.”
“Yetimin malına, ergin çağa ulaşana kadar, en güzel şeklin dışında yaklaşmayın.
Verdiğiniz sözü de yerine getirin. Çünkü verilen söz sorumluluğu gerektirir.”
“Bir şeyi ölçtüğünüz zaman, tastamam ölçün, doğru terazi ile tartın, böyle yapmak, sonuç itibariyle daha güzel ve daha iyidir.” “Yeryüzünde böbürlenerek yürüme, çünkü sen ne yeri delebilir ve ne de boyca dağlara ulaşabilirsin.”
“Bunların hepsi, Rabbinin katında beğenilmeyen kötü şeylerdir.” (11)
Bu vahyedilen hakikatleri şöyle özetleyebiliriz: Yalnız Allah’a ibadet etmeli, O’na hiçbir şeyi ortak koşmamalı, anne - babaya hürmet ve itaat etmeli, hısım akrabaya, fakir ve yoksullara, yolculara, gurbette kalmış kimselere yardım etmeli, isrâf ve cimrilikten sakınarak kazancı yerli yerinde harcamalı, çocukları öldürmemeli ve onlara gereken değer verilmeli, toplumu ve aileyi temelinden sarsan zinaya ve ona teşvik eden sebeplere yaklaşmamalı, insan hayatına saygı gösterilmeli, yetimlere iyi davranarak onların haklarını korumalı, verilen sözde mutlaka durmalı, ölçü tartıda ve her söz ve davranışımızda doğruluğa dikkat etmeli, hile yapmamalı, bilinmeyen bir şeyin ardına düşüp, körü körüne onun peşinden gitmemeli, yeryüzünde kibir ve gurur taslayarak yürünmemelidir.
Dikkat edilecek olursa bu sayılan prensipler, fert ve toplumun manevi huzuru, iyilik ve güzelliklerin kaynağı ve ahlâkî seviyenin tekâmülü için gerekli olan evrensel prensiplerdir.
Mi’rac Kandili aydınlığını fırsat bilerek çeşitli sebeplerle lekelenen kalplerimizi önce tev- be ve istiğfar ile temizlemeli, sonra da Allah sevgisi, insan sevgisi ve vatan sevgisi ile doldurarak iyi bir kul, olgun bir mü’min olmaya gayret göstermeliyiz. Fitne, fesat, tefrika, gıybet ve iftira gibi, bizi birbirimize düşman eden kötülüklerden uzak durmalı, dargınlık ve kırgınlıkları ortadan kaldırarak kucaklaşmalı, bir olmaya, diri olmaya çaba sarfetmeliyiz.
Bu kandilin ışığında, “Mü’minler ancak kardeştir” 12 “Tefrikaya düşmeyin” 13 âyetlerindeki emirleri bir kere daha düşünmek sûre- tiyle, birlik ve beraberliğimizi pekiştirmeli, düzen ve huzurumuzu bozmak isteyenlere fırsat vermemeliyiz.
Bu geceye mahsus özel bir ibâdet şekli olmamakla birlikte, kaza namazı veya nafile namaz kılmak sevaba vesile olur. Ayrıca, Kur’an, okumalı, tevbe, istiğfar ve dua etmeli, salât-ü selâm getirmeli, yoksullara ve kimsesiz çocuklara yardım ederek sevindirmeliyiz.
Mi’rac Kandili’nin, ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olması dileğiyle bütün okuyucularımızın kandillerini tebrik ediyorum.

1- Ali Ulvi Kurucu.
2- İsrâ,l.
3- Bkz. Buhârî; Bed’ül-Halk, 6; Müslim, İman, 264.
4- Bkz. Necm; 7-18.
5- Bakara, 284.
6- Buhârî, Fedâil’Ul-Kur’an, 10,27,34; Müslim, Salât’ül-Misâ fırin, 255, 256.
7- Nisa, 4.
8- İsrâ, 23-24.
9- İsrâ, 26-27.
10- İsrâ, 29.
11- İsrâ, 31-38.
12- Bkz. Hucurât, 10.
13- Bkz. Âl-i İmrân, 103.